kabul görmemişti. Daha sonra rakam 11 olarak bildirildi. Bende cumartesi günü hazır olan anaarıları Yusuf'a topladık. Arılar bölünmüş ve analar kesilmiş ortada berbat bir durum var. Ayrıca 11 anaarıdan başka birde çıta bal verdim ::))
Çıta bal satışımızda var yani::)) Yusuf Asım abiyle gelmişti. Anaarıların bir kaç tanesini birlikte kafesleyip hemen yola çıkıyoruz. Bu esnada bizim hacı anaarı üretimi yaptıgımız yeri yıkıp dahada büyüttü. Her taraf duman olmuş durumda.
Yusufun elindeki çıta ise bal degil, saf karniyolların çıtalarından birisi. Bundan sonraki olumsuzluklara karşı ikici alternatif ise bu çıta bir anasız kovana verilecek, anaarı lazım olursa bu çıtadan meme kesilecek. Bundan sonra yapılacak bir şey yok gibi bir şey.
İsaklı köyüne giriyoruz. Bu köyün sapagından çok kez Şile'ye gitmiştim ve bu sapagı hep merak etmişimdir. Daha önceleri halı pazarlarkende bu köyün sınırından dönermişim hep. Köy vadi gibi girişi var çıkışı yok, geldiğiniz yoldan geri çıkabilirsiniz. Yusufun malikhane köyün belkide en zirvesinde, yukradan köyün içini, karşınızda Şile otobanını ve Reşadiye gözüküyor. Heralde 1 km kuzeyimiz de karadenizdi gece üşüdüm.
Notlara bakıp anaarıları kovana verecektik dedimki bu kovanların meme kontrolü yapıldımı, Asım abi yapmıştık dedi. Dedim birde ben bakayım iyiki notlara uyup kafeslerin kek bölümünü açıp geçmemişiz. Sorunlu kovanların hepsinden açık kapalı meme çıktı.
Anaarı verilecek arılara bu şans verilmemeli. Hele karniyol arısına dönülecekse dahada dikkatli davranmak lazım. Şu ana kadar edindiğimiz bilgiler karniyol arısının feromonunun diğer ırklara göre daha düşük oldugu.Yani anaarı vereceginiz kovanda açık yavru olmasın, yoksa anaarıyı risk altına atarsınız.İşçi arılar kendileri anaarı yapma şansını buldumu sizin verdiğinizi çogunlukla teperler.
Ali Şekerli abimizin bir yöntemi vardı. Anaarı verilirken o sistem denenmek istenmiş. Benim bildigim o sistem iki kafes yan yana çıtaların arasına sıkıştırırlır. Burada üsten iki kafes yan yana konmuş, fakat yeni anaarıların 7 tanesi bu yüzden ölmüş. İki çıta arasına sıkıştırılmış olsaydı kontrolde kafesin propolist kaplandıgı görülürdü. O sistemde ayrıca 1 en fazla 2 gün sonra eski anaarı alınır yeni anaarı direk serbest bırakılır. Duruma göre haraket edilir anaarıya sataşma yoksa kovan kapatılır, sataşma varsa anaarı kafese alınır. Üstten yan yana bu kafesler günlerce kalmış, işçilerde alttan kafesi propolistle kaplamış, kafes içindeki işçi ve anaarı havasızlıktan ölmüş. Bakalım daha neler görecegiz arıcılıkta. İşlerimizin çogu deneme yanılmayla yapılıyor zaten. Bu deneme yanılmalarda bizlere çok pahalıya oturmakta.
Burada bir nok düşmek istiyorum.
Arılıklarda mutlaka sprey yada fıs fıs dedigimiz alet olmalı. Şurup olmasa bile su koysanız arıların hırçınlıgını alır. Anaarı verdiğinizde anaarıyı tacizden kurtarmakta çok işe yarar. Bunu iki sene önce işlediğimi düşünüyorum, hala bir çok arılıkta sprey yok. Dün en çok aradıgım malzeme spreydi. Hırçın arıya bakım yaparkende başın şurup veya suyu. Arı yalanana kadar tüm işinizi halledersiniz.Sprey bazı durumlarda körükten daha etkili bir yatıştırıcıdır.
Arı sokmalarında yanınızda bir kapta su varsa hemen sokulan yeri yıkayın. Ben bu işi 5 litrelik su şişelerini keserek yaparım. Bende artık gerekmiyor ama arı soktumu o kokunun giderilmesi suylan olur.
Mevsim zaten bitmiş birde analar anasız olunca bayagı bir iğne yedim. Belkide bu sene bu kadar iğne yemedim diyebilirim. Birisi tam gırtlagımdan soktu, o biraz korkuttu fakat en çabukda onun sancısı dindi. Anaarıları 5 degişik arılıkta verdik, kovanların hepsi bir yerde degil. Havalar bu günlerde bir yagarsa tüm arıların hırçınlıgı biter, kurak hava her zaman arıları hırçınlaştırmıştır. Arı hırçınlaştıgı zaman zaten saglıklı düşünmüyor,sinirini sizden yada anaarıdan çıkarıyor bu gibi durumlarda.
Yusuf Şimşak'gın arılarında gördüğüm bir başka olumsuzluksa, müthiş varova var kovanlarda. Bazı arıların üzerinde iki varova bile var. Her taraf kanatsız arı dolu. Ne kullandıgını sordum, geçen sene kışın piyasaya sürülen bir mamül vardı. Birileride olayı pohpohladı gelinen nokta ise varova üreticiligi oldu. zaten o mamülün piyasaya çıkma zamanı sakıncalıydı, herkes mücadelesini bitirmiş, piyasaya yeni mamül sürülüyor ve denenmesi isteniyor. Denesen ne olacakki, zaten kovanlarda varova kalmamıştıki.
Kovanların meme kontrolü ve anaarı verilmesi iftara bir kaç dakika kala bitirilebildi.
Bu agacı İzmit Kuruçeşme'de görmüştüm ilk olarak. Çiçegi hiç bitmez ve arılarda sürekli ziyaret eder. Meyvesinin adı ise "Hünnap" İri zeytin büyüklüğünde tadı elmayı andıran çok tatlı bir meyve. O kadar tatlıki tadı bogazınızı yakar, yada benim bogazımı yakmıştı. Meyvesi olgunlaştıgında kıpkırmızı olur. O zamanlar dalını getirip bir sene filan evde saksıda yaşattım adaha sonra kurumuştu. Elmanın yetiştigi her yerde yetişen bir meyveymiş.
Dalından çelik yapılıp çogaltılabiliyor.
Bakın çiçek açmış, yanında ise minicik meyve. Hünnap çiçegi ve minik meyvesi yan yana.
İnşallah meyvesi oldugunda bir ziyaret eder sizin adınızada yerim::))
İşlerin bitimi iftara sayılı dakikalar kala olmuştu. Ellerimizi yıkayıp sofraya geçtiğimizde ezan başladı. Doktorumda yok, onun için yemek yemeyip meyveyle iftar ettim. Muhteşem abi olsaydı yemekte yiyebilirdim. O olmadan bogazımdan geçmedi işte::))
Biz işlerle ugraşırken işte şu kadar bal çıktı kestane agırlıkta densede, Asım abide başka telden çalıyordu. O balda kestane yok belaya kaldık. Dedim getirin bir tadına bakacam, baktım balda kestanbe var. Bu seferde Asım abi ne kadar var demeye başladı. Bak dedim az önce hiç yok diyordun bu balda kestane var, ben analiz makinasımıyım, %50 desem gene yok diyecek. Ama balda kestane bayagı hissediliyor. Yusuf kardeşin kardeşi, bende sakallı bakan olacam diyor, buyur yolun açık olsun, bakanlık laflan olmuyor dimi::))
Bu esnada gece yarısı oldu hala teraviyi kılıp Gebze'ye gelecegiz. Hacı ise kara kara düşünmekte. Kendileri gidip iftara geri dönecegiz diye hacı anneden izin almamış. Gece saat 0:1 de eve teslim ettigimizde giderken hakkınızı helal edin diye ayrıldı. Allah herkese her şeyin hayırlısını versin. Bir daha hacıyı b,ir yere götürmeyecegim.::))