Geçtiğimiz sene aynı güzergahta bir gezimiz olmuştu. Geziyi biraz buruk olarak bitirdik. Nedeni ise Edirne'ye girdigimizde Muhteşem abinin kayınçosunun ölüm haberini alması ve bizi bırakarak kendisi cenazeye gitmişti.
Çok şükür bu sene tatlı bir gezi yaşadık.
Arabamızda 5 kişilik koltuk var, 4 tanede arkaya büro koltuğu sıgdı, toplam 9 kişilik kontenjanımız vardı, son gün İlhami abiyi mesayiye çagırdılar gelemedi, Pınarhisar'da bir fire verdik Bülent Kınalı işleri dolayısı ile bize katılamadı. Geziyi 5 kişi ile başlayıp 8 kişilik gurupla bitirdik.
Gece 5 te ben kalkıp sırayla hacı abiyi alıp Muhteşem abiyi, sırayla, Saim abi ve sadri abi ve İstanbul'dan en son Zafer abi alınacaktı. Gece ilk kalkan kişi Zafer abiydi, en son alacagımız kişi 4,30 da Saim abiyi arayıp nerde kaldınız demiş::))
İlk aksilik Muhteşem abinin sapagı kaçırmamla başladı. Muhteşem abi 4 dakika sonra beklediğimiz yere gelip rotayı düzelttik::))
Gezimiz planlandığı gibi bitti, sadece yarım saat gecikmeyle Gebze'ye geri gelindi.
İlk kahvaltıyı otobanda bir mola yerinde yaptık, sabah sabah gözleme ve çay.
Sonra Vize'deyiz. Tüm arıcıların mutlulugu yüzünden okunuyor.
Trakyalı benim sır teknesinden numune alıp dandik bir sır tezgahı yapmış hava atıyordu, paslanmaz malzemeymiş::))
Genede hakkını yememek lazım ortada bir malzeme var, iyi veya kötü. Önemli olan bir şeyler yapabilmek.
Şenol bunu küçücüktü buldugum da dedi, acayip artis bir köpek. Dikkat edin ısırır diyor, her tarafı ısırık olsa ne yazar. Ben adını çomar koydum.
Görüntüsü çok güzel, bizim hacıda köpeklere acayip gıcık, dokundumu abdes alması gerekiyor::))
Trakyalıyı alıp hacı abinin kavedeyiz.
Nedendir bilinmez bizimkilerden kimse yok.
Telefonla Bülent Kınalı kardeşimi aradım yav nerdesiniz, kavede hacıda yok.
Kim demiş yok diye sağ tarafına bir bak dedi, bir baktım arabasıyla yanıma gelip telefonla konuşmaya devam ediyor.
Hacı Mehmet abi ise çok şık birisidir, berbere gitmiş, saçlara fön mön çektirmeye::))
Yav bu hacılarda bir acayip, ara sıra takılıyordum menemen alacağım var diye, tüm malzemeleri ayarlamış illede borcumu ödeyecem diye tutturdu.
Ben böyle borç ödemeyi kabul edermiyim, kış günü hormonlu domateslerle menemen yapıp bizi zehirleyecek::))
Hacı abi bunu saymıyorum, melemen dediğin yaz günü kır domateziyle yapılır.
Ziyan olmasın diyede hormonluda olsa menemeni yedik, yazık atılmazki.
Ellerinize sağlık, her şey için teşekürler.
Burada menemen dolayısı ile bir saat bir zaman harcandı. Saat 11 gibi Kırklareli'nden Edirmneye geçtik.
Geçtiğimiz sene Lüleburgaz'dan gitmiştik, bu sene
Aliosman Çalık abi kırklareli'nden gidersek 18 km kısa dedi.
Pınarhisar'dan ayrılırken hatıra fotoları alıyoruz.
Hacı abiyle menemen hesabını kapatamadık gitti, bu yetmiyormuş gibi birde güveçte kurufasülye borcu duruyor buda cabası.
Hadi hoşça kalın diyoruz ve ver elini Edirne.
Ali Şekerli abimizde tam pipirikli birisi, sabahtan öğleye kadar 3-4 sefer aradı neredesiniz.
Yav geldik be::))
Bizimki bir taraftan mont giyiniyor, bir taraftanda laf yetiştiriyor.
İçeri geçiyoruz çay kave derken, kabak tatlısı ve yemekler geliyor.
Sabahtan beri ara vermeden yiyoruz::))
Ali Şekerli abimiz çoktan beri beklettiği bir kabak vardı. Kabagın başına bişi gelecek diye hep endişe edip duruyordum, aklımızda duracagına karnımızda dursun diye kabakları götürdük::))
Kabak tatlısını bende çok güzel yapardım, sanırdım::((
Yav kocaman dilimlenmiş kabaklar, içiyle dışı aynı tattalar.
Ben dilimi büyük kestiğimde, içiyle dışı arasında fark oluyordu.
Bundan dolayı dilimleri ince yaparımki dilimin her tarafın aynı tatta olsun.
Ali abinin yaptıgı tatlı çok harikaydı.
Ali ve Ersin şekerli kardeşler.
Yemek sevisinde.
Yemekler tatlıllar nasıl yenir bu kadar şey.
Hacı Seyithan abim ne kadarda masum duruyor.
Masumlar çok birazdan start alınacak, bakın neler olacak.
Yav Ali abi niye zahmet ettinki.
Üzerimdede bir sürü vekalet var.
Bir çok arkadaşın tatlı hakkını yemem gerekiyor.
Aman ha hak geçmesin, haksızlıkları hiç sevmem.
Zafer Anlayışlı uyanık, yanıma oturmuş onu opsaite düşüremedim.
Ali abi bırak yemek dagıtmayı bir otur yav::))
Götürün bakam üç beşler sizi::)).
Saim abi afiyetler olsun.
Bu fesli hacıda, Ali abimizin hacısıymış.
Maşallah pire gibi öyle çevikki. Bir ara dışarı hava almaya çıktık, bazı arkadaşlara aşı yapma kursu bile vermiş, birden yok oldular megersem bahçeye gitmişler.
Sende götür hacım yarasın...
Yemekler bitti, az bir hava alalım diye dışarıya çıktık, rahatlık batıyor.
Ali abiye Muhteşem abi bazı hediyeler veriyor.
Tohum takasları var.
Takım sandıgı gibi bir malzeme, hatta ayaklı merdivene bile geçiyormuş çalışırken malzeme elinizin altında.
Şekerli abimizin bazı siparişleri vardı, polen tuzagı ve formik asit onlarıda gitmişken götürdük.
Ali abimizin kardeşi ve bizimkiler muhabbet ediyorlar ama hava bozmaya başladı.
İçeri geçiyoruz, yarışma var::))
Hemde göbek yarışması...
Göbek varmı yokmu siz karar verin.
Allah ne verirse hayırlısını versin, birbirlerine çaka satıyorlar kilo vermişler.
Hatta diyorlarki çıta gibi olduk. Bu nasıl çıta gibi olmaksa.
Hele Muhteşem abiye bir bakın bir deri bir kemik kalmış zavallı.
Bırak şu göbegi kendini sıkarken bişiler olmasın.::)))
Tohumluk yerli mısır, iki çeşit kabak, bamya tohumları getirdi Ali abi.
Acaba bunlar safmı, yada ne kadar ekotip, arılar polen taşırken bunları melezlemiş olamazlarmı???
Patlatmak için mısırda varmıştı, tohumlar itina ile pay edildi bana soruyorlar sen niye almıyorsun diye.
Benim tohumla işim yokki, tohumu alanları ziyaret ettimmi hakkımı o zaman alıyorum.
Yerli mısır çeşitleri.
Duyumlarıma göre Sadri abimimde bahçesi çok güzelmiş, gidip bir not vereceğim inşallah, şu ürünler bir yetişsin bakalım.
Aliosman abi moralimi bozdu, 2008 yılında bahçesindeki çıktıgım kaysı agacı kurumuş, belkide gelme diye öyle diyor, yerinde tespit yapacağım.
Edirne li hacı Hüseyin ve Aliosman.
Gülün bakayım sizi üçbeşler sizi.
İçerde duruken rahatlık gene battı hadi arılıga gidelim. Bulundugumuz yere 2 km filan denildi. Ali Şekerli arılarını bu baharda tamamen buraya taşıyacakmış. Arıların bir kısmını buraya getirmiş.
Arabayla gidip tırmanışa geçtik.
Ali abi misafirlerini resimliyor.
Bir ara bir resimi sileyim derken tümünü seçmiş::((
Tüm resimler güm.....
Begenmiyorsan resimi, bilgisayarda sil acelen ne?
Ali Şekerli abimizin anaarı çiftleştirme kutuları. Kendisi daha önce bunları yapıp paylaşmıştı.
Piyasada bulunan strafor anaarı çiftleştirme kutusuda var, kendisi hazır kutuların çok terk ettiğini söyledi.
Kendi yapmış oldugu kutularda arılar hiç terk etmemiş.
Görüntü Almanya'da çok minik kutulara benziyor. Alamanya'daki tek çıtalık kutular var, böyle sehpalara bağlarlar.
Fakat bu kutular standart çerçeve alıyor tabiki tatlanmış şekilde.
Anaarı çiftleştirme kutusu, tamamen kalın strafordan yapılmış.
Alt tamamen elek teli ve onun altına sürgülü saç var.
Yazın sıcaklarda alttaki sürgü açıldıgında bunalma olmuyor ve terkte olmaz.
Arılar zaten durup dururken terk etmezlerki.
Başta rahatsız olmaları, aç kalmaları, birde sıcaktan bunalmaları terk nedenidir.
Hacı hemen bizde katlanır çıta yapalım diyor. Allahım bana sabır ver.
Saim abide bu çıtaların peşindeymişti.
Arılıkta yagmur çiselemeye başladı ve hava sogudu.
Saim abi otomatik resimler için makinasını ayarlıyor.
Hatıra fotoları alıp, çarşıya gidiyoruz.
Minaresinde 3 şerefe ve üç yolu olan bir burgulu minare.
Caminin mihrabının iki tarafında binanın dengesinin bozuldugunu haber veren bir sistem var.
Binada bir dengesizlik oldugunda bu parçalar sıkışıp dönmeyecekmiş.
Bunca yıl hiç bir dengesizlik olmamış ki bu parçalar yerinde dönmeye devam ediyor.
Selimiye camisi önünde hatıra fotomuz.
Yağmur iyice arttı ve artık akşamda oldu.
Akşam namazını eski camide kıldık, benim kalfa her işe karışıyor, Allahtan az iste o kadar çok şey vermez diyor::))
Allah ne verirse hayırlısını versin.
Şekerli abimizi mahallesine bırakıp ayrılacagız.
Günümüzün büyük bölümünün geçtiği kahvedeyiz gene::))
Bilardocular kozlarını paylaşıyor...
Arıcılar önünde bilardo gösterisi var.
Bizimki açık ara lider oldu, yoksa sabaha kadar masadan ayrılamazdık.
Artistik pozlara bakın, diz masada, töbe töbe.
Artık ayrılma zaman ve saat akşam 6 filan ve biz gece 12 gibi evde olmayı düşünüyoruz.
Güzel bir gün yaşadık, arıcılar gayet mutlu.
Ali Şekerli abimize her şey için teşekür edip vedalaşıyoruz.
Dönüşte Pınarhisar'da bizi bekleyen arıcılar olduygunu ve mutlaka konuşmamız gerektiğini ilettiler.
Lülebugazlı arıcılardan Nihat, Pınarhisardan Mümün abimiz ve erdin.
Zamanımız olmasada bayagı bir konuştuk.
Mümün abi belkide Pınarhisarda en sistemli çalışan arıcı abimizdir.
Kendisi emekli zamanı var ve her şey kayıtlıdır.
Bana dediki Ali temmuz ayı geliyor arılarımızı 20 çıtaya çıkaramıyoruz.
Arılarımızda 20 çıta altına düşünce gerekli verim alınmıyor.
Bende kendisine bazı şeyleri hatırlattım, abi dedim ben 2008 yılında buraya geldim ve arıcılardan anasız kovan getirin ve size karniol larva tarnferi yapayım, para pul istemedik.
Dediki senin kıymetini o zaman bilemedik.::)))
Arıcılar izole bölgeyle alakalı olumlu olumsuz görüşlerini bildirdiler.
Bana göre izole bölge bilimcilerin çaresizliğinden kaynaklanıyor. Sen bazı şeylere hakimsen izole bölgeye gerek yok ki. Madem arılarına güveniyorsan tespit edersin damızlıklarını bunların gen bakasını oluşturursun isteyen istediği arıyı kullanır.
Malisef ülkemizde o kadar anlamsız işler oluyorki. Daha 3-4 yıl öncesi Ankara'dan sadece bir postada 980 tane anaarı gelmiş Pınarhisara ve bunlar ilçe tarımda kayıtlı dedi.
Bu bölgenin her yerine bu arılar ve anaların binlercesi girmiş, efenmdim şimdi bir bölgede bozulmayan ırk kalmış falan filan.
Efendim bölgemizin eko tipi.
Bölge ekotipi nedir, o bölgeye yabancı arı arıcı ve anaarı girmemesi gerekir.
Gezginci arıcıların cirit attığı bir bölgede ekotip::))
Çok kandırıldık, gene kandırılmaya devam, yiyen varsa buyursun.
Biz sanal aleme girdigimizde bazıları ıslah yapacaktı aradan 5 yıl geçti, o zaman ne söyleniyorsa şimdide aynısını söylüyor, efendim selekte edilecekmiş falan filan.
Biz daha çok 5 yıllar beklemeye devam edeceğiz.
Geziyi gece herkesi dagıtarak 12:30 da evime girerek bitirdim.