31.12.2011

ARICILIK VE 2011 YILINA VEDA ETTİK::))


Bu gün 31 Aralık 2011, yılın son günü. Muhteşem abime ziyafet var, istersen gel dedim. Ziyafeti duydu ya kalkıp gelmiş::))

Hemen kendisine ziyafet sunuldu, sac büsküvi!!!

Biraz morali bozuldu ama belli etmemek için sinirinden bisküvileri uzun uzun süzdü ve yemeğe başladı.

Bu bahçeye gelenler genelde kürek cezası alıyorlar::))


Belleme işi buralarda motorlu yapılmıyor::))


Muhteşem abi hızlı çalış hızlı bu ne be kağnı arabası gibi.


Geçen hafta bu kolon,den şüphelenip bahçeye getirmiştik. Koloni çok hafifti ve balı yok mu? diye düşünmüştüm. Bu gün açıp baktık, çok az bir bal vardı. Hemen yan taraftan bir ballı çıta alınıp, sırını çizip arıların ortasına koyduk.


Arıların sağlık durumu ile kalfamız ilgilendi, öksür, nefes al bunların bir şeyi yok bana kalırsa aç bunları doyur bir şeyleri kalmaz::))


Bir çıta baldan sonra yemliği şurupla doldurdum. Şunu da hatırlatalım, arılar uçmuyordu ve biz bu koloniye müdahale ettik.

Hakkımızda don atletle kovan açıyor diyenler oluyormuş, sıkıyorsa sizde don ve atletinizi çıkartıp bir kovan açın, sizi tutan yok. Kendinizi başkalarının yaptıkları arkasına gizleyip, çamur yapmayın.

Biz kimsenin ne yaptığı ile uğraşmıyoruz. Benim anlamadığım beni guruptan çıkaran kendileri, bizi engelleyenler kendileri, gene bizimle uğraşanlar gene kendileri, belaya kaldık derim ya aynen öyle. Allah her şeyin hayırlısını versin.

Biz koloniye müdahalemizi bitirmiştik ki, yemek hazır dedi Zaim abi.


Kendisi bize sac tava hazırlayıp buyur edip, ikramda bulundu.


Sac kavurma yetmez diye birde ızgarada sucuk. Zaim abi gözünü seveyim, yiyen var yiyemeyen var aman dedimsede işime karışma, kürek cezana artırım yaparım deyince sesimi kesmek zorunda kaldım.


Yarabbim benim suçum neydi de bu abileri bana arkadaş yaptın?

Obez olmaz isem çok iyidir.


Ziyafetin üstüne, semaverde çay, yarasın abim....

Zaim abi bunu saymıyorum dedi, bizde saymadık zaten, daha kalabalık geleceğiz göreceksin gününü::))


Yılın son koca yemiş fotosu. Hala koca yemişler açmaya devam ediyor ama arılar bu sene ne püren den nede koca yemişten istifade edebildi.


Kovanların ağızlarını kapatıyoruz. Buraya kışın girip çıkmak zor ve bu sene koloni stokları geçmiş senelere göre çok az. Kolonileri elimin altına alıyorum, ilk etapta teşvik beslemesine başlayacağım, yeni yılın ocak ayı bir bitsin. Bu yıl sıcak olacak diyorlar, şubat başı şurup lamayı düşünüyorum, bakalım hava nasıl olacak. Neden bu kadar erken diyenler olabilir, kolonilerde fazla bal olmadığı için derim.

Koloniyi taşırken zorlanma ayakları yapıp dil çıkarsa da yemedim. Ustam belge filan diyor, dedim onu geç. İki kovan taşıyor belge diyor, Allah'tan hayırlısı.


Koloni muslukları zaten ufaltılmış, kalan yerede sünger tıkadık ve yükledik.



Evet kolonilerimiz yeni yerine dizildi, baharı bekliyoruz.

Bir yılı geride bıraktık. Yeni bir yıla yarın merhaba diyeceğiz. Yeni yılda her şey gönlünüzce olsun.

26.12.2011

BEYKOZ AKBABA KÖYÜ, GELENEKSEL KESTANE BALI FESTİVALİ

3.Geleneksel Beykoz Akbaba Köyü Kestane Balı Arıcılık Konferansı ve ana arı kursu sertifika dağıtım töreni Akbaba Köyü'nde yapıldı.

Konferansın açılış ve misafirlere hoş geldiniz konuşmalarını Beykoz İlçe Taraım Müdürümüz, Sayın İbrahim Özdemir ile İstanbul arıcılar birlik başkanı Sayın Onur Çilenk yaptılar.



Ali Kandemir hocamızda bazı konulara değindi.



Bizi kırmayarak Ordudan kalkıp gelen, Ordu arıcılık enstitüsü Müdürü Feyzullah Konak sunumda bulundu. Konuşmasının ana başlıkları ise dünyada arıcılıkta gelinen son noktalar, damızlık ve suni tohumlama konusu ağırlıktaydı.

Seminerde konuşmacı olarak Ana Arı Yetiştiriciliği Eğitimini tarafımıza veren Ordu Arıcılık Enstitüsü Müdürü Sayın Feyzullah Konak katıldı.


Feyzullah Konak hocamız, yurt dışından yeni getişrtilmiş yeni bir alet oldugunu bunu İstanbul'a getirip görmemizi istiyordu. Fiyatlar felaket uçuk. Feyzullah hocamızın Masada kurmaya çalıştıgı alet 5 bin avroya gelmiş. Bu alette bazı işler mıknatıs yardımıyla tutturulmuş, aslındas mıknatıs bu işe girince benimde aklıma acayip şeyler geldi. Mıknatısları kafanıza göre ayarladığınızda millerin gidip geleceği kanallara bile bana göre gerek yok. Bu masadakilerin acayip kopya yetenekleri var::))

Her şeye bir alternatif anında bulabiliyorlar. Sunitohumlama aletinin temelinin atılmasında Zafer anlayışlı abimizin emeklerinide unutmamak gerekiyor, arkadaşı Nazmi abiye beni o götürmüştü. Bir iş başladımı biter diyorlardı gerçekten öyle oldu.

Suni tohumlama aletlerimiz, eskiden numunelik bir tane göremiyorduk, şimdi sürüyle, bir kaç modeli var.


Feyzullah bey aleti kurup incelememiz için masada bıraktı. Sırf bunun için yanında bu kadar malzemeyi getirmiş, birde geri götürdü, kendisine ayrıca teşekür ediyoruz.





Peşinden Sadri abi yapılan işleri Feyzullah hocamıza sırasıyla tanıttı. En önemli parça ise dijital mikroskoptu. Bu mikroskop suni tohumlamada kullanılmasa bile, bu işin egitiminde oradaki minicik görüntüyü dev ekranlara veya bilgisayar, leptoplara aktarabiliyor.


Anında bir adet mikroskop Sadri Demircioğlu abimiz tarafından Feyzullah hocamıza hediye edildi.


Dijital mikroskoptan leptopa aktarılmış bir görüntüyü fotoladım. Bu mikroskopla çalışma imkanımız olmadı ama bana göre daha rahatlanacak, Muhteşem abi ise taktı, hala bu üç boyut göstermiyor diyor. Yaz bir gelsin kaç boyut gösteriyor bakacağız::))





Feyzullah hocamız aletlerin ne zaman biteceği konusunda Sadri abiden bilgi aldı, aletleri bir çok kişi bekliyormuş.

Hocamızı hava limanına ben bıraktım, ayrılırken son sözleri, suni tohumlama ve yapılan işler için çok büyük iş başardınız oldu.


Zafer abi prosüdürleri yerine getirmeye çalışıyor, arıcı olacakmış::))

Üye olabilmek için bir dosya almış eksik varmı? Onur başkan tarafından bakılıyor.


Törenimize bende hala oğlumu davet etmiştim. Kendisi Beykoz Belediyesinde Veteriner Hekim, Nuh Baştürk.


Konferans sırasında yemek arası verildi. Bir ara baktım masamıza birisi geldi, sizi takip ediyorum filan dedi. Sonrasında bizim kalfayla kaynatıyorlardı. Resimdekiler Zaim Asat Gebze Hakimi, Nuh Baştürk Beykoz Belediyesi veterineri, ben Gebze belediyesi çalışanı, Dr.Muhteşem Turunç emekli arıcı, Mustafa Kemal Alkoç Beykozlu arıcı, Sadri Demircioğlu Kablocu, Saim Ahmet Gürel ise pazarlamacı, memleketler ve meslekler ne kadar farklı ve aynı karedeyiz.


Konferansta verilen araların birisinde az arazi olduk. Zaim abinin Akbaba köyüne 1 km uzaklıkta bir akrabası varmış. Bizi yolda karşıladı, hala dayı çocuklarıymış, o kadar ilginçlikler olduki, ziyarete Muhteşem abide geldi, Saim adres göstermek için geldi. Dereseki köyü'nden Hidayet abiyle Sayın Zaim Asat kardeş çocuklarıymış. Buraya kadar sorun yok, hidayet abiyle Muhteşem abi mesayi arkadaşı çıktılar. Birisi itfayiyeci, birisi hızır acil servisci ve aynı binada altlı üstlü bulunmuşlar. Bazı şeyleri kafam almıyor, benim burada ne işim var gibi?


Hidayet abi dayıma hurma yollamak istiyorum, Zaim abide babam buna çok sevinecek dedi. Bizde kendisini kırmadık, çıkıp hurmaları toplamakta bana düştü. Tabi bu olay bazı basın organlarınca çarpıtılıp başka yerlere çekilmiş, efendin birileri bahçeyi talan etti filan. Bu adamı bahçenize niye sokuyorsunuz gibi söylemlerde kulagıma gelmiyor degil.

Malın sahibi orada, kardeş çocukları orada başkalarına ne oluyor anlamıyorum, insan üzülüyor hani::((

Neyse ziyaretin kısası makbül, bahçede başka meyve sebze olmayınca geri dönmek zorunda kaldık.






Akbaba köyünden Afrikalı Cemal abimiz beni doktorumla bir çekiver dedi.






Seminer ve tören bitti, karşılıklı elimizdeki dökümanları hocamızla paylaştık. Bu konuda flaş dişkler harika iş görüyor.

Bu işlerde Bahri Işık kardeşimin çok büyük emekleri oldu, şimdi yeni bir şeylere imza atıyor, Uluslar arası bir etkinlik için çalışmalar yaptığını öğrendim. Bu tür kişilere tabiri caizmi bilemiyorum hastayım. Nasıl hizmet verebilirim diye kıvranan kaç memur vardır hiç düşündünüzmü. Keşke tüm memurlarımız Bahri Işık gibi gayretli olabilseler. Allah kendilerinden razı olsun. İlçe tarım Müdürümüz bile konuşması arasına Bahri beyin emekleri bu işte benden kat kat fazladır diye kendisine menmunuyetini belirtti.

Bizim eksikliklerimiz projeler için bir sürü fonlar var, bu fonları ülke olarak kullanamıyoruz, bu gibi fonlardan yararlanmak için projeler hazırlamak için Bahrı Işık'lara çok ihtiyacımız var.











Konferans bitti, hocamızın ağzını bir aradık aç filanmısın gibilerden, yok tokum açıkmadım desede biz yemedik. Sen aç degilsen benim suçum ne be adam::))







Hep birlikte Beykoz sosyal tesislerine gidildi, deniz manzaralı güzel bir yer ama soguk oldugu için manzaradan mahrum içeride yemek yedik.







Bu esnada olayın bir başka gizli kahramanı ise Beykoz Akbaba köyü Muhtarımızdı. Konferansın yapılacağı salonu ayarlamış, yiyecek içecek temini yapılmış, bu işler zor işlerdir kendilerine ayrıca teşekür ediyoruz.







Bir dahaki etkinliğe yeni bir sponsorda bulundu, onu başka bir yerde paylaşalım.





Zaim abi bir ara bana dediki buraya gelirken böyle dememiştin, abi ben nerden bileyim arıcıların böyle muhabbet edecegini, gidip törene katılıp belgemizi alıp ayrılacaktık, akşam oldu hala yapışık ikizler gibi ayrılamıyoz. Genede Zaim abim benim bu ortamdan sıkılmam gerekiyordu neden sıkılmadım hala anlayamamış.






Bu esnada arada kaynadı, ana arı üretimi için eğitim almıştık, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca bizlere sertifika verildi.



Allah hakkımızda hayırlı etsin, tüm emeği geçenlere teşekür ediyorum.

23.12.2011

3.GELENEKSEL BEYKOZ AKBABA KÖYÜ KESTANE BALI ARICILIK KONFERANSI VE ANA ARI SERFİTİKA DAĞITIM TÖRENİ



Beykoz Akbaba köyü Bal festivali, 2010 yılından bir kesit.




2011 Yılı Beykoz geleneksel kestane balı festivali bu sene yapılamadı. Bu işe emek ve gönül verenler bir konferans ve törenle yıl içinde bir etkinlik yapalım gelenek bozulmasın istemişler.

25/12/2011 Pazar günü İstanbul İli, Beykoz İlçesi, Akbaba köyünde, 3. Geleneksel Beykoz Akbaba köyü kestane balı arıcılık konferansı ve ana arı üretim kursuna katılanların sertifika töreni yapılacak.
İnşallah bizde orada olacağız, etkinliğe tüm arıcılar davetlidir.





2011 Yılı haziran ayındaki kursumuzdan bazı görüntüler. Hocamız Feyzullah Konak, sunum için hazırlıklar yapıyor.
Kendisi,Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü




Ana arı kursuna katılıp belge hak edemeyen, Vecdi Küçükyılmaz, resimleri bakarken bunun burada ne işi var dedim birden.




İlk kurs akşamı dagılırken, kursiyerler hatıra fotosu çekilmişti.


İstanbul Arı yetiştiricileri birlik başkanı Onur Çilenk ve Bartınlı arıcı Erkan Kara.





Uygulama için Saim Ahmet Gürel'in arılığına gidilmişti.




Ana arı Kursunun açılması için uzun süren çalışmalar yapan ve bu işte en çok emekleri olan üç kişi.

Veteriner Bahri ışık.
İstanbul Arı Yetiştiricileri Birlik Başkanı, Onur Çilenk.
Beykoz İlçe Tarım Müdürü, İbrahim özdemir




Törenimize Feyzullah Konak hocamız katılacak. Davetimizi kırmadı işleri arasına İstanbul'a gelip dönmeyi sıkıştırdı.
Etkinliğin yapılacagı adres.


Beykoz Akbaba köyü kayra düğün salonu.

Tüm Arıcılar davetlidir.

18.12.2011

ARICI MİSAFİRLERİM VAR


15/12/2011 Perşembe günü Afyon'lu arıcı Mehmet Sürücü ve hanımı beni iş yerimde ziyaret ettiler. İlhami abi aradı Mehmet beyler bizde sana da uğramak istiyoruz yerinde misin, buyurun dedim.

Hafta sonu olmadığı için çok uzun bir sohbet olmasa da oradan buradan derken bir sürü yerlere girip çıktık. Mehmet beyin kafasına takılan bazı şeyler vardı onları izah ettim. Kendisi de bizleri memleketi Afyon'a davet etti, ben gelirsem böyle az gelmem diye espiri yaptım. Nasipse neden olmasın, inşallah demekten başka elden bir şey gelmiyor. Bir yerdende diyorumki bizde bu kafa varken bir gün mutlaka geliriz:::))

Son cümleyi içimden kendime söyledim.




Mehmet bey ve eşi bizlere ikramlarda bulundu.




Çam sakızı çoban armağanı dedikleri bu olmalı. Afyon ekmegi, ezilmiş haşhaş ve ayva.

Bu esnada ayvayı belediyede arkadaşlara da ikram ettim acayip bir şey. Sanki elma gibi sulu, çok güzeldi.

İnşallah bizde ileride elimizden geldiğince ikramlarda bulunuruz.

Yemek işlerine filan takılmadılar aslında bir hışır yapılabilirdi ama olmadı.

Daha sonra İlhami abiyle birlikte kendilerini yolcu ettim.


Özel bir ana arı.
17/12/2011 Günü kışlattığımız ana arı kutularının durumları ve beslenmeleriyle ilgilendim.

Bu kutudaki 5 numara bir diyorum kovana alayım bir bakıyorum burada yırtınıyor bırak bakalım ne olacak arasında gidip gelmeme rağmen ilk verdiğim kararda şu ana kadar sadık kaldım ve kutuda kışlasın istiyorum.

Aslında riske edilecek ana arı değil, ipin ucu sizde olunca hiçte önemli değil diyorsunuz, aynısından üretebildiğiniz müddetçe her türlü risk almaya değer.

Yani biz saf arıyı bile kutuda kış latırız.



İki ana arı çiftleştirme kutusunda, 2 çıtada yavru faaliyeti vardı. Normalde tüm kutu gözlerinde tek çıtada faaliyet oluyor bu mevsimde. Bu resimde bir işiçi arının sırtında varroa var, hemen önündeki işçi arı ise yeni doğmuş.



Bu kutuda bir çıtada yavru vardı, zaten verilen şuruplarla yavru alanlarını her geçen güz azaltıyorsunuz.


yavru olmayan çıtalar sırlanmış veya açık stoklar mevcut.



Bir kolonide bal ne kadar çok ise, kışın yukarıdan bakıldığında o kovanda arı yok zannedersiniz. Çünkü işçi arılar sırlı balın üzerinde değil, çıtanın alt eteklerinde sırsız bal olan yerlerde salkıma girerler.



Çok önceden verdiğimiz kek poşetini almayı unutmuşuz, arı ne tırmalamış. Saklama poşetini arılar çok rahat parçalıyor, bu bir yerden iyi bir yerden de kötü. Bazı parçaladığı poşetle girişi tıkayabiliyor. Kek uzun süre alındığı için daha kalın poşetle vermek daha iyi olur kanaatindeyim, kalın poşeti arı tırmalayıp kopartamaz.



Kutuların stok yüklemesini hazır çıta bal vererek karşıladığımız gibi bardakla koyu şurup vererek te yapıyoruz. Plastik şeylerde işçi arılar boğulmaması için mutlaka dikine parçalar konmalı bu sap saman gibi malzemeler olurken, çıta parçaları da olur. Köpük bardakta ise bunlara gerek yoktur. Bazen bazı şeyler için elinizde ideal malzeme yoksa ve yapılacak şey çok gerekliyse, pet şişeleri bile kesip bu şekilde işlemi uygularsınız. Çoktan beri bu kadar güzel hava olmamıştı. Pazar günümüzü ormana ayırdık.



Bir tanıdığımın var mobilya cilası yapar. Onları da cumartesi ziyarete gittim. Hem balık hemde kara avcılığında iyiler. Buradaki ortak noktamız ise av.

2.5 Aylık bir av köpekleri var, yeni yetiştiriyorlarmış. Annesi İngiliz seter, babası rus lavrak seter. Avcılar bu cinslerin veya ırkların ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu bilir. Minicik hayvan saklanan ördeği bulup getiriyor, şimdiden fermaya duruyor, bazı şeyler kanında var.

Ava giderken Sivas Kangalı götürseniz bir işinize yaramaz, herkesin işi ayrı. Yada ava giderken sokaktan tutun bir köpek götürün, bakın ne avlar kaçıracaktır.

Arıcılıkta ise ırk ve F kavramlarını henüz bir çok kişi bilmediği için arıcılıkta gerekli üretim ve ilerlemeyi şu ana kadar yapamadık. Ne verdilerse yedik, ne dedilerse tamam dedik ama işler bize söylendiği gibi değilmiş.





Ana arı çiftleştirme kutusu kontrolü, arıcılık... ile Ali_Turk

Cumartesi günü kontrolü yapılan ana arı çiftleştirme kutularından video aldım.
18/12/2011 Günü ise o kadar yağmur yağdı ki bol bol yattım.
Hayırlısı olsun bakalım.