27.02.2012

ARILARDA YAVRU DURUMU VE İLK BAHAR



Arıcılık yapmak için önce arınız ve arılarınızı içine koyacağınız kovan veya ruşetleriniz olmalı.Daha sonra ise arılarınızı koyabileceginiz yer yada arılık gerekli. Bittimi daha bitmedi, arıcılık bilgi ve beceriniz gerekiyor. 2012 Yılı şubat ayının son günlerindeyiz. İstabul'daki festivalde yeni bir körük aldım.



Yeni cep körüğümüz. Çakmaktan biraz daha uzun bir şey. Önceki körük çok yakıyordu, karton bulmada sıkıntıya çekip duruyorduk. Bu körük az yakıyor ve turbo lu::))



Yeni mini arıcı körüğü. Resimde görüldüğü üzere yakmayıp kokluyorda denilebilir.




Ormandaki arılarımız cumartesi çıta çekip bakarım diyordum, hava 10 derece fakat güneşi göremedik ve arı uçmuyordu. Bir kaç tane iğne yedik, herhalde kızmışlardır bu havada arı açılırmı diye. Kış günü arılara şurupmu verilir diyenlerin son hali içler acısı. Felaket arı ölüm haberleri geliyor üzülüyorsunuz ama yapacak bir şey yok. Milli servetlerimiz sonuçta yok oluyor. Bu sene ben buradaki arılarına dördüncü şuruplamayı yaptım. İlk şurup ocak 21 de verilmişti sanırım, arşiv burada herkes bakabilir. Arılarımız bu sene fire versek te, yaşamaya devam ediyor. Balı olup sönen kovan sayısı çok, bu sene sonbahar soguk ve kurak gidince arılar kış arısı oluşturamadı ve yaşlı arılar yolun yarısında öldü ve kolonilerde bal kaldı arılar yok. Benim bunlar yıllardır söylediğim gözlemlerimdir. Mehmet Yüksel kış arısı dediğinde dalğa geçenler şimdi, olumsuz sonuçlarla başbaşalar.


Daha sonra Zaim abinin arılarınada şurup verdik. Biraz enginar yer değişkliği yapmayı düşünüyordum, bir baktım Zaim abiler ailecek gelince, biz oğlumla yazllıktan ayrıldık. Zaim abinin annesi doyasıya bir bal yiyemedim diye takılıyordu, dedim az sabret seni bala doyuracağız.


Ormandan Cemil ustaya geçiyoruz. Bu yıl oğluma ana arı test üretimleri yaptıracağım. Bu biraz daha fazla koşturacağım anlamınada geliyor. Hacıyla uğraşıyorduk, bir uğraş kapısıda açılıyor.


Yeni ana arı kutularının çıtalarını plastik yanaklı yapıyorum. Bir önceki paylaşımda daha geniş anlatılmıştı.




Her şey tamam ve numuneyi vida atmadan Cemil usta delip sonra vida atıyor yarılma olmasın diye.



26 Şubat 2012 günündeyiz. Hava açık ve gayet güzel, arılar uçuyor ballı babalardan açanlar var, bir kaç çeşit polen akımı vardı.



Arılarımızda ortalama 3-4 çıta yavru faliyeti devam ediyor.



Polenle gelmiş bir arıya odaklanıp resim alıyorum, evede bakıyorum işçi arı üzerinde bir varroa. Siz varroa yı ne kadar kontrol altına alsanızda baharla birlikte bunlarda faaliyete geçiyor. Yeni doğmuş bir arı üzerinde olduğuna göre bu arı doğalı daha 5 gün olmamış demekki.




Yavru faliyeti artarak devam edecek gözüküyor.


Şu an 4 çıtada yavru faliyetini sürdüren arılara mart sonu kat atılabilir diye düşünmekteyim. Bu arılar 7-8 çıtalık arılradır. Havalar ısındığında bu arı 10 çıtayı çok rahat sarar.



Ne kadar yavru çıktığını bu çıtadaki yavru düzeninden daha iyi anlarsınız. haberi ise 27 şubat 2012 günü yapıyorum, dün 15 derece olan hava bugün 5 derecelere düştü. Arılarımızın balı var ve gözmüz arkada degil, yıllardır ilk defa bu kadar arı beslemeye başladım. Bunun asıl nedeni arıların güçlenip bir an önce erkek yapmalarını istememden kaynaklanıyor. Dünkü gözlemlerimde çok azda olsa kapalı tek tük erkekler görmeye başladım. Bir sonraki kontrölde erkeklerin doğmuş halinide göreceğim inşallah. asıl koşuşturma benim için o zaman başlayacak. Ana arı üretimine satart vereceğim. Ana arı üretimi için iki şey lazım erkekler doğacak havalar ısınacak.




Kolonilerdeki bal durumları korktuğum gibi degil, bu kadar yavru faliyeti var stoklarımız çok şükür iyi. Biz yıl boyu ne yapmış isek paylaşmışız. Evet yoğun bir hafta sonunu mutlu bir şekilde bitirmişim. Bize laf söz edenleride paylaşıma bekliyoruz, ama laf paylaşımı olmasın lütfen::)))

25.02.2012

ANA ARI, KRALİÇE ÇİFTLİĞİ

Uzun süren geziler ve kaytarmalar bitti. Artık iş zamanı dedik ve start verildi. Bu gün ormandaki koloniler ime dördüncü şuruplama yapıldı. Erkek arıları teşrifini bekliyoruz. Uzun süredir planladığım ana arı üretim çiftliği kurma çalışmalarım devam ediyor. Kendim çalışıyorum, bu sene oğlumun ana arı üretimindeki performansı alacağım kararlarda çok önemli. Çalışılırken bu işi ticari veya büyük çaplı götürmeniz imkansız, acayip yorucu ve takip isteyen bir iş olduğunu, arıcılıktan anlayan herkes biliyor. Birde bir dalda çalışma yapmadığımızı düşünürseniz ne kadar yardırıyor um inanılır gibi değil, çok yakın arkadaşlarım bile abi o kadar işin içinden nasıl çıkıyorsun maşallah derler.

Malzemeyi Cemil ustanın atölyeye indirdim. Kafamdaki numuneyi bir kaç kez ustaya anlattım, bir numune çıkar gerisini ben hallederim dedim. Ben numune çıkarmaya kalktığımda ne oluyor anlamıyorum acayip hesap hataları yapıp bir sürü fireden sonra numune ortaya geliyor.

Cemil ustaya dedim geç numuneyi yap, hayret hiç zayiatsız, firesiz tek atışta numune tamamdır.
Kanallar filan açılmadan numune test ediliyor. Hiç sabitlemeden mengeneyle tutturduk. Bu ana arı çiftleştirme kutusu oluyor, bölmeleri aldığınızda ise 6 adet standart çıta alacak şekilde dizayn edildi. Sorun yok, şimdi bölmelerin kanallarını hesaplayın bakayım.

Bölmelerin kanalları hesaplanıp, kanallar açıldı.

Geleceğin ana arıcısı, oğlum Enes Emin, bu yıl bakalım neler yapacak göreceğiz. Ben talepleri karşılayamıyordum, üretimi katlamayı amaçlıyorum. Şu an ruşetin çıtaların basacağı kanal açılıyor.
Arıcılık malzemeleri.
Bölmeleri taktık, şimdide bunun çıta numuneleri çıkartılmalı.

Derinlik aynı kovan derinliği oldu. Bunu niçin yaptım derseniz, ana arı kutusu kışlatmak kolay değil. Kış arısı oluşturmuş ise bahara çıkıyor, derleme toplama kutular çıkamıyor. Birde kışlatırken kutulara verilen malzemeyi ben kovanlarıma vermedim, kutu kışlatmak çok masraflı oluyor. Çıtanın derin ve geniş olmasının bir başka faydası ise ana arı el kadar çıtaya da yavru basıyor, buna da basar kutudan arıda alınabilir.

Yeni ana arı kutusu mu? desek, yeni ruşet kovan mı? desek çıtalarını plastik yanaklı düşündüm. Bunlardan elimde 1000 çift vardı, parmak kadar içine iki çıta sokuyorsun al sana çıta hazır, çakma derdi filan yok telle tak peteği.

Bende ilk numunenin etrafında resimler çeker iken makineyi yatar dairenin üstüne bırakmıştım, Enes te beni resimledi.

Çıtayı ben içerden 20 cm düşünüyordum, 19 cm oldu. Önce ruşet yapıldı, sonra ruşete çıta uyduruyoruz. Ve genişlik bu olacak, standart çıtanın yarısı.

Plastik çıtaları geçen sene almıştım, standart diyordum ama 1 cm eksik bu.

Her şey tamam ve numuneyi vida atmadan Cemil usta delip sonra vida atıyor yarılma olmasın diye.

Bölmeleri aldığımızda, 13 tane bu çıtalardan sığacak, bu çıtaları aldığımızda ruşet kovana dönüşüp 6 standart çıta alabilecek bir malzeme.

24.02.2012

JANTER VE ANA ARI ÜRETİMİ

Yunanistan'dan gelen,Theodosis Katsaros, tarafından hediyeler.

Ana arı üretmek için janter ekipmanları. Bu ekipmanları bu kadar arıcılık firmamız vardı şimdiye kadar bir türlü yapmamışlardı. Çok şükür artık yapılıyor.

Yapay ana arı yüksükler i.



Bu kafesler bayağı bir ilginç. Bir tarafından doğmamış ana arı memesi takılıyor. Öbür taraftan da giriş var ve birde tapası, tapalar ortadan delik o deliği kapatacak parçalar yok. Benim anladığım alttaki delikten işçiler ana arının yanına girip çıkıyor ama ana arı kafesin dışına çıkamıyor sanki. Yaz günü olmadığı için henüz tam test edemedim.


Ana arı kafesleri, bildiğimiz bugidilerin yerine düşünülmüş ama içerisi en az 40 - 50 tane de işçi arı alacak kapasitede. Düşündüklerim de yanılmıyorsam, ana arı kafeste olacak ama işçiler tarafında sürekli ziyarete açık olacak. Bizim özel işlemler için beklettiğimiz ana arılar bu kafeste sıkılmadan beklerler artık.


Theodosis Katsaros'a teşekürlerimi sunuyorum.


Bir başka hediye ise bir dvd. Arı sütü üretimi ve janter ekipmanının nasıl kullanıldığını anlatıp yapılan işleri sırasıyla videoya alınmış. Birde Yunanistan da arı sütü toplamak için yapılmış bir aparat var. Elektrikle çalışıyor, vakum yapıp arı sütünü emim bir kapta topluyor. Daha önce bu aleti Theodosis arılığında kullanırken resimleri yayınlamıştı. Bu konuda bizim ülkemizde henüz böyle bir çalışma yok, arı sütü üretenlerde sütleri kaşıklarla topluyorlar.

Teşekürler,Theodosis Katsaros.

22.02.2012

ARICILIK VE ARI ÜRÜNLERİ FESTİVALİ, İSTANBUL 2012



Arıcılık festivalinde ne yaptım sa bizimkinin markajından kurtulamadım. Şebinkarahisar bal üretici birliğinin standını ziyaret etmiştim, onlarda meşur kuru dut ve ceviz içi ikram ettiler. Sanki stantta yokmuş gibi gelip elimdekileri aldı::((






Arıcılar çok ilginç kişilerden oluşuyor. Bazen pruko bazen İlhami abi tercümanlık yaptı. İlk defa görüştüğünüz yabancı ülke arıcısıyla acayip espiriler.






Bizimkinin tavukları siyah, yumurtadan çıkan civcivde siyah, Theodosis Katsaros(Kokini), oğlu Tomas, doktorumuza soruyor, o tavukların yumurtası da siyah mı?::)))

En komiği bizimkini gören doktor Mutesem, demeleriydi::))






Fuarlar yeniliklerin tanıtıldığı yerlerdir. Bu fuarda katılım yüksek ama yenilik yoktu, tek yenilik bizim ülkemizde üretilen suni tohumlama cihazıydı. Benim takip ettiğim kadarıyla 10 değişik marka olması lazım, bizde bunlara ilave olduk. Ayrıca 5 değişik versiyonda dölleme cihazıyla. Sadri abi Theodosis sorduklarını yanıtlamaya çalışıyor, bu işi öğretir misiniz diyordu, Sadri abi ve ben gerekli cevabı verdik. Dil çok büyük sorun oldu, benim gibi bir şeyleri anlatabilmek için bir çok örnek veren birisi sadece tercümana bir şeyler anlatıp, karşıdan gelenleri beklemesi acayip zordu.



Efraim abi, suni dölleme aletlerinden birisinde kendisini sınıyor. Bu alet Bursa ya gittiğimizde böyle degildi. Aleti bir gördüm, dedim ki Sadri abi şurdan bir cımbız koyamaz mısın? aleti bir gördüm, tarif ettiğimden güzel olmuş. Sadri abinin fuarda sergilemediği suni dölleme aletleri de vardı.





Yabancı bir sitede şöyle yazıyordu. Ali Türk ve ekibinin inşa ettiği suni tohumlama cihazı. Theodosis Katsaros diğer modellerin tamamını da görmedi. Bana bu işin tarihini sormuştu, mayıs ile temmuz arası demiştim, yazısında onu anlatmaya çalışıyor ve o günleri iple çekiyorum demek istiyor. Bu konuda daha fazla bilgi vermeyeceğim, zamanı geldiğinde inşallah neler yaptığımızı ve bize kimlerin geldiğini daha sonra paylaşacağım. Bu ekip amele ekibi değil, dünya markası::))






Çekemeyenler kendisine çanak anten taktırsın...






Fuarda 2 -3 saat ancak kalmamıza rağmen çok yoğun geçti. İstanbul arı yetiştiricileri birlik başkanı Onur Çilenk beyin standını ziyaret ettim.









Fuarda yanımızda olmasına rağmen hiç resmi olamayan Fatih öğretmen. Bizi 4 yıldır takip ettiğini, daha önceki belediyedeki ziyaretinde bildirmişti. Fuarda baktım Muhteşem abiyle benim makineyı ona verdim, ilk defa bir organizasyon da resim çekmesine rağmen 10 üzerinden 9 aldı.




Geri dönüş yolunda ise bizi uzun zamandır takip ettiğini yeni duyduğum Efraim hocam diyor ki. Daha emekli olmamıştım, okuldan gelince milli egitimin sitesini tıklamam gerekirdi ama hep ben senin siteni tıklardım::))






Yorumda yazmak istiyordum ama yıllarca beceremedim dedi. Dur bakalım daha neler duyacağım.






Cideli Sokel, faceden listemde ama yeni tanıştık, kendisi Kastamonu'lu.






İsmini unuttuğum siz beni tanımazsınız ama ben sizi çok iyi tanıyorum diyen bir abimiz ne diyeyim şimdi.






Tomas gene bizimle alakalı sorular soruyor, İlhami abide cevaplıyor.





Şebinkarahisar bal üreticileri birliğinin standı.





Vize ilçe tarımdan, 2008 yılında Vize ve Pınarhisar da görüşmüştük, ben kendisini çıkartamadım, Vize ilçe tarım deyince hatırladım ama gene isim yok::((





Pınarhisar bal üreticileri birlik başkanı, Ali Osman Çalık abimiz.





Tüm arıcılık etkinliklerinin olmazsa olmazı Güner Kayral. Birisi formik sordu var dedi, bende krem tartar var mı dedim güldü yok dedi. Olsaydı Yunanlı arıcılara o kadar ikrama geçecek tiki sormayın. Adamlar invert şurup konusunda tarif isteyip durdular.





Konya şeker stadındayız. Konya şekerin tesisi dünyada iki tane varmış, birisi bizde. Ben kendilerine bir teklif sundum, dedimki tüm örnekler yurt dışından alınıyor. Almanya da arıcıların kullandığı invert şurubun parasının bir kısmı hemde önemli bir kısmı diyeyim, devlet destek olarak karşılıyor. Siz bunu devlete sundunuz mu, sunduk dediler ve karşı çıkanı duysanız şaşırırsınız, oradaki bu konuşmayı herkes duydu. Karşı çıkan kişi bunu nasıl başkalarına izah eder bilemiyorum.





Benim önerim başka yerlere çekildi ve tartışma büyüdü, daha yetkili bir abimiz gelip açıklamalarda bulundu, ne biz onun açıklamalarından tatmin olduk, nede onlar bizim söylediklerimizden tatmin oldular. Önerimizi yeniden gözden geçirmelerini istiyorum, bu hem Konya şeker için hemde arıcılar için iyi bir şey olacak.





Solumdaki benim asker arkadaşım. Musa Karasoy, Aksaray'lı 15 ay Ordu da askerlik yaptık. Terhisten bu tarafa 27 yıl geçmiş ve yeni görüşebildik.





Ben fuardan sadece Çin kaşığı aldım. Larva transferinde en basit aşılama kalemi Çin kaşığıdır. Diğerleriyle bu kadar pratik ve hızlı olunamıyor.





Bazı arkadaşlar fuardan alacak bir şeyin yok mu? dediklerinde acil maske ve eldiven lazım diyorum.

Herkes kopuyor.





Resimdekileri zaten tanıyorsunuz, yeni yüz ise Düzceli arıcı, Erkan Kaya.

Birde bana kitapçık getirdi, çok ilginç bilgiler vardı kitapta onu daha sonra paylaşacağım.





Erkan Kaya nın yanındaki genç arıcı ise Düzce den beni görmeye gelmiş, beni görünce ne olacaksa?






Resmin sağındakiler ilk baştaki bu yaz benden ana arı alıp kestirmişti. Bana telefonla bir yorum atmış ve demiştiki, Ali abi ana arıyı kestirdim, ben bittim::)) İsmi ise Ziyaettin Duran. Kap gel bir ruşet demiştim bitecek ne var, sordum verdiğim arı ne oldu diye abi yaşıyor, gözüm gibi bakıyorum dedi.



Ziyaettin ile Zafer abimizin arasında duran ise, Şeref Korkmaz.

Kendisi Ağva'nın köylerindenmiş. Ben Şile biliyordum, şilenin köylerini Yeni Köydan Kömürlüğe kadar hemen hemen hepsini bilirim,hangisindensin dediğimde ben Ağva'nın köylerindenin dedi.

Arıcılık Bilgi paylaşım forumunda , babamın kara kovanı adlı başlıkta arıcılık ile ilgili paylaşımda bulunan Şeref Korkmaz, aynı zamanda Zafer abiyle daha önceden mesai arkadaşları. Kendileriyle tanışmaktan menmun oldum.





Musa Karasoy, asker arkadaşım. Bu esnada festivalden ayrılıp, Zafer abiye çay içmeye gelindi::))





Herkesin yemeği önünde bunun derdi nedir bilmem, tabak elinde.





Bizim ekip çayı tabiki yemek üstüne içer. Zafer abi bizi misafir edip ağırladı, kedisine kabinem ve kendi adıma teşekür ediyorum.::))





Evden ayrılmadan bir hatıra fotosu daha, Fatih sende bizim hacı gibi Efraim abiyi uçur muşun::))






Festivalden sonra mersedese binmemiz bazılarınca yanlış anlaşıldı. Ömrümüz külüstür arabalarda geçti, bırakım birde mersedese binelim ne var yani, garibana çok görmeyin. Kim hatırlamıyorum, biriside bakan mersedese binmiş ama yanlış yere bindi diyordu... Töbe töbe.

Yav arkada 5 kişinin yanında ne işim var. Zaten arkadakiler çift porsiyon beni harcamak mı istiyorsunuz?

Allah her şeyin hayırlısını versin, ne diyem. Bizim açımızdan süper bir hafta sonu oldu diyebilirim. Bundan iyisi can sağlığı, 3 saate neler neler sığmış dimi?