25.02.2014

AYDINCIK MERSİN, ARICILIK VE SON DURUMLAR

 Arıcılık festivali sonrası Aydıncıkta neler oluyor bir bakalım diye Akdeniz turu yaptım.
Mersin Aydıncık arasına yazın direk seferler oluyor.Bu mevsimde direk otobüs yok, dolayısı ile aktarmalı gittim.
Ankara gitsem geceyi bekleyerek geçirip sabah 8 arabası ile Aydıncık arabasına binilecekti.
Aynı araç Konya'dan geçecek dedim bari önüne geçeyim....
Sabah saat 7 de Konya'ya indim.
Aydıncı'ğa araç soruyorum, Ankara'dan kalkan otobüs saat 12 de burada olacak dediler.
Boş 5 saat nasıl geçer, güya otobüsün önüne geçmiştim ::))
Seyit Eser hocayı aradım, ben Konya'dayım...
Abi gel müsaitim dedi.
İş yerinde biraz sohbet ettikten sonra Mevlana müzesi açılmıştır oraları daha önce gördün mü? dedi.
Daha önce Konya'da bu kadar hiç kalmamıştım...
 Mevlana'nın türbe ve müzesini gezdik. Bu tür yerlerde rehberiniz iyi olursa daha güzel oluyor.
Hareket saatimiz yaklaşınca, geziyi sonlandırdık. Seyit hocama teşekürler ediyorum.
Mersin sınırları içinde olan sertavul geçidine yaklaştığımızda görünen manzara. Dağlarda kar vardı.
Bir gün içinde o kadar değişik inişli çıkışlı sıcaklıklar yaşıyorsunuz anlatamam...
Mut kalesi, Mut'tan defalarca geçtim, hayret koskoca kaleyi şimdiye kadar fark edememişim. Hemen terminalin dibi.
Göksü suyu,  gök mavi akmaya devam ediyor. Bu suyu Konya ovasına almaya çalışıyorlarmış...
Koskoca su Silifke'den denize dökülüyor.
Aydıncık'tayım, simitle diyete devam...
 Arıları kurcalamadan hemen şurup yaptık, açmışken şuruplarını verip geçelim, iki iş olmasın. 100 Litre invert yaptık bir kısmını havuzdaki suda soğutup, arıları açmaya başladık. Biz bakım yaparken ikinci çuval şekeride kazana koyduk, bir yerden kaynamasını bekliyoruz. İnvert şurubun en güzel yanı, yap kenara koy, lazım oldumu hemen kullan...
Şurup közünde şiş kebabı, gel diyete devam et....
Arılarımızın yavru durumu, henüz ful çıta yavru yok, 10 güne kadar çıtalar baştan sona yavru olur.
Geçen yıl burada koloni kaybımız olmamıştı, bu yıl 3 koloni sönmüş. 30 Ruşet sönmüş durumda, bazı şeylere anlam veremiyorsunuz, sönen ruşetlerin bazısı sönmemesi lazım, sönmesi gerekenler duruyor.
Ruşetlerin ana arıları sonbaharda çiftleşmiş ve her an gümleye bilirdi, belki sönmemesi gerekenlerin sönme nedeni budur.
Darıca'da toplamda 50 koloni ve ruşet var, hiç biri sönmedi

Salatalıklar bu sene soğuklar nedeni ile kavruldu ve yeniden hayat bulmaları için her türlü işlem yapılıyor.
Ekrem yeni götürdüğümüz gözlük ile yapraklarda parazit var mı onları kontrol ediyor, öyle parazitler var ki, normal göz ile görülmüyor, buradaki seracılar acayip bilgili.
Kuraklıklardan dolayı fazla çiçekli ot çöp yok. Bir kaç ot çiçeklenmiş. Badem ve bir kaç ottan acayip polen geliyor.
Bu otun aynısı Darıca'da vardı polen kaynağı.

Bu bitkinin çiçekleri ve arı halinden memnun. Zannedersem polen ve nektar veriyor.
 Şimdilik haftada iki toplama var, havalar ısındığında haftada 3 toplama yapılır. Bana diyorlar sen işlere alıştın Fatih nasıl çalışır ::))
Kalıbına bakılırsa benden daha iyi çalışması lazım dedik, beni nasıl alıştırdınız onuda alıştırırsınız :;)

Toplanan salatalıklar kasalanıyor, aynı kasalar hale gidiyor, dökülüp yeniden seçilecek sonra yeniden kasalanmakta.
Fahri Kara, yılların muhtarı. Tarih gibi, hemde canlı....
 Bazı kolonilerin yavrulu çıta sayısını artırdık. Koloniler en az 5-6 çıta yavrusu varsa erkek arı yaparlar. Çift şurupluk ve kesintisiz kek. Her türlü konfor var, hadiyin kızlar, erkek yapmaya....
Geriye saymaya başladık.
 Bir başka erkek üretim kolonisi daha...

İlk gün acayip oldum, akşam olduğunda doğrulamıyordum. Yaklaşık 100 koloniyi kurcala, yavru durumlarını gör, şuruplarını ver. Birde Fatih'in kovanlar yerde idi, kovan yerde ise ikiye katlanıyorsunuz....
Gece gün içinde işlerimizi zor bitirdik, gece saat 10 da Fatih'in arılarını sehpalara aldık. Gün içinde bitirmek gereken işleriniz var, acayip telefon geliyor, bazı kişilerin işi yok iş arıyor, birisine hasta oldum zaten ve telefonu kapadım. Benim bahçem var, benimle bahçenin ne alakası var dedim, arıcılık yapa bilirmiyim diye bana soru soruyor....
Kimin ne yapacağını bir başkası nereden bilsin ki....

Zayıf bir koloni, bir çıta ful arısı ancak vardır nedense çalışma sitili farklı. İşten gelen içeriye girmiyordu, bir sürü polen boşu boşuna dolaşırlarken dökülüyor.
Girişte sorun var mı diye girişlere tornavida soktum hepsi açık. Ertesi gün aynı durum devam edince....
Koloniyi aktardım bir kovana...
Onlarda rahatladı bende...
Festivalde bize denememiz için verilen bitkisel bir sos vardı. Önce bir kolonide denedim. Geçmişte ruhsat alınmış bazı ürünlerle ilgili sıkıntılar olmuştu, bir sürü kişi sonbaharda kolonilerin anasını kestirmişti.
Arıcılar bir şeyler deneyecek ise, bu işlemi tüm kovanda yapmamalı.
Bir kaç kovan seçersin denemeni yaparsın. Bizim arıcılar her şeye bodoslama dalıyor, sorun olursa bir kaç kovanda olsun, tüm kolonileri riske atmamalıyız.

Bitkisel sos verdiğim kolonide ertesi gün yaptığım kontrolde 21varroa saydım. Aradan üç gün geçti, başka varroa düşmedi.
Bana yapılan tavsiye, ikinci uygulamanın bir hafta sonrası yapılması yönündeydi. Benim o kadar vaktim yoktu. Bir kez daha denek kovana uygulama yaptım, ertesi gün 11 varroa daha düştü.
Bitkisel karışımın deneyleri devam ediyor, zannedersem işler ruhsat aşamasına doğru gidiyor. Benim gözlemim, uygulamayı yaptığınız gün etki ediyor.
Düşen varroalardan birisi açık reknkti, acaba kapalı yavru içine etki var mı bilmiyorum. Bitkisel karışımı üreten ekibin bazıları kapalı yavru içindeki varroayada ettki ettiği yönünde açıklama yapıldı.
Üretilen karışım inşallah kalıntı yapmaz ve varroalara direnç geliştirmez ise süper bir mücadele malzememiz olacak, bunları yapılan açıklamalara göre yazıyorum, bitkisel ürün ve hiç bir kalıntı yapmaz deniliyor, böyle bir şey olur ise istediğiniz zaman gönül rahatlığı ile varroa mücadelesi yapabileceksiniz.
Şu ana kadar en iyi varroa mücadele yöntemi olan organik asitler, arıları strese sokuyor, yavruyu kestiriyor, dozu aşarsanız ana arı kesilme riski var, kişiler içinde oldukça tehlikeli.
Bunları düşündüğünüzde bitkisel ürünün başarılı olur ise öne çıkacaktır diyorum.


Bunu bilmiyordum, havuzdaki yosunların üzerindeki siyah görüntü, kurbağa yumurtaları imiş....
İşin garip tarafı ise bu yumurtalar cemre düşünce bırakılırmış, bu kurbağa cemreler düşmeden yumurtaları bırakmış, havaların sıcak gitmesinin etkileri olabilir.

Tüm limon ağaçları kelleşmiş, yapraklar dökülmüş, ağaçlarda yaprak yok ama her taraf limon...
Ben aydıncıkta bulunduğum süre içerisinde tek tük portakal ve limonlar çiçek patlatmıştı. Geldikten sonraki haberler artık çiçeklenme hızlanmış.
Portakal ve çiçekleri yan yana.
Piton cevizi. Genelde sıcak iklimi seviyormuş.
Anlatıldığına göre salkım oluyormuş. Piton ceviz ile de tanışmış olduk...
Aydıncıkta son gün balık avlamaya gittik. Balık yoktu, spor yapmış olduk. Ziraat mühendisi Muhammed Pak bizlere eşlik ettiler.
Koca denizden iki balık yakalandığı haberi ile geriye dönüldü.
Aydıncıklı Ali, siyah lakos balığı yakalamış.
Akdeniz insanı aynı iklimi gibi sıcak, bizlere yapılan davetleri geri çevirmedik. Mısırlar, cevizler, üzümler fıstıklar....
Konu komşu davetlerinden ikramlar :)
Sonuçta yapılacak işleri yaptık ve geri dönüş zamanı gelip çattı.
Ne güzel buralarda beleşten geçinip gidiyorduk, günler ne çabuk geçip tükenmiş... :((
Aydıncıktan sabah saat 8 de otobüse bindim, hava sıcaklığı 20 derece idi.
Gülnar'a geldik 17 derece ama buradaki bademler yeni çiçekleniyordu. Aydıncık ile bura mevsim olarak 10 gün geri  görünüyor.
Aydıncıkta çok az badem artık çiçekli, çoğu meyveye durdu. Gülnar'da ise bademlerden çiçekler fışkırıyor.
Mersin Mut. Burası normalde sıcak bir yer ama Aydıncıktan en az 15-20 gün geride bademler yeni yeni çiçekleri göstermeye başlamış ve tamamen açık ne erik nede başka ağaç vardı. Sıcaklık öğlene doğru 18 derece filan olmuştu.
Konya Tavşançalı. Evlerin geneli böyle, tüm evlerin avlusu var, acayip hoşuma gitti.
Bu resim niye çekildi demeyin.
Resme dikkatli bakın:)
Yol boyu en çalışkan, ekotip köstebek araştırmalarım sürdü.
Bu köstebeği yakalayıp, bizim pinti hocanın bahçesine hediye götüreceğim.
Dağda taşta çalışan köstebek, bahçede neler yapmaz ki....

17.02.2014

ARICILIK FESTİVALİ, İSTANBUL 2014

3. Düzenlenene İstanbul arıcılık ve arı ürünleri festivali.
Kişi olarak katılım fazla, firmalar açısından katılım azdı.
Artık firmalar biz geçmişte kendimizi tanıttık, artık tanınmaya gerek yok mu dediler...
Bu yıl ürünlerimiz hep aynı tanıtacak bir şeyimiz yok mu dediler...
Başka şeyler mi var bilemiyoruz.
Her festival ir öncekinden kişi olarak katlamalı olmakta.
Yeni şeyler hep bu tür organizasyonlarda tanıtılır. Anladığım kadarı ile fazla yenilik yok. Üç yeni kovan çeşidi vardı, bunlardan birisi formika kaplama köpük kovan dı.Diğer iki kovan tamamen strafor'dan dı, birisi yerli birisi yabancı. Finlandiya'dan gelen köpük kovan sökülebiliyor...

Arıcılar için çok önemli sayılacak bir ürün vardı, henüz test edilmeye devam ediliyor, bitki özlerinden üretilen bir karışım, içinde vitamin katkıları olduğu belirtildi.
Bu karışım karşısında varroaların arıları bırakp kovan dibine düştüğü ve öldükleri...
Kapalı yavru üzerindeki etkileri soruldu, esansiyel yağlar petek içine etki edebiliyor denildi nasıl dedik,  şu ana kadarki denemelerde ergenleşmemiş varroaların da öldüğü yönünde. Beyaz ve açık renk varroalarda ölü bulunuyormuş.

Bir başka yenilik ise janter ekipmanlarında oluyor. Hem çıta olarak bir sürü memeyi metal bir düzeneğe takabiliyorsunuz. Hemde Yunanlı papazın janteri  kopyalanmış, jantere ana arı konulduğunda yumurta atmaya başlıyor ve larvaya döndüğünde, tek tek değilde 10-15 tane birden transfer yatağı ile birlikte çıtaya aktarılıyor.
Arı sütü ve ana arı üreticilerine bir kolaylık olacak.

Bizim gibilerine festival denildiğinde tanışma ve sohbet bol bol gezip dolaşma oluyor. İki gün festivalde kaldım, acayip yorulmuşum.
Bu açıklamayı her resimdekilere yazı yazmamak için yaptım diyebilirim, çünkü bir çok kişinin ismini hatırlamıyorum, yaşlanmaya devam ediyoruz....

Kalfaya bile usta demeye başladığıma göre varın gerisini siz düşünün....::((
 Bünyamin Yiğit yıllardır tanıyoruz bir araya ancak gelebildik.
 Bol bol şakalaşma vardı, bizim oralardan geçiyorsun uğramıyorsun, arıcılığı bırakıp herkese uğramayı düşünmeye başladım:)

Güner Kayral tüm arıcılık etkinliklerinin değişmezi, her yerde var.

Kara kova ve balı, üçü bir arada :))
Bizim usta bir foro çekinelim diye içeriye daldı.
Aliosman abiye dedim dikkat et, bu hayrına iriş yapmaz, bala dalarken yakaladı...
 Yarım çıtalı ana arı kutusu, benim kutuların geliştirilmişi, çıtalar birleşiyor...
 Halil Güneş ve Muhteşem abim...
Bayburtlu Ömer abi...
 Halil Güneş ailesi, baba Halil Güneşi oğul Halil Güneş, torun olursa onunda adını Halil koyun bari :)
 Abdullah Örs, Konya Akşehirli arıcı ve aynı zamanda muhtar.

 Erkan hiç haberi yokken resimlendi, nasılda kovan inceliyor, köpükçülerden çıkmadılar, akşamı ettiler...
Ercan acayip yoğundu, bunu bir ara kutlamamız gerekiyor, elbet bir topal tavuk bulur bize...
 Cengiz Eski, Gölcüklü arıcı. Aliciğim dün baktım ana arı kayıp diyordu, abi hayırdır dediğimde, senden 2009 yılında aldığım ana arı dün baktım yok dedi. Abi 2009 olmaz rengi nedir dedim mavi dedi. Maviler 2010 du.
Bir kaç kez ana arı yedeklemiş analı kızlı yumurta atmışlar bu hep arıyı bölmüş ve bir kaç gün öncesi ana arı gitmiş dedi. Ana arı ve kızı birlikte yumurta atarken resmlemiş, bu resim Cengiz abi tarafından bana yollandı. Karniol arısının bir özelliği de budur ana arı yedekler, genelde oğul vermez, makaleler yanlış, çok eski bilgiler güncellenmiyor.
Bırak dedik geçmiş geçmişte kaldı, bir kişi bir ana arıyı 5 sene kullanırsa vayki vay....
 Bursadan arkadaşlarımızda geldiler.

Bizimkiler köpük derdinde :)
Resim aldığımı gören Hüseyin abi sen bayağı güzlmişin yav, kız olsaydın filan dedi. Milletin işi gücü kalmamış neleri düşünüyoru...
Bizimki koptu gülüşe bakın....


 Kahraman Maraş'tan gelenler vardı. Uzun süredir ana arı alırlar, yüz yüzde tanışmak güzeldi.
 Adamlar bana hediye getirmiş,bizim yeni usta hediyeyi dağıtıp yedi festivalde, sonrada abi çok kilo yok bende de....
Yalova arıcılar birlik başkanımız...
Göbek filan yokmuş bunlarda. Üç boyutlu bakmak lazım dedim...
Hiç göbek filan yok, üç boyutlu da aynı gözüküyor ba:)



Bir üç boyut daha...
 Köpükçüler devam ediyor...
 Selçuk beyle yeni ürünü hakkında görüşmeler yaptık. Bilgiler aldık. Arılar tarafından sevilen ve varroalar tarafından sevilmeyen karışımın içeriğini sorguladık. 40 tan fazla bitkinin suyu çıkartılmış, veya damıtılmış, zaten Selçuk beyin hanımı kimyager ve bitkilerin içeriklerini bilmek zorunda.
 Bu iş tutarsa tüm dünya arıcılığına bir yenilik olacak. Zararsız bitkilerden yapılan losyona varroalar dayanamayıp kendilerini intihar ediyormuş..
4 Aylık bir deneme süresi geçirilmiş, bunun büyük bölümü kış, bu sezon sonuna bakalım neler göreceğiz.
Her buluş deneyler sonucu ortaya çıkıyor, karışımın kalıntı bırakmaması ve doğal ürün olması en güzel tarafı...
Bazı şeyleri muhteşem abi ile sakedemik konuştular anlamadığımız şeyler vardı. Konuşma sırasında en önemli ayrıntı organik oksalik asit ile kimyasal oksalik asitin arıcılar tarafından karıştırıldığı öne çıktı.


Aydın Duan İzmir'e davet etti balık yakalayacağız:)
Tuttuğu balıklara hasta olmuyor değilim....
 Eskişehirli arıcı Hüseyin Diner, bayağı kalabalık gelmişlerdi. Bayağı sohbet ettik,açıklanması gerekenler vardı, kısada olsa açıkladım...
 Bulgaristan'dan bir arıcımız. Bulgar hükumeti çok yüksek miktarda arıcılık teşvikleri veriyormuş...

 En sağdaki Cemal abi bana biraz kırğın:)
Telefonda sorularına cevap alamamış, arıcıya telefonda cevap verirsen en aşagı bir saat konuşmadan seni bırakmaz, aç forumu oku, orada soruların cevabı var beya...
 Es Es ekibi geri dönüşe geçti.


 Mustafa Şengül ile tanışma fırsatım oldu.


 Kadir beyde tüm kovan ve ürünleri inceliyor.
 Güya Sadri abibie pasta almış,bizden fazla yedi...
 Sağ olsun, festivalden önce söz vermişti.

 Bir şeyler kaynattılar ama anlayamadım...

 Finlandiya'dan gelen kovanlar. Ruşetler...
 Acayip bir malzeme çok sert sökülüp takılabiliyor, bizimkiler saatlerce incelediler, mutlaka benim yerimede incelemişlerdir...
 Raşit abiyi gezerken bir sefer resimledik br daha göremedik....
 Sağ baştaki Nuri Gür abimiz. Sanki memlekette adam kalmamış gibi, bir gece rüyasında bizim eski kalfayı görmüş.::))
Milletin rüyasına girmediğimiz kalmıştı...
Neyse Nuri abi, Muhteşem abiye mail atmış abi seni rüyamda gördüm diye.
Bizimkide demekki olmadık şeyler yazmış ve konu kapanmış::))
Nuri abidiyorki Muhteşem abi nerede onunla helalleşmem lazım dedi. Dedim dün burada idi, bu gün yok. Telefon ettim görüştüler, iş tatlıya bağlandı..


 Bu arada Bilecik ve Vize'den dostlarımız salona teşrif ettiler.

 Yeni arıcı adayları var, acayip planlar yapılmış sezonu bekliyorlar...

 Benim başkanlarım...

 Ayakta olanlar Mersin'den gelmişler acilen çıkmaları gerekiyordu, sadece resim çekine bildik...
 Bahri Işık abim sunumu varmış benim haberim olmadı zaten isimide yanlış anons etmişlerdi. Bana çok deger veren birisi ayrıca emekleri çok, onların sayesinde ana arı üretim sertifikası almıştım. Yazın Beykoz'da bir konferans vermemi istemişti, tüm işlerimi bir kenara bırakıp gitmiştim.
Bahri abi de kendi makinası ile resim alıp ayrıldı.
 Yunanistan'dan bir arıcı kardeşimiz, tüm videolarını izledim dedi.
 Mustafa abi ve Onur başkan.
 Ersan ve arkadaşı...





 Sadri abi bir meraklıya sunum yapıyordu çaktırmadan resim alıyordum, yakalandım...



 Kahve içtik...
 Dostlarım....





 Ziyaeddin ve oğlu, sanki ismini Berk demişti...
 Berk ileride arıcı olacakmış...


 Evren Üstün, Kastamonulu. Bir kaç yıldır ana arı alıyor, festival vesile oldu ve tanıştık...



 Aşağıdaki ürün yeni.Bir çok meme çeşidi bu aparata takılabiliyor.