18 MART ÇANAKKALE ZAFERİMİZ KUTLU OLSUN
Geçtiğimiz sene ikinci defa Çanakkale şehitlikleri ziyaret etme fırsatım olmuştu. Bir önceki yıl gene gelmiştim fakat önceki gezimden ne yazıkki fotolarım yok. Bu gezinin fotolarının büyük bölümü bilgisayarımda bozulmuş.
Gelelim geziye, güya söylemde medeni batının yurdumuzu işgal etmek için her tarafından saldırdığı ve inasanlık tarihinde görülmemiş hadiselerin gerçekleştigi Çanakkale. Şavaşın seyrinin büyük ölçüde degişmesine neden olan Seyitonbaşı.
Geziye bu noktadan başlanıldı. Daha önceki sene rehberimiz bir emekli askerdi çogu yerde ağladık. Bu seferki rehberde iş yoktu, aslında tarihi bilmeyenlerin burada rehberlik yapmamaları gerekir.Seyitonbaşı kimdir buradan kısa bir bilgi edinebilirsiniz.
http://www.biyotarih.com/?p=183
Mecidiye tabyalarının bulundugu yer. Seyitonbaşı bu tabyadan top maemisini namluya sürp ateşlemiş. Bu tabya ve kaleler çok eski, Fatih sulatn Mehmet tarafından yaptırılmış,ikinci Abulhan tarafından saglamlaştırılmış ve çanakkale savaşında çok işe yaramışlarki.
"Çanakkale Boğazı’nın tam karşısında muhteşem Kilitbahir Kalesi yer alır. Çanakkale’deki Çimenlik Kalesi gibi Kilitbahir Kalesi de, 1452’de Fatih Sultan II. Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Bu iki kale, Fatih’in o zaman kuşattığı İstanbul’a yardım etmek için Avrupa’dan gelen donanmalara karşı Boğaz’ı savunmuştur." Yazının tamamı bir alttaki linkte var resimde bu siteden aldım. Rehberimiz önceden anlatmıştı bogaza bu kalelerle kilit vurulmuş.(sebdülbahir ve kilitbahirle)
http://www.anzacsite.gov.au/2visiting/tr/turkish_kilitbahir.html
Buraları herkesin görmesini çok isterim. Tabyaların yerin üstünde fazla bir görüntüsü yok. Önden burayı farkedip göremezsiniz, arka kısmına geçtiğinizde girişi var. Girşten sonra bu yapıları birbirine bağlayan yer altı tünelleri bulunmaktaymış, şu an hepsi tahrip olmuş vaziyette bu restorelerde zaten 2006 yılında yapılmaya başlanmış. Tabyalar hem cepanelik hem sıgınak hem yiyecek ambarlarından oluşuyormuş.
Seyitonbaşı buradan gemiyi vuruyor, mesafede öyle az degil. Geminin vuruldugu yer benim tahminime göre 4-5 km uzaklıkta. Rehberimiz olan emekli komutanımız yerini tarif etmişti geçen sene. Buradan tek atışla o noktanın vurulması ne desek boş şimdi.
Toplarımızda düşmanlarımızın yarı menzilinde. Düşman topları
15-16 km uzaklıktan hedefi vuruken bizim topların menzili, 7-8 km imiş. Ve bir çok işi elle ayarlanıyor, düşmanlarıki o zamanın en iyi tenolojisi ve hepsi otomatk.
Düşman gemisi, Britanya savaş gemisi HMS Ocean’a. Yukardaki resmin solunda bulunan geminin oldugu yerde isabet almış. Atış noktası burası, hedef orası. Bu esnada kıyılarımızı top atışıyla dövmekteymiş. Bu tabyaya düşen bir top mermisi burada bulunan askerlerimizin şehit olmasına sebeb olmuş. Sadece Edremitli Seyitonbaşı ve arkadaşı Niğde'li Ali sağ kalmış. Bunlarda enkaz altından çıkmışlar.Kendilerine geldiklerinde tüm arkadaşlarının şehit olduklarıyla karşılaşıp, sonrasında tüm olumsuzluklara karşı topa mermiyi sürüp atış yapılıyor.
Gezimiz esnasında bir çok top gördük çoğu atıl bazıları böyle boyanıp bakımları yapılmış.
Gelelim geziye, güya söylemde medeni batının yurdumuzu işgal etmek için her tarafından saldırdığı ve inasanlık tarihinde görülmemiş hadiselerin gerçekleştigi Çanakkale. Şavaşın seyrinin büyük ölçüde degişmesine neden olan Seyitonbaşı.
Geziye bu noktadan başlanıldı. Daha önceki sene rehberimiz bir emekli askerdi çogu yerde ağladık. Bu seferki rehberde iş yoktu, aslında tarihi bilmeyenlerin burada rehberlik yapmamaları gerekir.Seyitonbaşı kimdir buradan kısa bir bilgi edinebilirsiniz.
http://www.biyotarih.com/?p=183
Mecidiye tabyalarının bulundugu yer. Seyitonbaşı bu tabyadan top maemisini namluya sürp ateşlemiş. Bu tabya ve kaleler çok eski, Fatih sulatn Mehmet tarafından yaptırılmış,ikinci Abulhan tarafından saglamlaştırılmış ve çanakkale savaşında çok işe yaramışlarki.
"Çanakkale Boğazı’nın tam karşısında muhteşem Kilitbahir Kalesi yer alır. Çanakkale’deki Çimenlik Kalesi gibi Kilitbahir Kalesi de, 1452’de Fatih Sultan II. Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Bu iki kale, Fatih’in o zaman kuşattığı İstanbul’a yardım etmek için Avrupa’dan gelen donanmalara karşı Boğaz’ı savunmuştur." Yazının tamamı bir alttaki linkte var resimde bu siteden aldım. Rehberimiz önceden anlatmıştı bogaza bu kalelerle kilit vurulmuş.(sebdülbahir ve kilitbahirle)
http://www.anzacsite.gov.au/2visiting/tr/turkish_kilitbahir.html
Buraları herkesin görmesini çok isterim. Tabyaların yerin üstünde fazla bir görüntüsü yok. Önden burayı farkedip göremezsiniz, arka kısmına geçtiğinizde girişi var. Girşten sonra bu yapıları birbirine bağlayan yer altı tünelleri bulunmaktaymış, şu an hepsi tahrip olmuş vaziyette bu restorelerde zaten 2006 yılında yapılmaya başlanmış. Tabyalar hem cepanelik hem sıgınak hem yiyecek ambarlarından oluşuyormuş.
Seyitonbaşı buradan gemiyi vuruyor, mesafede öyle az degil. Geminin vuruldugu yer benim tahminime göre 4-5 km uzaklıkta. Rehberimiz olan emekli komutanımız yerini tarif etmişti geçen sene. Buradan tek atışla o noktanın vurulması ne desek boş şimdi.
Toplarımızda düşmanlarımızın yarı menzilinde. Düşman topları
15-16 km uzaklıktan hedefi vuruken bizim topların menzili, 7-8 km imiş. Ve bir çok işi elle ayarlanıyor, düşmanlarıki o zamanın en iyi tenolojisi ve hepsi otomatk.
Düşman gemisi, Britanya savaş gemisi HMS Ocean’a. Yukardaki resmin solunda bulunan geminin oldugu yerde isabet almış. Atış noktası burası, hedef orası. Bu esnada kıyılarımızı top atışıyla dövmekteymiş. Bu tabyaya düşen bir top mermisi burada bulunan askerlerimizin şehit olmasına sebeb olmuş. Sadece Edremitli Seyitonbaşı ve arkadaşı Niğde'li Ali sağ kalmış. Bunlarda enkaz altından çıkmışlar.Kendilerine geldiklerinde tüm arkadaşlarının şehit olduklarıyla karşılaşıp, sonrasında tüm olumsuzluklara karşı topa mermiyi sürüp atış yapılıyor.
Gezimiz esnasında bir çok top gördük çoğu atıl bazıları böyle boyanıp bakımları yapılmış.
Bu ise Fransızlara ait bir top. Burasını bir süreligine işgal edip sonra malzemelerini bile toplayamadan kaçmışlar.
Her yöne otomatik dönebilen manevra kabiliyeti çok fazla. Aynı zamanda yivli namlusu var. Bizim o dönemde kullandıgımız topların çogunda yiv yok.
Gezimizin bir yerşnde bir düzlükteyiz burası hep anıt mezarlardan oluşuyor. Yol gelip mezara dayandığında ise bir acayip oldum. Tam karşımda Niğde'lilerin anıt mezarları isim ve memleket ve ilçeleri karşıma çıktı. Bir başka yerde ise daha 16-17 yaşlarında iken şehit düşenlerin anıtı vardı, rehberimiz dahil herkes ağladı. Öyle bir dönemden geçmişiz ki. Fidan gibilerin yerle bir olup, bize bu vatanı hediye bıraktıgını düşünüyorsunuz. Askerliklerin ölümle bittigi bir dönem, ölmeden terhis olma yok. Burası Kars ilimize o kadar uzakki. Bu şehitlikte Kars'lı şehitlerimiz var. O dönem yurdumuzun her tarafı zaten şavaş veriyordu. Şimdi ırk sorunları çıkaranları buraya getirmek lazım.
“Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü, keskin nişancı bir Türk kızı pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak, gün batmadan, bir Avustralyalı tarafından vurulmasına gene de üzüldüm. Güzel, yapılı ve tahminen 19–21 yaşlarında genç bir kızdı. Ölü olarak ele geçirdiğimizde, yanında başka bir Türk’ün ölüsünü de bulduk. Genç kızın bedeninde tam 52 kurşun yarası vardı…”
http://www.haber7.com/haber/20090316/Canakkalede-en-cok-sehit-veren-kulup.php
Burada o kadar çok şeyler olmuşki sormayın. Bir metrekareye 6000 mermi düşmüş. Bunlarda yetmiyor, medeni batı savaşta kullanılması yasak zehirli çivileri kullanmış. Zaten ayagınızda ayakkabınız yok, o zehirli çivi her ne şekilde olursa olsun size batacak şekilde ayarlanmış. Bir ucu yukarda kalıyor bastıgınızda kısa sürede sizi zehirleyip agzınızdan köpüker getirip öldürüyor.
"Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nden çıkan yeni bir belge, Türk tarihine şanlı bir zafer olarak geçen Çanakkale Savaşları'yla ilgili korkunç bir gerçeği ortaya çıkarttı. Türk ordusunun 251 bin şehit verdiği, 1 milyonun üzerinde askerimizin yaralandığı ve 10 bin askerimizin kaybolduğu Çanakkale Savaşı'nda, İngilizler liderliğindeki itilaf devletlerinin kimyasal silah kullandıkları anlaşıldı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde görevli uzmanlarca ortaya çıkartılan yeni bir arşiv belgesinde, itilaf devletlerinin Türk askerlerine karşı boğucu türden gaz içeren kimyasal silah kullandığı belirtiliyor. Belgede, gazın hangi ülke kuvvetleri tarafından kullanıldığından söz edilmiyor. Verdiği zarar konusunda da bir bilgi yok. Fakat araştırmacılar, binlerce askerin kimyasal silahların tesiriyle şehit düşme ihtimalinin olduğunu belirtiyor ve muhtemelen İngilizler tarafından böyle bir yola başvurulduğu görüşünde birleşiyor."
Bir alttaki linkte bir bacımızın şehit oldugu yazıyı okudum. Yabancı askerler anlatmış olayı.
Örneğin Avustralyalı piyade er J.C. Davies, annesine yazdığı mektupta kendilerine karşı çarpışan bir Türk kadın savaşçısıyla ilgili olarak şunları anlatır:
“Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü, keskin nişancı bir Türk kızı pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak, gün batmadan, bir Avustralyalı tarafından vurulmasına gene de üzüldüm. Güzel, yapılı ve tahminen 19–21 yaşlarında genç bir kızdı. Ölü olarak ele geçirdiğimizde, yanında başka bir Türk’ün ölüsünü de bulduk. Genç kızın bedeninde tam 52 kurşun yarası vardı…”
Çanakkale'de gezdiğimiz yerlerde yapı yapmak yasak. Yani siz oranın köylüsüsünüz ve oğlunuzu evlendireceksiniz bir ev daha yapayım deme şansınız yok. Doğal ortam bozulmasın diye böyle yapılmış ama bence bu durum iyi degil. Bu bölge her geçen gün terkedilmeye başlanmış. Kalanlar ise çiftçilik ve turuzmden gelirinden pay almaya çalışanlar var. Yerleşim yerinde bile bir ev yapma hakkınız yok.
Genelde her taraf hediyelik eşya satanlardan oluşuyor.
Ben bazı şeyleri orada sordum, sadece hafta sonu gelen otobüs sayısı her gün 700 filandı. Özel araçla gelenler hariç, birde bu sayı her geçen gün artıyormuş. Bu artmadan dolayı ziyaretleri hafta içine kaydırmaya başlamışlar.
Ben bazı şeyleri orada sordum, sadece hafta sonu gelen otobüs sayısı her gün 700 filandı. Özel araçla gelenler hariç, birde bu sayı her geçen gün artıyormuş. Bu artmadan dolayı ziyaretleri hafta içine kaydırmaya başlamışlar.
Burası 57. alayımız. Bu alaydan hiç bir komutan nede bir asker sağ çıkmamış, 57 ci alayın hepsi şehit düşmüş.
Cumhuriyetimizin kurucusu, Mustafa Kemal Atatürk. Bu alay için söyledikleri mermere yazılıp buraya monte edilmiş.
57. Alayımız için yapılan anıt.
Meşur Çanakbayırı. Bunu bile degiştirmiş batı adını conkbayırı koymuşlar. Buradan Baş komutanımız Mustafa Kemal Atatürk gözetlemele yaptıgı kayıtlarda mevcut.
Bu gözetlemelerin yapıldugı yerde dahil tüm cepelerde böyle siperler ve kanallar ayrıca siperleri birbirine bağlayan tüneller ağı varmış. Bu sembol olarak ayakta duruyor ama, siperin orjinalinde yüklü katır at ve katana denilen yüklü hayvanlar cepane taşırmış. Ayakta görünmeden gezilecek yükseklikte.
Bu gözetlemelerin yapıldugı yerde dahil tüm cepelerde böyle siperler ve kanallar ayrıca siperleri birbirine bağlayan tüneller ağı varmış. Bu sembol olarak ayakta duruyor ama, siperin orjinalinde yüklü katır at ve katana denilen yüklü hayvanlar cepane taşırmış. Ayakta görünmeden gezilecek yükseklikte.
Çanakbayırının yukardan görünüşü. Denizin burada kıpkırmızı oldugu anlatıldı. Çıkarma yapan düşman daha denizden çıkmadan yok edilmiş. Sonrasında buradan saldırmaya devan edilmiş. Burası öyle bir önemli yerki, solunuzda yaklaşık 15 km karadan sonra bogazı görebiliyorsunuz. Burada cepeler 5-6 metreye düşmüş, gögüs göüse karşılıklı süngü savaşları olmuş. 57. Alay yok olmuş ama burayı almayı başaramamışlar.
57ci alayımızın akekeri personelinin rutbesi ve memleketleri birer mermer tablolara yazılıp yerlere dizilmiş.
57ci alayımızın akekeri personelinin rutbesi ve memleketleri birer mermer tablolara yazılıp yerlere dizilmiş.
Bir anıt, yabancı askerler burayı iki gün işgal atında tutmuş.
Temsili savaş görüntüleri. Burası Çanakkale'nin Eceabat ilçesi. Aynı zamandada burası Eceabat limanı.
Buraların her tarafı tarih kokuyor.
Biz yıllar sonrası yeni yeni tarihimize sahip çıkmaya başladık. Yabancıların bu bölgede öyle güzel anıtları varki sormayın. Adamlar hem sizin ülkenize saldıracak, sonrada gelip anıt yapacaklar. Bizim anıtlar ise o kadar bakımsızki. Fakat 2006 yılından bu tarafa bu işede el atılmış durumda.
Bazen Amerikayı düşünürüm, belkide yetmişikibuçuk milletin yaşadıgı tek ülke. Oralarda niye sorun çıkmazda bizim ülkemiz son 30 yılını mafeden terör ve ırk olayları bir türlü bitmek bilmez. Gelin buraya bir görün beraber neler yapmışız. Ülkemize saldıran devletleri burada yenmemiz yetmemiş, bakıyorlarki yenemiyorlar bu seferde başka senaryolar üretiyorlar. Güneydoğudaki olayların altında o bölgemizin petrolü var. Taa Abdülhamit zamanında o bölgenin petrollerini işletmeye talip olanlar ermeniler. Aşagıda bir kaç link verdim merak edenler tarihe bir baksınlar. Yıllarca Amerika paralarımızı alıp güney doğuda petrol aradı ve petrol yok diye kuyularımızı kapattı. Şimdi her taraftan petrol fışkırmaya başladı. Üzerimizdeki oyunlar hiç bitmedi ve bitmeyecek.
Burada o kadar çok ordu varki, şimdi sadece destanları kaldı.
Aşagıdaki linkte Çanakkaleyle alakalı tüm makaleler mevcut.
http://www.turkiyecanakkaleokuyor.com/
Bizi birbirimize düşürenlerin amaçlarına bir göz atalım.
http://www.samanyoluhaber.com/haber-136035.html
Bir başka link, emekli bir komutanımızın kaleminden.
http://www.adaminsitesi.com/canakkale_zaferi.htm
Bir başka link daha.
http://www.360tr.net/17_canakkale/gelibolu/
http://www.turkiyecanakkaleokuyor.com/
Bizi birbirimize düşürenlerin amaçlarına bir göz atalım.
http://www.samanyoluhaber.com/haber-136035.html
Bir başka link, emekli bir komutanımızın kaleminden.
http://www.adaminsitesi.com/canakkale_zaferi.htm
Bir başka link daha.
http://www.360tr.net/17_canakkale/gelibolu/
Abi paylaşım için teşekkürler.2 sene önce günübirlik kısa bir geziyle gitmiştik ama anladım ki görmediğim o kadar yer var ki.Yaza inşaallah yine gideceğim.
YanıtlaSilÜlkemizin her alanında çanakkale savaşları devam ediyor.Topla tüfekle değil belki ama sömürü düzeniyle her alanda .Bizlerde işlerimizde dürüst verimli biçimde çalışarak bu savaşın kazanılmasında katkıda bulunabiliriz.yatıp her şeyi dışardan alarak değilde mesela Türk arıcısı olarak dünyaya kaliteli bal satarak arı ve arı ürünleri satarak bu savaşta bir cepheyi bari kazanabiliriz diye düşünüyorum .
Ali Abi,
YanıtlaSilTarihçi gibisin maşallah.Ödev niteliğinde bir çalışma yappışsın. Eline sağlık.
Ugur yabancılar bizim gibi zamanında uyumamışlar. Adamlar dünyada her konuda söz sahibi. Her şeyi dışardan almayalım dediğin zaman bir düşün ürettigimiz bir arabamız yok, hadi alma bakayım. Almanların ilköğretim okullarındaki çocuklara ögrettikleri şeyler siz doğdugunuzda biz çok fakirdik, bizi diğer ülkeler savaş suçlusu ilan edip paralarımızı aldılar,sizinaltınızı bezlemeye kumaş bile bulamadık gibi egitim vererek buraya geldiler. Japonlarsa gene hiroşimayı ve o günkü acizliklerini hiç unutmayarak bu güne geldiler. Bizdede Ali top oyna,oya ip atlayla bu güne geldik.Bool bolda uyuduk. Şimdi birileri kendimizi küçük görmeyelim diyebilir. Gelinen nokta ise Osmanlının bıraktıgı teknolojiyle uçak satan bir ülkeyken şimdi bisiklet patenti olmayan bir hale gelindi.1940 lı yıllarda uçak üretim fabrikamız kapatılmış.Ürettigimiz 4 uçaktan ikisi hollandaya satılmıştı. Ülkemizi içerden ve dışardan hiç rahat bırakmadılarki.
YanıtlaSilArıcılık konusunda ise yapılması gereken ise gelenek arıcılıgını bırakıp kovanlarına hakim olabilen arıcılar olmalıyız. Üretimimizi artırmanın yollarını bulmalıyız. Şu an sınırlarımızdan içeriye tenekesi 120 liraya bal girmekte.
Saim abi bu haber geçen sene haziran ayından beri yapılacaktı. Bir çok şeyide unuttum neredeyse bir sene oluyor.
Fakat verdiğim linklerde önemli bilgiler var. Herkes çanakkale okuyor linkini tıkladıgımızda sağ üst tarafta şehitlerin memleketi ve kaç şehit verdginide görebilirsiniz isim listesiyle birlikte.
Bir önemli notdaha düşeyim. Bakın bizim Mersin Akkuyu diye bir yerimiz var, buraya alınan işçiler emekli oldular hala nükleer santral ortada yok. Son birkaç sene içinde yanılmıyorsam iki sefer enerji için nükleer santral ihalesi açtık. Dikkat ettinizmi hiç ihalemize giren oldumu