Son günlerin modası, ırklarımızı koruyalım. Buyrun koruyun diyorum, nasıl korunacaksa yada bu işler söylem ve laflan oluyorsa buyrun, buyrun. Irklarımızı koruyalım gitsin, ne kadar kolaymış gördünüz değimli?. Türkiye’de bir sistem var, Kafkas arısının ırkı korunmaya alınmış bozulup yok olmasın diye. Birde izole bölge verilmiş Kafkas arısının başarılı olabildiği bölgeye. Gelinen nokta bozulup yok olmasın denilen Kafkas her bölgenin arısıymış gibi, her bölgeye girmeye devam ediyor diğer ırkları duman etti. Ayrıca diğer ırkları bozdu. Genel tablo bu.
Yazılıp çizilenlere bakıyorsun, bazıları bizim buranın arısı dedikleri arılar ne kadar sizin eko tipimiz, yada bizim yerli denilen arıların ne kadarı Kafkas. Benim şahsi görüşüm tüm bölgelerimizdeki arılar, artık kafkasın aşırı melezleri konumuna gelindi. Bu durum kafkasın kariyerini de düşürmekte bunu gören yok. Sıcak iklimli bir yerde kış gelemediğinden, Kafkas arısı kış moduna girip kışı beklerken kovan sönmeleri olmakta. Bir çok yerde zaten Kafkas arısını yaşatmak sorun, baharda geliştirmek sorun, bunları zaten biliyoruz. Bu paragrafı sizin arınız ne kadar yerli veya kafkasın kaç versiyon melezi diyerek noktalayayım.
Ülkemizde bilim adamlarının demesine göre 5 farklı ırk ve ırkların eko tipleri yıllarca kendi kendilerine bu ülkede yaşamlarını devam ettirdiler. Bu durum yurdumuzu arıcılıkta gen kaynağı yaptı.Yıllarca bu ırklar doğal yaşamlarını sürdürürken, gen kaynaklarımıza bir şeyler olmaya başladı. Gezginci arıcılığın başlamasıyla ırklarımız çorbaya döndü. Her bölgeye Kafkas arıları girmeye başladı. Irklarımızı koruyanlımda nasıl?
Ben arıcılıkla ilgili bilim adamlarımızla ilgili bir şeyler yazdığımda herkes rahatsız oluyor. Neden rahatsız olduklarını da anlamış değilim. Yanlış hatırlamıyorsam 45 üniversitede arıcılık bölümümüz var. Bir sürü prof, doçent, yardımcı doçent….. sıralanıyor. Bunların bu unvanları niçin aldığını uzun süre düşündüm geldiğim nokta, unvan yükseldikçe maaş artsın. Bu kadar bilim adamından ortaya hiç mi bir şey çıkmaz, çıkmıyor işte. Allah için birkaç üniversitedeki kafa dengi hocalar bir araya gelip bir şeyler yapamaz mı? Birileri çıkıp ben şu araştırmaları yaptın, kılını yününü saydım, dilini ölçtüm de demesin ben yemiyorum. Ben somut bir şeyler görmek istiyorum kuru söylemlere de karnım tok. Çalışmalarınızda hangi ırk üzerinde çalışıp saflarını elimizde tutunuz, yada hangi ırlarımızı ne kadar saflaştırdınız. Lafa geldi mi bilimcisiniz ya hani prof, doçent… gibi, işe gelinince de bilimci olduğunuzu ayrıcada unvanlarınızı bir konuşturun, çenelerinizi değil.
Bilim adamlarının madem arıcılıkla alakalı unvanları varsa. Unvanlarına uygun işleride yapmaları lazım. Yabancı eserleri çevirip, papağan gibi bunları tekrar etmenin bir anlamı yok. Bakın yabancılar kendi ülkelerinde ıslah yapıyorlar, hibritler geliştiriyorlar, çevirsenize bunu da göreyim sizi. Islah yazı tercüme etmeye benzemiyor, unvanların konuşturulmasıyla uzun çalışma emek ve birikim gerektiriyor. Bilim adamıyım diyorsanız, unvanlarınızda olduğuna göre birikiminizde vardır diye düşünmekteyim, o zaman biraz emek verin elinizi taşın altına koyun. Kuru kuruya ırklarımız mahvoldu gibi şovlar yapmayın, ırkları yok olmasının altında bilim adamları vardır. Hangi ırkımızın safları elimizde veya ne tür damızlıklar üniversitelerimizde mevcut. Bunu arıcılar yapmayacak bilimciler yapmalı.
İlginç bir haber linki. Sıradan insanlar okuduğunda aaa ne kadarda güzel işler yapmışlar denebilir.
http://www.mardintarim.gov.tr/cocuk/haberdetay.asp?id=199&kategori=HABERLER
Yazılıp çizilenlere bakıyorsun, bazıları bizim buranın arısı dedikleri arılar ne kadar sizin eko tipimiz, yada bizim yerli denilen arıların ne kadarı Kafkas. Benim şahsi görüşüm tüm bölgelerimizdeki arılar, artık kafkasın aşırı melezleri konumuna gelindi. Bu durum kafkasın kariyerini de düşürmekte bunu gören yok. Sıcak iklimli bir yerde kış gelemediğinden, Kafkas arısı kış moduna girip kışı beklerken kovan sönmeleri olmakta. Bir çok yerde zaten Kafkas arısını yaşatmak sorun, baharda geliştirmek sorun, bunları zaten biliyoruz. Bu paragrafı sizin arınız ne kadar yerli veya kafkasın kaç versiyon melezi diyerek noktalayayım.
Ülkemizde bilim adamlarının demesine göre 5 farklı ırk ve ırkların eko tipleri yıllarca kendi kendilerine bu ülkede yaşamlarını devam ettirdiler. Bu durum yurdumuzu arıcılıkta gen kaynağı yaptı.Yıllarca bu ırklar doğal yaşamlarını sürdürürken, gen kaynaklarımıza bir şeyler olmaya başladı. Gezginci arıcılığın başlamasıyla ırklarımız çorbaya döndü. Her bölgeye Kafkas arıları girmeye başladı. Irklarımızı koruyanlımda nasıl?
Ben arıcılıkla ilgili bilim adamlarımızla ilgili bir şeyler yazdığımda herkes rahatsız oluyor. Neden rahatsız olduklarını da anlamış değilim. Yanlış hatırlamıyorsam 45 üniversitede arıcılık bölümümüz var. Bir sürü prof, doçent, yardımcı doçent….. sıralanıyor. Bunların bu unvanları niçin aldığını uzun süre düşündüm geldiğim nokta, unvan yükseldikçe maaş artsın. Bu kadar bilim adamından ortaya hiç mi bir şey çıkmaz, çıkmıyor işte. Allah için birkaç üniversitedeki kafa dengi hocalar bir araya gelip bir şeyler yapamaz mı? Birileri çıkıp ben şu araştırmaları yaptın, kılını yününü saydım, dilini ölçtüm de demesin ben yemiyorum. Ben somut bir şeyler görmek istiyorum kuru söylemlere de karnım tok. Çalışmalarınızda hangi ırk üzerinde çalışıp saflarını elimizde tutunuz, yada hangi ırlarımızı ne kadar saflaştırdınız. Lafa geldi mi bilimcisiniz ya hani prof, doçent… gibi, işe gelinince de bilimci olduğunuzu ayrıcada unvanlarınızı bir konuşturun, çenelerinizi değil.
Bilim adamlarının madem arıcılıkla alakalı unvanları varsa. Unvanlarına uygun işleride yapmaları lazım. Yabancı eserleri çevirip, papağan gibi bunları tekrar etmenin bir anlamı yok. Bakın yabancılar kendi ülkelerinde ıslah yapıyorlar, hibritler geliştiriyorlar, çevirsenize bunu da göreyim sizi. Islah yazı tercüme etmeye benzemiyor, unvanların konuşturulmasıyla uzun çalışma emek ve birikim gerektiriyor. Bilim adamıyım diyorsanız, unvanlarınızda olduğuna göre birikiminizde vardır diye düşünmekteyim, o zaman biraz emek verin elinizi taşın altına koyun. Kuru kuruya ırklarımız mahvoldu gibi şovlar yapmayın, ırkları yok olmasının altında bilim adamları vardır. Hangi ırkımızın safları elimizde veya ne tür damızlıklar üniversitelerimizde mevcut. Bunu arıcılar yapmayacak bilimciler yapmalı.
İlginç bir haber linki. Sıradan insanlar okuduğunda aaa ne kadarda güzel işler yapmışlar denebilir.
http://www.mardintarim.gov.tr/cocuk/haberdetay.asp?id=199&kategori=HABERLER
İl tarimdaki habere bir şeyler oldu çıkmıyor. Bahsettiğim olayı bir başka yerde haber olarak buldum.
Bu linklerdede başka bir haber olarak geçildi.
http://www.kenthaber.com/guneydogu-anadolu/mardin/Haber/Genel/Normal/2-bin-ana-ari-dagitilacak-/1321b954-440f-4ded-b6e3-a50a01e4b764
Türkiye’mizin tüm bölgelerinde aynı fotoğraf ve durum mevcut.Yukarıdaki linke bir göz attığımızda ne durumda olduğumuzu da görmüş olacağız. Haberi veren kurum bir ilin il tarım yetkilileri. Bunlar cahil kişiler değiller, belli, okullar okuyup oraların müdürü veya personeli olunuyor. Haber baştan sona yanlışlarla dolu.Haberin resimleri Kafkas anaarısı ve kafesleri. Resimlerin altına yazılanlardan ise şöyle bir anlam çıkartıyor. Kafkas arısının 2000 yumurta attığını lanse ediyor. Bu imkânsız, Kafkas arısı bu kadar hızlı bir arı değil. Türkiye’deki kafkasın söz sahibi Sayın Ahmet İnci’dir. Ahmet İnci’nin anaarı üretimi kitabının 124. sayfasına bakarsanız, Kafkas arısının günlük 1100 – 1500 yumurta attığını göreceksiniz. Tarım bakanlığının istatistiklerine baktığınızda gene durum değişmeyecektir.Zaten başka istatistiklerde de 1500 den fazla yumurta attığı yok. Gelelim asıl yanlışlığa, Mardin çok sıcak bir yer, Kafkas arısıda sıcakta çalışamaz, iki bin adet kafkas anaarısı getirilmiş. Bu yanlışlığa sebep olanlar arıcılar değil, devletin resmi bir kurumu, buyurun buradan yakın. İnşallah Kafkas arısını Suudi Arabistan da çalışırken görmek hepimize nasip olur. Bu Kafkas arısını bir hacı yapmadığımız kaldı zaten. Bu haberde görüldüğü gibi ırklarımız nasıl devlet kurumlarıyla korunduğunu görmüş olduk. Ülkemiz baştan sona Kafkas arısı oldu bizim bilimciler hala ırklarınızı koruyun der. Irk mı kaldı koruyalım.
Sonuç bölümüne gelecek olur isek. Ülkemizde arıcılık unvanlı bilim adamıyım diyen kişiler şimdiye kadar görevlerini yapmamışlardır. Bunu söylerken içlerinde 25-30 yılı dolduran en yüksek unvanlılarda dahil. Hiçbir ne teknik geliştirmişler nede ıslah yapıp sadece kendi arınıza sahip çıkın diyerek kendi görevlerinden feragat edip arıcıları sorumlu gibi göstermeye çalışmışlardır. En basit teknikleri konferanslarında anlatırken bu sonuçların Amerika’dan geldiğinin üstünü çizmişlerdir.Yani her şey yabancı kaynakların tercüme edilip bize sunulmasıyla tüm işlerimizi hallettik. Bilim adamlarımıza ne kadar minnet beslesek mi göstersek mi bilemiyorum. Birde yalaka yazı yazanlar var. Çok kıymetli ve değerli hocalarımız diye. Ne yaptılar da değerli ve kıymetli oldular bunu bence tartışmak lazım. Öyle değil mi hem bir şey yapmayıp birde değerli ve kıymetli olacaksın ne kadar garip bir durum. Ülkemizdeki 5 ırk bence şu an birisi hariç yok oldu. Sadece Kafkas arısının safı var. Bu yok oluşu önleyecek olanlarda bilim adamlarıydı, sağ olsunlar değerli ve kıymetli hocalarımız gerekeni yapıp ırkların ipini çektiler.
Yazının bana kalan kısmında bir şeyler yazmak gerekirse. Sanal alemle tanışıp arıcılık bilgilerimizi geleneklerden çağdaş arıcılığa geçirmeye çalışırken aldığımız yol bana göre süper. Ben dört sene öncesi sıradan bir gelenek arıcısıydım. İlk anaarı üretiminden başlayarak şu an geldiğim nokta ise küçümsenecek gibi değil. Elimde ise bu bölgenin gerçek ırkı karniol saf damızlıklarım var. Bu saf arılar içinde ileri geri konuşanlar bulunmakta. Saf denildiğinde buna bir şey ilave ederseniz yada çıkarırsanız ortada saf kalmaz. Bazıları Hibrit arıyla safı karıştırmasın. Hibrit arı üzerinde bir sürüyada dizi oynamalar yapılabilir, saf arı saf kalırsa saf olur. Dediğim gibi dört sene öncesi anaarı üretmesini bilmeyen ben şu an saf karniol üretme peşindeyim. Ayrıca ilk Ülkemizde yapılan suni anaarı dölleme cihazımız bitmek üzere. Ufak defek eksiklikleri kaldı.Yurt dışından gelen orijinaline çok yakın bir şey çıktı ortaya. İnşallah bu aletin ilerde seri üretimini de ülkemizde yaparız. Bu işleri durup dururken ve yatarken yapmadık hep mücadele ederek buraya kadar gelmiş bulunuyorum. Mücadelemizde henüz bitmedi.
Irklarımıza sahip çıkalım…… :::))))
Türkiye’mizin tüm bölgelerinde aynı fotoğraf ve durum mevcut.Yukarıdaki linke bir göz attığımızda ne durumda olduğumuzu da görmüş olacağız. Haberi veren kurum bir ilin il tarım yetkilileri. Bunlar cahil kişiler değiller, belli, okullar okuyup oraların müdürü veya personeli olunuyor. Haber baştan sona yanlışlarla dolu.Haberin resimleri Kafkas anaarısı ve kafesleri. Resimlerin altına yazılanlardan ise şöyle bir anlam çıkartıyor. Kafkas arısının 2000 yumurta attığını lanse ediyor. Bu imkânsız, Kafkas arısı bu kadar hızlı bir arı değil. Türkiye’deki kafkasın söz sahibi Sayın Ahmet İnci’dir. Ahmet İnci’nin anaarı üretimi kitabının 124. sayfasına bakarsanız, Kafkas arısının günlük 1100 – 1500 yumurta attığını göreceksiniz. Tarım bakanlığının istatistiklerine baktığınızda gene durum değişmeyecektir.Zaten başka istatistiklerde de 1500 den fazla yumurta attığı yok. Gelelim asıl yanlışlığa, Mardin çok sıcak bir yer, Kafkas arısıda sıcakta çalışamaz, iki bin adet kafkas anaarısı getirilmiş. Bu yanlışlığa sebep olanlar arıcılar değil, devletin resmi bir kurumu, buyurun buradan yakın. İnşallah Kafkas arısını Suudi Arabistan da çalışırken görmek hepimize nasip olur. Bu Kafkas arısını bir hacı yapmadığımız kaldı zaten. Bu haberde görüldüğü gibi ırklarımız nasıl devlet kurumlarıyla korunduğunu görmüş olduk. Ülkemiz baştan sona Kafkas arısı oldu bizim bilimciler hala ırklarınızı koruyun der. Irk mı kaldı koruyalım.
Sonuç bölümüne gelecek olur isek. Ülkemizde arıcılık unvanlı bilim adamıyım diyen kişiler şimdiye kadar görevlerini yapmamışlardır. Bunu söylerken içlerinde 25-30 yılı dolduran en yüksek unvanlılarda dahil. Hiçbir ne teknik geliştirmişler nede ıslah yapıp sadece kendi arınıza sahip çıkın diyerek kendi görevlerinden feragat edip arıcıları sorumlu gibi göstermeye çalışmışlardır. En basit teknikleri konferanslarında anlatırken bu sonuçların Amerika’dan geldiğinin üstünü çizmişlerdir.Yani her şey yabancı kaynakların tercüme edilip bize sunulmasıyla tüm işlerimizi hallettik. Bilim adamlarımıza ne kadar minnet beslesek mi göstersek mi bilemiyorum. Birde yalaka yazı yazanlar var. Çok kıymetli ve değerli hocalarımız diye. Ne yaptılar da değerli ve kıymetli oldular bunu bence tartışmak lazım. Öyle değil mi hem bir şey yapmayıp birde değerli ve kıymetli olacaksın ne kadar garip bir durum. Ülkemizdeki 5 ırk bence şu an birisi hariç yok oldu. Sadece Kafkas arısının safı var. Bu yok oluşu önleyecek olanlarda bilim adamlarıydı, sağ olsunlar değerli ve kıymetli hocalarımız gerekeni yapıp ırkların ipini çektiler.
Yazının bana kalan kısmında bir şeyler yazmak gerekirse. Sanal alemle tanışıp arıcılık bilgilerimizi geleneklerden çağdaş arıcılığa geçirmeye çalışırken aldığımız yol bana göre süper. Ben dört sene öncesi sıradan bir gelenek arıcısıydım. İlk anaarı üretiminden başlayarak şu an geldiğim nokta ise küçümsenecek gibi değil. Elimde ise bu bölgenin gerçek ırkı karniol saf damızlıklarım var. Bu saf arılar içinde ileri geri konuşanlar bulunmakta. Saf denildiğinde buna bir şey ilave ederseniz yada çıkarırsanız ortada saf kalmaz. Bazıları Hibrit arıyla safı karıştırmasın. Hibrit arı üzerinde bir sürüyada dizi oynamalar yapılabilir, saf arı saf kalırsa saf olur. Dediğim gibi dört sene öncesi anaarı üretmesini bilmeyen ben şu an saf karniol üretme peşindeyim. Ayrıca ilk Ülkemizde yapılan suni anaarı dölleme cihazımız bitmek üzere. Ufak defek eksiklikleri kaldı.Yurt dışından gelen orijinaline çok yakın bir şey çıktı ortaya. İnşallah bu aletin ilerde seri üretimini de ülkemizde yaparız. Bu işleri durup dururken ve yatarken yapmadık hep mücadele ederek buraya kadar gelmiş bulunuyorum. Mücadelemizde henüz bitmedi.
Irklarımıza sahip çıkalım…… :::))))
Irk kaldıysa?
süperr bundan daha iyisi ifade edilemez konuşulacak da çook şey var bu konuda
YanıtlaSilgerçekten bizim bilim adamlarımız yazıyorlarda sonunda kaynaklar dış ülkelere dayanıyor eee onları biz zaten okuyoruz hangi kaynaktan olduğunu
bizim bilim adamları yapsalarda ülkemizde değilde başka bir ülkede yaparlar sanırım
benceşu durumda her bölge kendi arısıyla yol almaya devam etsin kimse ırkı ne olduğu anaları sağdan soldan alıpta arı ırklarınıda mahvetmesin yazık olur derim
Mehmet abi her bölgenin kendi arısı kalmadı diyorum. Her tarafa kafklas arısı melezleri hakim, kim benim arı yerli derse boşuna,kim benim arım muğla derse yanılıyor, ülkemiz baştan sona kafklas arısının alt kademelerine büründü.
YanıtlaSilAynı arılıkta anaarı üretip şu Mugla,şu yerli, şu kafkas, şuda karniol diyenler var.Şimdi bu arılıkta üretilenlere bir isim ver bakayım::))) Hiç birisininde kafkas kadar safı olmadığına göre hepsi, kafkas arısının himayesine girmek zorunda.
Olan oldu hocalarımızın projeleri vardır tüm ırkları kurtarır merak etmeyin.
Ali bey,1994 yılında aydın da çalışıyordum.Bartın çimentonun bayii amca ile tanışmıştık.Duvarda asılı yazı dikkatimi çekti. DUYRU Yakalandıgı amansız enflensyon hastalığına yenik düşen veresiye ölmüştür.Dost akraba ve müşterilere duyurulur.Başımız sağolsun.Kafana takma herkes bildiğini okur.Hacı amcalar gelirken zemzem,tesbih,hurma yanında damızlık ana arı getirir, hacı ziyaretine gelenlere.Veresiye ile arıcılığı değiştirince ne kadar uygun düşüyor.Ah bu kafalar çiçekte kaybolan nektarın ve polinasyon sonucu tarımsal üretime yorsalar.Saglıcakla kalın.
YanıtlaSilBu konudaki çalışmalarını ve verdiginiz mücadeleyi destekler ne gerekirse yanında oldugumuzu bilmeni isterim konuyu çok güzel anlatmış tamamen gercekleri ortaya koymuşsun
YanıtlaSiltebrikler kolaygelsin
Ellerine ağzın a sağlık abi.Ne güzel yazmışsın.Hem birşey yaptıkları yok hemde bilerek yada bilmeyerek kafkas reklamıyla arıcıları zehirliyorlar.
YanıtlaSilSıkça söylediğin gibi abi bize giden ırk karniyol .Neden dersen bizzat denedim.Bende biliyosunuz 1 saf 3 F1 karniyol vardı toplam 20 kovan arım vardı. safdan 20kilo F1lerden yaklaşık 35 er kilo geri kalan 16 kovan yerli italyan vb. karışık tan ise 60 kilo bal aldım .Yani diğer kovan ortalaması 4 kilo fotoğraf makinası almadığım için belgeliyemedim .Kışı 4 çerçeve ruşette geçiren karniyol haziranda 3 kat ful arı oldu
karniyolu senden gördük Ali abi Allah razı olsun ve çalışmalarında inşaallah muvaffak olursun.
İlave edecek bir şey bulamadım bende yazsam bukadar yazarım İNŞALLAH bu yazıyı bilim adamlarımız okur da güzel ülkemiz için birşeyler yaparlar da yurt dışındaki arıcılara gıpta ile bakmayız vede onları örnek almayız bazen düşünüyorum da bu internet ortamı olmasa idi nerede olurduk osmanlıdan kalma tekniklerle devam ederdik kesin internet sayesinde gözümüz açıldı belkide sanal alemindeki arıcılara profesör ünvanı lazım onlardan çok bizler araştırıyoruz hakkımız değilmi eminim ki bu hızla giderse avrupayı sollar onlar bizi örnek almaya başlar tabiki ilerde bizim profesörlerde gurur duyar bizim arıcılığımız ne kadar ilerledi diye birde kitap basarlar yazmak istediğim çok şey var ama sen anlatmışsın ellerine sağlık kolay gelsin.
YanıtlaSilVecdi bi aynen dediğin gibi, arı ırklarımız aşırı melezleme hastalığına tutulup öldüler. Bilim adamları yazıp çizmeye devam etsinler bakalım. Birisini tanımıştık sanalda, 4 sene öncesi ıslah diyordu hala aynısını diyor. İşin ucundan tutulsaydı bir sene sonra ıslah biterdi. Daha çok seneler böyle geçip gidecek, bilim adamlarımızda bol bol projelerden bahsedecek arıcılarda yiyecek, başka şansları yok, birde konuşma sonrası alkışlayacaklar.
YanıtlaSilMardin ilimizin ne kadar sıcak bir yer olduğunu oralarda yaşayanlar ve çalışanlar bilirler, bir arkadaşım dediki yazın gittim bir hafta dışarı çıkamadım sıcaktan, devamlı su içmeme ragmen idrarda gelmiyordu, içtiğim su ter olarak vücudumu terk ediyordu diyor. İl tarım İl özel idareyi yanıltıp o anaarıları getirtti oradaki arıcılara yazık oldu. O arılara umut bağlayan arıcılara üzülüyorum. Onlarda bilseler işin boyutlarını o anaarıları alıp kovanlarına koymazlardı beleş olsa bile.
Aliosman abi benim gerçekleri ortaya koymam önemli degil, gerçekleri arıcılar bile bile yanlış yapılıyor, bunlarında farkındayım.
Ugur Gök;Arıcılıkta şablon belli oldu. Bal alabilmek için 80 binlik kovanlara ihtiyaç var. Elimizdeki ırklarlan bunu yapamıyoruz neden diyecekler en büyük dertlerimizden birisi bazı ırklar gelişmiyor, bazısıda hemen oğula kaçıyor. Gelişmeyenleri onun için iki üç kovanı bir kovan yapıp bal alıp sonrada kovan başı istatistik veriliyor. Gelelim sonuç bölümüne, karniol arısı hem hızlı gelişiyor hemde oğul vermiyor, benim yazdıklarımı anlamayan sanırım yok, az bir aklı fikri olan anlar. Okadar detaylı yazıyorumki bazıları anlamıyor, o anlamayanlar ise ahmaklardır. Sen bal alabilmek için iki üç kovanı birleştirip estek köstek yapacaksın, bunları hiç uğraşmadan bir ırk sana sunacak ve sen bunu görmezlikten geleceksin. Onun için birisi demişki ahmakları kendi haline bırakın, onlar ilerde kendileri yanıldıklarını anlar. İşin garibi karniolu hiç tanımamış kullanmamış kişilerin buna karşı yazılar ve fikirler beyan etmesi.Önümüzdeki sene takkeler düşecek az kaldı. Öyle kitaptan arıcılık yapanları görecegiz, artık onlara güvende kalmamakta bunu görmeye başladık.
Şenol ne yaparsın be sen sağmısın.
Bize sanal alem çok şey verdi ve vermeyede devam ediyor. Yabancı sitelere bakıp hep hayranlıkla resimlerini incelerdik. İçimizden birisi yabancı ülkenin birisinde arıcılık yapmakta ve blok kurup resimlerin anlamlarınıda anlamaya başladık.
Biz emin olun o profesörum diyenleride egitmekteyiz. Hiç bir profesör bizim gibi arıyla yatıp arıyla kalkmıyor bu bilgileri nerden bulacaklardı. Bir kaç sene öncesi web sitelerine arı resimleri yabancı sitelerden alınırdı.Her şey o kadar kısıtlıydıki.
Bizim profesörlerimizin gururla işi olsaydı arıcılık adına bir şeyler yaparlardı, onu geçeceksin. Herkes günü nasıl kurtarırım nasıl sunum yapıp iş yapmış gözükürüm peşinde. Yiyenler yesin ben yemiyorum ve yemeyenlerin sayısı her geçen gün çoğalıyor. Bana bizim bilim adamlarımızın arıcılık adına verecegi bir şey yok. Bu yazıyı bitirmeden yayınlamadım. Taslak olarak kaydedeyim derken, yayınla butonuna basıldı, aslında bir iki paragraf daha yazacaktım ilave olarak, bahara çok var daha çok yazılar yazarız ömrümüz olursa. Sizde sağlıcakla kalınız.
merhaba ali bey ben zonguldak ereğliden serkan henüz yeniyim arıcılıkta 2009 şubat ayında ereğli AKM de seminere katıldım sayın ahmet inci beyde oradaydı kafkas arısından bahsedildi tam 2,5 saat sonra ahmet bey seminer sonunda şöyle dedi 'siz bırakın başka ırkları en güzel ırk bulunduğunuz bölgenin ırkıdır ırkınızı melezleştirmeyin've ben bu semiber sonunda 2,5 saati heba mı ettik diye düşünmekten kendimi alamadım öyle yaa 2,5 saat kafkası anlat şöyle ırktır böyle çalışkandır diye sonrada finalde böyle söyleyince aklım karıştı.şimdide karniyola kafam takıldı karniyol buraya gelse o melezleşmeyecekmi.karniyola kanm ısındı sizin sitenizde okudukça ama melez olunca ne gibi değişiklikler olur onu bilemiyorum.yoksa ahmet beyin en son söylediği gibi kendi ırkımızımı devam ettirsek.haa birde söylemeden geçemeyeceğim seminerin bir başka konusuda organik bal üretmek idi bundanda bahsedildi ama yine seminer sonunda plastik kovan tanıtımı yapıldı aklım iyice karıştı organik balda kovanların dışı dahii boyanmazken kimyasal bulaşmasın diye plastik kovandan nasıl organik bal üretilir.ben çözemedim çözen varsa ltfn cevap yazsın teşekkürler
YanıtlaSilSekan , haberin genelini düşündügümüzde bu ülkede kendi kendisine yaşayabilen 5 arıırkı yılarca bulundukları yerlerde yaşamış. Mutlaka melezlenmeler oluyor ama gezginci arıcılık başladıktan sonra tüm anaarı üreticilerine kafkas damızlık verilirse ve her bölgeyede kafkas anaarısı yollanırsa bulundukları bölgede yıllarca yaşamını sürdüren ırkların bozulmasına sebep olundu.Sizin karniola kanınızın ısınması önemli degil. Dünyada en çok kullanılan ikici arı karniyoldur, bunuda göz ardı etmemek lazım.Karniyol ve diğer ırkklarla ilgili yazılarım karşılaştırmalı olarak buldugum bilgileri yazmaya devam edecegim. Bahara daha çok var.
YanıtlaSilSizin başka bir sorunuz var karniyol melezlenmeyecekmi diye; Tabiki melezleşecek ama elimizde safları oldugu müddetçe sorun yok. Bizim ülkemizde sorun şudur ırklarımız melezleşti diyenler tüm ırkların safını oluşturup boşuna çene yapmayacaklardı, hem bir şey yapma hemde ırkları koruyalım,ırkları koruyacak olanlar bilimcilerdi, ve bilimci bilim adına para alır işi bilim üretimi yapmam ve işi neyse onu icra etmektir. Arıcılık adına bilimci kesilenlerin sayesinde bu güzel ülkede kovcan başı 15 kilo bal düşüyor. Bu başarıysa bu kadar çiçek ve nektarın oldugu yerde başka söylenecek bir şey yok. Bir işte başarı varsa bu bilim ve bilim adamlarıyla olur bilmem yanılıyormuyum. Kendi ırklarınızı devam ettirin derken bazı görevlerden sıyrılıyorlar onuda hatırlatayım.
Burası Türkiye: Çıkarlar adına orası olmadı buraya yamul, burası da olmadı burada çıkar iyi hemen oraya yamul böyle yalpalaya yalpalayaya gidiyoruz.Şurası bir gerçekki kişilerin karekterlerini çıkarlar belirliyor. Bunları yaşadıkça görmeye devam ediyorum.Ben elimde yazılı poşetle reklam olur, resim çektirmem diyenlerin geldikleri noktalarıda biliyorum, bu da yetmedi daha da çirkefleşmeye devam ediliyor. Sonuçta çıkar dünyası bazılarının ne gibi biri olduklarını ortaya koymuştur.Sonuç ben bildiklerimi bazı nedenlerden dolayı paylaşmaya devam ediyorum. Bunuda bir iki haber içinde yazacagım, Allah herkesin kalbine göre verecektir.
Merhabalar
YanıtlaSilArıcı değilim ama arıları arıcılığı okumayı seviyorum. Bir dostumun kovanlarını da arasıra takip ediyorum.
Okuduklarımdan şöyle bir edinimim oldu. Varoa denilen parazit sanırım erkek gözlerini erkek larvanın salgıladıgı bir dış-hormondan algılayarak erkek gözlere hücum ediyor. Bu madde gerekli ekipmana sahip bir laboratuvarda kolayca tesbit edilip, güçlü kimyasal kopyası yapılarak varoa tuzakları hazırlanabilir. Bu işi bilim olarak yapan insanlar eminim çok farklı yaklaşımlarla çok daha efektif çözümler üretebilirler. Ancak yazılardan çıkardığım sonuç; arıcılar, en azından Türkiye'de, bilimsel destek görmüyorlar.
Sayın Ali TÜRK bey iki de sorum olacak izninizle. Saf karniyol türü izole edebileceğiniz bir havzanız varmıdır yoksa sadece suni döllemeyle mi gitmek niyetindesiniz? İkinci olarakta gen havuzunu nasıl genişletmeyi düşünüyorsunuz, güvenilir saflıkta karniyol bulabileceğiniz bir kaynak varmıdır? Bir de bonus soru sorayım; Giresun'da 300 m rakımda yerleşik arıcılık yapacak birisine hangi ırkı tavsiye edersiniz?
İzzet yorumunu yayınlayıp yayınlama konusunda çok düşündüm önce silecegim diye yorumu kesip aldım sonrada dedim yayınla gitsin ve yayınladım. Sana cevap verebilmek içinde bu sefer yorum nereye gitti onu bulamadım.
YanıtlaSilYorumunda yazdıklarınla söylediklerin enterasan geldi. Arıcıyım diyenlerin bir çogu söylediklerini bilmiyor. Banada sanki kafa yapıyormuşun gibi gelemdi degil.
Fikirler güzel, varoa için aslı varsa böylebir hormanun kokusu üzerinde çalışabilinir.
Sorulkarınıza gelence hem dogal saf üratecegim hemde süni dölleme ile saf üretme çalışmalarım olacak, bunu önümüzdeki sene göreceksiniz.
Elimdeki damızlık karniollar serfitikalı ve sağlık raporludur, temin ettiğim kişi ise Almanyada eyalet anaarıcılar birlik başkanıdır.
Giresunda hangi arı başarılı olur bilemiyorum, fakat karniyol arısı soğuk iklimarısıdır onu söyleyebilirim. En ideal ortamları ise eksi 5 ile 0 derecelerde kışlladkları yönünde. Karniyol arısının en büyük özelliklerinden biriside gittikleri ortama çabuk adapte olabilmeleridir. Zaten gittikleri yererde uyum sorunu ytaşasalardı dünyanın dört bir tarafında tutulmazdı. Hoşça kalın.