Pazar günü balkondaki safın metrosunu, arılıga götürmeye karar verdim. Balkondaki safı kışın daha ufak olan 10 lu metroya almıştım, daha derli toplu olsun diye.
Anaarı üretiminde, anaarı üretim kutularını arıladırılması,ayrıca anaarı kutularının beslenmesinde vazgeçilmez bir kovan tipidir. Herhangi bir standart ölçüsü yoktur, anaarı çiftleştirme kutularına göre tasarlanır. İlk yapmış oldugum strafor çiftleştirme kütularının çıtalarını esas alarak tasarlamıştım. Daha sonra strafor kovanlar çöp oldu ama çıtaları ve çıtalarına uygun ağaç anaarı çiftleştirme kutularımız ve bunların uzantıları olan metro kovanlarım arıcıların dikkatini çekmiş olup bir çok degişik boyutta kullanılmaya başlanmıştır.
Hala bir çok degişik amaçlı yeni metro kovanlar oluşturmaya devam ediyorum. Şu an elimde 20 li, 15 li,12 li, 9 lu ve 3 lü olanları var. Şu an ise 30 çıta alabilecek ve her gözünde 3 çıta olacak
ve 10 bölüm. Bazı işler için kutuyla anaarıların nakillerinde bir kutu götürdügünüzde 10 anaarı ve arısıyla taşınabilmeli.Metroların faliyetleri başladı, ilk çıkan analar için hemen cumartesi günü yapılan kutu arılandırmalarında ballı çıtaları bu metro kovanlardan aldım.
Pazar günü ormandaki arılara girder iken yolda taze hacıyı aradım. Oda benle görüşmek istiyordu. Arıları yeniden taşımış. Kendisi kovanlarına boya yapıyordu bölmeler yapacakmış. Bir akşam üstü kısmet olursa larva tranferine gidilecek. Kendisine en kuvetli kovanıyın anasını iki üç çıtayla al dedim. Kovan anasız kaldıgını bir anlasın, ben geregini yapacagım. Fazla duramadık ve ormandaki arılarımıza doğru yola devam edildi.
Bunları şimdiye kadar hiç gündeme getirmedik. Bu beyaz çiçekler pürendir. İlk baharda açarlar ve orman bembeyaz olur. Bu sene biraz dengesizlik var, çok canlı olması lazım heralde soğuklardan bazıları açamamış. Bu yörede pürene yılgın denir. Bunada deli yılgın diyorlar. Yani beyaz ilk bahar püreni.
Arılarımız gittiğimizde krem renkli polen getiriyorlardı, o polenler bu pürenlerden gelmektedir. Dert hep aynı idi bahara güçlü kovanlarla çıkamadıgımız için, bu pürenler açar solar bizim haberimiz bile olmaz. Tabiki nektarlarımız dolayısı ile balımız toprak olmakta. Güçlü kovanlar olsa hedef bal olacak ve arıya nektar arayacaksınız. Şimdilik kovan geliştirdigimiz için bu işleri ilerde yapacagız.
Kovanlarımız kendi kendisine bahara çıktı. Biz şimdi kenara çıkıp baktıgımızda arıların işine o kadar çok karışmışız ki. Bu birazda malzeme ve ilaç satanlardan kaynaklanıyor.
Siz arıcılıga başladınız ne sebeble olursa olsun. Bir koloni arınız var ve bir şey bilmiyorsunuz. Malzemeciye gittiniz.
Doğal olarak ne lazım ne yapmam gerekiyor demeniz yetiyor. Size hemen çok gerekliymiş gibi bir kaç ilaç ve vitamini çakıyorlar. Kesinlikle bunları kullanmanız gerekiyor diyede tavsiyede bulunuyorlar.
Zaten arıyı şurupladığınızda gerekli en büyük iyliği yapıyorsunuz.
Bende geçmişte kim ne dediyse yaptım. Daha sonra araştırmalarım ve kendime göre düşüncelerim vardı onlarlar karşılaştırdım. Mehmet Yükselle bu konuları enine boyuna konuştuk, Mehmet'e diyorum her hangi bir ilaç ve vitamin kullanıyormusun, sordugum soruyu hayretle karşılıyor. Abi görmüyormusun yapmış olduklarım ortada diyor. Şurup zaten hazır geliyor katkısız, kek derseniz gene aynısı. Zaten bizim bilim adamlarımızda illaki kek kullanacaksanız içine bir şey katmayın diyor. Fakat arıcıları eski ve piyasada söz sahibi kişiler çıkarları için insanlara hiç kullanmayacakları şeyleri önerip satıyorlar.
Bakın aşagıdaki kovanların haline, bu arılar son bahardan beri ilk defa açıldı. Hepside karniyol F2 dirler. Ormana götürdügümüz F1 karniyollardan birisini nakil yaparken kovan dagıldı, dolayısı ile ormanda bıraktık, bende daha sonra gidip geçen sene temmuz ayında ikişer çıta bölüvermiştim.
Fotolar küçük boyutta, nedenide hafıza kartı doldu. hacı filim çekerken filim bittikçe makinayı kapatmadıgı için, mod degiştirip resim çekmek zorunda kaldım. Orman da beyazlama başlamış, ilerleyen günlerde benbeyaz bahar püreni açacaktır.
ve 10 bölüm. Bazı işler için kutuyla anaarıların nakillerinde bir kutu götürdügünüzde 10 anaarı ve arısıyla taşınabilmeli.Metroların faliyetleri başladı, ilk çıkan analar için hemen cumartesi günü yapılan kutu arılandırmalarında ballı çıtaları bu metro kovanlardan aldım.
Pazar günü ormandaki arılara girder iken yolda taze hacıyı aradım. Oda benle görüşmek istiyordu. Arıları yeniden taşımış. Kendisi kovanlarına boya yapıyordu bölmeler yapacakmış. Bir akşam üstü kısmet olursa larva tranferine gidilecek. Kendisine en kuvetli kovanıyın anasını iki üç çıtayla al dedim. Kovan anasız kaldıgını bir anlasın, ben geregini yapacagım. Fazla duramadık ve ormandaki arılarımıza doğru yola devam edildi.
Bunları şimdiye kadar hiç gündeme getirmedik. Bu beyaz çiçekler pürendir. İlk baharda açarlar ve orman bembeyaz olur. Bu sene biraz dengesizlik var, çok canlı olması lazım heralde soğuklardan bazıları açamamış. Bu yörede pürene yılgın denir. Bunada deli yılgın diyorlar. Yani beyaz ilk bahar püreni.
Arılarımız gittiğimizde krem renkli polen getiriyorlardı, o polenler bu pürenlerden gelmektedir. Dert hep aynı idi bahara güçlü kovanlarla çıkamadıgımız için, bu pürenler açar solar bizim haberimiz bile olmaz. Tabiki nektarlarımız dolayısı ile balımız toprak olmakta. Güçlü kovanlar olsa hedef bal olacak ve arıya nektar arayacaksınız. Şimdilik kovan geliştirdigimiz için bu işleri ilerde yapacagız.
Kovanlarımız kendi kendisine bahara çıktı. Biz şimdi kenara çıkıp baktıgımızda arıların işine o kadar çok karışmışız ki. Bu birazda malzeme ve ilaç satanlardan kaynaklanıyor.
Siz arıcılıga başladınız ne sebeble olursa olsun. Bir koloni arınız var ve bir şey bilmiyorsunuz. Malzemeciye gittiniz.
Doğal olarak ne lazım ne yapmam gerekiyor demeniz yetiyor. Size hemen çok gerekliymiş gibi bir kaç ilaç ve vitamini çakıyorlar. Kesinlikle bunları kullanmanız gerekiyor diyede tavsiyede bulunuyorlar.
Zaten arıyı şurupladığınızda gerekli en büyük iyliği yapıyorsunuz.
Bende geçmişte kim ne dediyse yaptım. Daha sonra araştırmalarım ve kendime göre düşüncelerim vardı onlarlar karşılaştırdım. Mehmet Yükselle bu konuları enine boyuna konuştuk, Mehmet'e diyorum her hangi bir ilaç ve vitamin kullanıyormusun, sordugum soruyu hayretle karşılıyor. Abi görmüyormusun yapmış olduklarım ortada diyor. Şurup zaten hazır geliyor katkısız, kek derseniz gene aynısı. Zaten bizim bilim adamlarımızda illaki kek kullanacaksanız içine bir şey katmayın diyor. Fakat arıcıları eski ve piyasada söz sahibi kişiler çıkarları için insanlara hiç kullanmayacakları şeyleri önerip satıyorlar.
Bakın aşagıdaki kovanların haline, bu arılar son bahardan beri ilk defa açıldı. Hepside karniyol F2 dirler. Ormana götürdügümüz F1 karniyollardan birisini nakil yaparken kovan dagıldı, dolayısı ile ormanda bıraktık, bende daha sonra gidip geçen sene temmuz ayında ikişer çıta bölüvermiştim.
Fotolar küçük boyutta, nedenide hafıza kartı doldu. hacı filim çekerken filim bittikçe makinayı kapatmadıgı için, mod degiştirip resim çekmek zorunda kaldım. Orman da beyazlama başlamış, ilerleyen günlerde benbeyaz bahar püreni açacaktır.
Ben bu rutubet işinden bir şey anlamadım gitti. Hatta bir ara anaarı üretimiyle alakalı bir yazda diyordu ki, içerde %60 ornında rutubet veya nem olmadıgında anaarılar memeleri açıp çıkamazlar yazıyordu, yani rutubet yoksa memedeki anaarı doğamıyor. Kovanlara bakıyorum rutubet var, fakat arılar sağlam ve son 3 yıl içinde kovan sönmesi yaşamadım.
Örtü bezi olan kumaş bayagı ıslak ama arıların umurunda degil.
Bu günlerde bal gelmeye başlamışki çıta aralarındaki peteklerde ağarma var. Görüldügü gibi kovanlar dandik, kapak dandik, örtü bezi su içinde arılar bunca olumsuzluga rağmen hayattalar. Son bahardan beride bu kovanları ilk defa açıyoruz. Aylardır arı besleyenler var, bazıları karniyollar aç kaldı diyenler var. Karniyollara hakaret ediyorum zannedip, kendisine hakaret edenlerin ilerdeki kıvırtmalarına ayriyeten bakacagım.
Ormnadaki 4 kovanın her birinden 4 yavrulu ve arılı çıta çekip ruşete koydum. Bu işleme devşirme usulü koloni oluşturma deniyor.
Çıtalar yolculuk esnasında kaymasın diye birbirlerine bağlanması gerekiyordu. Ormanda en uyğun malzeme ise yanımızda götürdüğümüz kartondu. Arıcılık gereci degil ama her arıcının el zımbası olmalı. Bir çok işi o kadar basite indiriyor ki.
Ormandan çıkıp, Pelitli'deki Muğladan gelen arılara dalıyoruz. Zaten yer sahibine söz vermiştim sana iki kovanın anasını ve 2 çıta yavrusutla verecğim diye.
Adamcağız bayram etti. Hemen kovanı böldüm, anaların ikisinden sepetledim gitti, hayrımız olsun, inşallah ilerde kulaklarımı çınlatmaz.::))
Bu arada pelitliden ayrılamadık, hacının araba çalışmadı en az bir km araçla taksiyi çektik, nihayet çalıştıda Gebze'ye gelebildik, iyi bir macara oldu.
Böldüğüm kovanları Gebze'deki arılıga getirdim.
Resmin solundaki devşirme ruşetimiz. Anaarı kutusu alttaki sandıgın üstündeydi bu sehpayı yeni koyduk. Muğla'dan gelen ve yeni bölünen arıları akşam hava karardıgında açtım. Kovanın üzerinde havalandırma olarak iki kat soğan çuvalı var. Muğladanda buraya gelirken aynı yöntemle geldi.
Bu Muğla'lılar körük vurdukça çogalan arı, körük arı sakinlesin geri çekilsin diye kullanılır, bunlara duman verdikçe çogalıp azıyorlar ve mahalle ortasında bir şey yapamıyorum. Elim ayagım bağlandı, hayırlısıyle bir şunları dagıtıp yok etseydik kazasız belasız şekilde.
Ormandan gelen devşirmeyi açıp kovana aldım, yav arı yoldan gelmiş birisi kalkıp bir şey dese, bu arılar bu kadar sakin. Zaten burada sadece bir kutu vardı o anaarı kutusunun arısınıda bunların içine silkeledim. Anaarıyıda kafesle kovanımıza verdim. 10 gün sonra çıtalardaki yavrular çıktıgında ful 6 çıta arı olurlar.
Kovana aktarmadan elimizde hala ballı çıtalarımız var onlardan yavrulu alanın her iki tarafına duvar çıtası olarak ballı çıta verdim. Ayrıcada kovanı çuvalla sıkıştırdım.
Muğla'dan gelen anaarılardan birisi. Arıcılıkta dışardan bakıp bu anaarının adı şu demek zaten imkazsız. Bu ırklarla alakalı ayrı bir dal var, morfolok diye. Ülkemizin yeniden baştan sona taranması lazım bana göre tüm ırkları kafkas arısı melezleştirdi. Irklarla alakalı ünüversitelerin elindeki bilgiler o kadar eski ki sormayın. Efendim işte papaz 1950 yılında şunu demiş, şu çaresizliğe bakarmısınız. Bu da ünüversitelerde veri olarak makalelerde kullanılmaya devam ediliyor.
Herkes oturdugu yerden arılara isim ve ırk takabiliyor bu iş bu kadar basit yani::))
Karniyol saf arılarımdan birisi.Bu sene ne kadar sürecek bilmiyorum ama bu safları yedeklemem gerekiyor. Yurt dışına bağımlı kalmak istemiyorum.
Bu arada cumartesi üzücü bir şey oldu. Ben yaklaşık 15 gün öncesi özel işlerim için larva tranferi yapmıştım. Memeleride kafesledim, anaarılar çıktıklarında kutuya kafesle verip gerektiğinde çıkaracaktım. Cumartesi sabah baktım hala doğum olayı yok. Arılıkta yapılacak işleri yaptım,merak edip tekrar öğleden sonra bir daha bakayım. Baktım iki kafeste anaarı çıkmış birisi gayet iyi dolaşıyor birisi kafesin dibinde debelenip duruyordu. Sorun oldugu belli hemen kafesi açtım bir baktımki kafesin dışından yeni çıkmış karniol anaarının ayaklarını koparmışlar, fakat yaşıyor kafesle cebime koydum, bir yerdende iyi oldu der gibi.
Bu seneki ilk anaarıyı öldürdüm, zaten akşamları antremanlarım devam ediyor. Mikroskop altında belki iki saat canı çıkmadı, hala hareket ediyordu. ::((
Anaarı üretim kovanı, yeni çıkmış anaarıyı bu hale getirince, hemen hacı abiye dedim kovanı dagıtıyoruz. Bu iş için yaptıgım metro kovanlar henüz bitmemişti. Bizde üçer çıtalı eski anaarı çiftleştirme kutularının her bir gözüne tam bir çıta olmasaca iki kutu çıtası saracak arı silkeledik, biri çıtanın ballı birisi kabarmış boş, hemen memeleri verdik ve depoya kaldırdık. Şimdi kutu gözlerindeki işçi arıların anaarıyı begenememe gibi lüksü kalmadı. Herkes memesine ve anasına sahip çıkacak. yaklaşık bir haftada ergenlik çagına gelen anaarılar bu süre içinde dışarı çıkmasına izin verilmeyecek. Çıkışlarına anaarı ızgarası koyacağım.
Pazar günü akşam üzeri larva tranferi vardı, Muğladan gelen arıları karıştırmak gerektigi için geç vakte kadar bekliyorum. Bir çok konuda çalışmalarım sürüyor. yaklaşık 10 gün sonra en azından 100 kutu gözüne arı doldurulması gerekiyor dünkü tranferlerin yerlerini hazılamak için. Bu akşam ise yeniden bir transfer yapacagım, tarnferi yaptınızmı gerisinide getirmelisiniz. Demek ki bundan sonra durmak yok......
Bu arada cumartesi üzücü bir şey oldu. Ben yaklaşık 15 gün öncesi özel işlerim için larva tranferi yapmıştım. Memeleride kafesledim, anaarılar çıktıklarında kutuya kafesle verip gerektiğinde çıkaracaktım. Cumartesi sabah baktım hala doğum olayı yok. Arılıkta yapılacak işleri yaptım,merak edip tekrar öğleden sonra bir daha bakayım. Baktım iki kafeste anaarı çıkmış birisi gayet iyi dolaşıyor birisi kafesin dibinde debelenip duruyordu. Sorun oldugu belli hemen kafesi açtım bir baktımki kafesin dışından yeni çıkmış karniol anaarının ayaklarını koparmışlar, fakat yaşıyor kafesle cebime koydum, bir yerdende iyi oldu der gibi.
Bu seneki ilk anaarıyı öldürdüm, zaten akşamları antremanlarım devam ediyor. Mikroskop altında belki iki saat canı çıkmadı, hala hareket ediyordu. ::((
Anaarı üretim kovanı, yeni çıkmış anaarıyı bu hale getirince, hemen hacı abiye dedim kovanı dagıtıyoruz. Bu iş için yaptıgım metro kovanlar henüz bitmemişti. Bizde üçer çıtalı eski anaarı çiftleştirme kutularının her bir gözüne tam bir çıta olmasaca iki kutu çıtası saracak arı silkeledik, biri çıtanın ballı birisi kabarmış boş, hemen memeleri verdik ve depoya kaldırdık. Şimdi kutu gözlerindeki işçi arıların anaarıyı begenememe gibi lüksü kalmadı. Herkes memesine ve anasına sahip çıkacak. yaklaşık bir haftada ergenlik çagına gelen anaarılar bu süre içinde dışarı çıkmasına izin verilmeyecek. Çıkışlarına anaarı ızgarası koyacağım.
Pazar günü akşam üzeri larva tranferi vardı, Muğladan gelen arıları karıştırmak gerektigi için geç vakte kadar bekliyorum. Bir çok konuda çalışmalarım sürüyor. yaklaşık 10 gün sonra en azından 100 kutu gözüne arı doldurulması gerekiyor dünkü tranferlerin yerlerini hazılamak için. Bu akşam ise yeniden bir transfer yapacagım, tarnferi yaptınızmı gerisinide getirmelisiniz. Demek ki bundan sonra durmak yok......
Ormandan görüntüler var.
Bak arkadaş aklını kullan, benle uğraşma. Benim diplomayı vermezsen böyle keskin arıların olur. Kimsenin ahı yerde kalmaz:)
YanıtlaSilAli bey,yeni arıcı aşıdan bıkarsa arılar geri gelebilir.Bir kaç tanede karniyolu öldürene yolla.Saglıcakla kalın.
YanıtlaSilMuhteşem abi ben senle niye uğraşıyım ki.
YanıtlaSilBenle uğraşan sensin. Madem uğraşıyorsun ömür boyu uğraşmanda bence sakınca yok::))
Keskin arıları yakında hallederim, bizim kime zararımız olduda ah alalım beyaw::)))
Vecdi abi kurt katırın kıymetini bilmezmiş. Boş ver, karniyol öldürenleri, bırak bindikleri dalı kesmeye devam etsinlar, bazılarını kendi haline bırakacaksın, sonra onlar yanıldıklarını anlarmış.
Dün akşam meme verdiğim kovanları açmam gerekiyordu ne oldu ne bitti bilmek lazım diye. Duman hiç işe yaramadı, yanlız başıma kovanı açtım, daha öncede önerdiğimiz şurup püskürtme işiyle kovanı yatıştırdık.
Kontrolü makinaya kurup filime aldım, kontrol 6,5 dakka sürdü ama gene ellerimden 4-5 arı soktu. Bir aya kalmaz inşallah tüm arıları dagıtacam, ben arıdan korkan biri degilim fakat bunlarla şehir içinde uğraşılmaz.
artık şu düldülü bodruma falan çek varisin büyüyünce o biner sende adına yakışır bir vasıta ile gezmeye başlasan diyorum ....
YanıtlaSil