26.04.2010

NİSAN AYIDA BİTİYOR

Dr.İsmail Demir, bizim aile doktorumuz. Yaklaşık 20 yıldır tanışırız, kendisi ise 30 yıllık doktor.İsmail abi kendisi Rize'li ve babasıda çoktan beri arı istiyordu, geçen sene son anda vaz geçip bu kış baharda mutlaka iki kovan arı hazırla demişti. Bende cuma günü marangozdan çıkamadık Saim Gürel'le, arada sadece bu kovanları aktarmaya gidebildikti.
İsmail abime, en son yaptıgım antivarroa dip tahtalarını, yıllardır kullanmadığım ballıklara monte edilimiş olarak verdim.
Acil oldugu için boya filan yapılamadı, yaklaşık 8 yıl öncesi katlara pinoteks çekmiştim. İlk pervazla dip tahtasınıda bu iki kovanda gerçekleştirdim.
İşim magazin bölümüne gelir isek, ben aman Allahım beni doktorların eline düşürme dedikçe doktorlardan kurtulamıyorum. Hatta bu doktorlardan benim çektiğim nedir desem, şimdi Dr.Muhteşem abi atlayacak,kim kimin eline düştü diye::))
İsmail abi mesayi bitimleri arılıkta eğitimede gelecek.
Cumartesi sabah saat 07 de iki kovan karniol arıyı yükleyip Karamürsel'deki köyüne götürdü.
Bizim hacı diyorki ver Muğla'ları gitsin::)))
Verdigim arılar karniyol F1 analı kolonilerimdi, haftaya kesin kat atılması gerekiyor.

Cuma günü marangozdan çıkamadık,sadece Saim le arılığa gidip İsmail abinin kovanları yeni kovanlara aktarıp geri döndük.
Dip tahtalarımın tamamı hazır, muslukların parçalarıda hazırlandı. Yazlık ve kışlık olarak kullanabileceğimiz musluk diyeyim.

Parçayı iki şekilde kullanabiliyoruz, aslında üç yönü kullanılsa süper bir şey olacak. Bu kışlık modu.
Yazlık modu, havalar ısındıgında tamamende çıkarılabilecek durumda seyyar bir parça.
Bu katlar en az 7-8 yıl öncesinin belkide daha öncesine ait. Yıllardır kullanamadık. Bu sene tüm malzemeleri kullanacağız. Çift kat kuluçkalık sistemine geçiyoruz.
Hani bazıları derki bu arılar bize uymuyor diye, arının kullanma talimatından kimsenin haberi yokki.
Arı geldiği yerde çift kat kuluçkalıkta duruyor. Kovan altları yaz kış açık. Sen bu arıyı elindeki malzemeye uydurmaya çalışırsan tabiki bazı şeyler uymayacaktır. Memleketimizin doğusundada batısındada kovan girişleri bile aynı, birazcık aklı olanlar bunların sorun olacağını zaten düşünürdü ama sağ olsun başta bilimcilerimiz olmak üzere hep projelerde kalıyoruz.
Karniyol arısı Almanya'da oluyor, Almanya ise İçanadoludan daha soğuk bir iklime sahip, sorun nerde acaba...?
Arı ırklarının sorun çıkarmasında elimizdeki ekipmanlarınında bu işleri tetiklediğini şimdiye kadar düşünen oldumu?
Yada bizim gelişen arılarımızın oğula kalkmasındaki nedenler nedir?
Gene başta Amerika ve Avrupada en az 20 yıldır kullanılan, anti varroa elek telli diplikleri niçin şimdiye kadar firmalarımız hiç dikkate almadı. Çok iyi giden arabanızın hava filitresi tıkandığında ne oluyor, araba çekmiyor dimi?
Yada mazotlu arabaya bezin koyarsanız daha iyi çekermi?::))
Şu an bu altlıkların önemi anlaşılmış ve bir çok kişi bu altlıklara geçmeye çalışıyor.
Bizim mantıgımıza çok ters gelsede, bilimsel olarakk arıcılık yapanlar bu altlığı kullanıyor.
Bu hafta altlıkların kovanlara montajı ve aktarımına başlıyoruz.
Kovan dibi temizlemekte bundan sonra tarih olacaktır. Her baharda kovan aktarıp dip temizlemek gerekirdi. Şimdi bakıyorum ne düşerse alta iniyor, birde düşen pislikleri arılar dışarı atmak için çalışıp durmaktalardı. İşçi arıları ek işlerden kurtarmış oluyoruz.
Kovanlara kat veriyordum sorun yoktu, verdiğimiz katlar ise ormandan gelen katlardı, ben ormandaki katları son baharda 1 hafta arayla sürekli kükürt dumanı vermiştim. Gebze'deki peteklerdende hacı sorumluydu. Hacının katlara geldiğimizde sorun çıktı, hacı kükürtle ağ kurtlarını degil kendisini zehirlemiş::))
32 tane çıtanın petekleri kullanılmaz halde idi, kesip eritmeye ayırdık.
Bu arada hacı bana arıcılık dersleri vermeye başladı, Allah ne verirse hayırlısını versin, dedimki laflarla bu iş olmuyor, neler yapıyorsun onlara bakmak lazım, bak çok biliyorsun petekleri niye koruyamadın o zaman, ses yok.::)))
Anti varroa elek telli dipliklerimizin boya işide yarılandı. Bu malzeme yerde olacagı için bezir yağı ile pinoteks karıştırıp uygulandı. Bizir yagını ağaç içine çekip kuruyup donduğunda ağaç çok sıkı oluyor, suda alamıyor.
Bu arada istediğimiz kovanlarda erkek arı üretiminede aralıksız devam ediyoruz.
Çok önemli bir detay ise bazı kovanlara verdiğimiz boş çıtalara işçi gözü de örülebiliyor.
Bir kaç denemede dikine takılmış telli boş çıtada yaptık. Telli boş çıtaya dalak dediğimiz parçalardan birisini tuturuyorum, bazısına 2 cm ham petekte taktım, arılar telli boş çıtaya telleride içine alarak petek ördüler. Bundan sonra boş çıta verir iken artık telli veriyorum. Telsiz çıtalar tüm arıcılar için taşınırken risktir. Bu çıtalara mutlaka raptiye koyarak belirliyorum. Teliz çıtalar yavrulu iken kırılıp dökülse sorun olmaz, fakat bal akımlarında çıkan yavuların yerine bal dolduruluyor. Kovan nakillerindede bu çıtadaki ballar kırılıp dökülür ve kovandaki arıları yedikleri bal yakar ve kovan sönmelerine neden olur. Bundan dolayıdırki erkek çıtası verirken dikine telli olanları boş verdiğimde teli kapsayarak petek örüyorlar, bu işleri yapanlar varsa bilgilerine sunuyorum.
Arılıkta devamlı meme üretimimiz devam ediyor. Kutularda hiç hoşuma gitmeyen fireler var. Siz planlarınızı normal olayın akışına göre yapıyorsunuz, diyelim 10 kutuya 30 meme lazım. Daha önce hazırladığınız kutularda bir şeyler oluyor, bazen 2 kutuda 9 anaarı olması gerekirken 1 anaarı kalmış oluyor, acilen hazır arılı kutuya bu memeleri verip, yeni arılandırılacakları ertelemek zorunda kalıyoruz. Anaarı kutularını ilk arılandırmada sürekli anaarı kaybı sorunu çıkıyor. Buda planlarımı alt üst ediyor.
İlk tur anaarıların büyük bölümü çıktı, çiftleşmelerini bekliyoruz. Her taraftan benim analarım ne oldu diyorlar, henüz yumurtaya başlayan anaarımız yok.
Bu sene bazı şeyleri yeniden fark ettik. Erkek arıyı boyamışım, doğumundan sonra aradan bir ay geçmiş sperm toplayacağız 1 aylık erkekte hala sperm yok. Bunun araştırmasını yaptım erkek ne kadar erken çıksada belli sıcaklık olmadığında olgunlaçmışyor.
Havalar ise ilk defa 24 ve 25 nisanda güzel sıcak yaptı, arılıkta maskenin içinde bunaldık. Muğla'dan gelen arılar sayesinde geçici bir süre maskeye mahkum olduk.
Yeni çıkan analar 3-4 tanesi çıktıgı memede ne arıyor anlamadım, üstüne çıkıyor, civarında geziyor, karniyol F1 2010 çıtırları. Kara kızlari hayırlısıyla bir baş göz etseydik.
Şu anki firelere çiftleşme uçuşları dahil degil, o zaman ne kadar kayıp olacak soru işareti?
Pazar günü işlerimizin bitiminden sonra 18-19 kutuyu kontrol edip petekjlerine şurup dolduruyoruz.
Birisi dalak diye kafayı bozdu, dalak dedigin böyle olur. Bizim kutular bile dalak örer be::))
Beni çökerten istatistik görüntüler. Sıra başındaki anaarı çiftleştirme kutusunda 3x3 kayıp var. Üç gözdede anaarıyı göremedik.
Bu resmin sol başındaki istasyonda tam bir facia. İki kutuda 6 anaarı olması gerekiyor, 5 fire var 1 gözde anaarıyı görebildim.
18-19 kutuda en az 15 anaarı kaybı vardı::((
Çalışmalarımızın arasında resim çekmeyide genelde unutmaya başladım. Artık kutulardaki anaları göremez olunca, çiftleştirme kutularındaki kontrollere son verdim. Arılıktan genel fotolar çektim. Son en yoğun 15 günü geçtimmi gerisi kolay.
Her sene, seneye rahat edeceğiz diyorum, daha beter rahatsız oluyorum, Allah ne verirse her şeyin hayırlısını versin.
Arılıkta degişim devam ediyor, güçlü arıların artık buradan götürülmesi gündeme geldi. Arılığın uzaktan bile iniltisi duyuluyor ve arıdan korkanları acayip rahatsız etmekteyiz. Tabi biz buna sevinemiyoruz::((
Arılıktan giden kovanların yerini, anaarı kutuları alamkta.



Kovanlarım ve kutularımın durumları.

23 Nisan 2010 günü Saim Gürel'le yeni dip tahtalarımızın girişlerini yaptık. Saim Gürel'in 25 tane altlıgı bizim Mustafa bitirip tellerini çakıp teslim etti. 23 Nisan günü marangozdan çıkamadık desek yalan olmaz, çok kısa süreliğine arılığa gidip geldik.
Marangozdaki en az 8 yıldır bekleyen kovan ve katlar nihayet faliyete geçiyor. 8/10 sene öncesi 120 kovan yapmıştım ve her sene 100 kovan yapıp 300 kovanla arıcılık hedeflemiştik, olmadı. Nasipte başka şeyler varmış.
İnsanlar yaşantılarında geçmişteki eğitim ve etkilendikleri kişileri ve ortamlarıda ömürleri boyunca unutmazlar.
Şair ve yazar Necip Fazıl Kısakürek'te benim etkilendiğim kişilerdendir. Romanlarını ve Çilename adlı şiir kitabını defalarca okumuşumdur, acayip beyin cimlastiği yaptıran şiirleri vardır.
Yaklaşık 10 yıldır hazır kat ve kovanlara arı koyamayınca aklıma üstadın o mısraları geldi, demekki her şeyin bir randevusu var, kısmet denilen::))
Üstat Fazıl derki ölüm bölümünde;
"Büyük Randevu, bilsem nerede saat kaçta, Tabutumun tahtası bilsem hangi ağaçta."

8 yorum:

  1. O ne be, dalakmış, Emrahın oğlu aklıma geldi görünce:=)Ayrıca o dr u keşke bana yollasaydın bizde deontoloji diye bir ahlak kuralları bütünü vardır ki dr dr"u tutar kayırır bende onu kayırırdım hani:)kötü olmuş adamcağıza:)nerden düştü senin eline allah kimseyi kötüye düşürmesin. Ne diyeyim.

    YanıtlaSil
  2. Selamlar Ali abi doktorlar çoğalıyor,ona göre sataş doktorlara...)))İşler kolay kolay bitmez,ana arılarda baya fire var gibi gözüküyor inşallah bundan sonra olmaz.Kal sağlıcakla kolay gelsin.

    YanıtlaSil
  3. Ali bey, bu ne şans,Hacılardan Doktorlardan taraf.Hacı abi kayserilimi,mugla yı boyayıp karniyol diye satacak.Bol ballı sezon dileğiyle,saglıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  4. ali abi altlıkların hayırlı olsun doktor ismaili de sonunda arıcı yaptın kovanınıda biz veririz inşallah çalışmalarında başarılar dileriz
    adem yamak çamçukur köyü karamürsel

    YanıtlaSil
  5. ctanın altyla telil oldgu mesafe sorun olmuyormu abi saygılar

    YanıtlaSil
  6. Muhteşem abi dalaklarımı kıskanma, hatta boşver::))

    Abi doktor, doktordan anlamaz ama ben doktorları çok iyi anlarım. Allah kimseyi kötülerin eline düşürmesin::))

    Emrah sorma, birde dua ediyorum, duayı terstenmi yapsak bilimyorumki. Allahım beni doktorlara düşürme derken, doktorlar etrafımızda çogalmaya başladı, birilerine görede doktorlar benim elime düşüyor::)))

    Vecdi abi şansmı şansızlıkmı bilemiyorum. Hacının derdi Muğladan gelen arılardan kurtulmak, maske nedir bilmiyorduk, eldiven ve çizme giyindik bahar ayında, iki kovan felaket çıktı. Hala arılıkta maske kullanıyoruz, az kaldılar.

    Adem sağolasın, bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

    Mustafa biz bu dipliklere yeni geçtik, daha hiç kullanmamışız. Dolayısı ile sana nasıl cevap vereyimki. Ne dersem yalan söylemiş olacagım, Almanyad'a sorun olmuyorsa başka ülkelerde yıllardır kullanıyorlar sorun yoksa, bizdede sorun olmaz diyeyim bari.
    Bir konu hakkında cevaplar verebilmek için o konuya hakim olmalısınız. Bazıları en iyi arı ırkı atıyorum kafkas diyor, başka ırklarda kötü. Başka ırkları kullandınmı yok ama öyle dediler diyorlar::)))
    Bizim cevapta aynen öyle oldu gibime geliyor.
    Kalın sağlıcakla.

    YanıtlaSil
  7. ali abi selamlar ben trabzondan gülen arıcılık muhammet akyol bende yaklaşık 10 yıldır ana arı üretiyorum denediklerinizi bende zamanında denedim suni memelere larva transferi küçük çifleştirme kutuları filan ama son geldiğim nokta ruşet kovanlarda arının kendi yaptığı yüksüklere larva transferi ile ana üretimi diyeceksiniz bu kanıya nerden vardın bende suni yüksükle ana arı ürettim sizinde yaşadığınız gibi yarıya yakını çıktıktan sonra yok oluyor onca emek boşa gidiyor birde anladığım kadarıyla sizde tek meme veriyorsunuz bende öyle yaptım zamanında ama şimdi çif meme veriyorum çünku bir meme dahi bozan ananın kendine güveni artıyor buna paralel çifleşme yüzdeside artıyor verimide anaların yüksük etrafında dolaşmasının sebebide bu olsa gerek bozacak meme arıyor
    küçük kutulara gelince bizde 1/4 yarım katlanır gibi birçok kutu şekli kullandık işi artırmaktan başka birşeye yaramıyorlar şimdiki kutularım ise 6 lı tam çerçeve strafor içi kontraplak kaplı ve 3 lük iki kısıma ayrılabiliyor ayrıca kışın bölmesi alınıp arı kışlatılabiliyor buna döndükten sonra anaların kalitesi verimi ve çifleşme yüzdesi arttı çalışmalarınızda başarılar diliyorum inanın her gün bilgisayarımı sizi takip etmek için açıyorum sayenizde blog da kurdum ama pek anlamıyorum bu bilgisayardan pek faal olmadı tekrar selamlar başarılar

    YanıtlaSil
  8. Muhammet sizin söylediklerinizin bir çok yerine katılmıyorum.Arıcılıkta gelişmiş ülkelerde her şey o kadar ölçülü kullanılıyorki, anaarı memeleri kuvvetli kolonilerde besletilip, bir kepçe arıyla çiftleştirme kutularına veriliyor ve çifleştikten sonra anaarıyı alıyorlar. Bu işlem anaarının kalitesini etkilemiyor. Zaten etkilemiş olsaydı bunu yıllardır devam ettirmezlerdi.

    Ruşette üretim sizin kendi görüşünüzdür, herkesi bağlamaz.

    Benim şu an verdiğim fireler her zaman verilen fireler degildir. İlk defa kutu arılandırıldığında açık yavru varsa kutuda arıya şans vermiş oluyorsunuz, memeleri beğenmeyip, çıkan anaarıyı kesip kendisi anaarıya yapmaya kalkıyor. Bu konuda benim son sözüm ise işçi arılara kesinlikle açık yavru verilmememli yoksa bu verilen şansı kullananlar çok. Ben kutularımı oluşturdugumda bu fireler olmaz.
    Arının kalitesini sizin dediğiniz işler artırmaz.Ruşetteki anada sperm kesesini doldurur, çiftleştirme kutusundakide, bu arıcıların bana kalırsa efendim ben ruşette anaarı yapıyorum havasından başka bir şey degildir. Daha öncede birisi bu tür havalar attı, ne anaarı üretimi yaptığını gören oldu nede ruşetlerini. Ben şu an sizin dediğinizi yapmış olsam 300 taneden fazla ruşete ihtiyacım olacak. Bu ruşetleri nereye sıgdıracağım. Almanyada adamların çiftleştirme kutuları tavla kutusu kalınlıgında içinde bir çıta oluyor, gene adalara saf üretmek için minicik anaarı çiftleşrime kutularını naklediyorlar.

    Sonuçta kim neler yapıyor insanlar görmek istiyor. Siznde çalışmalarınızad başarılar dilerim.
    Kalın sağlıcakla.
    Bakın burada Almaya'daki ünüversitenin yapmış oldugu anaarı üretim filimleri var.
    http://www.aribakani.com/forum/index.php?topic=130.0

    YanıtlaSil