Badem çiçekleri ve işçi arılar.
Aydıncık'ğa vardığımız gün hava oldukça soğuktu, yağmur yağmış hava kapalı, bulutlar olmadığında anında sıcaklık fırlıyor.
Ertesi gün erkenden bir dolaştık civarı sabah olmasına rağmen arılar badem çiçeklerinde ve sarı azgan'lardaydı.
Kahvaltı yapıldı ortamın ısınmasını bekliyoruz, saat 10 gibi artık ceket ile durduğunuzda terliyordum.
İlhami abi ile sabırsızlıkla arıları açmayı bekliyoruz. Fahri amca ise ziyarete geldi, son durumları kendisi de merak ediyor ve arıların böyle kışın açıkta kışlaması yüreğimi dağladı demekte, ona göre sarılıp sarmalanması gerekiyormuş.
Kontroller sırasında bir koloni ana arı değiştirmeye çalışıyordu, kapanmış bir meme ve yumurta atmaya devam eden bir ana arı. Çıtada erkek arı görmek mümkün, ana arı arada erkek yumurtası bırakmakta.
Ana yedeklemeye çalışan koloni anası ve yanında erkekleri. Kovanda bayağı bir erkek vardı, memeyi iptal ettik, gidebildiği kadar bir gitsin bakalım, üzerine yazıldı, ara sıra kontrol edilecek, ana yedekliyor diye notumuzu düştük.
Arıların yavru durumları güçlerine göre, zayıf koloniler, bu çıtaya göre baştan az bir yavru atmış, devamında kapalı yavru etrafına yumurta atmış, şu an kapalı yavru dışı gene açık yavrulu durumda, ortadaki arı çıkan yerde gene yavrulu.
Bir başka koloniden görüntü, kolonilerde kış arısı yok, nesil tamamen değişmiş durumda.
Ana arı kaybetmiş bir kaç ruşette sim siyah yaşlı arılar vardı, ana yok, geriden yavru gelmiyor, kalanlarda acayip yaşlı.
Mavili koloni sayım burada 3 tane, bunlar benim gen kaynaklarım, bala çalışıp başarılı olan bu gibi kolonilerin erkekleri benim için önemli bu yıl bunlar sezonu tamamlar mı? bilmiyorum ama kesinlikle bunların erkekleri değerlendirilecek.
Yavru düzeni iyiydi ve aralarda henüz erkek atmıyor.
Yan yana duran bazı zayıf iki ruşet arıyı birleştirip, tek kuşet haline getirdim.
Bizim ziraat Mühendisi ruşete taktı, ruşet Fransızcası, aradı buldu, Türkçesi "kuşet" miş.
Arılıktaki en önemli ayrıntı ise bu minik kutunun bahara çıkmasıydı. Bu haliyle kışı atlattı.
Gebze koşullarında 2-3 çıtalık ana arı kutusu kışlamıyor, en az 5-6 çıta olması gerekiyor. Bu kutunun anaını birleştirdiğim iki ruşete verdim.
Gebze koşullarında 2-3 çıtalık ana arı kutusu kışlamıyor, en az 5-6 çıta olması gerekiyor. Bu kutunun anaını birleştirdiğim iki ruşete verdim.
Herkesin merak ettiği ise son durum yani rapor nedir. 17 Aralıkta bırakmıştım arıları, yaklaşık üzerinden üç ay geçmiş durumda.
Kolonilerde sönen olmamış. Aydıncık'ta kolonilerin ballarını, ve bazı yavrulu çıtalarını kuşetlere destek olsun diye vermiştim. Kovanları acayip hırpalama rağmen hiç birinde sorun yoktu, güçlü kolonilerle zayıflar arasında yavruda bariz fark vardı.
15 Kuşet sönmüş, bunların çoğu ise açlıktan gitmiş. 2 Tanesi anasızlıktan, kapalı erkek gözleri mevcuttu.
Bölgeyi bilmiyorduk, kışın 15 derece altına düşmez deniyordu ama bu genel bir tarifmiş, bir iki sefer sıfıra düştüğü oldu, Aydıncık'ın en soğuk zamanı şubat başı, hafta hafta raporları bu yıl aldım. Kayıplar için üzülmedim, benim için bundan sonrası çok önemli ve bu günlerde geceleri 13-14 derece, gündüzleri ise 20 derece üstünde seyretmesi ve her geçen gün havalar dahada sıcak olacak.
Arıların geneline 3 tur şurup verildi, sadece 12 kovana 2 şer kilodan fazla kek verdim, erkek üretimine bir an önce geçilmesini istiyorum.
Siz ne kadar işinize gücünüze baksanız sizin peşinizi bırakmayan keçi veya keçi sürülerinin kaşıntıları bitmiyor.
Birisi bizim kalfaya sataşmış biliyordum, işin içinde bende varmışım. Konu ise borcum olan ana arılar.
Bu şahıs geçen senede aynı naneyi yemişti. Ben demiştim ki birisi ağlama duvarında ağlıyor, oda dalga geçiyordu ağlama duvarı arıyorum filan diye, sonra bir haber yaptı, nasıl ağladığını yaptığı haberde yazdı. Allah kimseye afet vermesin ama insan akıllanması lazım, akıllanmıyor....
Bu yılda konu gene oralara getirilmiş, adı arıcılık forumu olan, fakat içeriği dul avrat forumlarını aratmayan bir yer. Nerede yalaka var nasıl birbirlerini bulmuşlar bilmiyorum.
Gene konu açılmış, birileride ayarı vermiş, bunlar adam olsa derlerdi ki kardeşim siz yediniz içtiniz, birlikte gezdiniz, meselenizi kendi aranızda halledin, burası mahkeme solonumu demezmi, birisi hata yapabilir. Nerede adam olamayan var toplanıp bu işlere çanak tutmuşlar. İnsanlar bu kadar nasıl adileşir merak ediyorum.
Olayın aslı doğrudur benim ana arı borcum var. Yarısını yolladım ve anaları kestirdi. Ertesi sene iki sefer ana arı paketledim, birincisinde dedi ki arılar bala çalışıyor bölemem, ikincisinde dedi geç oldu, seneye ruşet ile arı alacağım, arabamın arkası ne kadar alırsa, böyle anlaşmışız.
Sonra neler oldu bilmiyorum, ertesi sene gelmedi ve forumda bunları yazmaya başladı, hem sözünde durmayacaksın hemde kalkıp, olan bana oldu diyeceksin, bazı itlerde buna destek verecek, yazıklar olsun.....
Bunları yazan kişinin kendi yazısı, benim arıcılık forumum da durmakta, ruşet üretimi bölüme girin göreceksiniz, ruşetle arı almaya geleceğim diyor. Birde blokta bir haberin altında yorumu olması lazım, gene aynı içerikliydi diye hatırlıyorum.
Ben belkide 5 yıldır oldu mu bilmiyorum, dul avrat forumunu bir sefer tıklayıp okumadım, gene okumam, bu gün bir arkadaşım sanada alacak mevzusunda sataşma var deyince bunları yazıyorum...
Arıcılık forumunun düştüğü hallere bakın.............
Gündemde kalmak istiyorsanız, benim fikrim olan dul avrat forum seçeneğini bir düşünün....
Benimle uğraşmak isteyenler arıcılıkları ile uğraşsın.....
Aydıncık haberi de bu arada berbat oldu gibime geliyor. Bademler bir kaç renk çiçek açıyor. Beyazı ve şeftali çiçeğine benzeyeni ikisi de badem, bu arada şeftalilerde çiçeklenmişti.
Azgan çiçeği, dikenli bir bitki. yağmurdan etkilenmiyor, gece yağmur yağdı, ertesi gün işçi arılar azgan daydı.
İlhami abi açacak çiçekler arasında resim çektirdi. İlhami abinin sağında bulunan çiçek sarı azganın peşine açmaya başlayacak bir başka azgan türüymüş.
Ortadaki ise it siyeği denilen bitki.(siyek, sidik olarak bilinir)
Soldaki yeni açmaya başlamış ve bal verimi çok yüksek bir bitki dediler, ismi bilinmiyor.
İsmi bilinmiyen bitki acayip tatlı çiçekleri vardı, minik huni gibi, çiçekleri kopartıp emdiğim de nektar vardı ama arı konmuyordu, şimdilik diğer çiçekler daha çekici demek ki.
İt siyeğinin yakından resmi, boz bir bitki.
Sümbül çiçeği, benim bildiğim sümbül böyle değil acayip güzel kokuyordu.
Şubat ayının ortasında dalından dut yedik.
Olmak üzere bir sürü dut dalında, hayret aralık ayı içinde de dut yemiştim.
Boşluklarda komşu arılıklarda bakım işlerini yerine getirdik. Bazı ballı çıtaların düzeltilmesi gerekiyordu::))
Öyle bir düzelttik düm düz oldular.
Baldaki kabarık sırları kesip çıtayı düzlüyoruz, çıtalar ayrık bırakılırsa sorun oluyor.
Sorun çözmede üstümüze yok::))
Aydıncık ta arıcılık yapan abi kardeşler ziyaretimize geldiler,çok kötü yakalandım::((
Elimde salatalık, cepler salatalık dolu::((
Bunlar bizi seralarına da sokmazlar.
Geri döneceğimiz gün ziraat mühendisi Muhammed Pak, hazırlanan paketlere müdahale ediyordu. Bazı şeylere Muhteşem adı yazıp durdu::))
Döneceğimiz gün ziyafet işini Muhammet kardeşimiz üstlendi. Sağ olsun nefis ıspanaklı ve kıymalı pideler harikaydı. İlk defa böyle pide yedim, ıspanak ve kıyma karışımı olanı. Tat nefis, Muhammed kesene bereket, genede memnun değilim, bizi bir sefer serasına davet etmedi, biraz yardım etseydik ne olurdu dimi::))
İşlerimizin sıkışıklığı nedeniyle pideler arkadaşım Ekrem Kara'nın evine getirildi. Nefis bir Aydıncık'a veda yemeği oldu, yemekten 2 saat sonra otobüsteydik, ev sahipleri bizden ayrıldıklarına oldukça üzülmüşlerdi.
Üzülmeyin biz gene geleceğiz, inşallah::)))
Bitti mi? daha bitmedi, komşu arılıkları ve ziyarete gelen arıcıları bir sonra paylaşacağım, maskeli çalıştık be::))