Bende kendisini kıramadım tabi ki::))
Bu iş zor değil ama kolayda bir iş değil.Hiç bir eğitim almadan biz kendi başımızın çaresine baktık, memleketimizde bir sürü bu işi bilen veya eğitimini alanlar var, işin uygulama veya ürün bazında ortada bir şey yok. Yaklaşık üç yıldır, kendi damızlıklarımızı, kendimiz üretiyoruz.
Manos başlarda biraz zorlandı ama onu alet ve kraliçelerle baş başa bırakıp biz çalışırken, oda kendisi çalıştı.
Yunanistan'da bu işi bilen bir kişi varmış ve kimseye öğretmiyormuş. Yaptığımız işin ne kadar önemli olduğunu bunu duyduktan sonra daha iyi anlıyorum.
Bazı kişiler devlet imkanlarıyla elde etikleri bilgileri, parayla satma derdinde, aslında bu işi ücretsiz yapmaları gerekirdi, çünkü devlet onları bilgi satın diye yetiştirmiyor, bilgi satacak olanlar devletten maaş almamalı, bu benim görüşüm tabi...
Dilini bilmediğimiz birisine bir şeyler anlatmak oldukça zor ve İlhami abi devrede, hatta Manosla yanlız anlaşamıyoruz, İlhami abiye gogul nerede diyordu::))
Kurs sonrası bu işle ilgili videoları izleyip gerekli açıklamaları yapıyorum. Manos bize bu seviyeye ne kadar sürede geldiğimizi soruyordu, alet yapıldıktan bir sene sonrası 8 safla kışa girmiştik, tabi bir sürü denemeden sonra bu başarıyı yakalamıştık, hala suni tohumlama ile alakalı makalelerimiz hatalarla dolu, bir işi yapmayanlar bilimsel yayınları çevirdiklerinde bir sürü aksaklık ve hata oluşuyor...
Hafta içi Engin Altın abimiz aradı, bir kezde masanızı ben donatmak istiyorum, bana kaç kişi olduğunuzu söyleyin yeter dedi. Kendisi İstanbulda kuyumculuk yapıyor ve Düzce de arıcılık çalışmalarına başladı. Gelmişken biraz ana arı aldı, gelecek senenin kolonilerini oluşturmaya devam ediyor. Kendisine Allah razı olsun diyoruz. Engin abi bu tür iftar baskınları yaparmış, arılıkta hiç bir şeye el sürmeden bir iftar yaptık diyebilirim. Normalde ben yemek yapıyorum, yemek pişerken çalışmalara devam ederiz.
Masa hazır, bu arada masa yeni icatlarımdan::)) Buzdolabı kapağından süper masa oluşturdum, ayakları ise kovan katı.
Engin abi masayı donattı, imam efendinin ezana başlamasını nasılda bekliyoruz....
İftardan sonra semaverde çay eşliğinde sohbet ve dağılıyoruz. Dönüş yolunda feci bir kaza vardı.
Fort marka yeni model bir araç parçalanmış. Sürücüsü iyi diyorlardı hastaneye kaldırılmış, bu araç yolunda giderken aşırı hız yüzünden hafif viraj olan yerde kontrolü kaybeden bir transpotır bu araca çarmış ve oda bir kaç takla atmış tekerlekleri havada yolun dışında bir yerdeydi, yolun temizlenmesiyle alakalı belediye ile irtibata geçtik ekip geliyordu biz olay yerinden ayrıldık. Kaza siz ne kadar dikkat etseniz de bir başkası sizi bulabiliyor, bu araç fert olmuş, transpotırın ön jant filan parçalanmıştı, artık kaç km hız yaptıysa...
Allah kimseye kaza bela vermesin...
Yurt dışından körükçü ital eden ilk kişi benim herhalde::))
Körükçü kafamıza göre. Zaim abinin villadayız...
Hazır oruç tutmayan birini bulmuşken bahçe işlerini de halledelim dedik::))
Engin abi geldikten sonraki akşam Manos diyor ki, bu akşam kim gelecek::))
Kars, Erzurum yöresinin bir sözü vardı, alıştın kaz etine diye::))
Kimse gelmeyecek, oturup durma geç aç kalmamak için çaba sarfet....
Salataları
Manosa yıktık, bir gün soğanı rüzgardan tarafa tutunca gözlerinden yaşlar geliyordu::))
Arılıktaki tüm işlerde çalıştırdık, kutulara çıta hazırlanıyor, tel çekiliyor petek takılıyor...
Atölyede iş çok, elini ver kolunu alamazsın::))
Hafta sonu cumartesi Alemdağa uğradık bazı malzemeler bitti, bazısı devre dışı kaldı, onları tamamladık. Arı evindeyiz. Manosuda gezdiriyoruz, oldukça iyi çalıştı gezmeyi hak etmiştir. Baharın Ercan ile körük konusunu konuştuk, Ercan derki her arıcı her yıl bir körük alsın, tamam dedik alalım, ama aldığımız körük 1 ayda dağılıyor::))
Bu kadarda olaması lazım....
Körük imalatı yapanlar körüklerin nerelerinde sorun çıkıyor ya bilmiyorlar yada işlerine gelmiyor.Perçinli körüklerin perçininden kopmalar oluyor, hava bastığınız bölümle metal bölüm ayrılıyor, iki parça körükden duman çıkmıyor.
Bazılarının pompası atıyor, yıllarca kullanmaktan vaz geçtik sezonu atlatamıyoruz. Iskartaya ayrılan körüklerin resimlerini arşivledim, hepsini bir yayınlayacağım....
Yeni bir körük daha aldım.Oldukça ağır, çaydanlık malzemesiymiş hatta bir çaydanlık üreticisi üretmiş.Sıradan körüklerden buna verilen para ile 5 tane körük alırdım ama birde bunu deneyelim diye paraya kıyıp bu modeli bir deneyelim dedik...
Körük kapağı geniş olmalı ve yerine oturdukça sıkışmalı, bizimkileri daha yeni iken kapatamıyorsun, biraz islendi (ziftlendimi) mi ne açılıyor nede kapanıyor.
Yunanistan'dan bir körük geldi, kapak o kadar rahat kapanıyor ki, kapandıkça sıkışıyor, soba gibi ne koysan yanıyor ve sönmüyor.
Bu körükte dediğim gibi rahat kapanıyor sonradan sıkışma başlıyor, henüz kullanmadık ama bunun bozulursa hava pompası bozulur, diğer aksamlarına bir şey olacağını düüşünmüyorum, perçin yok parçalar elektirikli punta ile kaynatılmış, perçin iyi olmuyor punta en iyisi.
Zafer abi suni tohumlama cihazımızın temelinde büyük emekleri olmuştur, Nazmi abi başladı bitiremedi ama başlanan iş bitmiştir ata sözü çok doğru, Sadri abi noktayı koydu. Dünyada 8-10 çeşit ana arı dölleme aleti arasına bizim gayret ve meraklarımız sayesinde Sadri Demircioğlu abimizde girmiştir.
Zafer abinin okul arkadaşları, hepsinin ismini bilmiyorum, belediyede kısada olsa sohbet ettik ama kimse sohbete doyamadı..
Ana arı alan kişi İstanbul'da Mimarmış.
Toplu resim alıyoruz::))
333 Veya patates deyin::))
Ah Zaim abi ah....
Seni anmadan yapamıyoruz....
Bu yıl kene çok, bir kaç kes bacağıma yapışmıştı, bu ise taa göbeğin altına yapışmış. Benim gibi garibandan ne istiyorsun, etli butlu semiz birini bulsana be hayvan deyip çekip aldım. Hafif kızarmış, bacağımda kilerde bu durum yoktu.Bir kaç tanede üzerimde eve gelmişti, geçtiğimiz senelerde tek tük oluyordu bu sene sayı fazla...
Göbeğimden kopartıp elimin üzerine koydum oldukça hızlı idi. Resimlerini aldıktan sonra mefta oldu, benimle bir daha uğraşmasın....
Haftayı eşek arılarla kapadık. Etrafımızdaki tarlalarda bulunan büyük meşe ağaçları vardı, ekin ekili olduğu için yanlarına gidemiyorduk. Ekinler biçildi bu sıra ana arı kutularına ve kovanlara çok saldırıyorlar, kısa bir göz atmada dibimizdeki 3 ağaçta oldukça iri koloniler bulduk. Sinek ilacı aldık ve iftardan sonra operasyon var.
Hatta bir ağaçtaki seyretmenize bile razı değil, bu sabah yuvalarını seyrettim diye beni arabaya kadar kovaladı, akşama defterini dürdük tabiki....
Arılıkta kovanların önünde arı kapmaya çalışan eşek arılarını en güzel balık kepçesi ile yakalıyoruz, günlük en az 30-40 tane eşek arısı öldürüyoruz ama bitmiyor. Güzndüzden tespit ettiğimiz eşek arısı kolonilerine baskın yapıldı. Kepçeyi çıkıa koyup karşısından ışık veriyoruz bir yerden de sinek ilacını sıkıyorsunuz, çıkanlar kepçede kalıyor ve bir çoğu çıkamadan yuvada ölmek zorunda.Tek kişi bu işi yapmak zor, İlhami abi ile işi bitirdik. Üç kolonide yeni aldığım ilaç bitti.
Yüzlerce eşek arısı öldü, yüzlerce doğmak üzere olan vardı onlarda yok oldular.
Eşek arısı kolonisi. Her hangi sırayı sayın sadece dış birinci sırada bize görünen 20 den fazla göz var. Yani bu kolonide yüzlerce eşek arısı üreyip ana arı kutularına ve kovanlara musallat oluyordu. Bundan sonraki müdahale ettiğimiz koloni daha büyüktü ama yerden yetişemiyorduk sandalyeye çıkıp işini bitirdik.
Bir ana arı kutu gözü önünde arı yiyen eşek arısının üzerine bastım. Ağzındaki arı dikkatimi çekti, bu iş nasıl denk geldi bilmiyorum, eşek arısının ağzındaki bir ana arıydı::((
Zannedersem çiftleşme uçuşundan döndü ve çölde kutup ayısına denk geldi, kısmete bak....
Normal şartlarda bakıyorum havadaki arıları bile eşek arısı yakalayıp yiyor. Bazende yakaladığı arı ile uçup en yakın ağaca konup orada arıyı yemekte.