29.07.2013

DOLU DOLU BİR ARICILIK HAFTASI, GERİDE KALDI...

Benim açımdan oldukça önemli bir hadise, ilk defa birisine suni tohumlama hakkında ders verdim. Manos bir kaç yerden bu konuda fiyat almış, o parayı verip kurs görecek ama kısa bir sürede her şeyi öğrenemeyeceğini düşünüp, İlhami abiye demiş ki, ben Ali Türk'e para verip, hemde bir kaç uygulama yapıp işi öğreneyim demiş.
Bende kendisini kıramadım tabi ki::))
 Bu iş zor değil ama kolayda bir iş değil.Hiç bir eğitim almadan biz kendi başımızın çaresine baktık, memleketimizde bir sürü bu işi bilen veya eğitimini alanlar var, işin uygulama veya ürün bazında ortada bir şey yok. Yaklaşık üç yıldır, kendi damızlıklarımızı, kendimiz üretiyoruz.
 Manos başlarda biraz zorlandı ama onu alet ve kraliçelerle baş başa bırakıp biz çalışırken, oda kendisi çalıştı.
Yunanistan'da bu işi bilen bir kişi varmış ve kimseye öğretmiyormuş. Yaptığımız işin ne kadar önemli olduğunu bunu duyduktan sonra daha iyi anlıyorum.
Bazı kişiler devlet imkanlarıyla elde etikleri bilgileri, parayla satma derdinde, aslında bu işi ücretsiz yapmaları gerekirdi, çünkü devlet onları bilgi satın diye yetiştirmiyor, bilgi satacak olanlar devletten maaş almamalı, bu benim görüşüm tabi...
Dilini bilmediğimiz birisine bir şeyler anlatmak oldukça zor ve İlhami abi devrede, hatta Manosla yanlız anlaşamıyoruz, İlhami abiye gogul nerede diyordu::))
Kurs sonrası bu işle ilgili videoları izleyip gerekli açıklamaları yapıyorum. Manos bize bu seviyeye ne kadar sürede geldiğimizi soruyordu, alet yapıldıktan bir sene sonrası 8 safla kışa girmiştik, tabi bir sürü denemeden sonra bu başarıyı yakalamıştık, hala suni tohumlama ile alakalı makalelerimiz hatalarla dolu, bir işi yapmayanlar bilimsel yayınları çevirdiklerinde bir sürü aksaklık ve hata oluşuyor...
 Hafta içi Engin Altın abimiz aradı, bir kezde masanızı ben donatmak istiyorum, bana kaç kişi olduğunuzu söyleyin yeter dedi. Kendisi İstanbulda kuyumculuk yapıyor ve Düzce de arıcılık çalışmalarına başladı. Gelmişken biraz ana arı aldı, gelecek senenin kolonilerini oluşturmaya devam ediyor. Kendisine Allah razı olsun diyoruz. Engin abi bu tür iftar baskınları yaparmış, arılıkta hiç bir şeye el sürmeden bir iftar yaptık diyebilirim. Normalde ben yemek yapıyorum, yemek pişerken çalışmalara devam ederiz.
Masa hazır, bu arada masa yeni icatlarımdan::)) Buzdolabı kapağından süper masa oluşturdum, ayakları ise kovan katı.
Engin abi masayı donattı, imam efendinin ezana başlamasını nasılda bekliyoruz....
İftardan sonra semaverde çay eşliğinde sohbet ve dağılıyoruz.  Dönüş yolunda feci bir kaza vardı.
Fort marka yeni model bir araç parçalanmış. Sürücüsü iyi diyorlardı hastaneye kaldırılmış, bu araç yolunda giderken aşırı hız yüzünden hafif viraj olan yerde kontrolü kaybeden bir transpotır bu araca çarmış ve oda bir kaç takla atmış tekerlekleri havada yolun dışında bir yerdeydi, yolun temizlenmesiyle alakalı belediye ile irtibata geçtik ekip geliyordu biz olay yerinden ayrıldık. Kaza siz ne kadar dikkat etseniz de bir başkası sizi bulabiliyor, bu araç fert olmuş, transpotırın ön jant filan parçalanmıştı, artık kaç km hız yaptıysa...
Allah kimseye kaza bela vermesin...
Yurt dışından körükçü ital eden ilk kişi benim herhalde::))
Körükçü kafamıza göre. Zaim abinin villadayız...
Hazır oruç tutmayan birini bulmuşken bahçe işlerini de halledelim dedik::))
Engin abi geldikten sonraki akşam Manos diyor ki, bu akşam kim gelecek::))
Kars, Erzurum yöresinin bir sözü vardı, alıştın kaz etine diye::))
Kimse gelmeyecek, oturup durma geç aç kalmamak için çaba sarfet....
Salataları
Manosa yıktık, bir gün soğanı rüzgardan tarafa tutunca gözlerinden yaşlar geliyordu::))
Arılıktaki tüm işlerde çalıştırdık, kutulara çıta hazırlanıyor, tel çekiliyor petek takılıyor...
Atölyede iş çok, elini ver kolunu alamazsın::))
 Hafta sonu cumartesi Alemdağa uğradık bazı malzemeler bitti, bazısı devre dışı kaldı, onları tamamladık. Arı evindeyiz. Manosuda gezdiriyoruz, oldukça iyi çalıştı gezmeyi hak etmiştir. Baharın Ercan ile körük konusunu konuştuk, Ercan derki her arıcı her yıl bir körük alsın, tamam dedik alalım, ama aldığımız körük 1 ayda dağılıyor::))
Bu kadarda olaması lazım....
Körük imalatı yapanlar körüklerin nerelerinde sorun çıkıyor ya bilmiyorlar yada işlerine gelmiyor.Perçinli körüklerin perçininden kopmalar oluyor, hava bastığınız bölümle metal bölüm ayrılıyor, iki parça körükden duman çıkmıyor.
Bazılarının pompası atıyor, yıllarca kullanmaktan vaz geçtik sezonu atlatamıyoruz. Iskartaya ayrılan körüklerin resimlerini arşivledim, hepsini bir yayınlayacağım....
Yeni bir körük daha aldım.Oldukça ağır, çaydanlık malzemesiymiş hatta bir çaydanlık üreticisi üretmiş.Sıradan körüklerden buna verilen para ile 5 tane körük alırdım ama birde bunu deneyelim diye paraya kıyıp bu modeli bir deneyelim dedik...
Körük kapağı geniş olmalı ve yerine oturdukça sıkışmalı, bizimkileri daha yeni iken kapatamıyorsun, biraz islendi (ziftlendimi) mi ne açılıyor nede kapanıyor.
Yunanistan'dan bir körük geldi, kapak o kadar rahat kapanıyor ki, kapandıkça sıkışıyor, soba gibi ne koysan yanıyor ve sönmüyor.
Bu körükte dediğim gibi rahat kapanıyor sonradan sıkışma başlıyor, henüz kullanmadık ama bunun bozulursa hava pompası bozulur, diğer aksamlarına bir şey olacağını düüşünmüyorum, perçin yok parçalar elektirikli punta ile kaynatılmış, perçin iyi olmuyor punta en iyisi.


Hafta arası gene bende önemli yeri olan Zafer Anlayış abim ziyarete geldiler, okul arkadaşlarına ana arı lazımmış.Sıra var mı? diyoru, sana sıramı olur beya...
Zafer abi suni tohumlama cihazımızın temelinde büyük emekleri olmuştur, Nazmi abi başladı bitiremedi ama başlanan iş bitmiştir ata sözü çok doğru, Sadri abi noktayı koydu. Dünyada 8-10 çeşit ana arı dölleme aleti arasına bizim gayret ve meraklarımız sayesinde Sadri Demircioğlu abimizde girmiştir.
 Zafer abinin okul arkadaşları, hepsinin ismini bilmiyorum, belediyede kısada olsa sohbet ettik ama kimse sohbete doyamadı..
Ana arı alan kişi İstanbul'da Mimarmış.
Toplu resim alıyoruz::))
333 Veya patates deyin::))
Ah Zaim abi ah....
Seni anmadan yapamıyoruz....
 Bu yıl kene çok, bir kaç kes bacağıma yapışmıştı, bu ise taa göbeğin altına yapışmış. Benim gibi garibandan ne istiyorsun, etli butlu semiz birini bulsana be hayvan deyip çekip aldım.  Hafif kızarmış, bacağımda kilerde bu durum yoktu.Bir kaç tanede üzerimde eve gelmişti, geçtiğimiz senelerde tek tük oluyordu bu sene sayı fazla...
Göbeğimden kopartıp elimin üzerine koydum oldukça hızlı idi. Resimlerini aldıktan sonra mefta oldu, benimle bir daha uğraşmasın....
 Haftayı eşek arılarla kapadık. Etrafımızdaki tarlalarda bulunan büyük meşe ağaçları vardı, ekin ekili olduğu için yanlarına gidemiyorduk. Ekinler biçildi bu sıra ana arı kutularına ve kovanlara çok saldırıyorlar, kısa bir göz atmada dibimizdeki 3 ağaçta oldukça iri koloniler bulduk. Sinek ilacı aldık ve iftardan sonra operasyon var.
Hatta bir ağaçtaki seyretmenize bile razı değil, bu sabah yuvalarını seyrettim diye beni arabaya kadar kovaladı, akşama defterini dürdük tabiki....
 Arılıkta kovanların önünde arı kapmaya çalışan eşek arılarını en güzel balık kepçesi ile yakalıyoruz, günlük en az 30-40 tane eşek arısı öldürüyoruz ama bitmiyor. Güzndüzden tespit ettiğimiz eşek arısı kolonilerine baskın yapıldı. Kepçeyi çıkıa koyup karşısından ışık veriyoruz bir yerden de sinek ilacını sıkıyorsunuz, çıkanlar kepçede kalıyor ve bir çoğu çıkamadan yuvada ölmek zorunda.Tek kişi bu işi yapmak zor, İlhami abi ile işi bitirdik. Üç kolonide yeni aldığım ilaç bitti.
 Yüzlerce eşek arısı öldü, yüzlerce doğmak üzere olan vardı onlarda yok oldular.
Eşek arısı kolonisi. Her hangi sırayı sayın sadece dış birinci sırada bize görünen 20 den fazla göz var. Yani bu kolonide yüzlerce eşek arısı üreyip ana arı kutularına ve kovanlara musallat oluyordu. Bundan sonraki müdahale ettiğimiz koloni daha büyüktü ama yerden yetişemiyorduk sandalyeye çıkıp işini bitirdik.

 Bir ana arı kutu gözü önünde arı yiyen eşek arısının üzerine bastım. Ağzındaki arı dikkatimi çekti, bu iş nasıl denk geldi bilmiyorum, eşek arısının ağzındaki bir ana arıydı::((
Zannedersem çiftleşme uçuşundan döndü ve çölde kutup ayısına denk geldi, kısmete bak....

Normal şartlarda bakıyorum havadaki arıları bile eşek arısı yakalayıp yiyor. Bazende yakaladığı arı ile uçup en yakın ağaca konup orada arıyı yemekte.


22.07.2013

ARICILIK İLE RAMAZAN, O KADAR ZOR...

Misafir var::))
Bu seferki misafir yurt dışından, Girit'ten kalkıp eğitim almaya gelmiş...
Arılıktaki ilk sorduğu şeylerden biriside, oğlagı yedinizmi oldu::))
Arıcılık ve Ramazan, ikisi bir arada oldukça arıcıyı zorluyor, bir şeyler yapıp hemen arıların içinden çıkıp kendinizi ağaçların gölgesine atıyorsunuz. Sonuçta çok verimli bir çalışma olmuyor ama yapılması gerekenlerin bir kısmını ancak yapıyorsunuz.
Ne oğlakmış be...
Arkadaşlarımızdan biriside abi bakanın çadırında yazı yok böyle olmaması lazım diye bu yazılı resimi yollamış...
Hafta içi ünlü kalfam Dr.Muhteşem bey iftarımıza katıldı. Arılıkta iftar bizim adımıza çekilmiyor ama dışarıdan gelenlere acayip nostaljik gelmekte...

Doktorumun bu yılki bir fıçı kestane balı, çok olsaydı varil verirdik ne yapalım::))
Yemekten sonra sohbet ediyorduk, bir ara tek tük yağmur düşmeye başladı, heralde yağmur yagacak filan derken öyle bir yağmur bastırdıki anlatamam, etrafı toparlayıp arabaya girene kadar sucuk gibi ıslandık. Bu kalfada birr güdümsüzlük hep sezmişimdirde bir türlü yüzüne diyemiyorum...
Arılıkta öğleden önce çardakta yatmak oldukça keyifli serin oluyor sinek ve karınca olmuyor, öğleden sonra kiremitler kızıyor ulu meşe ağaçlarının altına gidiyoruz, rüzgar alan yerler çok süper.

Bu hafta sonu çardakta yatıyorum, bir kçşede bir şeyler oluyor, yarasa siz üzerine gitmediğinizde asılı duru ve hiç yer degiştirmez.
3 Tane yarasa var, gerçi kimin ne yaptığını çözemedim ya neyse. Sürekli bir uçuşma biri birisine konuyormu biniyormu belli değil.
Hangisi disi yada hangileri, bir yarasanın çift eşimi, çift kocasımı var?
Biraz yakınlarına gittim ne yapıyorlar diye, bu seferde uçup uzak köşeye gidiyorlar, sonuçta anladığım kadarıyla bunların sanki çiftleşme zamanıydı, nerde doğurur, nerede taşır, sonuçta memeli hayvan, velhasıl çözemedim::((
Misafirimiz ilk eğitimlerini anlamaya başladı, larva transferi yaptı, arılıktaki işleyişi gördü, olumsuzluklara ne gibi müdahale ediyoruz onları gördü. Sonuçta koşturan benim, ve belli bir süre sonrası dinlenmeye çekiliyorsun. Manos 37-38 dereceden gelmiş bu sıcaklık ona dokunmuyor, biz ise 28 derecede bitiyoruz::))
Ana arı kutularındaki çöküş hala sürüyor, hala kutuların yarısına mudahale edemedim. Mudahale edilenler normal seyrine dönüyor ertesi günü doğmak üzere olan meme veriyorum.5-6 Kovanda meme besletiyoruz kutulara yetmiyor, bu duruma bir şey denedik onun için düştük, pratik bir şey bulmuştum, normal işleyisi daha kolaylaştırıyordu...
Haftalık ana arı sayısı bayağı azaldı, ancak bayrama eski duruma gelmesi imkansız, sağlam kalanlardan ana arı toplarım, sönenlere şimdilik hiç dokunmuyorum.
Sezon sonuna ise tüm gözler faal olarak kışa girercek inşallah.
Bir hafta sonunu daha geride bıraktık, iftarı gündüzden arılıkta yapalım diye planlamıştık, akşama elim kolum düştü, birde yemek yapacan, bu çekilmez, herkes evine gitse daha iyi olacak deyip Gebze'ye dönüldü. İftarda hiç bir şey yemeden bu yıl üç bardak peşi peşine su ne gitti anlatamam::))
Manos şapka ve zeytin yağı getirmiş, zeytin yağının birisini sayın Turunç beye verirsin diyor, görürsem söylerim dedim, başka işimiz yoktu::))
Adam taşıp dağılmış zaten, birde yağ verip, yangını körüklemeyelim dimi???

15.07.2013

RAMAZAN VE ARICILIK...

Ramazan ayında arıcılık o kadar zor ki, biz bu işi hobi ayarında yapmaktayız, yüzlerce kovanı olup bu işi meslek olarak yapanlara Allah yardım etsin.
Akşama kadar klimalı yerde çalışıp, mesai sonrası arılığa gidiyoruz, gidip iftara geri dönsek hiç vakit kalmıyor bu nedenle iftarı orada yapmaktayız. Akşam serinliğinde fazlada zorlanmıyorduk. Zaten 2 saat ancak çalışıyorsun arada yemek hazırlıkları filanda oluyor.

Hafta sonu cumartesi pazar ful gün çalışma yapacaktık bittik.
İlhami abi bir ara baktım kayıp yattığı ağaçların altında yok diyorum bu nerede?

Bir baktım, kuyuda buldum, kuyu buz gibi serin oluyor, ayakları suya sokmuş, dedim bak dikkat et sen suya gir ama su sana girmesin::))

En çok kızdığımda iti ben besliyorum, İlhami abinin yanından ayrılmıyor. Sanki Tarkan ve kurt gibiler, içten içe ite kinlenmeye başadım....

Ramazanda arıcılık çekilecek gibi değil, birde olumsuzluk çok ise zaten kafadan bitiyorsunuz, cumartesi günü ful arılıkta olmamıza rağmen düzgün çalışamadık, büyük oranda kutularda sönme var, terk var ve siz olumsuzluklar karşısında çöküyorsunuz. İlk defa cumartesi bu yıl iftarı evde yaptık.

Pazar günü ise olan olmuş plan yapıldı ve müdahale edilecek, sabah 7 de arılıktayım öğleye kadar çalıştık, sonrası gene yatış...


Hafta içi öğlen paydoslarını da değerlendiriyoruz::))
Sırlı bal.
Dr.İsmail abimin sırlanan ballarını hasat ettim, bir çıta bala el koyacağım ama bir türlü gönlüm el vermiyor....
Zaim abimin kütük rayına girdi, arılar ful çalışıyorlar....
Göçebe bahçeme bir haller oldu, gece komşunun keçileri girmiş, bir çok fide biber sadece sap kalmış::((
Bir ay uğraş hazırla gelinen nokta......

Bahçe berbat oldu, bazı saplarında filiz verecek yeri yok, çok erken koltuk altı almanın zararlarını görmüş oldum...
Bu işte kalfam Muhteşem'in parmağı olduğunu düşünmekteyim, sırf gıcıklığına komşu çobanları ayartmış olabilir, kendisi ile tarım ürünlerinde yarışmak taydık, ama ben hala yarışa devam ediyorum, fidelerin sapı kalsa bile, biline......

10 gün içinde yoğun bakıma alınan bahçede bazı domateslerde düzelme başladı, domatesler yeniden döküm veriyor....

Bir akşam üstü arılıktaki çadırımızda bir misafir var....
Muhtarın yardımcısını aradım, bir oğlak var bu gün kim geldiyse haber var gelip alsın.
Arılığın hemen dibinde iki kardeş çocuklarının sürüleri var birbirinden ayrı fakat ağılları yan yana. İlyas abi koşa koşa geldi, dün bunu kaybetmiştik muhtarın oğlağıydı dedi, çakallar veya köpekler yemiş diye umudu kesmişmiş::))
Oğlağı alıp sevine sevine geri döndü.
Bu yıl Trakya işini son anda iptal ettik iyiki de gitmemişiz.Ana arı kutuları durma noktasına kadar geldi, bir sürü kayıp var, sönen veya terk eden gözlere hiç bir şey yapmıyorum, durumu kritik olanlara müdahale ediyoruz. Bu seferde arka planda plastik çıtaya çalışan 15-20 civarındaki ruşetleri çökerttim::((

Trakya ya gidemeyen 15-20 çıtalık kovanları hemen parçaladık, bir taraftan meme besliyorlar bir taraftan plastik çıtaya çalışıyorlar. Ruşet olup plastik çıtaya çalışan sayı 40 adedi buldu ama oldukça zayıflar.

Hedefim 50 tane ruşeti yarım plastik çıtada çalıştırmak, ruşetler ful olduklarında 13 yarım çıta alıyor, problem olan göze balmı lazım arımı lazım, yavrumu lazım, gidip alıyorduk ama yedek kulubesi zayıf kaldı ve acayip bir çöküş yaşıyorum. Kutuların toparlanması 1 ayı bulacak, anasını alamasam bile kışa tüm gözleri analı sokmak istiyorum, bu sistemi kurabilmek için Aydıncıkta baharın 3 kişi 1.5 ay ful çalışmıştı. Siz bir taraftan işleri toparlamaya çalışıyorsunuz başkalarının dedi ise sadece kendisini düşünmek, anada ana.....
Gerçi herkes haklı, bereket son zamanlarda sipariş almayı kesmiştim. İnşallah bayrama kadar olumsuzlukların büyük bölümü düzelecek. Müdahale ettiğimiz gözlerin yıl sonuna kadar sorunu olmayacak. En son sönen gözlere gereken yapılacak. Yeter ki ruşetler işlesin...

Benim sitemimde plastik çıtaya çalışan ruşetler bir takımın yedek kulubesi niteliğinde, yedek kulubesini zamanında güçlendirmediğimin cezasını çekiyorum, bir sürü ruşet arı aylardır boşa normal çıtada yatıyordu::((


Bunca olumsuzluk arasında bizleri mutlu eden mesai arkadaşım Metin arılıkta. Biz çalışırken yemekleri hazırladı, semaveri kaynatıp çayı demledi, kendisi çay içmez::))
Neskafe hastasıdır...
Arılardan korkmuyor, diyorum git sokacaklar beni soktular onu sokmadılar.


Ben çocukluğumdan itibaren 15 yaşından itibaren gurbette tek başına çalışmış biri olduğumdan, yemek yapmasını oldukça iyi bilirim::))
25 Yaşında evlenmiştim, bu süre içinde, yemekti, bulaşıktı, çamaşırdı, hep kendim yapmışım, iftarda yemek hazırlarken o günlere gitmeye başladım::))
Bekar işi yemekte fazla bulaşıkta olmaz, tencerede pişir kapağında ye...
Pazar akşamı iftar menüsü hazır, hocanın ezana başlamasını beklerken çektiğim resimlerden.
İlhami (Tarkan/Kurt) abide yerini almaya geliyor, ped şişeye su doldurup, bir poşete koyup, yanına birazda taş koyup kuyunun dibine atıyoruz, kuyu doğal buzdolabı, su o kadar soğuyor ki anlatamam...
Bu buluş İlhami abiye ait...
Ramazan da oruçlu iken arıcılık çekilir gibi değil ama işin devir daimi için elimizden geldiğince arıcılık yapmaya devam.....

8.07.2013

BEYKOZ İLÇE TARIMDAN, UYGULAMALI ARICILIK EĞİTİMİ...

Beykoz Akbaba köyü, uygulamalı arıcılık eğitimi hatıra fotosu.
Eğitimde ana arı üretme metodları işlendi ağırlıklı olarak.
Mevsim itibari ile ramazan girmeden son pazar günü, bir çok insan başka etkinliklerdeydi, nişan,düğün, veya son kez bir ramazan gelmeden piknik, bizim kalfa bile kız istiyordu, Adapazar civarlarında::))
Arkadaşlarımızdan kimse yoktu diyebilirim, Akbabalı Saim bile bir görünüp gitti, çok yakınının bir merasimi vardı.Beykoz belediyesi sunumları baştan sona videoya aldı, belediyenin sitesinden yayınlayacağız dediler.

Ana arı üretimi ile alakalı paylaşımım bu sitede tüm teknikleri ile var.
http://anaariuretmek.blogspot.com/
Beykoz Akbaba köyü muhtarı Yüksel bey. Oldukça faal ve acayip girişken bir muhtar
Yüksek Ziraat Mühendisi Dr.Bahri Işık. Beykoz ilçe tarım ve hayvancılık müdürlüğünün çok faal kişilerinden birisi. Ramazan girmeden açtığı 8 ayrı branştaki kursların bittiğini söyledi. Misafirlere hoşgeldiniz konuşması yapıp beni mikrofana davet etti.
İlk defa sunum yapıyorum, hiç bir hazırlık yok, açık alanda yapılacaktı sonradan salona alındı. Eğitimin yapıldığı yer okul, slayt resim gösterebiliyorum ama bakanlık blogerlere interneti kapatmış. Bir başka yerden hemen gerekli resimleri indirip masadaki bilgisayara attık.Konu ana arı üretim teknikleri.
Konuşmama şu tanımı yaparak girdim, arıcı arıları yöneten kişidir, siz arıları yönetemiyorsanız arı sizi yönetir. Benim arımdan şu kadar oğul çıktı diyenler arıları yönetemeyen kişilerdir dedim, tabi bazılarının işine gelmemiştir...
Arıcı kovanlarına oğul verdirmemelidir, arı çogaltacak ise kendisi kovanı bölecek, yani arıyı yönetmek budur, olaya elinizi koyacaksınız...
Cihan Sancak ve İlhami abim.
Forum üyelerimizden Çetin bey ve ilhami abi sohbet ederken.
Sunumun başında larva transferi, ve yapılması gerekenleri resimli olarak anlattım. Soruları aldım onları cevapladım.
Ana arı üretiminde larva tarnsfer edemeyenlere Miller metodu ana arı üretim şeklini gene resimli anlattım.Başka ana arı üretme tekniklerini anlattım, gene soruları cevapladım, mola verelim ikram var çay pasta kimse yerinden kalmıyor, soru varmı yok, o zaman bir nefes alaım::))
Birinci sunumu bitirdik, birazdan arı sütü üretimi ve peşinden larva tranferi uygulaması olacak.
Ara verdik Bahri abi oldukça rahatladı, çek beni Ali abimle diye İlhami abiye espiri yaptı.
Minik bir arıcı adayı, babasıyla gelmiş.
333 de dedim diyememiş::))
Gebze den bir kaç gün önceden hazırladığımız transferler ve larva götürmüştüm. Arılar okul bahçesindeler.
Yeniden salondayız, Bahri bey işlenecek konuyu anons ediyor. Önceden hazırladığım arı sütlü ve larvalı çıtayı elden ele gezdirip tüm katılanların görmesini saplıyoruz.
Meraklı arıcılar çıtayı dikkatlice inceliyor.
Apimaya firması iki yeni ürün tanıttı bunlardan birisi, arı sütü vakumlayıp şişeye arı sütünü depoluyordu, bir digeri ise arı zehiri üretiminde kullanılıyor. Apimaye firmasının aracılığımıza en büyük katkısı, plastik tabanlardır, şimdi başka firmalarında bu altlıklardan yapması rekabeti artırdı. Bir kaç firmanın bu işe girişmesi tabanların ne kadar tuttuğunun zaten göstergesidir.
Apimaya sitesine link verdim sitede sorunlar var, engelli ve yasaklı sitelerden site gösteriyor, kim yetkili ise bununla ilgilenmesi lazım, apimaya firmasına duyurulur...
Arı sütü göstersi bitti, şimdi larva transferi nasıl yapılır, herkesin göreceği şekilde hem anlatıldı hemde uygulandı. Bu işte kaşık çok önemli uç çok esnek olmalı. Birde bu işin antreman bölümü olmalı boşa çok transfer yapmalısınızki gerçek iş yapılacağı zaman süre kısalsın.
Bu işide anlamayan kalmadı, fakat bazı kişiler göz mevzusunu bahane ettiler bende onlara miller metodu kullanın dedim...
Zaten konu içinde işin inceliklerini anlattım, transfer yapılacak çıta daha yumurta iken anasız kovana verilip tüm yavrulu çıtaları alınırsa, çatlayan yumurta, larvaya dönüştüğü andan itibaren arı sütü ile beslenecek ve larvalar süt içinde kalacak, böyle bir larvayı almak çok kolaydır. Hem sulu aşılamayada gerek kalmaz.
Gelenek arıcılığı yapanlara yaptıklarımız anlattıklarımız çok ilginç geldi, bir çok kişi tabir yerindeyse şok oldu::))
Bahri bey ve İlhamiğ abim.
Son sunumum suni tohumlama ne işe yarar, gelişmiş ülkelerde oldukça yayın olmasına rağmen ülkemiz bu konuda neden geri, bunların degerlendirmeleri yapıldı. Suni tohumlama safların korunmasında ve ıslah programlarında kullanılıyor.
Ülkemizde arıcılık adına hiç bir ıslah çalışması başlatılıp bitirilememiştir. Bizim çalışmalarımız bir çok kişiyi gaza getirmiştir. Bir çok kişi alet yapıyor, bu işte sorumlu olanlar sorumluluklarını hatırlamak zorunda kalıyor. 40 Yaşında internetle tanışıp, 6-7 yılda geldiğimiz konum herkesi zaten şok ediyor. Suni tohumlama konusu zaten arıcılar için o kadar önemli degil ama önemi bilinsin diye işlendi, katılan arıcılara kovanlarındaki arıların cinsini sordum, kimseden ses çıkmadı sadece arımı arı dediler...
Arıcı kovanında ne var bilmek zorunda çağdaş arıcılık bunu gerektiriyor.
En son apimaya firması arı sütü ve arı zehiri ile alakalı cihazları tanıttı. Arı zehiri felaket paralara satılıyormuş, geçmişte polen bile bilinmiyordu, şimdi herkesin dolabında polen vardır, ilerleyen zaman diliminde arı sütü üretimi ve zehir üretimide artacaktır.
Apimaya firmasının sahibi Muzaffer bey katılımcılara teşekür konuşması yaptı.
Etkinlik için canla başla çalışan Muhtarımız Yüksel ve Bahri beye teşekür ediyorum, güzel bir organizasyon yaptılar.
Arıcılık eğitimine katılan arıcıların anı fotosu.

Koştura koştura Beykoz'dan ayrılıp arılığa geldik, biraz uzandım, sonra hazır ana arı aradım, hazır ana arı  sayısı her geçen gün azalıyor, kayıplar fazlalaşıyor, mevsim ilerledikçe bir sürü olumsuzluklar olmaya başladı bazı postalar tamamen yok oluyor, ayın 17 de dagıtılan memelerden çıkan ana arılar yumurtaya girdiler, 19 da dagıtılan memelere bir şeyler oldu, bazı analar kayıp, kayıp olmayanlar yumurta atmıyor, ayın 21 de dagıttığım memeler gene yumurtaya girdi, ilk defa böyle bir olumsuzlukla karşılaşıyorum, yavaş yavaş kutularda sorunlar çıkmaya başladı, 50 civarında kutu gözü söndü, acil önlem olarak 15 ruşet kutulara plastik çıta, bal ve yavruya çalışıyordu, bu ruşetlerin sayısı şu an 32 taneye çıkardım, en az 50 ruşet bu işe çalışmalı, kutu gözlerine acil takviye yapmaya başladım, zayıf gözler sorun çıkartıyor.