Bazılarına avans verdik...
Mutlu olsun üzülmesin...
Gel gör, kimselere iyilik yapılacak gibi değil, güya bizimle yarışıyor ya, bir bebe terliği bulup, kıvırcık fidelerinin yanına koyup foto çekmiş...
Gerçi anlamayana ne anlata bilirsin ki.
Hz. İsa Aleyhisselama sormuşlar, ölüyü diriltmekten daha zor şey nedir diye...
Cevaba bakın.
"Anlamayana anlatmak" demiş...
Arıcılıkta bu tür kişilerle oldukça çok karşılaşıyoruz. Bu konuda hocamı tenzih ederim, konu bizi başka yerlere götürdü.
Arıcılıkta adamın ufku çapı kadardır, kendisi bir şeyi yapamıyorsa başkaları da yapamaz. Biz her ülkedeki arıcılığı inceliyoruz.
Geçenlerde arkadaşlarla bir konuyu görüşüyorduk, Hollanda da bal ortalaması 300 kilo üzeri.
Bizimkiler hemen itiraz ediyor öyle şey olmaz. Durumu inceliyoruz, kanola açmış arılar 4-5 katlı. Bizde kanola açtığında arı 2-3 çıta dolayısı ile bu arıdan bal almayı bırak arıyı yaşatma telaşına girilmiş. Birde arıcılarımız diyorki arıya petek yetiştiremiyoruz neden bal akıyor da ondan başka zaman niye arı petek örmüyor.Aslında güzel bir örnek oldu... İki üç çıta arı ile arıcılık yapanın ufku ne kadar açık olabilir...
Darıcadaki kıvırcık seramız...
Çok yönlü bir kişiliğimiz var, bir çok hobimiz var...
Baştan sauna gibiydi, biraz bocaladık, sora toparladık.
Darıcaya yağan kar zor tuttu ertesi gün kar yoktu...
Yani her tarafı kırıp geçiren kış darıcadaki etkisi bu kadardı diyeyim...
Bahçedeki otları bile katamamış, yağış genelde yağmur ve sulu kar şeklinde oluyor.
Bizim baklaları yağışlar yatırmış...
Ekmiş olduğum pırasa her şeye rağmen gelişiyor. Demek ki soğuk pırasayı pek etkilemiyor...
Bir kaç gün dışarı çıkamayan arılar cenazelerini mezarlığa götürememiş ve çıkışa bırakıp içeri gitmişler.
Ölenlerin içinde sökülen arılarda var yaşlı arılarda var.
Aslında ölüm herkes için.
Karda kışta insanlar ölmüyor mu? ölüyor.
Ölüleri biz görmeden uzaklara attıkları için görme şansımız olmuyor, ne zaman hava şartları bozuyor hava soğuyor cenazeler uzaklara götürülemeyince bu kovanda çok ölen var diyoruz, ölüm sürekli var zaten biz görmüyoruz hepsi bu...
Bir kaç gün önce sela duydum her taraf kar ve buz gibi hava.
İçimden ölecek zamanı mıydı dedim, sanki ölen kimse isteyerek öldü...
Bizde bir gün öleceğiz, nerede ne zaman kimse bilmiyor...
İnsanlar haricinde her şey öldüğünde defter kapanıyor ama insan hesaba çekilecek. Hesapta ise işimize yarayanlar sevaplar. Sevap dünyadaki para altın gibi bir şey...
Birisinin sende alacağı var, sevap çoksa ödeyeceksin yoksa karşıdakinin cezasını çekeceksin, ceza da yanma...
Yapılan hiç bir iyilik ve kötülük kaybolmayacak. Hatta bu konuda ayet var en küçük tohum hardal'dır, ayette yapılan iyilik minicik te olsa hesabınıza işleniyor...
Hesabı tutan ise yaratan. Yapmış olduğunuz kötülğğe bir günah yazarken, yapılan her bir iyiliğe en az 10 ile 700 sevap verebiliyor...
Birisine bir şey öğretin, öğrettiğiniz kişi bunu başkalarına öğretsin, bu işe baştan siz sebep olduğunuz için sevap alıyorsunuz. Yani ahiretteki lazım olan akçelere sahipsiniz...
Bildiklerim yıllardır bunun için önemle paylaşılmaktadır.
İnsanlara bir şeyler öğretebilmek, birisini düşündürebilmek, birilerini güldürmek tebessüm ettirmek çok ama çok önemli...
Kızanlar yok mu elbette olacak....
Hatalarım yok mu elbette var.
Sonuç sizin doğru bildiklerinizi paylaşma niyetiniz...
Allah sonumuzu hayırlı eylesin, müslümanın bir diğer görevi tüm insanlık için bu geçerlidir, iyilikleri yayacak, kötülüklere engel olmaktır...
Elimizden geldiğince arıcılara doğuları aktarmak için arkadaşlarımla mücadele verdik, başarılıda olduğumu düşünüyorum.
Dün bir arkadaşım dedi ki geçen yıl nisan ayında Ali Türk ismi 9 binden fazla aratılmış...
Bunun müthiş bir rakam olduğunu söyledi...
Demekki birileri bizi önemsiyor.
Verdiğimiz mücadele hedefe ulaşmış...
Yazı cuma hutbesine döndü :)
Blogumda günlük tıklama sayısı, bilgisayar bazında 800 ortalaması vardır.
Yeni haber yaptığımda 1000 ayrı bilgisayardan giriliyor.
Aylık trafik ise 25 bin civarıdır...
Çok şükür, bir sürü kişi yaptığım yayınlardan günlük bir şeylerle meşgul olabiliyor bu devamlılığı yakalamak oldukça zor...
Biz dönelim arılığa....
Bu yılın varroa şampiyonu Akdeniz arısının çekmecesini çektim bir tek varroa yoktu, bir hafta önce buradaki kovanlara oksalik asit damlatmıştım.
Bir kaç çekmece daha baktım bir çekmecede 3-4 tane varroa vardı...
Son anda iyi mücadele etmişim, oksalik asitte işin sağlaması oldu.
Arılar bir kaç gün dışarı çıkamayınca cenazeler kaldırmamışlar ve ortada kalmışlar...
Ölüler arasında özellikle varroa maduru aradım bulamadım...
Bir başka kovan önü daha....
Darıcadaki ekilen kanola fideleri...
Çilekler biraz renk değiştirdi, kar işlerine gelmemiş sanki...
Hafta içi yemek daveti aldım.
Yemekte tavşan eti var.
Resimdeki avcı ise Ali Yüksel....
Bir kaç kez ava gitmiş av bulamayınca oturmuş, bilgisayarın başına, başlamış vurmaya, bu gün 3 ördek, bir kaz, ertesi gün iki tavşan, üçüncü gün domuz, İnterneten resimleri indirip paylaşıyor...
Sonra gerçek av vuruyor kimse inanmıyor, dedim bak bir daha avları internetten vurma:)
Tavşan çok kanlı olur, genelde kara yatırırız, kanı çıksın diye...
İki kez kara yatırıldı genede kanlı.
Mobilya cilacısında güzel bir tavşan yahnisi yaptılar...
Bizede yemek düştü...
Sevabına yedik gitti...
Pazar günü darıcadaki kara bakın birde Pelitlideki kara bakın.
Darıcayı dolaşıp Pelitliye geldim. Hava sıcaklığı 4 derece filan.
Arılar salkımda...
Çoktan beri Gebze civarında böyle kış olmamıştı...
Tam oksalik asit damlatma zamanı.
Bir hafta önce darıcada işi halletmiştik burası kalmıştı.
Marmara bölgesi için tam zamanı....
Plastik çıtalar, stokları çıta dar olduğu için biraz daha çabuk bitiriyorlar....
Birde bu arılar sezonun en son toplanan arıları. Bir kaç göz birleştirilip oluşturuldu.
Zaten 10-15 gün sonra invert şurup ile beslemey başlarız...
Standar çıtalarda sorun daha az.
Arı çıtadaki stokların bir kısmını bitirse bile büyük bölümü geride yedekte beklemekte, plastik çıtada tavana çıktığında birde yavru yaparsa öbür çıtalara geçişlerde sıkıntı olmaması için invert vermeliyim.Belkide evham yapıyorum ama yarım çıtalarda rizikoya girmemem gerekiyor...
Bazı arılar daha hareketli, bu arılar arılığımda yeni ve test ediliyorlar, kovanlarda aynı diğer arılar yatarken bunlar çalışıyor. Salkıma çok geç giriyorlar...
Bu yıl yaklaşık 4 litre oksalik asit çözeltisi kullandım.
Oksalik asit çözeltisi taze yapılmalı, bir ara bir hafta içinde yapılan çözelti verilmeli deniliyordu.
Arılığa gitmeden yapıyorum ve servis, nasılsa ucuz...
Bir kovana fareler yuva yapmışlar, koloniyi duman etmişler...
Birisi kaçtı ikisini öldürdüm...
Bu resimde ilginç.
Çıtaların üzerine gelen örtünün altında ağ kurdu vardı.Hemde 3 tane ocak ayının 10 da ağ kurdu....
Arılıkta Darıcada yetiştirdiğim son karpuz var. Hani daha karpuz keseceğidik diyorlarya, malzeme dolabını açtım baktım karpuz duruyor fotoladım...
Gelelim organik asitler konusuna.
O kadar yayın yaptık videolar çektik arıcılar hala bu hava kovanmı açılır diyenden tutunda bu asidi nereden buluruz diyene kadar sorular kesilmedi.
Resimde adamların telefonu var.
İnternet sitesi var.
İş yerlerinin açık adresi var.
Buradan, invert şurup için krem tartar dediğimiz Tartarik asit başta olmak üzere, Oksalik asit, Formik Asit,Sirke asidi, hepsini temin edebilirsiniz...
Oksalik asit perakende fiyatı kilosu 7 lira.
Bir arıcı arkadaş bir dozunu çok yüksek fiyatlara satıyorlar diye yorum atmıştı.
50 Kovan arıcı olana, 1 kilo oksalik asit 30 yıl yetiyor.
Birer hafta ara ile yaklaşık 200 den fazla bölme veya kovana oksalik aist damlattım.
harcadığım asit miktarı 140 Gr.
400 gr da şeker.
Oksalik asidin maliyeti 1 lira diyelim yuvarlak olarak.
Yarım kilo şekerinde fiyatı 1.5 lira diyelim.
2.5 Liraya 200 bölmeye yetiyor...
SLM...
YanıtlaSilSayın Bakanım.
Hutbe felan demişsin ama gayet olumlu bir yazı olmuş.Anlayana ders çok...
Yeni trend , arıların kışa katlı girmesine ne gerek varmış...
Öyle ya , katlı oldukları için fazla bal yiyecekler ya...
Üstelik bir de bunları strafor kovana koydun mu , şimdi bir de yavru yaparlar ve de daha fazla bal yerler ya...
Yurdumun insanı ...
Ne desem bunlara az yaaa...
Ondan sonra bal olmadı , şundan bundan vesair vesair...
Hollandalı arıcı da olur , çünkü adamlar sadece arıyı koyup izlemiyorlar.Resmen çiftçilik yapıyor ve arazilerini arıya göre ekiyorlar...
Bizimkilere sorsan alayı şekerdir yaa...
Yazdıkça beynime kan hücreleri daha fazla hücum etmeye başlıyor , ipi ucunu kaçırabilirim.
Anlayan anladı zaten...
SLM ve Muhabbetle...
Slm Yusuf bey...
YanıtlaSilBir şeyler yaparken insanların hedefi olmalı, benim bir çok hedefim olmuştur, bu hedefleri birlikte götürüyoruz.
Hedefi olanlar yükselir bir şeyler ortaya koyar...
Havaya ateş etmek gibidir boş çene çalmak, bize rakip olanlar habire boşa atış yapıyorlar...
Biraz Müslümanların asli görevlerini hatırlatmaya çalıştım, zaten insanlıkta bu vardır...
Arıcılıkta eski nesilden bir şey olmaz. Yeni gelenler iyi donatılmalı...
Ufukları açık olmalı, 4-5 sene önce üniversitede bile suni tohumlamada başarısız oluyoruz diyen akademisyenlerimiz artık söylemlerinden utanıyor...,
Sıradan birileri bazı şeyleri sil baştan yeniden yazı verdi...
İster anlasınlar ister anlamasınlar, bazılarını kendi hallerine bırakalı çok oldu....
Sağlıcakla kal.
Sevgili ustam bu gün bir fıkra dinledim senin şu kıvırcık konusuna cuk oturacak anlatayım bari :))adam karısından öğlen yemeğine kurufasulye pişirmesini istemiş, karısıda beni sinemaya götürürsen yaparım demiş. Neyse uzatmayalım öğlen kurufasulyeyi yemişler akşamada karıkoca sinemaya gitmişler. Filmin bir yerinde kurufasulye gaz yapmış adam tutamıyor karısına kimseye duyrmamaya çalışarak "hanım bir kuş uçurabilirmiyim" demiş hanımıda durumu anlamış tabi buyur beyuçur demiş adamcağızda koyvermiş:)) aradan bir süre geçmiş gene sıkışmış tekrar hanımına "hanım bir kuş uçurabilirmiyim" demiş hanımı tabi olarak buyur demiş. üç dört derken beşinci kez "hanım bir kuş uçurabilirmiyim" deyince arkadan bir el adamın omzuna dokunmuş bana bak o kuşu bir daha uçurursan onun yuvasını bozarım demiş:))) şimdi kıssadan hisse bir gün Darıcaya gelirim o serayı dağıtırım haberin olsun:)) Şimdi bunun üzerine arıcılık konusunda söylediklerine ne desem az gelecek ama şunu diyeyimki anlamayanları kendi hallerine bırakmak en iyisi galiba.. Sağlıcakla kal abi.
YanıtlaSilMuhteşem abi bu nasıl sinema nasıl kuş uçurma beya... :)
YanıtlaSilSeramız darıcada, buyur gel banada haber ver, sana yardımcı olabilirim :)
Gelmişken birazda enginar filan toplarsın acele etme bu yıl acayip enginar yiyeceğiz, mahsul bol olacak...
Anlamayanları kendi hallerine bıraktık gitti zaten...
Sağlıcakla kal.
Ali abi selamlar;
YanıtlaSilBildiğin üzere 5000 avro (14 bin türk lirası) sadece damızlık ana arı teminine yatırım yaptım. Şimdi biz aptalmıyız da bu kadar yatırım yapıyoruz. Hadi bizi geçtim avrupada damızlık ana fiyatları ortada. Buckfast F1-F2 ana satıcı biriyle konuştum.
Buckfastın F1 ve F2 si en az 100 avrodan başlıyor bunlar adada çiftleşmiş saf mahiyetinde. Dedim bana safını ver fiyatı neyse veririm. 3000 avro dedi yazı ile üç bin avro.
Avrupadaki Türk arıcılara sordum dediler ki o anaları kendi aralarında paslaşıyorlar bize vermezler çünkü çok değerli.
Buckfastın veya karniyolun her avrupa ülkesinde temsilcisi üreticisi var.
Elindeki arı daha 15 çıta olmadan oğula giden bir arıcıya mümkün değil biz 300 kg balı anlatamayız.
Vay efendim avrupalı 15 kg şurup veriyormuş sende verme o 2 katlı kışlatsın sen 5 çıtada kışlat. Sanki o adamlar şurup vermese bal alamayacak. Böyle bir algı politikası yok.
Ordaki arıcılar max. bal nasıl alırımın derdinde, bizdekiler daldan oğulu nasıl alırımın. 100 kg balın yarısı zarar olsa ne olur.
Velhasıl ağzı olan konuşsun boş konuşuyor bomboş hemde.
Hayırlı günler...
Fatih Aleyküm selam...
YanıtlaSilBoşu boşuna niye bu kadar paraya kıydın beya...
Arılığındaki en iyi arıyı niye damızlık olarak kullanmıyorsun :)
2008 Yılında Pınarhisara gitmiştim.İlçede bir ana arı üreticisi vardı.
Trakya karniolu üretiyordu, oradakilere sordum nasıl yapıyor diye. Birlik bazı arıcıları seçmiş demişki bize ana arı üreteceksin.
Girmişler arılıga, demişlerki hangi arıların iyi bal verdi, arıcı da göstermiş. Gösterilen kovanlara hemen damızlık tabelası takmışlar...
Ertesi sene üretim yapıp birlik vasıtası ile piyasaya sürülmeye başlanmış ve hala bu sistende devam ediyorlar.
Hatta o yıl pınarhisara 1000 civarı Ankara dan ana arı almıştı, bal birliği, güya burası izole bölge...
Bunları bizlere aktaran kişiler hala sağ...
Bak ülkemizde damızlık ne kadar basit ve kolay, yazık olmuş paracıklarına...
Bu yabancı ülkelerdeki arıcılarda kafayı yemişler, yav 3 bin avroya damızlıkmı olur :)
Bizim hocaları neden yabancılar örnek almıyor bilmem...
Yada bizi bunca yıl bizim hocalar nasıl uyuttu anlamıyoruz...
Birde 3 bin avro versen de damızlığı vermiyorlar, ne garip değil mi...
Biz geçmişte 3 bin avroya yakın para harcadık ve bu işin sonunun olmadığını görüp suni tohumlamaya sarıldık. Kendi damızlıklarımdan üretiğim anaları sende kullandın başkalarıda kullanmaya devam ediyor.
Sağlıcakla kal.