Cumartesi Bekir Gültekin'i buldum ve ertesi güne anlaşıp arılıgında yapılması gerekenleri geçte olsa yapmaya çalıştık.
Çalışırken dedimki, eski hacım vardı, birde yeni hacım var, senin adın ne olacak dedim, taze hacı dedi::))
Taze hacının haberleri daha sonra karşımızda olacak.Şimdilik bu kadar yüz görümlüğü yeter sanırım.
Hafta arası bir akşam üzeri İstanbul'a gittim. Tornacıyla bir görüşmem oldu, Almanya'dan gelen suni dölleme sırıngasını alete monte edilmesi için bıraktım. Aracımın olmaması başka sebeblerde var, suni dölleme cihazının bitirilmesi konusunu uzattı. Ayrıca şırınga o kadar basit bir şeyki, adam insülin enjektörüne metal bir kap yaparak 120 avroya bize çaktı. Bu enjektör o kadar basitki. Tabi elinize alıp incelediğinizde bunu anlıyorsunuz. Daha önceki insülin onjektörünün pistonunu taktım hiç bir fark yok, ne diyeyimki, en basit şeylere bile dışarıya mahkumuz. Fakat çok yakında cıhazımız teslim edilecek ve bir ilki daha gerçekleştiriyorum, Ülkemizde yapılan anaarı suni dölleme aletini göreceksiniz. Tornacı Nazmi abi orjinalini getir bire bir yapayım diyor. Düşünün bu konudada dışarı paralarımız gidiyor ve bu işle ugraşanlar hiçmi düşünmedi bu konuları bilemiyorum.
Asıl anlatmak istediğimse, İstanbula giderken, Kurtköy, Sabihagöçen havaalanı civarı, Sultanbeyli, Paşaköy civarları o kadar pürenlikki. O kadar baktım hiç kovan göremedim, sadece Paşaköyden Şile yoluna çıkarken sağda bir iki yerde kovan vardı. Fakat tepeler pespembeydi.
Asıl anlatmak istediğimse, İstanbula giderken, Kurtköy, Sabihagöçen havaalanı civarı, Sultanbeyli, Paşaköy civarları o kadar pürenlikki. O kadar baktım hiç kovan göremedim, sadece Paşaköyden Şile yoluna çıkarken sağda bir iki yerde kovan vardı. Fakat tepeler pespembeydi.
Hemen bu noktadan geriye dogruda Mustafa Kabaoğlu hocamızın arıları vardı, Mustafa abi kovanlarını yaklaşık 15 gün önce buradan istanbula kaldırdı. Kendi söylemlerine göre sağlam bir arı kalmadı diyor , Gebze'ye getirdigi arılardan için.
Bazıları arıların sönme nedenlerine hastalıklarıda eklemeye başlayınca ben bir açıklma yazısı yazdım. Bu bir çok arıcının çözemediği bir hadisedir.
Açıklama yazım bu linkte. Ayrıcada Vecdi abiye verdiğim cevap linkin devamında var.
http://organikaricilik.blogspot.com/
Arıcılılıkta kovan içindeki arı ailesinin açılımını en iyi izah etmeye çalışmak için kovan içindeki zincirden bahsederim. Bu zincir, benim söylemimdir arının doğduktan sonraki ömrü 40 gün, (kış salkımında 8 aya kadar çıkabiliyormuş arı ömrü)kovan içinde bebekte olacak, çocukta olacak 20 günlük iç hizmetleri yapacak, 20 günlük dış hizmetleri yapacak bir zincir gerekiyor. Bunu daha önce bir çok yerde izah ettim.Mustafa abinin arılarda bu cincir koptu, yavru yeri olmayınca tüm arılar tarlacı, iç hizmetleri kim yapacak, anaarı yumurta atsa onlara arı sütünü salgılayacak genç işçiler yok, dışardan bal getiren tarlacının ağzından balı alacak gene iç hizmetlerde çalışacak gençler yok ve kovanlar gümledi. Bir tarafta benim arım gelişirken bir tarafta mühiş çökme var, çok yazık oldu. Bakıyorum bu çökmeye ve sönmelere sebep arıyorlar. İş hastaklığa gelince mudahale etmeliyim diye yazdım bu yazıyı. Bu dediklerimi kimse önemsemiyor ve çözemiyor, yılların arıcısı olmanız, her şeyi bilirsiniz anlamına gelmiyor.
Arıcılılıkta kovan içindeki arı ailesinin açılımını en iyi izah etmeye çalışmak için kovan içindeki zincirden bahsederim. Bu zincir, benim söylemimdir arının doğduktan sonraki ömrü 40 gün, (kış salkımında 8 aya kadar çıkabiliyormuş arı ömrü)kovan içinde bebekte olacak, çocukta olacak 20 günlük iç hizmetleri yapacak, 20 günlük dış hizmetleri yapacak bir zincir gerekiyor. Bunu daha önce bir çok yerde izah ettim.Mustafa abinin arılarda bu cincir koptu, yavru yeri olmayınca tüm arılar tarlacı, iç hizmetleri kim yapacak, anaarı yumurta atsa onlara arı sütünü salgılayacak genç işçiler yok, dışardan bal getiren tarlacının ağzından balı alacak gene iç hizmetlerde çalışacak gençler yok ve kovanlar gümledi. Bir tarafta benim arım gelişirken bir tarafta mühiş çökme var, çok yazık oldu. Bakıyorum bu çökmeye ve sönmelere sebep arıyorlar. İş hastaklığa gelince mudahale etmeliyim diye yazdım bu yazıyı. Bu dediklerimi kimse önemsemiyor ve çözemiyor, yılların arıcısı olmanız, her şeyi bilirsiniz anlamına gelmiyor.
İnsanların görüş açıları çok önemli, hiç begenmediginiz insanların tecrübeleri bir çok sıkıntı ve olumsuzlugu çözebilir.Ama malisef, çözüm üretmeyi bırakın , çözüm üretenlerinde nasıl ayarını bozarım, nasıl ön plana çıkarım hesapları yapılır ülkemizde. Son zamanlarda hep diyorum, o kadar yayın var bir bakın, 10 haberde bir işinize yarayacak bilgi varmı diye. Adam benim sitemde ahkam kesiyor, ben 25 senelik anacıyım diye. Sitresine bakıyorsun ne anaarı üretimi var, ne anaarı ürettiği alan var, nede anaarı kutuları var, ama hep anaarı temini yapar.
Arıcılıkta, saldım çayıra, dönemi geçtiği gibi, her şeyi tamam bu kovanlara nasılsa bir şey olmaz demekte feci sonuçlar doğurmakta.
Ormanda bulunan bir kovanım var Trakya'dan bu tarafa anasız. Nedenide istediğim zaman bakamadığımdandır, şu ana kadar 3 anaarı kesti ve beni sinir etti, en sonunda getirecegim Gebze'ye. Bakın bakamadıgınızda sorunlu kovanı bir türlü çözüme kavuşturamıyorum.
Ormanda bulunan bir kovanım var Trakya'dan bu tarafa anasız. Nedenide istediğim zaman bakamadığımdandır, şu ana kadar 3 anaarı kesti ve beni sinir etti, en sonunda getirecegim Gebze'ye. Bakın bakamadıgınızda sorunlu kovanı bir türlü çözüme kavuşturamıyorum.
Bu sitede yayınlamış oldugum filimdede görüldüğü gibi, yavruyu çuvallan böldügüm yere kadar getirmişti, normal şartlarda o filimdeki ilk çektigim çıtada kesinlikle yavru olmamalıydı. Fakat karşı taraftan bloke başlamış anaarıda yapılmayacak işi bile yapıp son duvar çırtasına yavru atmak zorunda kalmış.
Bir arkadaş uzaklardan telefon edip bana diyorki, o çıtayla kovanı böldün, o çıtayı geriye al. Bende bu bölgede üç senedir kovan söndürmeyen birisiyim, sen bu tavsiyeni kovan söndürenlere söyle dedim.
Öyle degilmi, ben arılarıma çıta giriyorum, ve gelişmeye devam ediyorlar. Kovanlarına yavru imkanı vermeyenlerin ise kovanları söndü. Hatta kovanlarında benim kovanlarımın iki katı balı varken sönmesi çok acı oldu.
Kovanlar sıkıştıklarında boşta aylak aylak dolaşan bir sürü arı çıta bekçiliğinden kurtuluyor. Alan daraldıgında ısınmak için harcanan bal düşecek, içersi daha çabuk ısındıgından kovan devamlı zinde kalacak. Zinde kovanlar, büyük alanlara dagılıp ısınmak için pinekleyenlere göre daha erken işe gidecek. Sonuçta giderler ve çalışma artarken gelirlerde en iyi şekilde korunacaktır. Bilmem anlatabildim mi?
Çoktan beri bir çok blokçu, bir açıklama yapıyor, blogumu kapatacam diye. Benimde anlamadığım nokta ise açarken arıcılara sordunuzmu ? da giderken soruyorsunuzki?
Ben hiç bir blogumu kapatmayacagım gibi, şu günlerde kafamı taktım yada durumlar bizi buraya getirdi diyebilirim, bir arıcılık formu kurmayı düşünüyorum.
Hadi hayırlısı.
5 yorum:
Abi maşallah iyi bal geliyor. Ayrıca şu bloke olayını güzel anlatmışın. sıkıştırma işinin önemi benim karakovanda net olarak gözlenebiliyor. Abi birde ben hep admin olmak istedim bir türlü olamadım forum kurarsan beni admin yapsana:>)
Ali bey hacını birini kaybetsen ikisini buluyorsun.Taze hacın da hayırlı olsun.Forum kurarsan hayırlı olsun.Saglıcakla kalın.
SLM...
Sayın Bakanım.
O kadar yer dolanıyorsun bizim eyaletin kapısını çalmıyorsun.Kanımca boşuna eski linklerini veriyorsun.Bıkmadan usanmadan her dönem aynı şeyleri tekrar edecek,bir şekilde insanlara ışık tutmaya devam edeceksin.
Ha bu arada,unutmadan söyleyeyim.Admini kaptırdık fakat bize de bir köşe verirsin herhalde.Mesela ANA KASABI.
hayırlı ballar diler ve de merakımı yenemeyerek sorarım?
Kimdir bu ortalıkta ana ürettiğine dair en ufak belirti olmamasına rağmen çatır çatır ana satan vatandaşımız?
Daha önceleri olmayan ballarını satıp destek alanları duymuştuk.
Eskiden hayali ihracatçılar vardı.Gerçi şimdide vardır ya.
Herhalde bunlarda onlardan olsa gerek.
Ana üretip satan arkadaşların diğer arkadaşlar gibi sitelerinde , bloglarında üretim aşamalarını yayınlarlarsa bu tür şaibelerden de kurtulmuş olurlar.
Çünkü ana üreten bir kaç arkadaşımız bloglarında görüntüleri yayına veriyorlar.
Muhteşem abi arılar Trakyadan geldiklerinde çok iyilerdi, şimdi o duruma ancak geldiler. Agustosta bir yagmur yagsaydı, arılar hiç geriye gitmeyecekti. Yagış olmayınca kek vermeme rağmen yavru kesildi ve arılar sonradan bu kadar atak yapabildiler. Birde elimde bir sürü daha eski anaarı var, onlardaki gelişme bu kadar degil. En son anaarı degişimini bir çıta dışına yavru atmayanlarda yaptım. Sıkışmamış kovanların hali ortada taze hacıda 5-6 çıtalık arıların çıtaları simsiyah.
Daha ben admin olamadimki, sen olasın be yaw::))
Vecdi abi bu hacılardan çok çekeceğim var. Birinden kurtulduk derken yenisi tazesini kendimize bela ediyoruz işte::))
İnşallah forum kuracagım abi.Sende saglıcakla kal, bunu dedinmi yaglarım eriyor be::))
Yusuf kardeşim, o kadarda dolaştıgımız yok be sana öyle geliyor. iş icabı gidip gelmişim ve imkanlarım kısıtlı ve zaman yok. Senin eyaletin kapısını doktorumla çalacagız kafanı yorma, bunlarıda nerden davet ettiydik deme ::=).
Yusuf linkleri vermemdeki sebeb arıcılar görsünler, zayıfsa mutlaka ya birleştireceksin yada sıkışık tutacaksın. Bunları yazarken üç senedir kovanım sönmemiş, şimdi kovan söndürenler niçin kovanlarımız söndü desin dursunlar, olmadık bahaneler arıyorlar. Adminlik konusunda henüz kaptırılmış bir şey yok be, ben adminligi kapamadımki başkası kapsın. Forumda çok kişiye yer var merak etme.
Emin abi tüm sorun bazılarının manzarasını bozmaktan kaynaklanıyor. Birilerinin çıkarlarına engel olmaz isen senden iyisi yok. Ben anaarı kutuları yapıyordum geçen sene, oraya bakarsan orada o kadar ahkam kesen vardıki sorma, ben yirmi senelik anacıyım diye atıp tutuyordu, cevaop veriyorumn gene ahkam kesiyordu bende en son cevap verip o haberi yoruma kapattım. Ertesi gün bir arkadaş dediki oraya yorum atacagım, yorumu aç, dedim ne oldu, dediki 25 yıllık anacının blogunu baştan sona taradım, hibir anaarı üretim haberi bulamadım. O dönem bende taradım ne anaarı haberi var, ne anaarı ürettiği yer var, nede anaarı kutuları gördük. Onun için bu işler lafla çok güzel yapılır da, gerçekte durum nedir bilen yok. Artık arıcılıkta laf devri bitti. Fakat ahkam kesmeler daha ne zaman biter bilemiyoruz.
Yorum Gönder