28.11.2016

ARICILIK FESTİVALİ, İSTANBUL BAYRAMPAŞA

 İstanbul arıcılık fuarına gittik. Fuarda Cafer başkanımla sohbet ettik bazı sorunları ilettik kendisi bazı sıkıntıları aktardı.
2017 Yılı içinde arıcılara ekipman desteği yokmuş, çok büyük arıcılık işletmelerine finansman desteği olacakmış.
 Yalova arıcılar biliğinin standını ziyaret ettik, bir oturduk kalkamadık. Konu konuyu açıyor oradan gir buradan çık, arı ıslahı, ve arı kayıpları...
Arı ıslahının arıcılarını aştığını anlattım yapmayalım mı? diyorlar buyurun yapın ama ıslahı yapılmış arılar dururken niye arıcı ıslah işiyle uğraşsın ki. Birlik başkanımız Erol beyle bazı konuları kısa sürede birbirimize anlatmaya çalıştık, bunlarda biride arı kayıpları. Bana göre arı kayıplarını arıcı olmayanlar yaşamakta.

Ben yıllardır vitamin ve ilaç kullanmam niye arı kaybı yaşamıyorum.
Ercan, abi gizli nosema var diyor, hepimizde gizli kanser var niye kanser ilaçları kullanmıyoruz, kendimizi niye kansere karşı tedavi etmiyoruz, bu mantık sakat.
Almanya'daki arkadaşlarımızda yıllardır yayın yaptılar, hiç bir zaman vitamin ve ilaç verdik demediler, orada niye bu arı çöküşleri olmuyor, gizli nosema sadece ülkemizdemi var.

Arıcılıktan anlamayıp benim 200-300 arım var deyip kendisini arıcı zanneden kişiler oluyor. Bu kişiler arısı çok olunca çok biliyor zannedilmekte. Arı ne kadar çok ise işlerin rayından çıkması o kadar kolay olur. Adamlar arıyı varroavaya kaptırıyor arı bitme noktasında bizim arıcı uyanıyor kimisi benim arım zehirlendi, kimisi benim arım çöktü demekte.

Geçmişte gördük adam, yıllık 100-150 kovan söndürüyor ama bu adam arıcı. Adamın 70-80 arısı var bir iki kayıpla her yılı geçiriyorsa bu arıcı değil. Bu sonuçlara göre arıcı kim siz söyleyin.

Arının balı varsa, varroa mücadelesi yapılmış ise o arıyı söndüremezsiniz.
Arıda hastalık yok, daya ilaçları, arılar hastalandığında ne vereceksin, bu şuna benzemekte namaza başlayanın ayakta ettahiyatü okumasına benziyor, oturunca ne okuyacak acaba...
Nosema bir hastalıktır, ilacıda antibiyotiktir.
Bir sürü mamül çıkıyor, bu varroaya iyi gelir, bakıyorsun varroaya karşı ruhsatı yok, bilmem şu şuna iyi gelir diyor ama ilaç değil yem katkısı yazıyor, arıcılar kekleye kekleye doymadılar gitti. Hani adam demiş ya İstanbul'un kerizi biter mi? acaba diyorum arıcıların kerizi var mı?

 Sohbet sürerken Onur başkanım geldi.

 Arı hastalıklarını bitirdik, şimdi sıra arı ıslahında.
Yıllarca bizi bu konuda da kerizlediler. Arınıza sahip olun diyen cüce bilimciler Amerikadan getirilen Kafkas arısı ülkeye dayatılırken onlara niye ses çıkarmıyor du acaba...
Yıllarca artılığınızdaki en iyi arı damızlığınız diyen bu cüce bilimci, niye şimdi arı ıslahı yapmaya kalkıyor, önceki dediklerinmi doğruydu, şimdi yapmaya kalktığınmı doğru diye kimse sormaz mı adama.
Arı ıslahı arıcıların işi değil, arı ıslahını kurumlar yapmalı.
 Nereden girdik gene bu konulara bu konular bitermi :)
 Gebze bal birliğinin standında foto aldık.
 Kocaeli arıcılar birlik başkanımız Hüseyin Yılmaz, temel petek satış yerinde bulduk. Biraz sonra buradan bizi kovacaklar, yapılan satışların tahsilatını yapacakları yerde durmuşuz üç beş kişi daha geldi ve içerisi kilitlendi.
 Sadri abinin standı ziyaret ettim bana mandalina ikram etti, benim festivalden ayrılmamı bekleyen doktor ben yola çıktıktan sonra festivale ayak basmış.
Bana mandaline doktora keçi ziyafeti :(
 Ercanın standı ziyaret ettik.
Ercan paraları severken, herkesin ilgisini çekiyordu.
Festivalde köylümü gördüm. Köyde komşumuzdu, Yusuf İzmit'te mantar üretimi yapıyor.
 Nihayet Arıkent köpük kovan yapıp festivale getirmiş.
Kaç yıldır uğraşılıyordu, altını yaptı, katını yaptı kapağını yaptı derken 2-3 yıldır sürüyordu bu aşamalar.

 Gebzeli arıcı arkadaş ekipman almak için ne yapılması gerekiyor diye sordu, bizim başkanda ayın dördüne kadar dosyanı ver dedi.
 Cafer başkanda ekipman bu yıl yok dedi, yönetmeliğe bakıyoruz.
 Stant karıştı dışarıya çıktık, bu seferde alınacak malzemeleri birlikler bir firmadan temin etsin herkes farklı farklı firmalarla uğraşmasın önerisi vardi, Cafer başkanda bu işlerin bu kadar basit olmadığını hiç kimsenin sorumluluk almadığını söyledi.
 Arıcı ve arıcılık sorunları bitermi bitmez tabiki, Cafer başkanımla birazda Apimondia ile hedefleri konuştuk.
Türkiyede yapılan etkinlik dünyadakilerden farklı olacak ve en yüksek katılım olacak dedi.
 Arı kent uzun süredir köpük kovan üretecekti, yıllar sürdü.
 Nihayet kovan bitmiş ve piyasaya tanıtıyorlar.
 Bazı arıcılar sadece kasa istiyordu, altını biz yaparız kapağıda ayarlarız filan, bu konu ne oldu bilmem sadece kat alıp diğer yerlerini arıcılar halledecekti.
 Kocanın altında ülkemizdeki kovancılara oranla en büyük havalandırma konulmuş.
Bazen internette denk gelirim kovan altına minicik delik delip havalandırma koyduk diyorlar sanki deliğin büyüğüne para alıyorlar :)
 Katlı köpük kovan.
 Benim tasarımlarımlarımdan  biri, üçlü ana arı üretim ruşeti.
Yapmış olduğum tüm ana arı kutuları birileri tarafından kopyalandı sadece 4 yöne bakan ruşet hariç :)
 Gebze ziraat odası festivale otobüs kaldırdı, geçen yıl bitr otobüs yetmemişti bu sefer 10 kişi filan gittik.
Festivale gittiğimizde geri dönüşü saat birde yapalım akşam trafiğine takılmayalım demiştik. Saat 20:30 da geri dönüşe geçtik.

Neden erken dönüşe geçtik dersek festival beklentilerin çok altındaydı ve çok az firma ve birlik vardı.
Dolayısı ile festival alanını bir yere takılmadan turlayayım dediğinizde 5 dakika bile sürmüyordu. Bir işi yaparken istişare edilmeli, istişare sonuçlarına uyulsaydı bu festival yapılmaz, bazı özel sohbetlerde bunu dile getiren abilerimiz oldu.
İşin özü bu festivale katılmayı düşünmüyordum.
Konya'dan bir dostum gelecekti, ille gidelim diyordu onun yüzünden tamam cumartesi gidelim diye program yapmıştık. Misafir yok, Muhteşem abimde işleri dolayısı ile öğleden sonraya kaldı. İlhami abi boşlukları hiç kaçırmaz bu kadar kısa sürede derin uykuya dalan kaç kişi var acaba. Ben uyumak için kıvranır dururum. Bazıları gözlerini kapadımı uyuyor.
 Gebzeli arıcılar aldıkları malzemeleri evlerine götürüyor.

 Festivale doyamayanlar hala ürün incelemeyi gebzede sürdürüyordu :)

 Paşa Ali.
 Kış kapıya dayandı hala açmaya devam eden püren var ama bu soğuklar hepsini yakacaktır. Bölgemizde 3 gün yağış var gece donma olabilir.
 Hafta sonları av köpeklerimiz  bayram ediyor.
 Şehirde yer sorunu var, her gün kafesteler, hafta sonları doya doya geziyorlar. Bu haftada Şile taraflarında çulluk aradık.
Bu yıl koca yemişler çok erken açtılar, uzun yıllar böyle olmamıştı. Arılar kış harçlıklarını çıkarmışlardır. Uzun süredir arıları takip ediyorum koca yemişleri sürekli ziyaret ediyorlardı. Bu son soğuklar bölgemizde arıları salkıma sokacak, çiçek olsada bundan sonra bir işe yaramayacaktır.
Bu arada kasım ayıda bitiyor derken,2016 senesinide arada yedik :)

23.11.2016

BAL İLAÇ'MI ? POLEN İLAÇ'MI? ARI SÜTÜ İLAÇ'MI? PROPOLİS İLAÇ'MI?, ARI ZEHİRİ İLAÇ MIDIR?

Bu yazıyı yazmama sebep, çaresiz insanların, ilaç diye arı ürünlerine sarılıp kandırılmaları ve  arı ürünlerinin ters etkileridir, mesala kanser hastaları tatlı yediklerinde kanser hücreleri çoğalmakta. Propolis diye aldığınız ürün içinde kanser yapıcı kimyevi boyalar, asfalt çıkabiliyor. Arı sütü hücre yenileyicilik yaparken, kötü kanser hücrelerinide yenileyip azdırabiliyor.



Arı ürünleri gıdadır hiçbir zaman ilaç olamazlar.
İlaçların dozu ve etkileri vardır.
Balın ve diğer arı ürünlerinin dozu yoktur. Doz kelimesinden anlayacağımız bir gram balların hepsinde aynı oranlar çıkmaz.
Çiçek balları farklıdır, kestane balı farklıdır, çam balı bile farklıdır.
Her yıl aynı merada aynı bal olmaz içeriği farlı çıkıyor, örnek her yıl kestane balı az yada çok olmakta. Bir sürü arıcı kestane balı analizi yaptırıyor, efendim %90 dan fazlası kestane, ertesi sene bu oran çok düşebilir başka çiçeklerin balları olur kestane balında. Bu tüm ballar için geçerlidir, hava ve yağış durumuna göre her yıl aynı bitkiler aynı oranda yeşermez ve çiçeklenmezler. Buda her yıl farlı bal oluşumlarına neden olur.

Arı zehiri, arıdan arıya değişir, birisi sokar acayip yakıcı olur, hatta arının soktuğu yerden kan çıkar. Bazen arı sokar çok az acı duyarsınız. Buradada dozlar farklı çıkıyor.

Arı sütüde zannedersem polene göre değişiyor, ana arı ürettiğim için meme dagıtımında kutulardaki ana arı yüksüklerini bozup içindeki arı sütlerini genelde yiyen birisiyim bazı sütler ağzınızı yakar burnunuz sızlar, bazı arı sütleri aynı etkiyi yapmıyor.

Polen mevsime göre tatlısı acısı olabiliyor. Polenin acısımı tatlısımı daha faydalı bilmiyoruz, her bitkinin poleni farlı oluyor. Sonuçta çiçekteki dişi meyve olurken erkek polen oluyor. Elma  başka armut başka içeriklerde, poleninde gıda olarak içerikleri farklı olmalı.(çiçek üzerinde çift cinsiyet var,dişi ve erkek, dişisi döllendiğinde meyve oluyor, erkeği ise polendir)

Propolis dediğimiz arının doğadan topladığı madde içinde başta asfalt, cam macunu ve boya olmak üzere kanser yapıcı maddeler olabiliyor. Kendi arılarımın asfalt ve yakınımdaki boya fabrikasından renk renk boyayı, kovana taşıdıklarını gördüm, bunlar yayınlarımda vardır.

Arı ürünleri faydalı gıdalardır, ilaç gözü ile arı ürünlerine bakılmamalı.
Alternatif tıp diye insanlar kandırılmamalıdır. Tıbbın alternatifi olur mu, adamı ameliyat edeceğiz, bunun alternatifi nedir.
Gözlerimiz bozuluyor, gözlük almayalım arı ürünleriyle niye tedavi olmuyoruz.

Yazının başında yazdığım gibi insanlar çaresiz kaldıklarında kim ne derse onlara inanıp deli paralar harcamakta.

Tıp benim çocukluğumdan bu güne kadar bayağı ilerledi, eskiden insanlar 50-60 yaşını zor görürdü. Şimdi birisi 60 yaşında öldüğünde çok gençti diyorlar.

Hastanelerde haksızlıklar yok mu elbette var, bir doktor abim kaç tane özel hastanede işine son verildi.
Aramızda geçen sohbette, adam özel hastaneye geliyor, inceleyip muayene ediyorum sıkıntı yok diye gönderiyorum, özel hastane sahibi soruyor, ona niye tahlil yazmadın, efendim gerek yok dediğimde o zaman sizinle çalışamayız diyor.
En son anılarından birisini dinlemiştim, koliyle serum veriyorlarmış, bunlar yarına biter demi diyede soruyormuş özel hastane sahibi :)
Şimdi özel hastanelerde en ufak sorunda serum takıyorlar insanları delik deşik etmekteler...
Abim bana derki, hastalandığında devletin hastanesine git.

İnsanlar, bilim adamlarının yaptığı hesaba göre, su içmeden 7 gün yaşayabilir, tarihte hapse atılıp 18 gün unutulan birisinin hatırlandığında açlık ve susuzluktan ölmek üzere olduğu yazar, böyle bir örnekte vardır.

Gene doktorlara göre, aç duran insan sadece su içerek 56 gün yaşayabilir demekteler.

Suya niçin ilaç gözüyle bakmıyoruz, yiyeceklere niçin ilaç gözüyle bakmıyoruz, bunlar canlıların temel ihtiyacı olan sıvı ve katı gıdalardır.

Arı ürünlerine gizemler katıp, insanları kandırmaya çalışanlara, son zamanlarda diploma ve unvanları olanlarda ortak olmaya başladılar diye düşünmekteyim.

Başı dişi, karnı ağrıyana sana 500 mg bal, polen , propolis, arı sütü vaya arı zehiri yazıyorum diyebilen varsa arı ürünleri ilaçtır, böyle bir şey var mı? ................

Ağaca çaput bağlayıp kısmetini açan, hastalığına kurşun döküp tedavi eden millet, yazdıklarımı dikkate alımı bilmem :)

21.11.2016

ARICILIK VE KIŞLAMA HAZIRLIKLARI BİTTİ, KIŞI BEKLİYORUZ.

 Arıcılık ve sonbahar çalışmaları bitti, önce varroa mücadelesi sonrasında beslemeler yapıldı, stoklar ufak tefek ayrıntılar haricinde tamam inşallah.
7-8 Ruşet zayıf kaldı, zayıf arıya stok yaptırmakta problem, güçlülerden bal alıp boşları güçlüye vermek en mantıklısı. Zayıfa şurup ver alamıyor, güçlüye ver uçuruyor, zayıfları Darıcaya taşıdım.
Hafta sonu sadece zayıf ruşetler değil Pelitlide kalan tüm ana arı kutuları da Darıcaya indirildi, Darıca daha sıcak ve yavru devam edecek.
Bazı ana arı kutuları stoklarda aşırı gitmiş, 4 çıtanın dördüde bal olanlar çıktı, yavru bal takası yaptık kutular arası.
Bazı kutularda 4 çıtanın dördü böyle, hem ballı hem yavrulu, bunlarında bazı yavrulu çıtalıları tamamen ballı çıtalarla değiştirildi.
Hey maşallah diyorsun...
Bunlar baharda ana arı üretimine çok lazım olacaklar.
Ana arı 2017 siparişleri devam ediyor.
http://bengittim.blogspot.com.tr/2013/11/ana-ari.html
Aşırı yavru yapanların iki tarafına böyle sırlı bal girdim, biraz fren yapsınlar.
Kutuların içinde tek tük F1 ana arı var ama geneli F2 ana arılı. F1 anaları alınca kutular kendi kendilerine ana arı yaptılar bende nasılsa sezon sonu bunları birleştiririm analarıda öldürürüm demiştim. Sezon sonu bir hesap yaptık, geçen yıl biz kutu kışlattık mı? kışlattık. O zaman niye hazır kutuları yok ediyorsun baharda bize bir sürü yavrulu çıta lazım.
Metro kovanlar oluşturuyoruz bu işler için ama bu hemen olan bir şey değil. Bir ana arı kutu metrosuna 4-5 çıtalık arıyı silkele,yavrulu çıtalarını diğer kovanlara dağıt ve metroyu besle bunlar kısa sürede olmuyor.
Birde bölgemizde kovanlar bile ocak şubatta yavruya başlıyor, kutularda, yavruyu kesip yeniden yavruya başladıklarında ana arı üretim zamanına kadar acayip güçlenir.
Biz kutularda düzenleme yaparken polenle gelen işçi arılar vardı, birisi resim alana kadar öbür taraf geçti.
Bazı kutularda varroa vardı, kutularda varroa mücadelesi yapılmaz biliyoruz ama bir formül bulmam lazım.
Flumetrin kullanıyorum bunu paylaştık, hala bu konuda azda olsa soru geliyor ve cevaplamıyorum.
Nasıl yapacağız, ne zaman yapacağız ne kadar yapacağız gibi, soruları okuduğumda önlüğün körü gibi yap diye mırıldanıyorum. Sanki ben kimyagerim, sanki ben ilaç firmasıyım, sanki ben sorulan soruların cevap verici siyim.
Adam biraz akıllı ve zeki ise birde ip ucu buldu mu? bunu kendisi araştırır, benden daha iyi duruma bile gelir.
Ben flumetrin kullanırken kimseye bir şey sordum mu? sormadım, peki yaptıklarımın kaynağı nedir, flumetrilli ilaçların reçetesini okuyorum orada doz var, ne zaman bu ilaç kullanılır var, insan bunları düşünmekten aciz midir? anlamıyorum.
Bazı kutularımın bal kemeri süper. Bazıları bu yavrun alanınada bal koymuşlar. O zaman sıkıntı oluyor, yavru alanı bulunmalı.
Tüm kutulara uzun süre yiyecek sorunu olmayacak diye düşünüyorum, yemliklere 250 gr kek verdik.
Bu tarihten sonra kovanlara bizim bölgemizde kek verilmez, hala kovanları için kek peşinde olanlar var.
3 Eylülde yaptığım yarma kalem aşı. Mürdüm eriği kalemi aşılamıştım. Aşı tuttu, galiba bir yıl kazandık.
Baharda bu işi yapsaydık belki daha fazla sürgün verecekti.
Seneye çok güçlenecek inşallah.
Ekim ayında yaptığım kalem aşıları filizlenmediler ama kalemler hala canlı.
Ayvaya yaptığım muşmula aşısı bu yıll üç metre filan sürdü, seneye muşmula yeriz :))
Muşmula sırık gibi havaya gidiyor resime sığmadı, gelecek sene yandaki ayva dallarınıda kesersem hepten kudurur artıkın.
Bu hafta Antepten birisi mail atmış, ceviz bahçesi varmış verim alamıyormuş, benden aşı yardımı istiyor. Dedim ben bu konuda uzman değilim, bir zıraat mühendisi bul, bulamadın çevrende aşı yapanları araştır dahada olmadı, kendi aşıya başla, aşı yapanlar anasından aşıcımı doğdu.
Ben bir ceviz aşısı videosu yayınladım, Mirili Fatih ile aşı yapmıştık, ceviz aşısınıda Fatihten öğrendim, bir sefer görmek yetti.
Aşıda zaman önemli.
Geçen yıl siyah incirden yaptığım çeliklemeler, tuttular ama bakım iyi olmadığı için fazla gelişmediler. Bu incirler yaklaşık 3 ay boyunca iki yıldır veriyor.
Bölgemizde hala açmaya devam eden püren var. Bu yılda acayip oldu. Oldukça uzun sürdü.
Yan yana iki ocak birisi açıp geçmiş, şimdide yeni açan yan yana ve tarik 20 kasım olmuş.
Bizim av köpekleri hafta sonu geldiğinde kafes bir açılsa diye kıvranıyorlar. Av köpekleride insanlardan daha av hastası oluyorlar.
Avda pazar günü gezerken şile sınırları içinde koca yemişte kelebek güneşleniyordu.
Dere içlerinde yabani fındık ocakları, çoğu şimdiden püsküllenmişler, bölgede eriklerde çiçek açmaya başladı.
Dere üstünde tarihi köprüden geçenler :)
Mesai arkadaşım Ramazan Duman'ların Şile Değirmençayırı köyü Kumca mahallesi, sağ taraf Ahatlı mahallemiz Gebze.

Koca yemişlerde çiçek devam ediyor bu yıl, zayıf arılar bile kocayemişlerden bal çekiyor.
Wilma, çulluğa iyiden iyiye alıştı.
Köpeğin bile ustalaşması yıllar alıyor.
 Bu hafta gene patlıcan ve biber közledik ama ana yemek değildi.
Menüde çulluk vardı...
Közde demlenmiş çay...
Güzel bir gün daha bitti...