Geç kalmış bir paylaşım, aşırı yoğunluktan bu güne kaldı.
Dostum arıcı Mehmet Yüksel bazı işleri dolayısı ile ülkemize gelecekti. İşleri daha önceden planlamıştık hatta iki günde bitermi diyorduk, iki saat bile sürmedi, bu konuda Yusuf Şimşak kardeşime sonsuz teşekür ediyorum.
Mehmet Yüksel gece havaalanından alıp evime geçtik. Gece dört filan yatıldı, sabah saat sekizde telefon çaldı, eyvah dedim Ali Şekerliyi bir önceki akşam arayacaktım, heralde ne oldu diye telefon ediyor. Hemen şekerli abimi aramışım abi ben terminale geldim, doktor beni aldı dedi::))
Hemen Mehmet'in odasına geçtim telefon eden Mehmet'miş, hani derlerya sabah sabah gözüne çöpmü battı diye, az uyu be::))
Sanki acelen ne.
Hmen kavaltı yapıp arılıga geçtik.
Damacana kovan incelendi, hatta sabah sabah arkasınıda açtık arı zaten sıgmıyor. Yakında bu damacana patlar.
Hacı bıyık altından gülerek pozlar veriyor, hayret hiç nazlanma filan yok.
Bu hacıya hasta oluyorum bazı huyları Şener Şen'e benziyor. Güzel espiri kabiliyeti var, fakat Türkçe biraz kıt olunca acayip zorlanıyor.
Arılıkta hatıra fotolarımızı alıyoruz.
Ana arı çiftleştirme kutularım.
Hava gebzede güzeldi bu resimler sabah 9:30 da filan alınmıştır.
Yıllardır Mehmet Yüksel ile sanal alemde yazışırız, geçtiğimiz sene yüz yüze görüşme fırsatımız oldu, bu sene ikinciye buluştuk. Arıcılıkta bir çok kişiye rehber olmuş birisi. Mehmet Yüksel sayesinde , arıcılıkta çıta yükselmiştir. Hiç adını duymadıgımız şeyler, günümüzde artık yerleşmiş durumda. Bunların başında, koloni yönetimi, kış arıları, bahar balı, organik asitlerin kullanımı ve tarifi, arı ırkları, damızlık arının önemi gibi sıralayabiliriz.
Bu arılık benim Gebze'deki anaarı ürettiğim yer. Bu arılıkta 70 civarı koloni var, anaarı memelerini beslenmesi, erkek arıların üretimi gibi işlerde kullanılıyor.
Yaklaşık 250 civarı anaarı çiftleştirme gözü bulunuyor.
İlk yapmış oldugum üçlü kutuların ara bölmelerini kaldırıp, 10 çıta alan tek gözlü minik metrolar oldular. 60 tane 10 çıta çalışan anaarı çiftleştirme kutusu.
Bu kutularda şu an 3-4-5 çıta arı var, son bahar hepsi fullenir ve 5 çıta üzeri gözlerde kışlama sorunu çıkmadıgını gördüm.
Sabah sabah kutuları kontrol ediyoruz.
Arılıktan 09:50 de ayrılıp, İstanbul'a Yusuf Şimşak'ga gidiyoruz.
Yusuf Şimşak'la zaman ve tarihlerde biraz bocalasakta bir araya gelindi::)
Önce bir hafta önecesi zannedildi toplantı, onu çözdüktü:))
Sonrada ben mehmeti 2 de alacagım dediğimde, Yusuf gündüz 2 zannetmiş.
Muhteşem abiye Ali abiyi arayalım gelirmi filan derken, Trakyalı ekibe katıldı. Zaten Vecdi abi önceden gelmişti, Sadri abi Vecdi abiyi alıp geldi. Anında nasıl bu kadar kişi bu kadar uzak yerlerden gelip, Yusuf'ta toplandı bende anlayamadım.
Arıbakanı forum yönetimi, bir kaç kişi hariç burada. Kabineyi istanbul'da topladık::))
Zaten genelde herkes birbiriyle uzun zamandır içli dışlı, fakat yüz yüze olmak ayrı bir şey.
Muhabbet süper, ordan burdan falan filan derken, ofisin balkonundaki arıya sulananlar oldu. Ben balkona çıkmadım, bu ekip bu balkonu çökertir.
Ümraniyenin ortasında bir işyerinin son katındayız ve balkonda arı kolonisi.
Hemen yemege geçelim dediler bende ohbe yemege gidiyoruz diye sevinmiştim.
İstanbul'un göbeginde bulunan Saim Gürel ancak gelebildi. Yemekteyiz, kebaplar süper gözüküyor.
Yemede yanından bak::((
Yazıyı yazarken bile acayip agzım sulandı.
Kebabp üstüne künefe. Ben bu doktorları bir türlü anlayamadım gitti. Maşallah masada ne varsa silip süpürdü, bana diyorki, senin koloströlün yüksek maydonoz ye.
Kader işte, kendisi et yiyor, bize ot önerdi.
Maydonoza gel....
Yemek bitti, çayları arılıkta içelim dediler, arılık neresi köyde.
Hemen yola çıkıldı, belkşi 1 saatten fazla yol gittik ve Yusuf Şimşak'ın yazlıgındayız.
Burası süper bir yer, buda ayrı bir kader, bu malikhaneye ne zaman gelmiş isem, hiç bir meyve olmuyor.
Muhabbet güzel zaman akıp gidiyor, çay olana kadar beklenecek.
Etrafa göz atıyoruz, burada yiyecek maydanozda yok be::((
Durup duruken balkon yarışası çıkardılar.
Balkon varmı yokmu, beni ilgilendiren konu degil, nasılsa biz bu yarışmada sonuncu oluruz.
Boşuna kasmayın kendinizi bir yerinize bişi olacak rahat olun rahat.
Bu arada koca üçbeş körüğü ne zaman yaktı anlayamadım, hadiyin be arılıga dediler. Bu arada yağmur başladı, yagmur altında arılıga gidiliyor.
Şekerli abim taktı körüğe, bizi bogacak, Allahtan hayırlısı.
Arılıktayız ve yagmur yagıyor. Antalya'lı kızlar varmış, onlarda sakin dedi Yusuf, fakat sen ne olur ne olmaz bizim karniol bölümüne geçelim dedik.
Bu sene Antalyadan gelen arılardan bayagı bir oğul problemi yaşandı, hatta oğul almak için iskele bile kurmuşlar, bence buraya vinç sistemi kurulmalı::))
Bir ara yagmur bayağı bir hızlandı.
Bu doktorla bir türlü yıldızımız barışmadı gitti, bana bakıyor, bana bakma gudumsüzlük sende. Bastıgın yerde ot bitmiyor, güzelim hava senin yüzünden ağlamaya başladı.
Bı sırada koloniler açılmaya başlandı. Vecdi abi kontrollere başladı.
Yusuf örtü olarak brandaya geçmiş.
Trakyalı gene bir şeyler peşinde, ne yapmaya çalışıyor anlayamadım. Acayip gözlemcidir, onun ayarına gelmeden ne yaptıgını anlamakta zaten mümkün degil.
Bir kaç koloni açıldı, hafiften petek örenler var, kestane balı kokusu var.
Saim abi balı kokluyor.
Bu kolonide petek örmeye başlamış. Güzelim kestane balı petek örmeye harcanıyor::((
Bu sırada bir larvalı çıta bulkmamız lazımdı, bulduk.
Vecdi abinin oğluna egitim veriyoruz. Çin'de bu işi çocuklar yapıyormuş, yani Ziya'nın yarısı çocuklar larva Transferi yapıyor, Ziya çocuk degil bir genç, kesinlikle Çin'li çocuklardan daha iyi larva transferi yapacak.
Ben Ziya'ya yükleme yapıyorum, bazıları işimi bozdu, yav ustanın işine karışılmaz. Benim ayar işime karışmayın.
Ziya babasına ne zaman larva transferi yapacagım diye şimdilerde hep soryormuş.
Arılıktan çıkılıyor, zaman yok zaman. Birde kurs işimiz var bu sıralar.
Tekrar Yusufun yazlıgın bahçesine geliyoruz. Vecdi abi, getirdigi hediyeleri bizim kalfata vermiş, kalfada teslim ediyor ama ben adaletli bir dagıtım yaptıgını sanmıyorum.
Bana yazımı turamı dedi, cevap verdim, tulum peyniri bana kaldı dedi::((
Vecdi abinin hediye getirdigi petek bal, poşet dışından bile mis gibi kokuyordu.
Mehmet hadiyelerini kabul ediyor.
En zor olanı ise, Vecdi abi tulum peyniri verdi, bunu 3 ay sonra ye dedi::((
Yav 3 ay geçermi, hem o peynir bozulmazmı be::))
Hediye paketi uygulaması devam ediyor.
Gene erzincandan gelen arıcı el demirlerinide bizimki kapmış, bana bir tane zor düştü, hacıya ben ne diyecem şimdi. Hacı arıcı degilmi::((
Süper bir gündü.
Süper bir guruptu.
Süper bir kabineydi.
Süper bir toplantıydı.
Mehmet Yüksel, Ali Şekerli, Vecdi Küçükyılmaz, Sadri Demircioğlu, Yusuf Şimşak, Trakyalı Şenol, Saim Ahmet Gürel, Dr Muhteşem Turunç.
Her şey süperdi, herkese sonsuz teşekür ediyorum.