Bu sene ilk defa Trakya'ya kanolaya gittik. Kanola sezonu bitti ve kolonilerin alınması gerekiyor. Bu seneki arkadaşım Saim Ahmet Gürel. Yolda ise yeni almış oldugum cihazın ayarlarını yapıyor. Hayatımda kullanmak için almış oldugum en pahalı el kadar alet, iphone 4. Mobil iletişimde şu an eniyisi bu. Başta telefon, fotograf, internet ve gps, gibi bir çok özelligi üzerinde barındırıyor, tabi şu ana kadar tam kullanamadım. Saim abide ipnone 3 vardı oda yeni ipone 4 de geçti. Yolumuz üzerinde Saimin kurdugu tuzaklara bakıyoruz.
Kovan veya ruşet koydugunuzda bazı kişiler bunları yürütebiliyormuş. Saim'de karton kutular hazırlamış, çalınırsa bir kaç eski petekli çıtam gider diyordu. Bu tuzaga arı girmiş.
Hemen tuzak kapatılıp arabaya atılıyor.
Gene bir başka tuzaga arı girmiş ama birileri tarafından kutu parçalanmış, çok az arı vardı içerde, demekki terk etmiş.
Kutulara havalandırma filan hazırlanmış, Saim bu sene oğul konusunda çok şanslı.
Arılıktayız ve tuzaktan ruşete oğulu aktarıyoruz. Arılıktaki Saimin tuzaklarından birisine gene oğul girmişti.
Oğulun anası, yumurta atılmıştı.
Ben kendi kolonilerimi kapartırken Saim Ali abi gel bak arı ne yapmış dedi. Gittiğimde çuvala bakıp, bu karniol arısı, 5 çıta olarak gelmişti, şu an 16. çıtayı bitirip, 17. çıtayı örmekle mesgul diyordu.
Görüntüler süper. Kanola bitip gitti, nedense gene kanoladan menmun olan olmadı. Ben ise kovanlarımı zor arabaya yükledim, acilen sağım yapmalıyım. Memleketimizin, yerli, ekotip ve kafkas arısını her tarafta görüyoruz, detan yazdırıyorlar maşallah::))
Saimin bir kolonisi, 3 çıta gelmiş, şu an koloni 7 çıta olarak buradan gidiyor.
Bir başka koloni, 4 çıta gelmiş 7 çıta geri gidiyor. Tüm kolonilerde bu kayıtlar vardı.
Ben kolonileri hazırlarken civarı bir gezdim. Bazı kanolalar hala sarı duruyordu. Bir baktımki kanola degiller. Biz memlekette bu ota turp otu deriz, buralarda yabani hardal diyorlar. Kanola tamamen bitmiş vaziyette.
Gelincik ve yabani hardal dolu bir kanola tarlası.
Tohuma durmuş kanola.
Çocuklugumdaki gibi gelinciklerin kapsüllerini toplayıp yedim. Tazesi çok lezettli olur.
Akşam oldu kolonileri yüklemeye başladık, aman Allahım bu ne leş gibi kalkmıyorlar dediğimde, Saim abi maşallah de dedi::)) Evet maşallah.
Özkan abi ve hacı ikiside süper çalıştılar. Hele Özkan abiye hasta oldum. Zevkine bizimle gece yarılarına sürünülürmü yav::))
Özkan abi çok enterasan biri. Kendisi asıl işi oto döşemeciligi. Bir ara Saim abi dediki senin benim gibilerin arabasına bakmaz, çok lüks arabalar gelir dedi. Biz yoldayken benim arabanın bazı yerlerinde döşeme sorunu var, bir gün arabanaı bana bırak dedi::))
Bu sıralar olmazda inşallah bırakırız.
Özkan abimiz hobi olarakta, mandırası var, koyun, keçi, ördek tavuk, kangal köpekleri var, hatta Denizliden horoz getirtmiş, şimdide arıları var ve sokmayan arı istiyor::))
İş bitti, etrafta bir mıntıka temizliği yaptık, çöpleri yakıp yok ettik.
Gündüz muhtarım kani bey gelip yol evraklarımızı getirdi, inşallah tüm arıcılar böyle muhtarlarla çalışır diye dua ettim.
Yola çıktık, Özkan söferleydi, abi söfer açmış. Yav bizde açız iyi oldu bir yemek yiyelim. Yamyam gibi iki kova ekmek bitirmişiz::))
Benim arıları indirmek çok sıkıntı verdi. Koloniler kalkmıyor, hadi iki kişi taşırken sorun çıkmıyor. yere koyarken bitiyorsunuz, genelde üç veya dört kişi indirdik. Bir ara 3 koloni kalmıştı, söfore 9 kovanmı kadı dedim, hacı hemen el fenerini yakıp kasaya öyle bir baktıki.
Son 5 koloniyi hep 3-4 kişi arabadan yere kadar taşıdık.
En son arılar indi resim çekecem hacı beni çekme diyor, töbe töbe.
Saim abi benim kovanların çekmesini taktı, oda herkes gibi bitti. Kardeşim sana kim dedi karniolla çalış, bizide kendinide mafettin::((
Ben kolonileri açtım, arı o kadar havalandırma olmasına rağmen, arılar fışkırmaya başladılar.
En berbatı ise, kamyon indiği yerden çıkamadı. Ellen ne yapılabilirki. Tahtayla toprak kazıp biraz teker altına avuçla toprak attık, olacak gibi degil. Ben biraz kestirecem dedim. Münübüse yatmaya gittim. Gece 4 çeker bir jip getirmişler, arabayı 15 metre filan yukarıya çekmiş, halatı koparmış ama işi bitirememişler. (((
Bir telefon geldi, Ali hocam ben Gebze'deyim::((
Hasan Alperen, Akşam biz arılarla çıkarken oda İzmir'den Gebze'ye yola çıkmıştı.
Abi 1 saat sonra filan gelirim dedim, çünkü Bilecik'tende yolda olanlar vardı.
Hemen arılıgı bir gezdim olumsuzluk yok.
Kamyon resmin başladıgı yerdeydi, çekilebildigi yer bu kadardı, kepçe bekliyoruz, ama bu gün pazar ve herkes nazlanıyor. Yukarda Saim abiye ben gidiyorum deyip hacıyla ayrıldık.
Kestanenin son hali, bakalım ne zaman açıp nektar verecek.
Kestane püskülü.
Benim en sevdiğim karelerden biri::))
İzmirden Hasan abimiz kestane şekeri getirmiş.
Bilecikten gelenlerde sen seversin diye köy yumurtasıyla, osmaneli lokumu getirmişler.
Bilmeyenlerde beni psi bogaz sanacak.
Hasan alperan ve Bilecikli arıcıları bir sonraki paylaşımda bulacaksınız.