24.05.2010

ÇALIŞMALARIMIZ HER ALANDA TAM GAZ::))

Saim Gürel kardeşim bana bir gözlem kovanı yap dedi. İşin iyisi 6 ayda çıkarmış ama biz bu işi 2 ay sürmeden teslim ettik.
Kızı okula arı götürecekmiş, Allah herkese akıl fikir versin.
Birde gözlem kovanını sınıfta açın bari::))
Normal zamanlarda güneşliği çekip içerde çalışmalara devam ediyorlar::))

Anaarı işi çok acayip bir iş. Başka işler gibi efendim ben bu gün 3-5 saat daha fazla çalışıp şu işi yetiştireyim deme şansınız yok.
Hazır anaları paketlemeden birer damla su ikram edip sarıp sarmalıyoruz.
Bir çok aksilik çıkabiliyor, memelerden anaarı çıkmayabilir, anaarı çıkar çiftleşmeden dönmez,
Havaların soğuk gitmesi yağışlı gitmesi olumsuzluklara yeni süreler ekliyor.
Anaarı konusunda çok ilginç sorular soruluyor. Bunların başında gönderdiğin anaarılar safmı diyenler çogunlukta, memlekette saf varmı diye soran yok.
Bu ülkemnin arıcılık yüksek okulunda karniyol F1 üretiliyordu, şimdi üretilemiyor çünkü saf damızlık yok, ne hallerdeyiz görüyorsunuz degilmi.
Biz bir kaç kez Almanyadan anaarı getirdik. Getirmiş oldugumuz ilk iki posta anaarılar Karniyol F1 di.
F1 nedir bir çok kişi bilmiyor.
Şu an bile bir çok kişi Almanya'dan anaarı getirme peşinde, getirilecek anaarı ise karniyol F1. Benim üretmiş oldugum arılarda karniyol F1 dir ve bu tanım bilimseldir.

Bir başka soru gönderecegin analar döllümü. Bu soruyu soran neden soruyor bilemiyorum arıcılıktan biraz anlayan bu soruyu sormaması gerekir. Yada bu sorunun diger karşılığı üçkagıtçılık yapıyormusun demektir.Çünkü çiftleşmemiş anaarıları üçkağıtçılar satar.


Anaarı yumurtaya ne zaman başlar, ilk bunu bilmek lazım.


Normal şartlarda anaarı çiftleşmeden yumurta atamaz, yani yumurtaya başlayan anaarı döllü anaarıdır.
Bu ülkede karniyol damızlık sıkıntısı vardır, kim ne derse desin bu kesinlikle giderilmeli. Koskoca ülke tek bir ırk arıya mahkum edilmiş ve bu ırk güya gen kaynagı ülkeyi duman ediyor kimseden ses seda çıkmıyor.


Üretmiş oldugum karniyol F1 anaarıları teslim etmeye devam ediyorum. 5 isteyene 4, 3 isteyene 2 gibi kısıntıya gidiyorum talepleri karşılamam münkün degil, bakın böyle bir pazar var bunu anaarı üreticileride degerlendirsin, neden iş yok diye ağlanıyorlarki.
Bir posta anaarı bakın kaç vilayete gidiyor. Gölcük/Kocaeli-Kırşehir-Yozgat-Rize-Ankara-Amasya-Bilecik.
Aynı gün Sadri abiyede anaarı verdim, Muhteşem abi biz arılıktan çıkarken işlerini bitirip buluşma mekanına gelebilmişti.
Hafta içi özel işlerimizde devam ediyor. Önceden kafeslenmiş anaarıların kafeslerine kutudaki sıra numaraları veriliyor. Yapılan işlemlerden sonra anaarı bakşa göze verilirse öldürülüyor.


Sadri abi kafeslenmiş anaarıları üşümesinler diye koynuna alıyor::))

Erkek saklama çıtası, anasız kovanda daha önceden belirlenmiş ve boyanmış erkekleri besletmete. Kovandan alınacagı gün erkek toplamak zaman aldıgı için bir gün öncesi musait bir zamanda seçilen erkeleri bu anaarı ızgarası ile çıkışları kapatılmış çıtadan direk alabiliyoruz. Bu ızgara sayesinde işçi arılar kafesten geçip erkek arıları besleyebiliyor. Çıta alınırken işçileri temizlemek bayagı bir zaman almakta.


Aslında bu erkek işi yabancı ülkelerde ayrı bir sektördür.


Adamın işi sadece damızlık erkek arı üretmek.


Ayrıca erkekler konusunda br çok eksiğim var, henüz her şeyi çözmüş degilim. Yazılıp çizilenlere bakıldıgında bu erkek işi anaarı üretmekten daha zor bir iştir. Dışardan her şey basit gözüküyor, işe bir dalıyorsunuz bir sürü sorunn peşi peşine sıralanmakta.
Erkek üretimi belirlenmiş kolonilere yumurta atılmasıyla başlatılmış oluyor. Kapanan erkek pupaları anasız kovanlara alınıyor. Erkek çıtaları çıkışı anaarı ızgarasıyla kapalı anasız kovanlarda üretiliyor.

Bu yazıları yazarken şöyle geriye doğru bir düşündüm.


Neler yapmışım neler::))


İlk kovanlarımı 9 çıta yapmıştım 20 yıl filan önce, dış ölçüler tutuyor fakat tahtalar kalın olunca kovan içine 9 çıta alıyordu.

20 sene içinde üç sefer kovan yapmışım. En son yapılan kovanlar 10 senelik filan. Bu kovanlarda şimdilerde antivarroa diplik monte edildi.
Bu sene içinde, anti varroa diplikli kovan altına geçildi. Bu altlıklarında hemen hemen tüm aşamalarında çalıştım.
Anaarı üretmek için kovan ölçülerinde 4 çıta alabilen ve ortadan ikiye bölünen ruşetler yapmışım.

Sonra dört tarafa çalışan köpükten kutular yaptım, bir sene sonra bu modelden vaz geçmişim.


Peşinden aynı modelin çıtalarına sadık kalarak yeni anaarı kutuları yapmışım. Bunların içi 3 çıta alıyor ve kışın arı yaşatmak zor oldu ve bir sürü fire verdikten sonra yeniden her gözü 4 çıta alan ve3 bölmeden oluşan, bölmeler alındığında 13 çıta kapasteli yeni anaarı kutuları ve çıtalarını tamemen kendim tasarlamışım.
Geçtiğimiz iki sene içinde yapılan biri kütük birisi karakovan sonuçta ikiside karakovadı. Dillere destan oldular.::))
Kütügün tadını unutamayanlar elbette var, bir sene sonra bile mırıldanıp durmuştu::))
Sonrasında memlekette karakovan patlaması oldu.::((
Bazende bazı şeylere kızıyorum, adam çıtanın tüm tarifini ve resimlerini yayınlamışım yapamıyor, gelip model olarak çıta alıyor sonrada yazıyor bu çıtayı kendim tasarladım diye::))


Bu anaarı kutuları için her konuda destek sağlayan metro kovanlar geliştirdim ve hepsinide gene kendim yaptım.
Bir çok kişide bu metrolara sonradan hasta olup, degişik isimlerde üretti ve bir çok kişide faydasını görmüştür, anaarı üreten ve anaarı üretme kutuları olanların vazgeçilmezi olacaktır.
Bunlarla kaldık mı?
Almanya'dan karniyol anaarı getirdik, baktıkki bu işin her aşamasında bir sürü kişi zorluk çekiyor.
Bu karniyolları burada nasıl üretiriz sorusu kafama takıldı::))
Saf için ya izole bölge yada suni dölleme aleti gerekli.
İzole bölge içinde degişik fikirlerimiz oldu fakat suni dölleme aletini nasıl yaparım ona kafayı taktım.
Tabi ilk defa düşündüğüm bir şeyi ben yapamadım ve başka arkadaşlarım sayesinde aletin yapımı uzun bir zaman alsada başarıldı.
Başka böyle bir arıcı varmıdır diyede düşünmeden edemiyorum. Kovandan tutun, ürettiği anaarının kafesine kadar her şeyini kendisi yapan::))
Üreteceği damızlıklar için suni dölleme aleti yapan ve ya yaptıran varmıdır.
Bunların büyük bölümü sanal aleme girdikten sonra öğrendiğimiz bilgilerin hayatıma yansımasıdır.
Bazılarına göre bu degişim ikilemdir, sıkıyorsa buyurun birde siz ikileyin, kendinizle bir seferde siz çelişin ve ortaya bir şeyler koyun.
Ben 4 sene geriye gittiğimde sıradan bir arıcıyım, o zaman bile geleneklere bağlı degildim ama bilgi çok kısıtlıydı.
Allah sonumu hayresin ve her şeyin hayırlısını vesin::))
Nerde kalmıştık, arılıktan en son erkek arıları alıp çıkıp gidiyoruz.
Doktorumu bekletmek olmaz dimi::)))

17.05.2010

ARICILIK SUNİ DÖLLEME ALETİ

Türkiye'de yapılan ilk anaarı süni dölleme cihazı. Bu işleri hiç bir zaman planlayarak yapmadım. 4 sene önce sanal arıcılığa girdikten sonra akıntıların beni ve bir çok kişiyi getirdigi nokta burası.
Çok farklı bir özelliğim var, arıcılıkta bir çok kişiyi peşimden sürükleyebiliyorum, nedeni de nedir henüz bilmem.
Ben ilkokul mezunu birisiyim, ilk okuluda 8 yılda bitirdiğimi bir çok kişi belki bilmez::))
Ben 5 yıl öncesi arı ırkları nedir bilmiyorum.
Islah nedir bilmiyorum.
Saf arı nedir bilmiyorum.
suni dölleme niçin yapılır bilmiyorum.
hatta bir yazımda yazmışım geçmişte vardır, bizim gibi arıcılar için suni dölleme gereksiz bir şey diye.
Sonra o kadar çok bilgi öğrendik ki, bir çok şeyi yeniden yazmaya başladım.
Beni en çok sıkan işlerden birisi Almanya'dan arı getirmek olmuştur. Paranla istediğinde anaarı alamıyorsun. Karşınızdaki kişiyide çok rahatsız ediyorsunuz. Buralara gelmemdeki en büyük sebeblerden birisi Mehmet Yüksel'dir.
Kendisi benim için çok fedakarlıkta bulundu. Birilerine göre bu işler çok basit görünsede, defalarca anaarı üreteni telefonla araması. Bir kaç kez yüzlerce km gidip anaları alıp bana yollaması, basit işler degildir.
Hele birileri Mehmet Yüksel'e mail atıp, Ali Türk seni kullanıyor demesine rağmen buralara kadar geldik.
Bir çok sevenim bu konuda acele etmememi söyledi, sonuçları gör sonra paylaş dedi.
Evet sonuçlar ve döllemiş olduğumuz bazı arılar ölsede yumurta atmaya devam edenlerde var.
Bundan sonrası bu işin kalite yönü olacak.
Gelelim anaarı(kraliçe)suni dölleme aletimize.
Bunu nerden düşünüp yola çıkılıp buralara gelindi. Bu setin orjinali 5 bin dolardır. Bizim gibilerin böyle paraları bu gibi, işlere bağlaması çok zor.
Bu iş için 16 lık stero mikroskop yeterli deniliyordu, bizim mikroskopumuz 20 lik stero.
Almanya'dan gelen anaların belli bir ömrü var ve karşınızdakileri devamlı rahatsız edemezsiniz.
Bu anaarıları ya izolebölgede çiftleştirip saflarını elinizde tutacaksınız, yada suni dölleme yapmak zorundasınız. İzole bölge konusundada ilginç fikirlerimiz oldu, bunun için gemiyle 20 km denizin ilersine gidip bir kaç gün kalmak, tabi bunlar zor ancak gemiyi kaçırmamız gerekir::))Suni döllemeyi kafaya taktım.
Aletin resimlerini inceledim, bir kaç tornacıyla konuştum yapılabilir cevabı alıyorum. Fakat kimse bir yerinden başlamıyor.
Basit bir düzenek yaptık olmadı ve bir senemiz gitti.
Sonrasında Zafer Anlayışlı abimiz, benim bir arkadaş var o böyle işleri sever ona soralım dedi.
Nazmi abiyle görüştük yaparım dedi. Tüm bilgileri ve resimleri kendisine verdim. O kadar olumsuzluklar olduki, güya malzeme parası alacaktı o zaman dedimki malzeme ne kadar tutar. 60-70 lira bilemendin 100 lira.
Aleti Nazmi abi bitiremedi, yarım haliyle geri aldığımızda önümüze çıkan fatura 550 liraydı.
Sonra Edirne gezimizde alti gören Sadir Demirci ben bu aleti yaparım tornacılığım var dedi.
Tabi üzerinde 15 gün gibi çalışıp beni aradı dediki, bu aletin alt taplo ve direkleri haricinde her şeyini yeniden yapacağım. Önceden yapılan ve üzerinde aylarca çalışılan aparatlar çöp oldular. Bu arada ben aletin orjinal enjektörünü Almanya'dan getirttim. Paketi bir açtımki bildiğimiz insülün enjektörüne metal bir kap yapılmış ve 250 lirada ona bayıldık. Şu an sadece cam iğnesi hariç enjöktörüde yapabiliyoruz.
Dedimya buralara gelebilmek için bir çok kişinin emegi var. Başta Mehmet Yüksel, Dr.Muhteşem Turunç abim , Zafer Anlayışlı, tornacı Nazmi abimiz ve son noktayı koyan Sadri demirci abimiz. Tabi bu arada bu işin manevi yönünde o kadar çok destekçimiz vardı ki bize devamlı dualar edip destek verenlerin saymak imkansız.
Aslında bu ayrı bir konu olmalıydı, genede ayrı bir paylaşım yapacagım. Forumda da ayrıca bu yazı ve daha fazlasını bulacaksınız.
Benim üzüldüğüm nokta ise bu aletin orjinallari üniversitelerimizde var, devletimiz ital edip kurumlara sunmuş ve hiç bir işe yaramıyor. Bizim gibi bu işlere sevdalı olanlarda bu tür aletlere zaten ulaşması çok zor.
Sonuçta çok kamsamlı bir ekip güzel bir iş çıkardı, ekipte yer alan ve almak için can atanlar, manevi testek verenler ve vermeyenlere teşekürler.
Arılıkta işlerimiz çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Geçen sene anaarı kutularımın çok büyük bir bölümünü sonbaharda kaybetmiştim. Bu sene yeni yapmış olduğum kutuların bölmelerini aldıgınızda 13 çıta alabiliyor. Son baharda bölmeler çıkartılıp bu haliyle kışa soktuğumuzda kış kaybıda yaşanmayacak. Anında baharda bu güçteki arıları 5 göz arılandıracak.
Arılığıma gelen İlhami'ler iki oldu::))
İlhami abiyi herkes tanır, fakat ötekini pek tanıyan yoktur. Kendisi Presçi, bizim altlıkların tellerini filan kesti daha öncesi kapak saçlarımızı kesip kenarlarını katladı, en son yaptıgı iş ise mikroskop ayagı alete uymadı başka bir ayak yapmıştı. Eski ayak işlem yapılacak yere yanaşmıyordu.
Geçen seneden beri boş kovanları da var, gel arı vereyim diyordum bu hafta sonuna nasip oldu.
Kendisi Gebze'nin Balçık köyünden.
Arılıgımdaki karniyol arılarımdan birisini İlhami abiye getirdiği kovana aktarıp verdim.
Mustafa Özgül bazı terslikler oldu 20 kovan arısı var ve tümünün analarını degiştirmek istiyordu. Geçen haftada dediki anarı kafese alıyorum iyi al dedim. Bir türlü hazır anaarı temin edemiyorum. Bu gün yarın filan derken bir haftayı yedik, analar kafeste bu hafta sonu kendiside geldi ve anaarıları tamamladık ve gitti.
Bu anaarı işi öyle garip bir işki, efendim iki saat daha fazla çalışayım iş bitsin diyemiyorsunuz anaarı hazır degilse, sadece beklemek zorundasınız.

Bu arada doktoruma dedimki yeni kampanya var katılacakmısın diye hemen atladı ne kampanyası diyor.
Dedimki anaarı alana anaarı üretme dersi beleş::))
Mustafa Özgül'de bu kampanyaya katılmaya hak kazandı. Dediği ise ben larva tranferi yapacaktım ama yumurta alınacak zannediyordum dedi. Biz zamanında çok yumurta transferi yapıp hayallerimi sular boğmuştu::))

Karakovanıda merak etti bir pozda burada alıyoruz.
Bu arada hacı memlekette, amcası bitkisel hayata girmiş.
Oradan bana telefon ediyor diyor ki ogul çıkmış git al. Öğlen yemekte alırım dedim. Yemek saatinde bir gittimki hangi akıllı yaptı soramadım kimse yoktu. Ağaca konan arıların üzerine yogun şurup püskürtmüşler. Zaten arılar midesini doldurup kovanı terk ediyor, püskürtülen şurubu yiyemeyen arılar havada sıcak, şurubun suyuda uçunca hepsi yerlere dökülüp ölmek için kıvranıyordu. Üzerlerine su püskürttüm ama yerlere hepsi serilmişti öylece bırakıp yemek yemege gittim.
Bu arada bir şikayet olmadan arıları taşıdık diye seviniyorduk çoktan şikayet yapılmış bile.
İlçe tarıma gidip görüşme yaptık, zaten ben arıları kaldırmışım, karşıtarafada bunu böylece bildirmişler aman dur deseniz bilae zaten duramam dedim, kestane balı başlıyor filan biraz salladık işte.
Akşam mesayi bitimi arılıga gittim dedilerki bir oğul daha çıktı. Nerde hacının küs oldugu ve sizi şikayet edecegim diye tehtit eden adamın evinin önündeki ağaçta::(((
Yav nasıl edeyim bilemiyorum.::(((
Başka yermi kalmadı çek git dimi.::((
Gittim adam numaradan efendim benim alerjim var hastanelik oldum falan filan diyor. Dedim bu arılar sokmaz merak etme. biraz konuştuk nerelisin falan filan derken dedim yav sende tahta varsa karakovan yapalım madem bu arı buraya gelmiş::))
Yok filan dedi, arkadan çocukları ve karısı karton olurmu dedi dedim olmazmı olur tabi::))
baktım işi bağladık dedim ben o zaman geçici bir kovan getireyim oğulu bir alalım sonra kovan işini hallederiz. hemen eski 4 çıtalık ruşetlerden götürdüm arıda o kadar sakinki tam magazinlikti ama o esnada bunları düşünemiyorsunuz. Arıyı önce büyük kovana aldım sonra çuvala vurdum hepsini ruşete leblebi gibi doldurdum. Adama oğulu verdim gitti, şimdi şikayetini yap::)) Bu arada her taraftan anaarı yarına hazır oldumu efendim ana topladınmı telefonları gelmekte. Bizim zaten iki saatlik bir zamanımız vardı onuda böylece yedik sadece 3 kutuya bakabildim akşam ezanı başladı.

Benim saf 65 nolu saf karniyolum. Bu kovan başka bir bahçede gidip gelmek sorun oluyor. Daha önce bölmeme rağmen alıp başını gidiyor. Yemliğin altına iki dalak takmış, hızını alamayarak bariyerlere çarpmış. Tekrar yeniden bölüp erkek çıtası verdim.
İş yogunlugu çok fena bu sıralar.
Arıları ormana götüreli 1 hafta oldu bu gün yarın derken aradan 8 gün geçip gitti. Bu pazar çok rüzgarda var ormana bir gideyim dedim.

Gider iken taze hacıya ugradım. yaklaşık 30 bölme yapacak, bir kaç güne kadar larva transferimiz olacak, denizli köyünde fazla arısı olan yok, hepsini karniyol F1 yapacagım. Çilekler şahane, doyasıya yedim. Başka yerlerde erik ağacına baktık, arkamızdan her şeyi kuruttu diyenler olmakta.
Bir kaç gündür arı kuşlarının sesini duyuyordum ormanda dahada çok var.
İşin garip tarafı ise komşu arılıktaki arıcı Bilal memlekette babam bu kuşlar için muska yazdırırdı dedi.
Bende baktım konu magazinlik hemen makinayı açıp tekrar sordum hangi duaydı, bizde yazsak filan diye::))
Hocalar bilir ben bilmiyorum dedi.

Gebzede nektar gelmesi bir kaç gün öncesine kadar iyiydi, akasyalar geçmek üzere. Ormanda ise akasyalar yeni açıyor, fakat 3 gündür felaket bir rüzgar var.
Açık olanlarda var daha böyle patlamak üzere olanlarda vardı.
Pamuklegen diye bilinen bitki ormanda her taraf çiçek.
Kışı ormanda geçiren ve bu sene ikici defa açtıgımız kovanlar. Yani 2009 yılında ormana bıraktık ve 2010 yılında ikinci kez açıyoruz. İlk açtıgımızda bu kovanlardan arısıyla her kovandan kapalı yavrulu birer çıtasını almıştık.
Kovan sıkıştırmayı açıp yan tarafa dalaklar asıp boştaki çıtalarda açlışıyordu.
Gene kışı ormanda geçiren kovanlardan birisi, bu sıkışıp kalmış bal kemeri bayagı bir genişlemişti yer olmayınca polen ve ballan bloke oluyor daga sonrasında ise oğula gidecek. Alanını sonuna kadar açıp yeni çıtalar verdim.
Gebzeden giden kovanlar ise burasını begenmemiş olacakki erkekleri kesmişler, bazı kovanlarda erkekler dışalnıyordu. Bu bir yönden iyidir, erkeleri dışlayan ve kesenler bizim ogul işimiz bitti mesajı verir.
Erkeklerin kesilmesinin diger anlamı ise bal gelmiyordur. Bir kaç gündür hava berbat rüzgarlı ve bal getirmek mümkün degil. Bu arılara birer kat daha atıp çok yakında kestane için Şile'de olacagız. İnşallah bu yogunlukta bir terslik çıkmaz.
Bu arada kışın yörük Mehmet ölmüş, zaten hastaydı, bu ormanda yaşayıp, akciger kanserinden ölmeside ayrı bir soru işareti.
Orman dönüşü hacıya uğradım. Pembe domates ve kırmızı sırık domates fileri topladık. Birde kır domatezi varmış, sırık filan istemeyen salça filan için olandan en çokta onlardan aldım. Sivri biber ve acılısı oh be ne gider yazın melemenle, şimdiden ağzım sulandı.
Bu sene boydan boya fide için, her çeşit sebze fidesi var.
Fideleri hacı nineye teslim ettim, dediki bunların ekilecegi yerlerde daha kazılmadı diyor.
Hacı nine biraz utanır hatta iyi utanır desem daha iyi anlaşılır. Diyecektim gül gibi hacıyı Agrı'ya kaçırdın ne yapayım, yanlış anlayacak.
Sonra bizim hacıyı arayıp dedimki gel şu fidelerin yerini kaz ve domatesleri ek.
Larva tarnferlerini serumla yaptıgınızda tutma oranları bayagı artacak.
Dün bizim arkadaşlardan birisi aradı diyorki
serumla 24 taneydi sanırım transfer yapmış hepside tutmuş.






Kulaklarını çınlattık diyor, iyi yapıyorsunuz çınlatın be. Serumdan çanagın dibine bir damla koyuyorsunuz, larvayda serumun üstüne.
Buda ormandaki manzara ve arı kuşu muska'sı muhabbeti::)))

10.05.2010

ARICILIK ZOR, ANLATMAK BİLE İSTEMİYORUM

Bu resimde nerden çıktı diyebilirsiniz::))
Bana Muhteşem abi dediki gel aarıların 4 tanesi hariç hepsini götür.
Ben arıları almaya gidince, şu kalsın yok bu kalsıın diye gene 10 kovan bıraktı, bende diyorumki hani anlarsınya::)))
Geçen sene bayagı bir üzgündük. Sebebiyeti ise Dr.Muhteşem abi yogun bakımdaydı ve günlerce orada kaldı.
Geçtiğimiz hafta sonuda sanırım iki gün boyunca arılarla uğraşıp işleri bitirememiş. Ablamda demekki posta koydu, gene kalbine bir şeyler yapacaksın diye.
Muhteşem abide hafta içi bana uğrayıp yardım etmişti. Bana dediki gel benim arıları al ve bana 4 tane bırak yeter. Ben artık tüm aşamaları bitirdim bundan sonra hobi arıcılığı yapacağım dedi.
Zaten bu işin hobisi amatörü profesyoneli nedir henüz anlayamadık. Bir çogumuz hobi veya amatör adı altında ek iş olarak arıcılık yapıyoruz.
Adam ilk baharda arı gezdirmeye başlıyor adı hobici veya amatör arıcı bu nasıl iş anlamadım gitti. Aslında bu işten para kazanmayı hedefleyenler hobi veya amatör kelimesi kullanmaması gerekiyor, neden dersek ek iş yapıyoruzda ondan.
Biz gelelim Tekirdağ ve Ereğlisine.
Muhteşem abi salı günü gelip, planı yapıp gitti, bende ertesi gün izine çıkıp, Muhteşem abiyle hacı abiyide alarak yazlıga doğru yola çıkıldı.
İstanbul'da bir yere girdik, yemek filan yiyelim dedi. Hacı ise ben geç yedim ayakları yaptı. Bende ev sahibinin işine karışma dedim ve sesini kesti.
Çoktandır doktor elinden beslenmeyide özlemişiz be.
Muhteşem abim ikram etmeye bayılır, bende onu kırmam.
Döner kebablar, kaymaklı tatlılar filan doktor kontrolünde ne gitti be.
Bu arada laf aramızda Muhteşem abim diyet yapıyor, bizde diyet yapana uymak zorunda kalıyoruz.
Abi dedim bu nasıl diyet, dediki vucudu sitrese sokmayacaksın ara sıra ödül vermelisin.
Üç gündür birlikteyiz abi, hiç cezalandırmadın hep ödüllendiriyorsun gülüyoruz.
Yolda Trakyalıyı aradık, zaten Muhteşem abiyle Trakyalı ne zaman konuşsa ne oluyor bilmiyorum, sonu gülme kırizine dönüşüyor. İki tarafta gülecez diye kitleniyorlar.
Bu nebiçim ekmek kadayıfı, kaymagın altında kadayıf yok sanki.
Böyle diyet yapılmazmı, tabiki yapılır, yumulun::)))
Ben Gebze'de Muhteşem abiyi bekler iken Gölcük'ten misafirim vardı. Hüseyin Çolak, kendisi Amasyalı ve gölcükte hocaymış, nerdeyse akraba çıkacaktık. Komşusu benim köylüm ve ilk okul arkadaşım çıktı. Hüsyin beyle konuşurken Muhteşem abi geldi ve ayrıldık. Yakındaki arıcılar kendisi gelip anaarıları alıp gidiyorlar.
Öğlenden sonra Muhteşem abinin yazlıktayız. Ben bahçeyi bir kontrol ettim. Bana diyorki o kaysıya bak oğul varmı, oğul yokta çagla vardı::))
Üç beş erik ve kaysı yedik. Adımızda bahçeyi kuruttu oldu.

Hacı bu sıralar çok degişik kostümler giyiniyor. İlhami abi getirmişti banada verdi iki senedir hala kagıt tulumu giyinmek nasip olmadı.
Hacı efendi astronot gibi kuşandı.
Aradan biraz zaman geçince yanıyorum demeye başladı. Bana ne sürün kime çektin bilmemki.

Muhteşem abinin arılıkta katlı kovanlar. Aynı bölgede bir sürü kovan gördüm hatta kanolanın dibinde arılar vardı hiç birinde kat yoktu.
Hani bazıları derki 1500 yumurta atan arıyla 2000 yumurta atan arı aynıdır diye.::))
Evet aynı bazıları 20-30 çıtada çalışırken bazıları 10 çıtalık bölümde tırmalıyorlar. Fakat 30 çıtada çalışanda bir kovan, 10 çıtada çalışanda bir kovandır::))

Bizim arıları Gebze'ye götürecek şöförümüz, kendisi boş dururken diyet ızgaralara bakıyor. Acayip birisiydi, biraz fazla sövüyor ama alışkanlık yapmış. Hatta bir ara hacı dediki sakız çigniyor, şöför kim diye sordu, hacıda sen diyince, diyorki benim dişlerim takma sakız çigneyemem dedi::)) Izgaralarda tamam fakat resimler karışık arılar hazırlanıp, akşam kararması beklenirken yemekler yenilmişti.
Ah be abi iyiki ayda yılda birbirimizi görüyoruz. Yoksa halimi düşünemiyorum, bu diyetlerle ne balkonlar çıkılırdı::))

Muhteşem abinin çatı katında bulunan ve Mehmet Yüksel kovanı. Evet kovana bu ismi vermiş. Hacnında hoşuna gitti kovana el koymak için çok çaba harcadı ama nafile, kovan yazlıkta kaldı.
Bu kovanıda ikiye bölerek taşıdık. Hatta iki kovana sıgmadı toplamda 24 çıta alıyor.
Bu arda bayagı bir saldırgan, hacı terlikle geziyordu çatıda ayaklardan acayip şişlediler.
Soldaki kovana daha çok arı dolunca ayriyeten üstten havalandırma koydum ve kapak kapatmadan böylece naklettik.
Muhteşem abim diyorki bu metroyu en az bir aydır açmıyorum. Bende iyi halt ediyorsun dedim, kesin bal ve polenle bloke olmuştur.
Kovanın yemlik bölümü bile karakovan balı çakılmış::))
Çatıdaki saf karniyolla F1 hariç tüm kovanları akşam taşıdık.
Diyet böyle yapılır gel bakayım dedim, kaytarmak yok::))
Aslında bu kovanların bana gelme hikayeside var.
Muhteşem abi arı satacagı vakit, birisi 8 tanesini bana ayır satma demiş.
Daha sonrada arıyor diyorki, arıları aldığımda para verecekmiyim::))
Bizimkide yok demiş, onun dediğini yazmayayım buraya::))
Sonuçta ihale bana kaldı::))

Yemekler yenildi arabaya yükledik. Bu arada arılıkta kovanları hazırlamak bayagı uzun sürdü.
Yapmış oldugumuz işlerin fotosunu sonradan Gebze'de çektim. Bu arıları taşırken tek bir arı bile çıkmadı. Tabi bu işlerde yapılması gerekenleri yapmaz iseniz her taraf arı olur.
Düşünün dört dörtlük kovan yapıyorlar genede arı kaçırıyor.
Bu kovanların altları sabit degil, katlar alt kuluçkalıga uymuyor. Fakat arı çıkarmadan nakletmişiz.
Aşagıda yapılanların görüntüsü var bir çok arıcıya bu bilgiler gereklidir.
Güya hafta sonu kovanları kontrol etmişti, benim kontrollerde 3 kovanda meme çıktı. Gebze'de bölüp Erzincan'a yoladığım arıda zaten oğula gidiyordu.

Geçen seneden kalmış kekleride verdi. Hemde paketlenmiş, bazen hacıdan kek istiyorum kek getirsene diye sanki paraylamı aldında istiyorsun diyor::))
Gebze' ye gelen yeni arılar. Hacıya göre dağ başından şehire gelip sosyete oldular.
15 irili ufaklı arılı ve ballı kovan, 5 tanesi katlı.
Bende bir çok kişiye arı verdim fakat bu kadar büyük oranda kimseye arı vermemiştim. Düşünüyorumda yapılanların sanki buradaki karşılığı gibi bir şey.
Birisine 2-3 çıta analı arı verdiğinizde ona dünyaları verirsiniz.
Adamın hiç yokken bir kovanı olmuştur.
Bizimkide dururp dururken 15 kovan arı verdi, hep derimya Allah ne verirse hayırlısını versin diye::)))

Larva transferinde kullanmak için poşetli serumlardan. Şişeyi açtıgınızda bozuluyor. Bu poşet serumdan devamlı yeni enjektörle alınırsa uzun süre serum lazım olmaz.
Anasız kovanı nasıl anlarız diyenler oluyor::))
anaarı memeleri.
Yumurtalıve larvalı çıtayı verin, ertesi gün bakın memeler başlıyorsa anası yoktur.
Kendinizden emin olamıyorsanız bu yöntemi deneyin.

Gebze içinde arıcılık iyice zorlaştı. Arılarımız çok güçlendi, bir kaç gün içindede hemen bal çekmeye başladılar.
Güçlü arıya bakmak her zaman daha kolay. Neden derseniz, güçlü arı balı buldugunda bir kaç gün içinde bir aylık yiyeceğini bile stoklar.
Bizde hala anlaşılmayan şeylerden biriside sanki erik elma kiraz çiçekleri bal vermiyor sanıyoruz. Güzelim bahar balları kıştan zayıf çıkan arılar sayesinde yok olup gidiyor.
Yukardaki görüntülerin yan tarafında çocuklar top oynuyordu, Muğla'dan gelen arılar ayarımızı bozsada şu an durum fena degil.
Bir düşünsenize bu arıların alayı Muğla'dan gelmiş ve siz mahallenin ortasındasınız.
Dün akşam Mehmetle konuşuyorum, diyorki abi çıtalar ful bal oldu sırlanmasını bekliyorum. Haberide yükledim nazar deger diye yayınlayamadım dedi.
İnsanları ve her şeyi nazardan koruyanda gene Allahtır. Allahın koruduğunada hiç bir şey zarar veremez.
Ne yazılmışsa hepsine razıyız, gerisi bizi fazla ilgilendirmiyor.
Bir posta arıyı Gebze'den taşıdık, arılık bayagı bir rahatladı. Çok şükür bu sende kimseden şikayet gelmeden sorunu hallettik.
Çok kısa sürede bir posta kovan çıkışı daha olacak. Gebze'deki arılıktan 2-3 çıta arılı ve analı kovan satışınıda başlattım.Yaklaşık 100 civarında bölme olacak, hepside 2-3 çıtalık. Yer yetmez ise Pelitli köyüne çok yakınım oradanda bir yerimiz var.
Gelelim Muhteşem abinin kovanlarına. Bakın altla kovan sabit degildi, pervaz koyuyorsun altla kuluçkalık ölçüsü tutmuyor.
Üç pervazı üst üste çakıyorum.
Kuluçkalıgı üsttEn dip tahtasına çiviliyorum. Hemde dört tarafından. Girişe boydan boya elek teli koyduk, zımbayla tutturduk.
Diplik kuluçkalık ve ballıgın birbirine montajı::))

Burada şimdiki gördükleriniz bir gün başınıza gelecek olur ise çözümleri bunlardır.
Bu kolonilerden hiç arı çıkmadan nakilleri yapılmıştır.
Bu resimdede kuluçkalık küçük, mavi kat büyük geldi. Bu seferde yapmanız gereken pervazın altına parça koyup çakıyorsunuz.

Bu arada hacı Muhteşem abiyi tehtit etti, gelip arılarını alsın diyor. Hani Trakyalı soruyordu niye maskelisiniz diye.

Getirdigimiz kovanlardan birisi çok çılgın bir arı. Hacı abi içerde çalışıyordu arılar o kadar soktuki çalıştıgı yere perde taktı.

Elimizdeki sakin arıların kıymetini böyle belalar gelince daha iyi anlıyoruz.