31.07.2009

1 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ DOKTORDAYIZ

2008 yılı mayıs sonumuydu ne bu resimi çektiğimizde. Dr.Muhteşem Turunç arılıgında düzenleme yapmıştım. O günden bu güne neler degişmiş yarın görecegiz. İnşallah kovanlardan dalak ve yürek çıkmaz. Şimdiden kıvırma hareketleri başladı abi biliyorsun, hastaneye düştüm ee çoktan beride kovanları açamadım malum desede yarın, ak koyun karakoyun belli olacak.

Buda geçtiğimiz yılın modası olan, evden yürütülen mutfak perdesi maske.
Bu arada hafta içinde kendi aramızda bir konuşma yapmıştık. Saim abi bir proğram yapalım diyordu. Oktay'da olaya dahil gözüküyordu, tamam yapalım dedik sonra işler karıştı. Oktay kardeşimiz başka işleri var ve çok kısada süresi kaldı. Son anda Saim abide bu hafta Trakya'ya gelemiyorum dedi. Doktorumda yav hep davetlere gidiyoruz birde biz davet edelim dedi, abi biz demem sen davet et dedim::))
Bu seferde diyorki tamam ben davet edeyim, sen nasılsa ustasın benim elimi cebime sokturmazsın. Bende dedimki cebinde yılanmı var niye sokmayacan::)))
Şimdilik ben hacı ve başakşehirden Salih ve Kemal abiler olayın içindeler bakalım nasıl agırlanacagız.


Bu linkte daha önceki kovan düzenlemem var.

İnşallah, gene kovanların içi karışmamıştır.::))

Bu gün itibariyle bir 5 gün daha izin aldım. Hafta içi ise bir kaç gün Gebze'de olamayacagımız için anaarı üretiminde yapılması gerekenleri yapıyoruz. Sıradan kutu gözlerinin tamanını taradık, son gelen damızlık karniyollardan ürettiğimiz karniyol F1 lerin bazıları yumurta atmaya başlamış, bu anaarıları geçen bal sagımına giderken temmuzun 10 da meme olarak vermiştik. Yumurta atan var, eşleşmeye gidip gelmeyen var. Kovanda durup yumurta atmayan var, bunları kayıt ediyoruz. Yumurta varsa ilk olarak kanat kesmek başlıca işim. Boya daha sonra geliyor. İnsanın bir şeyler üretmesi acayip bir duygu birde para kazanmaya başladınızmı çok mutlu oluyorsunuz. Karniyol arısı ilerde Tükiyemizde çok iş yapacak. Bu eksiklik ilerde tüm çıplaklığı ile ortaya çıkacak bunu görecegiz. Bir çok yere anaarı sattım veya hediye gönderiyorum, insanların kullanmalarınıda gözlemleyecez.

En büyük hedefim ise saf karniyol üretmek. Dışa bağımlı yaşamakta istemiyorum. Bu işi bu sene başarmayı düşünüyorum. Yakında suni dölleme cihazımız hazır olacak. Birde ben bu işi yaparken kimseye konu mankeni olmayacam. Tamamen amatör ve hiç egitim almadan bu işi dönerci dükkanında yapacagım.
Hafta sonu dagıtacagımız memeleride dagıtıp, kısmetse cumartesi Muhteşem abinin arıların sagımını yapacagız. Peşinden benim ballar sagılacak. Arılarımızı götürdügümüzde ilk 10 gün hiç bal getirmeyip birde kovandaki balları arılar yemişlerdi, bende sagımı yarıda kesmiştim. O tarihten sonra hava durumları ve bölgeden gelen haberler olumluydu. Nasipte ne varsa bakacagız, bizim arılar afet gördü zevkten dört köşe olanlar var, kına lazımsa söylesinler ücretsiz gönderilir.
Bu arada boyadıgım anaarıları biraz dışarda özgür bırakıyorum nasılsa kanat yok ve uçamıyorlar. Üzerimde geziyor bu esnadada boya kuruyor. Biz Trakya'dayken yeni bir haber yayına girecek. ırklar ve farklar diye. Geri döndügümüzde konu üzerindeki yorumların degerlendirmelerini yapacagız. Bu sene benim için çok yogun geçti. Anaarı üretimini kurmak çok meşakkatli. Sistemi kurdugunuzda sorun kalmıyor, işler acayip hafifleşiyor ama sistemi sıfırdan kutudan kurmak ölüm diyebilirim. Bazen belediyeden çıkıyorum paydos etmişim, geberiyorum bir uyku basıyor, arılıgada gitmem lazım. Bazen direk eve gidip yatıyorum.
Trakya'dan geri geldiğimizde, püren için gelecegimiz yere bu sene arı bırakıp gittim di. Hacı abinin iki hurda kovana arı bölmüştük. Arıları taşırken bir kovandanda arı çıkmıştı. Onuda bırakıp gitmiştim. O gün bu gün ormana gidemedik. Dün akşamleyin hacı abinin münübüsle ormana gittik. Böldüğüm arıların analar çıkmış eşleşmiş ve yavru kapatmaya başlamışlardı. Bir çıta arısı var, iki yanınada bal vermiştim. Balları bitmiş, hemen katlı kovandan birer kapalı yavru ikişer çıtada bal verdim süper oldular.
Katlı kovanda arı durumuda iyiydi, acayip polen getirmiş, bir çıtadaki poleni söküp yavru atmaya başlamışlar. Bu tür çıtalarınız varsa kovan duvarlarına almayın bir iki çıta içe verirseniz arı yavru zamanı çok rahat ediyor. Daha önceleri bu tür çıtaları en dışa alın diyorduk, dışa aldık, arıda üzerini balla kapadı, polende gelmiyorsa balın altındaki polenler bir işle yaramıyor. Bu tür çıtalar iç kısımlşara alınmalı.
Bu polenli çıta acayip hoşuma gitti, sanki Türkiye haritası işlemişler bana. Bu sırada yanımızda iki adet eski kovan götürmüştük dün tekrar iki kovanada bölme yaptık. Ormanda birden 5 kovanımız oldu.
Püren bu sene hiç sıkıntı görmedi. Belkide yıllardır ilk defa bu kadar canlı. Yaz boyu bazı yıllar damla düşmüyordu. Bu sene çok yagış aldık. Çok erken açanlar var, tek tük.
Bu arada bıraz genişletme faliyeti yaptık. Arıları böldükten sonra hacı eline kazmayı alıp, ilerdeki çalıları traşladı. Burası yaklaşık 50 kovan arı alıyor ilerledikçe arı sayısı limitide artıyor. Hacıyla son kovan arasını yeni açtık, ölçtüm tam 11 kovan sıgıyor yeni açtıgımız yere. İlerleyen zamanda gerekli düzenleme yapacagız inşallah. Ormanda sabit bir arılık yeri düşünüyorum. Birde çıkma kapalı kasa bulursam çok iyi olacak. Bu arılıgın 200 metre yanında devamlı ormanda ikamet eden ve hayvancılık yapan yörükler var. Çok zor şartlar altında yaşamlarını sürdürüyorlar. Arasıra onlarada misafir oluyorum.
Trakya'ya götüremediğimiz arılardan biri. Yaklaşık 15 çıtadaydı, balını ve arısını diğer bölmelere paylaştırdım. Şu an 8 çıta falan kaldı ama bölünenlerden gelen tarlacılarla alt katı dolduru sanırım. Bu arılıkta bir bidonda invert şurup vardı dün akşam hepisinede invert şurup verdik. İnvert şurubun bu özelliği süper. Belkide yapılalı 2 ay oldu hiç bozulma yok. Ayrıca kütügün bir litre şurubunu hala balkonda bekletiyorum, kütük gideli kaç ay oldu invert şurup hala bozulmadı.
Trakya'ya gitmeden önce buradaki arılıgın görünümü. En son kovandan ileri bir sıraya 10 taneden fazla arı alabilecek şekilde biraz daha açtık.


En son kovan yeni açılan yerde, bir berisi ise eski son noktaydı.

Haberi yayınladığım saatlkerde yeniden güzel yağmur yagıyordu Gebze'ye.

26.07.2009

25 TEMMUZ 2009, ANAARI İŞLERİNE DEVAM

Bu hafta herkesin bu konuda muzdarip oldugu , çalışma programlarını degiştiren düğün ve sünnetler nedeniyle Trakyayı gelecek haftaya bıraktık. Haftaya inşallah Trakya'da sağım işlerini ve Trakya'yı bitirmeyi planlıyorum kafamda. Bu arada doktorda yolumuzu gözlemeye başlamış benim balları ustam ne zaman sagacak diye::)) Gelecezgiz, ustanın işine karışma, istersen bu haftada bir ziyaret daha yap Gebze'ye::))
Bu pazar çok yakın iki akrabamın düğünü oldugundan planı yaptım. Gürol abiyi aradım abi bu hafta geldin geldin yoksa hafta içine kalırsın haftayada yokum dedim, hemen cumartesi gelirim dedi iyide oldu bu iş aradan çıktı.
Çoktan beri ismail'e sözüm vardı, larva tranferi için onada cumartesi geleceksen gel, yoksa bundan sonrası ne zaman nerede olacagımız belli degil dedim oda cumartesiyi seçmek zorunda kaldı::))
Gürol abi saat 11 gibi geldi. Onu arılıga getiridim, yeni arıcılardan daha üç sene olmuş başlayalı Zafer Anlayışlı abimizin arkadaşlarından. Başkada hiç bir arılıga girmemiş, bir çok şeyide yeni gördü. Güzel anılarını anlattı::))
Birisine çıta bal satmış, ertesi gün şikayette bulunmuşlar, ballar kurtlu diye::)))
İyiki analı çıtayı vermemişsin deyip gülüyoruz.::)))
Birde belgesel çekmeye kalkmışlar kızıyla, daha ben belgesel çekmemişim size ne oluyoru beeeee.
Kamerayı açıp arılıga girmişler konuşma başlayacak arılar bizi bir sardı diyor::)))
maskede yok ikisinde, belgeselcinin büyügü diyorki kızım sen aşagıya kaç ben ormana giriyorum::)))
Güzel bir gün oldu.

Gürol abiyle anaarıları kutulardan birlikte topladık. Anaarılar zaten yumurtaya başladıklarında ilk işim kanat kesmek. Peşinden ise boyamak. Notlarımda hazır boyalı diyorsam o kutudan gidip hemen anaarıyı alabiliyoruz. Kantsız olması çok işimize yarıyor, Ali Şekerli abim tavsiye etmişti, bende biraz üstüne düşmedim, sonra bir kaç hazır anaarıyı elimizden kaçırınca ::))
Anaarının kanadının üçte birini hep kesiyorum artık. Tabi eşleşip yumurtaya başladığında::))
Bunun bir başka iyiliği kutu terk edemiyor etsede farketmez kutudan fırladıgında en fazla yarım metre bile uçamıyor. Aynısı kovanlar içinde geçerli, siz yoksunuz ve arı oğul verdi. Anaarınında kanadı kesikse kovandan fırlayıp yere çakılacak, peşinden gidecek arılarda anaarının kondugu yere konmak zorunda. Üç - beş gün sonrada gitseniz anaarı yerinden kalkamayacagı için oğul yere bağlı bir şekilde duracak orada.
Bazıları yazık niye kesiyorsun kanatları diyordu böylede bir açıklama yapmadık, bizim bildiklerimizide herkes biliyor zannediyoruz, biraz geç oldu bu açıklama.
Kontrollerde Vecdi abiye kovandan anaarı vermiştim geldiğinde. Kovanların anaarıları çıktımı ne yaptı diye açtıgımızda, karniyol F1 anaarı çiftleşme uçuşundan yeni gelmiş, sanki iştima oldugunumu duydun be bu ne hal.::)))
Çoktan beri kullanılmış kafeslerler işimzi görüyorduk. Hazır çıkma kafesler bitti, daha önceden biçtiğim Yalovalı Yusuf kardeşimin odun dedigi ıhlamurlardan çıkan yüzlerce kafesi bir türlü oyamadık.Cemil usta ben biçerken bir boy daha fazla alabilmek için ölçülerle oynadı. Bu seferde istedigimiz bıçagı zor bulduk. Kafesin genişligini ben 3 cm yapacaktım. Şu an 2,6 cm. en yaygın bıçakta piyasada kilit bıçagı 24 lük. Bende 24lük kullandımmı bazılarının sınır dışına çıkacağım diye 22 mm bıçak alaraktan oymaya başladım. İlk turda sağ sol delikleri delip, sonra üçüncüyü deldim. Acayipte kurumuşlar çapak filanda olmadı.
İlk etapta şimdilik bunlar yeter deyip işe son verdim. Bıçaga kafesi bayaıgı bir bastırmak gerekiyor elimin içi şişmiş, bu sıralar iyice nazikleştikmi ne. İki üç saat çalışmaya el şişmemesi lazım be.
Buda ilk kafes üretimim. Burada şunuda belirteyim, anaarı yollarken, kafesteki işçi sayısını artırmak uzun yolculuklarda çok işe yarıyormuş herkesin haberi olsun. Almanyadan gelenlerde sorun oldugunu bildirdiğimizde anaarı üreticisi bir dahaki sefere işçileri çogaltırım demişti. Bu aslında bir ip ucu, demekki işçiler fazklalaştıkça konfor artıyor.
Ürettiğim ilk kafesler 4 adet anaarıyla Şile'ye gitti. Aynı gün Gümüşhane'ye anaarı gidecekti, yeni kafeslerle güvenemeyip eski kafesle biraz daha fazla işçi koyarak yolladım.
Biz arılığa geri dönecek olursak, anaarı toplamanın ortasında hacı abi yemek hazır dedi. İşi yarıda kesip sofraya geçtik, sofra beklemezmiş, bencede beklememesi lazım. Resim alacam hacı gene nazlanıyor, Gürol abide dediki, yav hem nazlanıyorsun hemde poz veriyorsun demezmi.::)))
Dedim bu ne be, bu sofrayı gören anaarı almayacaksa bile buraya anaarı almaya gelir. Başımı belaya sokma diye uyardım hacı efendiyi::))
Bu esnada karpuz kovanların üstünde yendi arılıgın ortasında, yemekte ismail yoktu, karpuz yerken abi bazıları habire karpuz espirisi yapıyor dedi, hayırdır ne espirisi deyince biraz açıklama getirdi. Bende dedimki şeytan iş bulamadığında çocuguna tecavüze kalkışırmış, demekki iş bulamayanlar var.
Gelenler akşam oldu hala gidecekler, misafir kovulmuyorda. Tarih neydi bilmiyorum ama daha önce 3 anaarı daha almıştı Gürol abi. Kek yaptırmaya gitmiştik, o gün teslim etmiştim.Onların üçüde tutmuş, anladığım kadarıylede güzel bakımları yapılıyormuş. Arıcılıkta ilgi çok önemli.
Nihayet akşam yaklaştı ve hava kararmaya başladı bizde hemen uğurlamak hazırlıklarına başladık. İsmaile yaptıgımız larva tranferi malisef tutmadı. Bu İsmail beni öldürecek. Güya 4 çıta arı getirecekmişti, yani dört çıta arı bölmüş, ben bıdı bıdı etmeyeyim diyede gelirken başka kovandan gene takviye etmiş ama. Zaten kovanı açınca bir sürü bıdı bıdı yaptım. Tutmayacagını bile bile tranfer yaptırdı bana. Gidecekleri vakit kontrol ettik, hiç biri tutmadı. Bu işin kuralını bir yerini atlarsan bu iş olmaz. Sonra iki gün öncesi yaptıgım tranferi gösterdim, 26 tranferden 25 tanesi tutmuş. Her taraf sorun, bir yerden karniyolu deneyecem diyor, bende diyorumki bu arıların yaptıgı anaarılardan ne kadar kaliteli anaarı üreteceksi ve bunu deneyeceksin benim içinde risk, bunuda kendisine izah ettim. Bu larva tranferide bitiyor bu sözümüde yerine getireyim artık kimseye larva yok, doktorda buna dahil.
Oh be paketi aldılar gidiyorlar::))
İsmailin kovan Gebzede kaldı, ben kendi kovanlarımda memeleri tutturup en az üç gün besletip onun kovana alacagım memeli çıtaları, İsmail götürünce ne yaparsan yapsın artık. Misafirler güle güle yeniden bekleriz::)))

25.07.2009

BURDA KALSAN OLMAZMIYDI?

Bu haber üzülerek yaptıgım haberleden birisi, haberde denemez bir arkadaşımın uzaklara gitmesi. Tam bir arı sevdalısı ve tam bir kara gün dostuydu. Dost adı üstünde. Bu bölgede görev devralacagı sırada başka bir yere atandı. Duyunca çok üzüldüm ama yapacak bir şey yoktu. Kendisiyle görüştüğümde bayagı bir sevinçliydi, abi kısmette buda varmış bizim için iyi oldu dedi. Düşünüyorum burası dünya ve eninde sonunda insan sevdiklerinden ayrılıyor. Önemli olan sevgilerin başka yerlerdede devam etmesi.
Bu arkadaşımızla alakalı bir çok resim var elimde. Bu resimler ise geçen sene 20 haziran 2008 de Şile Kızılcaköyde çekildi.
Muhteşem abi ben ve Oktay o gün birlikteydik.
Yolun açık olsun, yeni görevinde başarılar dilerim. Belki bir gün yeni yerindede inşallah ziyaret ederim belli mi olur.
Gittigin yerdede Ali'ler Saim'ler bulursun merak etme.
Bu habersiz, haberi yaparken aşagıdaki parçayı defalarca dinledim. Parçayla senin bana yaptıkların ters istikamettede olsa ayrılıkla alakalı ya, Burda kalsan olmaymıydı????







OLMAZMIYDI

Gözlerimdeki yaşları, görüp gitsen olmazmıydı?
Azıp giden yaralarımı, sarıp gitsen olmazmıydı?
Azıp giden yaralarımı sarıp gitsen olmamıydı? vaaay.

Tüm mutluluk sende kalsın, dostlar bana selam salsın.
Hatırımı bir kez olsun sorup gitsen olmazmıydı?
Hatırımı bir kez olsun sorup gitsen olmazmıydı? Vaaay.

Nankör çıktın halime bak, ne dedinse dedim hay hay.
Mutluluktan bana da bir pay verip gitsen olmazmıydı?
Mutluluktan bana da bir pay verip gitsen olmazmıydı? vaaay.

23.07.2009

TEMMUZ AYIDA BİTİYOR

Sayın Dr.Muhteşem Turunç. Herkes tanımasa sanal arıcıların tanıdıgı bir yüz. Meslek doktorluk olmasına rağmen, daha rahat yaşamak için ek işler yapmaktadır. Bunlarıdan bir kaçı, arıcılık, bahçıvanlık ve en son başladıgı iş ise münübüsçülükmüş::))
Şimdi köşeyi döndü işte ::))
Durumları sordum renk vermiyor.
Gebze belediyesi personeli ve aynı zamanda Gebze bal üreticileri birlik üyelerimizden Özcan Tat. Rize'li ve bunlarda da kütük kovan tutkusu mevcut. Kendi apartmanlarının beşinci katında mükemmel bir kovanları var. Kütük karakovan ağzına kadar arı doluydu. Şimdiye kadar bü güçte karakovan görmemiştim, maşallah süperdi.
Geçenlerde memleketine gitmişti bir kütük daha getirmiş. Dikine duran sopadan ileri gitmemek gerekiyormuş. Dik sopadan ilerdeki ballar kütükteki arılarınmış. Aslında bunlarında iki tarafı açılsa iyi olur, iki üç yılda bir tersten açıp peteklerin yenilenmesi gerekir.
Banada çatıda bir yer açtı sağ olsun. Damızlık kovanlarımız kalabalık kovanlar içerisinde tutmak istemiyorum. Hepsinin bir noktada olmasıda benim işime gelmiyor. Şu an zaten 4 ayrı yerdeler.
Bu resimde flaş patlamış.
Kütük kovandan bir görüntğ daha.
Geçenlerde bir çok kovanda erkek üretebilmek için çaba sarfetmiştim. Almanyadan gelen iki F1 güzel erkek yumurtası attı. İyide sevindim, iki çıtaya yakın sırf erkek birde erkelerin azaldıgı bir zamanda süper olacaktı.
Hatta doğal saflar bile yakalarım diye düşünmekteydim.
Dünkü kontrollerde gözlerdeki yumurtaların işçi arılar tarafından iptal edildigini gördüm. Başkası dese olamaz diyecem ama önceki resimler bunlardı dünkü kontrollerde bir tane ne larva ne pupa nede yumurta var. Sizin gözünüze dizinize dursun diyecem ama arılarda sezonun bittiginin farkındalar niye durup duruken erkeleri istemesinlerki.
Anaarı üretimlerinde erkek üretimide yapılmalı. Şimdiye kadar erkelerin üretimiyle ilgili özel fazla bir şey bilmiyorum. Başka bir kovandada erkek yumurtaları vardı, o çıtayı başka kovana almıştım, o çıtada erkek yavrular kapanmış. Fakat bu çıtalardaki kadar fazla degil. Şimdi diyorumki keşke yumurta atılır atılmaz çıtayı anasız bir kovana verseydim diyeceklerdiki bunlar bize lazım. Buda ayrı bir tecrübe oldu, gene kazıgı yedik tabiki. Yada kazık eşittir tecrübe denilebilir.
Erkekleri biz sadece üretiriz, bunun kalitesini ölçmemiz ise imkansızdır. Anaarıyı nasıl işçiler besliyorsa erkek arılarıda işçi arılar beslerler. Kovanlardaki hiç bir erkek arı için bu kalitelidir veya vasıflıdır diyemezsiniz. Almanyada izole adalarda bile her taraf karniyol arısı ve karniyol erkekleri. Kaliteli ve vasıflı erkek seçmenin yolu büyük balonlarla yapılıyor.
Yanlış duymadınız balonla.
Büyük balonlar şişirilip, bir tarafınada eşleşmemiş bakire anaarılar bir kutuyla bağlanıyor. Kutunun içinde kafesli anaarılar var.Balonu bırakmaya başlıyorlar çok uzun bir ip gerekiyor. Balonu erkeklerin uçmadıgı bir zamanda bırakmak gerekiyor, yoksa balon yükselirken daha yükseklere çıkmadan erkeklerin girip çıkamayacagı yer dolar.
Balon çok yüksekteyken, bakire kraliçelerin kokusunu duyanlar tırmanışa geçiyorlar. Balona ulaşanlar, balona bağlı olan ve içinde anaarıların bulundugu yere girme imkanı buluyor, giriyor fakat geri çıkamıyor. Balon indirildiginde anaarıların oldugu bölüme toplanan erkeler güçlu ve vasıflı kabul edilirler.
Geneldede damızlık erkeleriri bu şekilde seçiyorlar.
izole olmayan bölgelerde ise, istenilen anaçların erkek olacak yumurtaları takip edilir, erkeklerin çıkacakları tarihte kovan açılır yeni çıkan erkeler aynı işçiler gibi soluk olur onları boyarsınız. Erekek arılar ergenleşip uçmaya başaldıgında tüm kovanlara girebiliyor.Yukardaki işlemi yaparsanızda istediginiz erkeler boyalı olanlardır.
Tabi biz daha ülke olarak zaten oralara gelemedigimiz gibi fert olarakta işlerin başındayız.Bunları bilim adamlarımıza da öğretiyoruz, devir tesine döndü, onlar bize bilgi vereceklerine biz onlara veriyoruz.
Ah be anaarı sen beni anlıyorsunda yanındakilerede anlat biraz, boşuna yumurta atma, birazdan yanındakiler yumurtaları yok ediyor.
Bu arada bir Şarkımı türkümü vardı, hani börekler açarım sana diye::))
Bizimkisi ise sana kebaplar söylerim demnektedir::))
Eee sağım yaklaşıyor, bu iş karışık kebapla falan olmaz tabiki.
Kebabllarıda ziyan etmemek lazımdı, bende ziyan etmedim.
Bu arada bana kebap ısmarlıyorum diye kendiside götürdü gene. Çok hafif yemesi gerekiyor ama önüne gelenide götürüyor. Neymiş efendim can bogazdan gelirmiş.
Bunu unutma can bogazdanda çıkar::))
Özcan Tat'a ait kütük karakovanın filmi.

18.07.2009

11-15 TEMMUZ 2009 TRAKYA'DAN HABERLER

11 Temmuz sabahı bir çok arıcı gibi bende hacıyla beraber Trakyaya gittik. Daha önceden diğer arkadaşlarlada anlaşmıştık, arıları 30 haziranda götürmüştük ve yaklaşık 15 gündür çiçek var bizde bal süzecegiz. Akşamdan dolu yagdı haberini almıştık ama olayların boyutları belli degildi. Salih ve Kemal abiler bizi esenler otogarından aldılar. Yolda bakıyorum Çatalca civarları daha yeni açıyor ve açmadık bir sürü ayçiçek var. Bizim arılıgın yakınlarına geldiğimizde durum hiçte iç açıcı degildi. Bazı ayçiçek tarlalarında sadece ayçiçeklerin sapı gözüküyordu, yaprak diye bir şey kalmamış. Bazı ayçiçeklerin dolu kafasını koparmış, bazılarını belinden kırmış.

Manzara hiç görmediğimiz cinsten.
Tarlaya inek sürüsü soksan bu kadar zarar veremez.
Bir yıllık emek çöp olmuş. Bu kavunlar belkide 10 gün sonra sofralara sunulacaktı. Yaprak gittimi kavunlar yanar, şimdi cihaza bağlı hasta gibi yatıyorlar tarlada yakında çürürler dolu yarasıda var üzerlerinde.
Geçen hafta yapraktan yemyeşil ve kavunlar zor gözüküyordu. Şimdi alayı kabak gibi ortaya çıkmış.
Bu resimleri Mustafa hoca çekmiş, biz arılıga girdikten sonra bir dahga başka işlerle çok az uğraşabildik.
Bu bölgedeki ayçiçekler gümledi, bir yıl beklenen hasat yok oldu.
Elden gelen bir şey yok, Allahtan gelen bir afet. O taktir etmişse kimsede bir şey yapamaz.
Salih abilerle biz arılıga saat 11 gibi vardık. Murat saat 9 gibi arılıktaymış. Arılıga bir dalıyor arılarda ona dalmış. Hemen koşarak geri çıkıyor maske giyinip tekrar geri dönüyor. Bir sürü kovanın kapakları açılmış ve arılar birbirine girmiş. Yagma çok tehlikeli bir iş. Arılar alıştımı tüm kovanlara sarkmaya başlar ve tüm kovanların arıları bir şekilde kırılır. Biz artılıga girdiğimizde murat son rutuşları yapıyordu, ilk kapakları idareten kapatmış sonra sıradan düzeltme yapmıştı.
Fakat arılar bize acayip saldırıyrdu. Biz buraya geleli yaklaşık 15 gün oldu. 2 yagış birde dolu afeti geçirdik. Bazı kapakları açılan kovanlarda arı kalmamış. Balları ben çektim kovanlardan. Kapagı açılan kovanların çıtalarını alıyorum su doluydu. Şiddetliyağış kapak olmayınca üsten girip alt musluktan çıkmış, Murat Çakırın kovanlarının birisi geri meyilliydi içi göl gibi suydu. Benim kovanlarda kapak açılması olmamış.
Ortalık savaş alanına dönmüş birde burası rüzgar almayan bir yer. Birde rüzgar alsa neler olurdu. Kandıralı bir arıcı geldi diyorki benim kovanları domine taşı gibi yan yatırmış. Katlarda açılmış arılar bişrbirini yemiş ne yapsam arıda kalmadı diyordu. Bu bahsettigim kişinin 400 civarı arısı varmıştı. ailecek arıcılık yapıyorlarKalabalıklaştık daha çok iş çıkarıyoruz yapılması gerekenleri yaptık. Çadır da afetten nasibini almış. Yıkılması çok zor olan çadırı göçürmüş içide su dolmuş. Bu işleri yaparken Mustafa abide geldi. Çadırın kırılan demirlerini bir şekilde onarıp yeniden kurduk. Kovanları ve merak ettiklerimizi kontrolediyoruz ilk olarak.
İşi gücü bıraktık geçen sefer yapmış oldugumuz transferleri inceliyoruz herkes kendi kovanlarında. Bende kovana bıraktıgım saf karniyolun çıtasını çektim bir sürü meme var ve bazılarını bozmaya başlamışlardı. Burada ilginç olan anasız arı petek örmüş birde içine bal koymuş. Bu resmin petek örülmemiş hali iki haber altta var.
derken toparlanıyoruz, o kadar koşturma olduki daha işe başlamadan açıkmışız. İlk yemek yiyelim sonra işe başlarız kararı veriyoruz.
Bu esnada bela parayla degil, 20 km öteden kalkıp gelmiş işi hava ve magazin.
Muhteşem abi ortalık yatışınca geldi sabah bir girseydin buraya ebeni görürdün::))
Yemek yiyoruz, kim neyi begeniyorsa götürüyor. Bazı arılarda üzerimizde taciz uçuşu yapıyorlar.
Muhteşem abimse artislik yapıyor.
Bana artislik yapamazsın ben artisligin kralını yaparım.::))
Hemen Salih abi ve Kemal abilerin balları alıp çadıra sepetliyorum. Onlar sagılırken Murat Çakır'ın ballarını aldım. Durumsa herkes şokta beklennen bal kovanlarda yok. Herkez bulundugu yerden getirdigi ballartı süzüyor. Süzdüğümüz balın ne rengi nede kokusu ayçiçek. Arılar acayip sinirli her yere bindiriyor. Normal şartlarda bu mevsim ve tarihte makinayı agacın altına koy gölgede balı süz arı siz ne yapıyorsunuz dememesi gerekiyordu. Nektar yoksa durum kötü demektir. Bu sırada sagımla ilgili bir not, dikine takılan petekleri hiç bozmadı. Enine telli peteklerin polen ve yavrulularını bozdu. Resimleri sonradan çektim araya girersem dizilimi bozacam daha sonra o konuyu işleriz.
Çadıra arı hucum edip durdu sanki nektar kesildide biz son sagımı yapıyoruz. Salih ve Muratın balların sagımını bitirdik. Akşam yaklaşıyor ikinci yemek yenecek, ızgaranın tüpünü degişmeye gittik köydeyiz.
Köyde seyyar nalbur, bağ bahçe ve hayvancılıkta kullanılan tüm aletler vardı tezgazta.
Bu sürgülü bir tezgah. İlerde işlerim iyi olursa birde tır kasası ayarlarsam kafamdaki plana uyan bir sistem bu. Tır kasası yanılmıyorsan 15 metredir, birde içinden böyle sürgü tezgah çıkarsa 30 metre eder, iki taraflı yaklaşık yüz kovan konabilir.
Üçbeş 250 lira verdim sistemimi çalma diyordu::))
Aşagı sarkan ayagı çıkarıp tezgahı içeri sürüyorsunuz.
Tekrar arılıga dönüyoruz.
Şimdide Mustafa Kabaoğlu hocamızın ballarını almaya başlıyorum. Hava kararmadan bayagı bir çadıra gönderdim. İçersi doldu bir kısmıda dışarda duruyordu. Mustafa abi dediki arkadaşlardan birisine git bal kasalarını aç, içerdeki arılar çıksınlar. İçerdeki arılar çıksın derken her tarafı arı yaptık. Bir senede yapılan bal bıraksan bir saatte bitirecekler diyordu hoca::))
Ortalık gene duman oldu. Önemli degil zaten burada işler rayından çıkmış.
Ballar alınırkende kovanlarda düzenlemeler yapıldı, katlardaki yavrular alt kata çekildi. Bazı kovanlar yatak olarak katı seçmişlerdi. Bir sürü boş ham çıta çıkarıldı bazı katlar alındı arılar sıkıştırıldı.
Yemek yendi hava kararmadan gene şimşekler çakmaya başlamıştı, kalabalıgız ve çadıra sığmak imkansız. Biz yatsı namazına gittik. Hocayada dedik bu gece camide kalalım diye, oradada bir laz buldu gene illede evime gelin yok dedik, aslında hocada gazı vermişti ama yemedik::))
Hoca diyorki davete icabet etmek sünnettir.
Biz kimseyi rahatsız etmek istemedik camiyi tercih ettik.
Köydeki hacı abi hemen 4 adet yorgan kapıp gelmiş birde onları yaymış biz hacıyı çadırdan almaya gitmiştik. İlginç bir anı oldu. Gece uyuduk sabah kalktık hacı hala gezerkende uyuyacak durum hiç iyi gözükmüyor.
Sabah getirilen yorganlerı salih abi teslim etmeye gitti. Resim ise harika, hiç kimsenin aklına gelirmiydi, birisi bal süzmeye gidecek ek iş olarakta orada bohçacılık yapacak::))
Yağmayı tetikleyenlerden biriside Murat Çakır. Tüm arıları yoldan çıkardı. Bu arada Murat'ta yagmadan nasibini aldı.
Süzülen peteklerin açıkta yalatılması, teşvik yerine geçecekmiş. Birde hoca diyorki bunları fatura altı yapacam. Dedim bir arım gelip böyle dışardaki bala konmaz.
Arılıkta yaptıgımız en olumsuz iş bence bu peteklerin dışarda yalatılmasıydı. Arıları yagmaya devam ettiriyoruz başka bir şey yok arı alışıyor ve daha fazlasını istiyor.
Derlerya alışmış kudurmuştan beterdir diye.
Pazar saat 4 gibi Salih abi ve Kemal ayrıldı arılıktan. Akşam üzeri Murat ve Mustafa abinin Şoförü ve oğlu Mehmette gittiler. Pazartesi Mustafa hocanın sagım bitti. Pazartesi akşamı oda gitti. Biz hacıyla baş başa kaldık gene. Muratın yağmalanma görüntüleri devam ediyor bu esnada. Bu resimler belkide çadırdan en aşagı 250 metre ötede çekildi. Üzerinizde bal veya kokusu varsa arı mahallenize gelseniz bile bırakmıyor::))

Körüğü yakıyoruz arılar hemen iştima oluyor, nereye gidiyoruz biz hazırız der gibi.
Mustafa abinin kamyon şoförü bardak arıyordu, ne yapacaksın dedim kola içecekmiş. Hemen yarım kiloluk bir ped şişe kes al sana bardak dip tarafı benim ama::))
Arılar boş gidip gele ömür tükettiler.
Ben böyle bir sezonu yıllar öncesi yaşadım. Ayçiçek açmışsa ve yagmur yagarsa her yagış en az 3 gün netarı kesiyor.
Bu senede aynısını yaşıyorum.
Çiçek var arı bize saldırıyor, biz çiçek degilizki. hele ayçiçek hiç degiliz.
Küçücük örümcek arının işini bitiriyor. Bogaz altından ameliyata girmiş.
Yakaladıkları avlarına bir enzim salgılayıp, yiyecekleri hazır hale geliyormuş. Belli bir süre sonra hortum veya ağzını sokuyor aynı agaç kökü gibi yiyecekleri emiyormuş. Tabiki okudugum dogruysa öyleydi.

Biz sagım işleriyle boguşurken köylüde gidip geliyor. Bizim sepeti ne zaman kovana aktaracaksınız diye.
Mustafa abi dediki gidip şu işi bitirelim söz verdik .
Sepeti yatırdı, bir yerinden delik açıyor. Delikten dumanı basıtyorarı üst bölgeden alt bölgeye toplanıyor.
İyice dumanladı.
Sonrasında çıta silkeler gibi sepeti silkeledi. Anaarı hala sepetteymiş, bulup kovana attım. Aktarma bitti. En pratik aktarma buymuş ballarınıda kesip üç beşe verdik, üçbeş uzaktan olanları seyrediyor tepsideki bala bulaşmış arılardan korkuyor.
Yavrulu bölümü Salih abinin bir anasız kovan vardı onun içine dayadım yeni çıkan işçiler vardı.
İzmit Meşeli köyünden bir arıcı durum perişan diyordu. Bizim ekipte herkesin bir işi var, geçimini arıcılıktan yapanlara Allah yardım etsin. Koca sezon gitti. Borç harçla insanlar yaşarlarken durumları dahada vahimleşti.
Hacı abiyle baş başa kalınca ona bu sene iyi baktım. Kızartma yaptım biraz dagıldı soruyor bu ne diye. Dedimki abi bu özel patates püresi dişlerini yormayasın diye hazmı kolay.::))
Mercimek çorbasıda yaptım, gerçi bu seferde limonu unutmuşuz. Fakat çorbayı begendi.
Bana birdahaki mercimek çorbasını bu tencereyle yap diyor. Öteki tencere ufak geldi.
Salı günü sagım yaptım, durmlar herkeste aynı bizim kovanlardada Gebze'den giden ballar vardı.
Çarşamba günü balı olanların ballarını olmayanlara dagıttım. Her kovana boş örülü çıtaları paylaştırıp sagımı sonlandırdım. Tüm ham petekleri aldım, her kovan 2-3 ham petek vermiştik. Bazı katları indirdim.
Duman olmuşum ama yaklaşık 250 kovanın çıta ve katlarını aldık ayarladık çıta çekici bendim kamburum çıkmış. Gebze'ye geldigimde hala düz duramıyordum. İki gün ballı çıta sallayınca üçüncü günü çıtaları tutamaz oldum parmaklarım tahriş olup şişmişti. Mecburen eldiven giyindim. Eldivenle seri çalışılamıyor. En alt kuluçkalıkta çalışmaksa tam bir ölüm. boy uzun iki büklüm oluyorsun. Gebzede yapılacak işler vardı bir gün erteledim, bir gün komple uyudum.
Cuma günü Gebzedeki arılıga gidip kutuların meme ve anhların işaretklenmesi ve meme dagıtımını yaptım hacıda Gebze dışına arazi olmuştu.

Tüm kovanların önünde arı ölüleri çogalmıştı. Benim arılarda kapaklar açılmasa bile yagmadan dolayı kovan önlerinde arı ölüleri olmuş. Dolu yagışı birde arılar çalışırken olmuş tarlacılarıda yok etmiş. Normalde arılar çiçekte aşırı hırpalanıp nufus kayıpları artıyordu, diğer faktörler arıların nufusunu iyice azalttı. Bölgedeki tüm arıcılar durmdan olumsuz etkilendiler.
Son şansımız havalar yagmazsa bitişigimizdeki 620 dönüm ayçiçekte. 10 gün içinde açar ve biter. Salı günü bir tane açmış vardı, çarşamba günü 8-10 tanesi birden kafa gösterdiler. Birde bu sene Trakya da yaz sıcagı yok, geceleri üşüyoruz ve gündüzleri 25 derece civarıydı.
Balları fazla boş tenekeleri ve yalatılmış kabarık çıtaları kamyona yükleyip İstanbul'a getirdim.
Sonuç ise arkadaşlardan birisi dediki;
Şansız bedeviyi çölde kutup ayısı öpermiş.
Bizdede durum bedeviden farksız degil, hep birlikte öpüldük::)))
Hiç kimse elindeki küregi isteyerek altın yıgınına tersine sokmaz, nasip neyse bizimdir gerisi hikaye.
4 gün ancak bu kadar özetlenebilirdi. Sagımın filimleri filim günlügümde.