Zaim abinin arılarıda bir kontrol edelim dedik. Bizim Enes ile Zaim abi arılara şurup diye su veriyorlar::))
Arı suyun içinde şeker arıyor...
Zaim abinin bir arkadaşı mütahit, iki koloni arı istedi verdim, bu günkü kontrolde kovanın biri aç çıktı, hemen Zaim abinin depodan şurupluğunu fulledim.
Mütahit abimiz, Zaim abinin kafada, 2 kovan arı aldıya, 4 boş kovan daha almış::((
Bunlar ne olacak dedim arı koyacaksın dediler....
Azla yetinen yok....
Allah herşeyin hayırlısını versin....
Kurak bir sezon yaşadık, bu gece az bir yağış aldık topragı ıslatmadı bile pürenler kavruldu ve çok zor açacaklar, açana kadarda zaten havalar iyice soğur, bu yıl bölgemizde kış arısı, arısıyla ilgilenmeyenler oluşturamayabilirler...
Arılara acil yavru yaptırma işine girişilmeli...
Sonbahar denildiğinde okullar açılır bu ayrı bir telaş. Eskiden adres çok önemli degildi.Belediyede adres işine bakıyorum, 8 saat çalışıyorsak 4 saat elimizden telefon düşmüyor. Okul kayıtları artık otomatik olarak oturduğunuz ev hangi okula düşmüş ise başka okula gidemiyorsunuz.
Her işin dayandığı yer artık adres, nufustan aranıyoruz, sgortacılar tarafından aranıyoruz, bir şeyi beyan edeceksiniz adresinizi öğrenin diyorlar aranıyoruz, mahkemelerden davalarla ilgili adresler soruluyor, bir yere abone olacaksın adres, dolayısı ile 3 kişi numarataja bakıyorduk, iki kişi izinde, okullar biraçılsaydı kurtulsaydım diyorum bu ne yogunluk yaa...
Sehpaların kaynak işleri bitti, boru ve köşebent işlerine geçilecek.İlhami abi çalışırken kaynak işini merak ettim acaba iyi kaynatıyormu merak işte içimden geçen bu yani::))
İlhami abi güvenlik abidesi, ne yapacaksa önce tüm önlemleri alır.
İlhami abi dediki, atölye sahibide İlhami abi, burası Cemil ustanın atölye gibi ne işin varsa gel yap... ilhami abiye bir kutu elektrot alalım, tamam dedim, sonra izlemeye başladım.Ayagı dört taraftan kaynatıyor, bir tarafta bir elektrot bitiyor desem yalan olmaz, anlayacanız, kesin üç kutu elektrot bitirir diyorum::))
Sehpa ayakları çok mukem oluyorlar yani::))
Bir sezondur şu sehpaları bir türlü bitiremedik hele şükür bişiler gözükmeye başladı.
Bahçeden hasat devam ediyor,birşey lazımsa git kopar ve ye...
İnsanın bir şeyler üretmesi gibi zevkli bir şey var mı. Kimisi laf üretir kimisi iş, kimi yalan dolan...
Ortaya ürün koyabilmek gibisini tanımıyorum.......
Keleklerim....
Bu yıl domates, biber, salatalık,patlıcan, derken kelekte yetiştirdim.
Bu kadar oldularmı tazecikken mideye indiriyorum, beklerseniz köken veya fide başka ürün vermez, siz kopardıkça o yenisini verir...
2012 Yılının kubanını Gebze'nin Pelitli köyünde kesmiştik. Köyden çıkarken bir üzüm bağı görmüştüm, balbal üzümü diye bilinen yerel bir üzüm çok meşhur bende seviyorum. Bağdan bir kaç çubuk kesip, balkondaki domateslerin dibine sokmuştum. Gerçi balkondaki üretimime başta iç işlerimiz olamak üzere karışmayan kalmamıştı. Ben Mersin'e gidince, bakonda devrim yapmışlar, ne var ne yok hepsini kömürlüğe indirmişler.Baharda bir iş için kömürlüge indim, telefonun ışıgı ile etrafa bakınırken benim saksıda bir şeyler yetişmiş dedim kaç aydır susuz yerde ot nasıl yaşadı ki diye bir parça kopardım baktım ki ot degil. Üzüm çubuklarından birisi tutmuş. Hemen su verip, arabaya attım arılıga götürdüm akşam üzerleri az az güneşe alıştırdım.
Minicik cansız üzüm asmasına bakın karanlıktaki renkleri böyleydi.
Eylül ayı içinde geldiği nokta. Artık Zaim abinin bahçeye götürüp ekebilirim.
Çakal, üçü bir arada neskafeye bayılıyor.Gerçi yemediği bir şey şu ana kadar rastlamadım. Bu gün artan salatayı önüne döktüm, sivri biber ve kuru soğanda dahil olmak üzere, hepsini silip süpürdü, vampir ya...
Bunun yanında yurt içi ve yurt dışı tatilleri olur, arıcıya tatil zaten yok. Çok yakın düğünleri asma şansınızda yok...
Peşi peşine iki yegenim evlendi.
Kendisini uzun yıllardır görmediğim hala kızı İngiltereden Türkiye'ye geldiler. Sanırım bir 30 sene olmuştur görüşmeyeli, İstanbul'a geldiklerinde, hava alanından ben aldım onları ve misafir ettim,
o kadar yakın akrabayız acayiplik mi, bir kopuklukmu, uzaklıkmı ne derseniz deyin, 30 yıl nasıl geçmiş hayret...
Yegenim Hüdanur, Cambride Üniversitesinde tıp öğrencisi.İngilterede hem çalışıp hemde okuyor, daha önce biyoloji bölümünü bitirdiği için, İngiliz hükümeti ikinci bir üniversite okuyana burs vermiyormuş::((
Hala kızı Fatma ingilterede tecümanlık yapıyor, misafirlik kısa sürdü, hala kızını, halamın oğlu Nuh Baştürk'e teslim ettim. Nuh, Beykoz belediyesinde veteriner hekimlik yapıyor. Misafirlerimizle anı fotosu alıyoruz, belki bir daha ne zaman görüşürüz belli degil....
Böyle sık görüşür isek, bir dahaki görüşme öbür tarafta olur sanırım, kendi adıma diyorum bunu.
Arılığımız civarındaki keçiler, hayvancılık çok zor işlerden birisidir. Ovacık köyünde üç hane bu işi yapıyor, gençler zoraki sürüyü gezdiriyor ağırlık büyüklere kalıyor. Hazırcı bir millet olduk. Gerçi keçi çobanlığı çok zordur, sürüyü gözden kaçır nereye gittiğini bulamazsın, hep peşinde olacaksın.
Sonbahar çalışmaları dedikya, bu gün kutu gözlerinin birleştirmesini bitirdim. Yarına iş bırakmadım, pazar günü kısmet olur ise gene düğün var::))
Boş ruşetleri sıraladık üzerinde kiremit olanlarda kabarmış petek var, kulanabiliriz İlhami abi işaret koymuş...
Böyle arıcının sünnetine gidilmez mi beya::))
Bu hafta sonu pazar gezecegimiz için çok çalıştık, o kadar çalışmaya bu az bile::))