Haftaya arıcı misafirleri beleşten ağırlayarak açtım::)) Soldaki abimiz Nihat Gencay, Kotlu olan abimiz ise Adnan Yavuz, arka planda olan ise Sebahattin Güneş, İst.Bayrampaşa belediyesinden. Bir hafta önceden arayıp tanışmak istediklerini söylediler.Gölcük'ten gelen arıcılar asker emeklisi.Ben kendilerini yeni tanısamda onlar bizim her şeyimizi biliyorlar.Konuşulacak o kadar çok şey varki hepsi kısa bir süreye sığması imkansız. Bana hocam demelerine bayağı bozuldum::))
Hocalık bize mi kaldı, ben sıradan bir arıcıyım diyorum hala itiraz ediyorlar.
Dertleri ise baharda benden ana arı alabilmek.Kışın ortasında böyle dert olmaz ki...
Sohbet ederken her konuya girip çıkmışızdır. Misafirlerim beni seviyor, nerden anladın dersen bana gaz vermeyip öğütler vermelerinden diyebilirim. Bazı öğütler bana göre değil, kendimi herkesin istediğine göre törpülediğimde Ali Türk olmaktan çıkarım, benim yapım doğallık üzerine kurulu, belki son söylenecek sözü ilk söylüyorum::))
Birilerine yalakalık yapmam, banada yalakalık yapılmasına kesinlikle karşıyımdır, micacımda böyle şeyler yok.
Konu kıskançlığa geldiğinde, Nihat abimiz sende kıskanılmayacak gibi değilsin diyor.
Sonuçta arıcılık camiasına girdiğinizde genel olarak herkes bir şekilde birbirini tanıyor, aslında acayip bir zincir bütünüyüz.
Sanki resim çekinirken poza para veriyoruz, arkadaşlara resim almalarını söyledim, içlerinden en iyisi baştaki resim, ötekileri ben çekmiştim. İyiki arada bir kaç resim almışım.
Kısmet olursa bu yıl baharda ruşet arılarımın bir kısmını satmayı düşünüyorum. Bir kaç kişi hemen satışa sunacağım rakamın üstüne çıkıp biz alıyoruz başkasına söz verme dediler.Yani 50 ruşet satacaktım 100 ruşet arı isteyen var.
İstanbul Bayrampaşa belediyesinden gelen Sabahattin Güneş abimiz ise acayip şeyler anlattı, gerçi bana göre acayip, aslında olağan şeyler. Arıları yanılmıyosam Çatalca da ve annem bahçede çalışırken sokuyorlar, senin videoları gösterip, anne baharda bu arılardan alacağım demiş, kadıncağız oğlum bunlar hiç gerçege benzemiyor diyormuş kadın. Kadınıncağız haklı şimdiye kadar arılar hep sokarsa tüm arılarıda sokuyor zannedersiniz, yaşar isek göreceğiz son durumları.
Bebahattin abiyle bizi sevip sevmeyenleri ve sorunları konuştuk, beni sevmeyenlere ne yapmışım bir sor dedim, kime ne yapmışım bende çok merak ediyorum.
Geçenlerde birisi yazmış fahiş fiyatla ana arı satıyormuşum.Muhteşem abide dediki, senin hakkında olumsuz konuşup yazanlara ana arı sattınmı? dedimki yok. Onları tanıyormusun yok, o zaman bunlar hiç tanımadıkları hakkında nasıl yazılar yazabiliryor, demekki birileri tarafından kullanılıyor ve adamların üstüne birileri binmiş haberleri yok. Son zamanlarda bakıyorum bize karşı çıkanların alayı karşımızda eridi ve puan kaybetti, bazı maşaları bize karşı kullanmaya başladılar.
Siz bir şeyi üretip ortaya koyarsınız ve fiyat şudur dersiniz, isteyen alır istemeyen almaz. Belkide üretilen şey dünyanın en kötüsü en adisi olabilir.
Biz Türkiye de suni tohumlama aleti ürettik, yabancı aletlerin yarı parasına, sen kalkıp yabancıya kafa tutabiliyormusun bunu niye fahiş fiyatla satıyorsun diye.
Bazı lüks yerler vardır, bir kola içseniz, 5 kasa kola parası alırlar, bunlara karşı çıkan var mı?
Anlayana bu gibi örnekler çok ta adamın niyeti başka olunca yapacak bir şey yok.
Bize karşı olanların hiç bir konuda alternatifleri yok ve her geçen gün küçülmeye devam ediyorlar.
Bize karşı olanların gözüyle olaya bakalım, ben milleti kandırıyorum, kazıklıyorum, hatta kerizliyorum, aynı kişiler ertesi sene bana niye geliyorlar mesele burada::)))
Mesai saati içinde oldukça kısa bir tanışma oldu, arıcıların tanışması ancak, tam bir güne bile sığmaz....
Sadece bir dilim tatlı ve çay ile yırttık, keşke tüm misafirlerim böyle olsa, bazıları hışırda beni mahfediyor....::))
Sebahattin beyi uğurlarken Şenol'u aradım, iki üç beş konuşuyor.
Hayırlı yolculuklar dileyip belediyedeki birimime geri döndüm.
Havalar soğuduğunda bir ruşette bana göre sorun olacağını düşündüğüm için o karda kışta arı içeride bal varken aç kalmasın diye, poşetle invert şurup vermiştim.içeride aslında ballı çıta çok fakat arı az ve yavru var. Yavru olduğu için kovanın bal tüketimi çok olur, kış günü içeride 35 derece olmalı. Bu gibi durumlarda şurubu arı salkımken poşetle şurup veririm. Alt havalandırmayı açtım ruşetin mussluğunu kapadım yani arı dışarıya uçuşa çıkamaz, üzerine poşetle şurubu atıyorum. Arılar nasılsa şurubu çekip yavru civarına koymak zorunda.
Havalar ısındı ruşetin çıkışını açtım arılar içeriden uçarak çıkmaya başladılar, sonra içini açtım poşetteki şurubu çekmişler ve yavru karşısındaki petek gözlerine doldurulduğunu gördüm. Burada tam belli olmuyor ama aynı haberin videosu akşama yayınlıyacağım. Bir çıta yavru var, o karda kışta yavru hiç sökülmemiş.
Bu çıtada kapalı yavru gözüküyor. Bu arının en büyük özelliklerinden biriside yavru hastalıklarına yakalanmaması. Ben verdiğim şurupta yıllardır ne vitamin nede ilaç kullanırım. Sadece invert şurup veriyorum.
Ruşetin içinde aslında çok bal var, fakat arı soğukta yavru varken yandaki çıtaya bile geçemez. Bundan dolayı arının üzerine şurup koydum, iyide olmuş arı yavru sökmedi, normal şartlarda bir haftalık soğuk hava yavru sökmesi gerekirdi.
Marangozda işler son gaz devam ediyor, bu ay sonuna inşallah iş bırakmayacağız....
İlhami abi bir kaç gün gelmedi, dedim arazi olmak yok, mazerette yok....
Ruşetlerin giriş delikleri 12 mm uç ile açılıyor. Matkabın ucunu bir bilemişim, kendi kendine deliyor, Cemil usta ise matkap öylemi bilenir diye bana hava atıyor. Ağaç matkabını benim gibi bilemesini bilen kaç kişi var ki::))
Bu tur ruşeylerin zemin mavi ve yeşil olmak üzere iki ayrı şekil seçildi, motiflerin bazıları Cemil ustaya ait. Trafik işaretlerini tercih etmesini anlayamadım, sanki otobandayız....
Mersin Aydıncık'tan beklediğimiz bazı emanetler vardı, çok şükür kargo kitlemeli(ödemeli, utanmadan bize ödttiler....) paket bana ulaştı. Pakaetin içinden çok minik patlıcanlar çıktı bayagı bozuldum. Sizi bilmem ama ben bozulduğumda bayağı gülerim, yav o ne öyle??? ye ye iki ayda bitmez bu patlıcan::(((
Elimde başka emanetler var Erzincana gidecek, bu paketin gelmesini bekledik, pasketin içinde fidan yetiştirmek için çelikleme yapılıyor, çeliklerin kök yapması için özel bir horman var.
Bir kaç gün içinde Vecdi abimizin emanetleri yerine ulaşır.
Kış hızla uzaklaşıyor, bahar ise hızlı bir şekilde bize doğru yaklaşmakta.
Sanki biraz salladık gibi ama 2013 yılı ocak ayı yarıyı geçti, şubat zaten bahar degil mi?
Koloni kontrolü videosu ile Ali_Turk
Bu videoda yukarıda resimleri olan ruşetten.