6.12.2013

AKDENİZ GEZİMİZ


Akdeniz gezimiz oğlum Enes Emin birlikte çıktık....
Yapılacak işlerin planlanması ve durumları yerinde görmek gerekiyordu...
Civardaki arıcılardan bilği aldık, bu yıl geçen yıla oranla Aydıncık kurak, püren açamamış, geçen sene açık olan sarı ot bu yıl kurumuş bile, bölgede sadece matla eriği veya yeni dünya dediğimiz ağaç çiçekli durumda.
Kovanlar geçimini şu an dışarıdan karşılayamıyordu, kovan başı 4-5 litre invert şurup verildi. Ruşetlere gene 3 tur şurup verdik...
Aydıncık'ta biz bulunduğumuz süre içinde hiç durmadan esen bir rüzgar vardı, hele biz ayrılmadan önce 40 km hıza ulaşan rüzgar yolda yürümemizi engelliyordu, kovandan çıta çekin üzerindeki işçileri savuruyordu, çok zor şartlar altında üçüncü şurupları verebildik....
 Yolculuğun gece bölümü Mersin Mut ilçesine kadar olanı idi. Gündüz Olduğunda Gülnar'a varmıştık.Gülnar yüksek ve dağlık bir alan, dağların boşluklarına ekin ekilmiş, Fatih acayip hayretler içindeydi...
Bizim orada adamlar düz tarlaları ekmiyor şuraya bak diyordu. Bazen öyle kıyılar vardı ki sadece tek bir pulluk çekilmiş, yani ikinci pulluğa yer yok o kadar dar alanı ekmişlerdi.
 Taşlık alan ekilmiş, öyle düz ovalar var ki kimse ekmiyor, ülkemiz üretim acayip zor ve meşakkatli...
Acayip hazırcı bir toplum olduğumuzu bazen yazarım...
 Resimlerin büyük bölümü seyahat esnasında harekat halinde çekildi. İlgimi çeken bir ağaç...
 Gülnar'dan Aydıncık yolu acayip iniş ve keskin viraj, resim her şeyi anlatıyor mu bilmiyorum?
Bu yollardan otobüsler ve kamyonlarda geçmek zorunda, başka alternatif yol yok...
 Gittiğimiz yol, biter bitmez sağa paralel devam edecek, acayip keskin virajlar...
 Yıllar öncesi yapılan yollara el vurulmamış, yola el vursanız başka geçişte yok...
 Murt veya yaban mersini, çiçek ve meyveli birlikte yakalayıp resimledim...
 Murt veya yaban mersini, çiçek ve meyveli birlikte yakalayıp resimledim...
 Greyfurt ağacı ve meyvesi...
  Greyfurt ağacı ve meyvesi...
Fatih yıllar öncesi Antalya'da yaşamış, o günlere gitti...
 Bölgede bu yıl kuraklıktan dolayı sadece malta eriği çiçekli durumda...

 Enes Eminde olmuş hurmalara boy avantajını kullanarak yetişiyor...
 Bahçedeki muz meyvesi...
Muz ağacı...
 Hurmalar herkesin ikgisini çekmiş olmalı ki bayağı bir başında takıldık, olmuşlarını götürdük...


 Bir öğleden sonrası hem gezelim hemde balık bakarız diye denize gittik...
Hava müsait değildi. Çok dalga ve rüzgar vardı.
 Biraz olta attık nafile...
 Daha önce buraya balığa gelmiştik, acayip eğimli bir yer...
 Kovanlara bakım yaparken Fatih'in ilgisini çeken plastik erkek çıtasına denk geldik...
Geçtiğimiz yıl bu plastik çıtalardan kullanmıştım. Genelde damızlık erkek üretimi için kullanıyorum, her arı bu çıtayı kabartmıyor...
 Ruşetlerde gene plastik erkek çıtası öldürmüştüm...
 Gezimizin büyük bölümü yeme babında geçti...
Yemek aralarını bile bir şeyler tıkınarak geçirdik....
 Pek bilinmeyen bir ürün olan, melengiç ağacının meyvesi, bunun kahvesinde yapıyorlar...
Melengiç ağacına bazı yerlerde sakız ağacı diyorlar, bizim memlekette Çerkez ağacı denir, ayrıca Antep fıstığı aşılanırsa Antep fıstığı verir, ağacın yaprakları ve yapısı keçiboynuzu ağacına çok benzer....
 Çalışma esnasında fazla resim alınmamış, rüzgar çalışmayı acayip zorlaştırmıştı...
 Maşallah portakal salkımı, 15 taneden fazla vardı, portakal kopartılırken bu salkımlar arasından bazıları alınıyor...

 Limon yıl boyu ağaçların üstünden eksilmiyor desem yeridir... Ne zaman limon alzımsa pazara değil agaca gidip koparıyorsunuz....
 Portakal ağacının altından bir görüntü....
 Aydıncık İlçe Tarım Müdürü, Sayın Ahmet Ömer Kahyaoğlunu Ziyaretimiz....
  Aydıncık İlçe Tarım Müdürü, Sayın Ahmet Ömer Kahyaoğlunu Ziyaretimiz....
  Aydıncık İlçe Tarım Müdürü, Sayın Ahmet Ömer Kahyaoğlunu Ziyaretimiz....
 Kediler....
 Sabah kahvaltısında bazlama ve bizim yörenin böreği....
 Geleceğimiz gün hurmalara saldırı vardı...
 Fatih oldukça mutluydu....
 Testereyle hurma salkımını kesiyorsunuz...
 Salkımlar oldukça ağır....
Fatih bitti......
 Ekrem salkımları testereyle kesti...
 Mustafa serasındaki kırık camı tamir ediyor, bir cam takacağına yama üstüne yama....
Bizim pinti hocaya sol çekecek bu gidişle...
 Ağacından kesilen hurmaların olgunlaşması çok uzun süre alıyor ve bazen doğal olarak olgunlaşmıyor...
Bundan dolayı oldurma işlemi, hurmalar gazeteyle sarılmalı yada bir kutuya konulacak ve paketin içine elma koymak gerekiyor...
Elma hurmanın bir kaç gün içinde olgunlaşmasını sağlayan bir gaz sağılıyormuş, aynı işlem ham muz içinde yapılıyor....
 Fatih kovadan yapılmış bir ocak ile ilgileniyor...
 Kovanın dibine yakın bir yerine ızgara konulup, kovanın dış yüzeyi çamur ile kaplanıyor...
 Köz ile çalışan bir sistemi var, ödün kömürü de atılabilir... Bir avuç kömür acayip ısı veriyor....
 Bir başka model, yarım tenekeyle kovanın daha küçüğü...
 Köz ile çalışan basit ocak.
  Köz ile çalışan basit ocak.Teneke içine çamur kaplanıyor....
 Aydıncık soğuk su...
 Bu su tüm Aydıncık'ın su ihtiyacını karşılıyor. Tüm içme suyu ve seralara buradan su basılıyor. Su o kadar fazla ki büyük bölümü 150 metre ötedeki Akdeniz'e akıyor. Bir ara buradan Kıbrıs'a boru ile su verildiği söylenmekte...
Saniyede en az 600 litre su çıkıyormuş...
 Okaliptüs ağacı, şu an çiçeklenmiş durumda...
  Okaliptüs ağacı, şu an çiçeklenmiş durumda...
 Soğuk su civarında iki ayrı su kaynağı daha var.
 Neredeyse denizin kenarından çıkıp denize dökülüyor....
 Bunlardan birisi bu...Su çıktığı gibi denizi boylamakta....
  Bunlardan birisi bu...Su çıktığı gibi denizi boylamakta....
 Taş masaya çıktık, buradan Aydıncık'ın büyük bölümü görüne biliyor....
 15 Km. ye yakın sahili var Aydıncık ilçesinin....
 Taş masada acayip rüzgar vardı, 16 derece sıcaklıkta neredeyse donduk....
 Ekrem resim çekiyor...
 Poz verirken bile ne kadar üşüdüğü belli...
 Bir ara Fatih'i rüzgar yerinden oynattı....
 Es deli rüzgar, es.....
 Yoldan geçerken bir ağaç gördük, hurması değişikti resimledik....
 Bir yerde dut vardı, Fatih dayanamayıp daldı....
 Portakal topladık...
 Yaban mersini, acayip tatlanmış ve sonu gelmiş durumda.... Murt...
Aydıncıktan Çarşamba sabahı Saat 6 gibi ayrıldık....
 Rotamız Mersine girmeden Tarsus, Fatih bir akrabasını ziyaret edecek, bende Halil Güneş abiyi aradım.
 Tarsus'ta bir belediye otobüsü ve şoförü bayandı resimledim...
 Halil abiyle buluştuk evine gittik. Bayağı bir sohbet ettik. Bana göre ülkemizdeki en büyük arı sütü üreticisi. Bu yıl 15 kilo arı sütü üretimi yapmış bir kısmını toptan bir kısmını perakende bitirmiş...
Arıların durumunu sorduk, şu an yavruyu kestiler dedi, elinde İtalyan arısı ve benim verdiğim arılar var, arı sütü üretiminde çok yavru yapan arılara ihtiyaç var. Zaten bana ilk geldiğinde Akdeniz arısı ile arı sütü üretimi zor hemen yalancıya kaçıyor dediğinde pek inanmamıştım ama Akdeniz arısını bölün içinde açık kapalı yavru olsun fark etmiyor, bir hafta sonra arı yalancıya kaçıyor, bunu kendim test ettim...
 Arı sütü üretimi yanında bal üretimi ve ana arı üretimi de yapıyor...
Bu yıl ana arı işinde 1500 zü geçtim dedi.
Halil abi hanımı ve oğlu ile oldukça iyi iş çıkartıyorlar...
Seneye ana arı üretimini dahada artırmayı planlıyor...
Yılbaşından 15 gün sonrası arıları harekete geçirmek için kek kullanılıyormuş...
 Sabah 6 da kahvaltı yapmıştık, saat 11 de ikinci kahvaltıya oturduk...
 İkinci kahvaltıyı da yapıp, çaylarımızı içtik..
 Ne kadar sohbet etsek yetmeyecek, Halil abi ise yerimiz müsait burada yatın diyor....
Birde yatıya alışırsak vay milletin haline....
 Rotamız Konya Ereğli...
Yollarda üçüncü şeride dalan kamyonlar oluyor, taksiler için oldukça sakat bir durum ve dikkatli olmak gerekiyor...
 Yol kenarı sanki kaya veya say dediğimiz bir çeşit yumuşak taş.
 Üzerinde ağaç yetişiyor, hayret etmemek imkansız....
 Üzerinde ağaç yetişiyor, hayret etmemek imkansız....
 Karşı şeritteki araçların far ışığını engellemek için bazı levhalar ortaya monte edilmiş....
 Gece farı göremiyorsunuz, başka bir nedeni varmı bilmiyorum....
 Bazı yerlerde trafik o kadar boş ki....
 Ereğli'deyiz. Fatihin Orhaneli'deki iş arkadaşı, 5-6 yıl birlikte çalışmışlar.
 Ereğli'nin sembolü çift el sanki dua ediyor....
Rota şimdi Konya....
 Yol kenarlarında koyun sürüleri var. Hafiften kar atıştırıyor....
 Konya'dayız, Seyit hocam bizi yolda bekliyordu, doğruca fırın kebabı yemeğe gittik....
 Seyit hocam senin kebap nasıl olsun, kolostrun filan var diyordun, dedim en yağlısından olsun ne kolostru....
Yemek o kadar güzeldi ki, tarif edilemez,  yemek lazım::))
 Yemek üstüne çay ve sohbet sonuçta yola devam etmeliyiz, Akşehir'deki dostlarımız yolumuzu bekliyorlar....
 Dışarıya bir çıktık hayret, her taraf kar olmuş. Nereye ayak basmış isek bereket yağıyor....
 Arabayı yandaki oto parktan zor yola çıkardık....
Akşehir'deki Mustafa Doğanı aradım durum nedir kar var mı diye yok dedi.
Fatih dedi ki hazır olun biz geliyoruz, kar var mı, yok mu görürsünüz....
 Akşam saat 6:50 gibi Akşehir'de Mustafa Doğanın iş yerindeyiz...Herkes evine gitmiş Mustafa bizi bekler....
 Bir kaç yere telefon edildi bir yerde toplandık...
Güzel bir mekandı.
Aydıncık'ta bulunan arıcılarla görüşürken arıcıların bir çuval şekere, kek içine, bir kaç litre elma sirkesi kattıklarını söylediler, başka sirke olmaz diyorlardı....
Neden bunu yapıyorsunuz,şurup verin dedim kışın arıya şurup verilmez dediler, ben üç günde üç şurupluk verdim dedim inanamıyorlar....
 Gelenler iki amca oğlu ikisininde adı Hasan, dedim ki bunların dedesinin adı da Hasandır güldüler, dedelerinin adı Hasan'mış. Benim dedemin adı da Ali...
 Yemek yenecek, üç saat ara ile bir başka masada yemek yiye yiye gezimiz devam ediyor::))
 Gelen arıcıların birisinin 250 kovan arısı var, diğerinin 300 kovan arısı şu an Datça'da imiş...
 İki arıcının 450 kovan arısı var. Saf arı nedir bilmiyor, F1 arı nedir bilmiyor, hazır ana arı kullanımı nedir onuda bilmiyorlar, bizleri bu hale getirenlere yazıklar olsun demeden kendimi alamıyorum....
Sohbete bir başladık, girip çıkmadığımız yer kalmadı.
Şu an Konya'daki arılara akide şekeri vermişler, bunu niçin yaptınız diye sordum arı aç kalmasın diye dediler.
Peki niye şurup vermiyorsunuz, şurup soğukta olmaz dediler, bende kendilerine karda bile arıya invert şurup verdiğimi ve petek ördür düğümü ve bunu üç yıl üst üste denediğimi, isteyen gidip görsün dedim, şaşırdılar...
 Konya etli ekmekler.....
Resimleme beya dalsana....
 Etli ekmekleride götürdük, ye ye nereye kadar....
Doktor kontörlüde yok...
Eve gidince yasaklara uyarız artıkın.....
 Yemek yerken garsona resimler aldırdık...
 Garsonların bazısına resim çektirmekte zorlanıyoruz, yav ne var resim çekmeye....

 Götürün bakalım.............
 Ye uşağım, sende yeee....
 Bahçede hocanın eşeğinin üstüne kar yağmış, gittiğimiz yere bir şeyler oluyor....
Eşek donmuş hareketsiz duruyordu...
Enes Emin eşeğe yardım elini uzatırken:)
Akşehir'deki dostlarımız bu gece burada kalın diye çok ısrar ettiler, ben bir kaç yere telefon edip yol durumunu öğrendim yollar açıktı, yola devam karı alıp, gece 02:30 gib Gebze'ye ulaştık...
Tüm dostlarımıza ne kadar teşekür etsem azdır, hepsinden Allah razı olsun....

6 yorum:

yusuf şimşak dedi ki...

SLM...

Sayın Bakanım.

Ye ye ye ye , ondan sonra bana birşeyler oldu acaip yoruldum de ::((

Doktorun yerinde olsam , elime sopayı alır seni onunla kontrol ederdim::))

Hani Muhteşem abime akıl vermiş gibi olmayayım::))

Mersin bu yıl ekstra sorunlar çıkarması iyi olmadı.Bundan sonrası da nasıl olur artık bilinmez.İnşallah arkası iyi gelir.

SLM ve Muhabbetle...

Zafer ANLAYIŞLI dedi ki...

Maşallah;

arıcımısısnız gurme'misisniz anlayamadım. Arıdan çok yiycek resimleri var..:)))

Ekibide gençleştirmisişsin hatırlı olsun artık kim tutar sizi be...

Allah yolunuzu açık etsin.

muhteşem turunç dedi ki...

Abi Fatih arabayı değiştirsin bir otobus benzeri bir şey alsın acayip yakışır.:) Cam tamir eden Mustafa arkadaş pintimi dedin yav kimse duymasın pintiliğinde bir şanı var :)senin yama dediğin o camdan bizim orda bütün pencere çıkar:))) Ekrem açısından bu sene az kalmanıza sevindim. Yolda yedikleriniz üç gündür görünen oki seni ve Fatihi tırmalıyor :)))hala ondan hiç ses yok. Haydi hayırlısı..Sağlıcakla kal.

Unknown dedi ki...

Selamlar Ali abi iyi gezmişsiniz.Ekip gençlerden oluşmuş bu sefer.Keklemeye ve akide şekeri vermeye devam ediyor geneleksel arıcılar.Denize akan kaynak suyu içiliyormu onu merak ettim.kolay gelsin.

ARICI ALİ TÜRK VE ARICILIK BİLGİLERİ dedi ki...

Slmlr Sayın Yusuf kardeşim :))

İkramları yemeyip ne yapalım, suç bende değil o yiyecekleri bana sunanlarda....
Doktorun yerin, önce aynaya bir bakmalı, birde tazı gibi adamı elinde sopa ile nasıl kovalasın?
Mersinde kuraklık devam ediyor ve tüm Akdenizde aynı durum hakim, şekere devam...

Zafer abi sende başkalarının gazına geliyon, ne var yediğimizde...
Arıyla fazla uğraşamadık ama çok ilgin bir video var...
Ekip gençleşiyor, ben aradan bir sıyrılabilseydim::))

Muhteşem abi dediğin doğru, hatta gittiğimiz yere yük olmayalım diye bir otobüs alıp karavana çevirmek lazım, yemek ikramlarından ayarımız da kaçıyor...
Pintiliğin şanını çok merak ettim...
Ekrem adına niye seviniyon beya, adam zaten erken ayrıldık diye ne kadar üzüldü...
Fatih yolda ne yediki, magazinciliğe daha fazla vakit ayırdı diyebilirim...
Daha şoku atlatamamıştır, 3 bin km yol yaptık ba...


Emrah gezi fena olmadı. Ekip fena sayılmaz, en ihtiyarı bendim...
Arıcılar zaman ilerledikçe yenilenecekler, bir kaç sefer Aydıncıkta onlarla sohbet edersek zaten ayarları kaçtı::))
Yav kaynak suyu içilmezmi, dağın dibinden çıkıp, 200 metre ilerdeki denize akıyor.
Karaman eteklerinden doğup, Mut, Gülnar sınırlarından geçip, Silifke içinden geçip, denize dökülen koca Göksu var
Daha önce onu yayınlamıştım.

Sağlıcakla kalın....

miriliburak dedi ki...

Abi selamlar;

Hz. Allah gönlümüzdekini bize hayırlı eylesin.

Sayende farklı yerler ve insanlar ile tanıştım.
Özellikle Ekrem abi ve ailesi baş tacı, açıkçası ben o kadar misafirperver olamazdım.
Akşama kadar işi gücü bırakıp biri yemek yaptı diğeri bizlerin yanından hiç ayrılmadı eğer kalsak tüm işleri sarpa saracaktı.
Yol üzerinde ziyaret ettiğimiz dostlar ile yapılan sohbetler bir harikaydı.

Hayırlısı bakalım zaman bizlere daha neler gösterecek.

3 bin km yakın yol yaptık ona rağmen Bursa dönüşü yapılacak işleri aksatamazdım sessizliğimin sebebi odur :)

Hayırlı günler dilerim...