Niğde Bor arası 15 km, Refik annesine ulaştırıp biz geriye döndük. Niğde acayip gelişmiş çoktan beri gitmemiştim. Endam teyzem çoktan beri görüşmemiştik.
Bir sürü bina yapılmış devam eden inşaatlar beni şaşırttı.
Bor Balcı köyümüzdeyiz annem toronuyla hasret gideriyor.
Haziran ayının sonu can erikleri kütür kütür...
Ve yıkılıyorlar...
Bu yıl mevsim her yerde acayip oldu, normal şartlarda bahar bir ay geç gelmiş.
Haziran ayında gün döndüğünde her taraf sap sarı olurdu, her taraf mayıs ayı başı gibi.
Bir ara ben bahçeye daldım annemin haberi yokken bir ceviz bahçeyi kaplamıştı icabına baktım tek dal bıraktım :))
Cevizin altında gelişmeyen bir ayva vardı onuda kökten kestik.
Kıştan annem üç kayıpla çıktı, 5 kovandan 3 tanesi sönmüş kalan kovanlara bir bakayım dedim.
Sönen kovanların yerine birer çıtalık arı götürdüm ve ana arılarını kabul ettirdim seneye bala çalışacak koloni olacaktır.
Köyde güya bir kaç arıcı var, annem yardım istediğinde 9 derede su getiriyorlar. Dolayısı ile iş yapacak adam bulamıyorsun. Anneme gaz vermekten başka çarem kalmıyor, Anne çağırdığın adamlar kaç senelik arıcı sen kaç yıldır arı içindesin, ne yapılacaksa tarif ediyorum, eksik çıtaları doldur, kat atılacaksa tüm katı doldur ve katı ver, 70 yaşındaki kadın arada duvar çıtasını kaçırmış. Kattaki çıta altın dalak atmış bende bu şekli biraz tıraşlayıp aynen bıraktım kısmetse kurbanda hasat yaparken geniş kapsamlı bakım ve bal hasadı yaparız.
Bayramın 3. günü yaylalara çıktık.
İmirandan köy.
Yağlı pınarın başına arabayı bırakıp mantar toplamaya başladık.
Topladığımız mantar piyasada satılan kültür mantarının yabanisi.
Damlamada buz gibi su yaz kış eksik olmaz ama çok az su çıkar kayaların arasından. Yegenim Rabia istekli olarak çıktıgı mantar toplamadan babasının sırtına binerek geri döndü :)
Zaman mantar zanı değil ama genede mevsim kaymasından bayağı bir mantar vardı.
Bir çok geven çeşidimiz vardır bazıları çiçek açmış bazıları açacak.
Bu geven daha çiçekli değil.
Yaklaşık iki kova mantar toplayıp ateşi yaktık.
Közde mantar biber,domates, çay derken o kadar fazla kaçırmışızki yemekten sonra kimse yerinden kalkamadı :)
Hava oldukça sıcak olmasına rağmen hiç terlemedik, ama Gebze'ye geldiğimizde gölgede su fışkırıyordu.
Yayladaki ağaılların birinden 4-5 çuval koyun gübresi aldık.
Bu mevsimde bu ot bu güne kadar görülmiş bir durum.
Okçu köyü merasına gelmiş arıcılar vardı. Bu arılık süperdi genelde tüm arılar üç kat acayip bal geliri var.
Gezdiğimiz merada zaten arı sesi civarda arı olduğunu belli ediyordu.
Bahçemizdeki arılar 20 çıta fuldü. Mevsimde süper olunca birer kat daha ilave verdim.büyük bölümü bal olan 5 çıtayı üçüncü kata aldım, ballı çıtalarıdan boşalan yere boş çıtalar girildi, dolayısı ile arıları 30 çıtalık alanı oldu.
Bu petekleri yapıştırırken video çektik, bu sistemde arılar peteği kesemez.
Mumu çıtadaki kanala sokup orada sıkıştırıyorsunuz petek tellerin arasında kalıyor tellere tutturmuyorum.
Videoyu izleyenkler hemen olumsuz yorumlar attı, efendim çok uğraştırıcı, bazıları gereksiz işlem yazmış ama bir günde 12.bin kez izlendi. Bu olumsuz yıorum atanların bir olumlu videosu olsa bari...
https://www.facebook.com/aribakani/videos/1395684797183118/
Bu sene bu kovaların ikisinden en az 30 çıta bal bekliyorum inşallah.
Aşırı erkek vardı, en büyük risk oğul, arı oğula giderse balı unutun.
Arıların kovanlarına gidiş gelişi biraz zor ama bahçede başka arı için yer yok.
Taktığım peteklerin bir gün sonrası. Boştaki tellere kendileri tutturuyorlar.
Petek kesilmesi olmuyor.
Yöremizdeki en yüksek yaylada yetişen yöresel adı pirşembe olan bitki, taze yendiğinde dokunuyormuş zannedersem bu yabani haşhaş. Boztepe.
Görünüşte gelinciğe benziyor.
Bu kapsüller büyüdüğünde üçü avucunuza sığmıyor.
2200 ile 2500 rakımda yeişen pirşembe.
Nedense her sene aynı yerde oluyor sanki endebik bir bitki.
2000 rakım üstünde yaşayan zehirli osmanlı ebgerek yılanı.
Temmuz ayına giriyoruz her taraf yemyeşil.
Bizim 3 numara Hayati Türk. Kantoron toplamış.
Mis gibi kekik kokusu diğer bitkilerle bir başjka kokuyordu.
Mantarların bazıları efkardan dağıtmış kendisini.
Bizim 2 numaralı bilader Şakir tarafından yapılan Antep fıstığı aşıları. Bağlarını çözdüm bir aşının bağını çözerken tutmuş filizi kırdım sonrasında tüm bağları keserek çıkarttım. Bağı çöz aça aça gitmek ölüm. Ağaçta ne kadar başka göz varsa onları kopartmak ayrı bir iş her ağaç ile en an 10 dakika uğraşıyorsunuz.
Bazıları bağın tamamen alınmasının yanlış olduğunu değindi bana göre doğrusu bu. Tüm filizleri kesmişim ağaç
Antep fıstığının aşılanması ve tutması yapılan budamayla ve genç sürgünlerle alakalı.İki sene öncesi bu ağaçları budatmıştım, aşı yapmak isteyenler önceden ağacı hazırlamalı. Hemen git aşıla olmuyor.
Bu yıl bağları soğuk vurmuş bırakılan gözler filizlenirken gözler kurumuş dolayısı ile üzüm verecek gözler ölmüş.
Bu kalemdede aynı durum var, asıl gözler soğuktan ölünce sonradan asma farklı yerlerden hayatını devam ettirmeye çalışıyor.
Bırakılan gözleri soğuk vurmadığında sorun yok her gözde üzüm oluyor.
Birer çıtalık bölmeler bir kaç gün içinde bayağı bal çektiler, hepside anaları kabul etmişlerdi.
Seneye aşıya hazırladığımız yeni melengiç ağaçlarını budadık.
Yıllar öncesi aşı bilenlerin aşıladığı fıstıklar, bu kişiler hem kızıyorum hemde sövüyorum. Bunlar sadece kendisine müslümanlardı ve ölüp gittiler. Ömrü köyde geçen boş insanlar başkalarına aşşı yapamazmıydı bu işi birilerine öğretemezlermiy di.
Bazen farklı tespitlerim oluyor. Bazı kişiler hastadır, bazılarının derdi farklıdır, kimisi kız ister kimisi oğlan, onlar adına üzülürsünüz.
Bu kez köyde dinlediğim bir olay beni derinden etkiledi, birisini öldürmek isteyenin kendi yavrusu öldü bunu anlamak için resimleri birleştirmek lazımdı.
Bu tür şeylere girmek istemiyorum ama bazen ciddi şekilde Allahın işine karışmış oluyoruz, Allah birisine bir şeyi nasip etmiyorsa sana ne oluyor gibilerinden. Zaman geçer adına üzüldüğünüz kişi sizin alehinize işler yapmaya başlar ve töbe edersiniz yarabbi sen büyüksün biz anlayamadık...
Devasa bir ağaç daha budanmayı bekliyor, bu ağaçlar aşılandıktan iki üç yıl sonra fıstık vermeye başlıyorlar.
Budamak için ağacın içine girmek önemli bir yol buldunuzmu gerisi geliyor.
Havalar çok sıcaktı ama marmara gibi rutubetli değildi.
Melengiç ağacının meyveleri.
Annemin telefonluğu boynuna asar :)
Bir akşam gittik bitiremedik tek ağaç ertesi güne sarktı. Bu gün odun çekme günüydü ben hastalandım. Üç dört adım attığınızda derman kalmıyordu yattığınız yerden kalkamıyorsunuz.
Hayati neredeyse tüm odunları yaklaşık 300 metre uzaklıktaki yola taşıdı.
Çocukluğumuzun geçtiği ev....
Ramazan ve Hayati bu sene iyi çalıştı ben genelde topu taça attım.
Bir çuvala mantar ektim bakalım olacakmı.
Alt taraf toprak, üst bölüm koyun gübresi ve saman içinede çürümüş mantarları doldurdum bakalım mantar fışkıracakmı.
Bir mantar üretmediğimiz kalmıştı.
Geri dönüşü planlarken trafikte Adapazar tarafında sıkışıklık olacağını tahmin ediyorduk, rotayı biraz değiştirip Adapazardan Bilecik istikametine girecektik.
Öylede yaptık.
Bilecik Osmaneli Oğulpaşa köyünden ufak bir yer almıştık, aldığımız kişi şeftali dikecek öyle bize teslim edecekti.
Telefonla görüştüm fidanlarınızı diktik dedi, hem trafikten kurtulduk hemde bahçemizi gördük.
Şeftaliler ekilmiş ama bazı kişiler şeftali yetiştirmek çok zor siz yapamazsınız dedi, böyle diyenlere uyuz olurum, zaten bişrisi bana sen şunu yapamazsın derse, yapılmayacak işi yaparım :)
Aldığımız yeri birisi kullanıyor, taze fasulye ekimi yapıyor, karşılığında fidan ekecekti. Fasulyeye verilen su ve gübre şeftaliyide besleyecek, kısa sürede fidanlar gelişecek, bu sistem gerçekten süper.
Hatta gelecek yıl içinde adam fasulye ekse razıyım ben bunlar gibi nasıl bakayım :)
Ortadoğu ve balkanların şeftalicisi bir kaç sene sonra italat ve ihracat işleri ile karşınızda inşallah :)))
Bizim bahçeden İznik 16 km. İzniki geçerken İznik gölü.
İznikten Orhangaziye geçmeden ara yoldan Osmangazi köprüsüne geldik köprü boş trafık sıfır 2 sınıf araç 119 lira. 119 Liraya üzülmedim ama ayriyeten gişeden çıkarken 22 lira para alınması acayip zoruma gitti.
Neyse bir hafta sonra yuvanmızdayız.
Musa abim annemin halasının oğlu arıcılığa merak sardı ve eğitime aldık.
tel takma petek yapıştırma hızlandırılmış eğitim vardı.
Musa Kurt ve hemşerimiz Mehmet Emek Bor Altnhisar'dan.
Ben gezmelerdeyken Enes Emin yanıyorum baba diye yardırıyordu :))
Benimlemi geldin askere, yardır bakalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder