Salih hocam benim ekipteydi, öğleden sonraki çalışmada aramızdan ayrıldı, eksikliği acayip hissedildi.
Bu yıl iyi kış iyi bahar ve iyi bal oldu. Saydıklarım birbirine bağlandığında bal zaten kaçınılmaz olur.
Allah bereket versin bende böyle bir kaç çıtayı benim arabaya koydum, Yusuf sağım konteynerde desede ben arabaya sağacağım çıtaları götürmüşüm :)
Maşallah demekten başka söz bulamıyorum.
Yıllar süren mücadelemizden sonra Yusuf bey ızgaranın önemini anlamış ama gene bana en az 7-8 tane üst katta ana arı ve yavru denk geldi. Yavru demek zorraki alt kata girmek demektir. Yavru olmadığında genelde altlara girmedim. Yusuf bana tek katlarıda yokla dedi bende elimle yokluyorum ve bunda bal yok deyip geçtim, Salih hoca şunu yoklamadın dedi, gidip hemen elimle ağırlık yoklaması yapmışım :)
Zavallı sırcı, Yusuf beyin abisi, demişki ben götürü çalışırım 500 çırtanın sırrını alır sonra çalışmam :)
Sen o işe bir gir sonrası kolay :)
İş bitene kadar 1000 çıtanuın sırrını aldırmışlar garibime.
Ben ballar alınır alınmaz, kayış attım Pelitliye oradanda Şile'ye gittim.
Her taraf bal doldu maşallah, içeridekiler içeride bal koyacak yer kalmadı diye feryat etsede dinlemedik, bala boğduk onları :)
Nefis bahar kestane ve balsra balları karışımı.
Bal hasadı oldukça rahat geçti, ben maske giyinmedim bir kaç kez surat maskemi taktım. Yanımızda çalışan Suriyeli Mahirler vardı :)
Onlardan birisi gaza gelip soyundu, öğleden sonra aşırı gaz yedi ve benden önce gidip körüksüz kovan açınca ormanda yardırıyor du :)
Güzel bir gündü, hasadımızda bereketli olur inşallah. Yusuf beye ve tüm çalışanlardan Allah razı olsun. İş ikindi vakti gibi bitti tabi bal hasadı, bal sağımı ise gece yarısını bulmuş...
Darıcaya çoktan beri inmiyordum, bizim İlhami ustayı bastım haracımızı aldık :)
Varmı Goca usta hep kendin yemek...
Bahçede böğürtleğenlerden nasiplendim...
Beykozdan ayrıldıktan sonra Şile Sarıkavak köyüne gittik. Yaklaşık 20 kilşi gelecekti, toplamda 17 kişi geldi.
Yemek işini acayip abartmışız 5 kilo et, 5 kilo dana ciğeri, 2 kilo kasap sucuğu, iki koli yumurta, bir kasa domates, bir kasa patlıcan, patates, mısır, kavun karpuz kolalar sodalar...
Sonuç etten iki Niğde tava yaptık hepimiz doyduk, pişirilen ciğerler ekmek arası olarak katılımcılara dağıtıldı evlere gitti.
Gene sucuklar kişi başı bölünüp evlere götürüldü.
Sadece patates yetmedi, közde çok güzel oldu.
Paşanın eğitim devam ediyor, birlikte derede yüzdük, bir kaç kez terliğimi uzağa attım akarın tersine gidip getirdi. Bıldırcın görmesi lazımdı bıldırcın gösterdik :)
Közde içi oyularak yumurta doldurulan domatesler...
Cigeri yapan bizim 7 numaralı bilader, dağıtan bizim 3 numara bilader, 7 numaraya ciğer kalmamış :)
Bizim çiftlik ağası bu sıra tavuk işine sardı, ileride yumurta ağası olabilir.
Elimdeki yedeklenen spermler bitti, sadece 3 doz kaldı onlarıda kullanıp nikah işlerini bitiriyorum, hedefim 200 idi ama 170 civarında kaldım. Zaman ilerledikçe saklanan erkeklerden sperm her geçen güz az çıkıyor.
Polen yoksa arıya ne verirsen ver işler yolunda gitmiyor.
Her yıl daha iyi oluyorum, bu yıl tamamen damızlıklara odaklandım, ramazan sezonun tam ortasına denk geldi ramazanda işler planlandığı gibi gitmiyor. Yurt dışında suni tohumlamacıları okudum 100-150 arası derlerdi, dışarıdan iş basit görünebilir ama içine girdiğinizde bir sürü detay sizi bekler, bir detayı atlamak başarısız olmak demektir.
Bizden önce suni tohumlama yoktu bizim peşimizden bir sürü takipçi çıktı zaman içinde onlarda işi oturtacaklar inşallah.
Bu kalemden yarma aşı olurmu denedim oldu. Geçen sene yaprağını döken bir kalemi aşılamıştım oradan yola çıkarak bu yıl bu uygulamayı geliştirdim.
Bu kalemi yarma aşıda kullanıyorum.
Bir çok aşı yaptım, genelde hepsi canlı ama domateslerin içinde sürekli sulanan aşı filiz verdi...
Bu yöntem ile aşı için gelecek yılı beklemeden hemen aşı yapılabilecek. Bu buluş tabiki bana ait, ilk ben yaptım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder