27 Mart cuma günü motor ehliyetimi almak için İstanbul'daydım. O gün ehliyet işleri tam bitmedi. İlk sabah erkenden kurstan dosyamı aldım, sonrasında ehliyetin vergisi için bahçeli evler vergi dairesine gittim. Araya araya verecegim yeri bulup, verdikten sonrada tekrar merter emniyet trafik bürosuna döndüm. İlk ehliyetimi Bursa'dan aldım B sınıfıydı. Gebze'de E sınıfı yaptım kayıtlarda hala B gözüküyor. Ayrıca ilk alınan yerden bilgi gelmeden ehliyeti vermedikleri gibi eski ehliyetimede el konuldu. Bursa'dan gelecek yazışmayı bekliyoruz. İlerde gene İstanbul'a gidilecek.
Sonrasında ise Muhteşem abinin kutulardaki anaarıları aldım bakalım kalitesi nasıl, notunu daha sonra verecegim.
Hiç vakit kaybetmeden Beykoz'daki kaptanların arılığına gittik. İlk işimiz burada bulunan iki adet karniyol yaşıyormu ona bakılacaktı. Hemen kontroler yapıldı ikiside yaşıyor. Hemen birisinin paketlenmesi yapıldı. Ne gariptirki bu arılar getirenlerin elinde kalmadı. Şu an geçici olarak birisini emanet olarak aldık. Karniyolun sahibine ne kadar teşekür etsem azdır.
Anaaarı üretiminde şimdilik bu anaarıyı kullanacağım. Daha sonrasında ise bu karniyolların safının üretilmesini bu sene başarmayı düşünüyorum. Bu işi başkaları yapıyorsa ben neden başarmayayım ki. Bazıları diyebilirki neden bu arıyla üretime giriyorsun. Burada bir açıklamaya ihtiyaç oldugunu sanıyorum. Tüm anaarıcılar saf damızlık kullanırlar. sıradan arılardan anaarı ürettiğimizde ne oldugu belli olmayan anaarılar üretmiş oluyoruz. Elimde şimdiye kadar ayıklayarak yapılan ıslahtan elde edilen bir çok arım var. Bunları sizde takip ediyorsunuz. Mesala şampiyon, şampiyondan üretilen anaarılardan şampiyonlar çıkmıyor. Bakın bunlar benim arılıgımda en iyi kovanlarım. 3-28-29-31-36-40-41-47-48-49-62-65 nolu kovanlardan anaarı üretimi yaptım. Hepsinin ayrı ayrı degişik özellikleri var ama en öne çıkan özellikleri sakin ve bal toplaması ve kışlaması yıllardır iyi oluyor. Fakat bu arılardan anaarı ürettiğimizde bu karekterleri tekrar hepsinde yakalayamıyorum. Neden yakalayamıyoruz çünkü bunlar melez arıdır ve devamlı bir istikrar yakalamakta imkansızdır. Şu an 39 nolu karniyolda tam saf degil. Emmi'nin demesine göre %95 saflıkta. Almanyaya zaten baktıgımızda kullanılan arı cinsi %90 karniyol geri kalan buckfast arısıdır. Buckfast arısı karniyola göre daha saldırgan oldugundan fazla tercih edilmiyormuş.
Yurt dışına baktığımızda bu arıların safına ulaşabilmek için devlet destekli ünüversiteler yıllarca çalışıp, saf ırkları oluşturmuşlar.
Bizim ülkemizde ise bu konular malisef içler acısı olmaya devam ediyor. Memleketimizde 5 ırk arımız olamasına ragmen doğru dürüst bir ıslah ve safların oluşturulması başarılamamıştır.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZMdoVg1hivNSAw6Msl65CfZPtwuTlin5pjY8pIJLrIADyvar4RbtaCChJhNQSq12hU-6RxvkjSuS5j435f4R3hyAjU1PINwuc8OEa53675yLiYqK0OeUJMgEZ85CH5NkjszJtMZInt4mf/s1600-h/P7200199.JPGBu resimde ülkemizdeki arı ırklarının haritada dagılımı gözüküyor. Bu ırklar doğal olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.
Gelelim kovanın acilen paketlenmesine. Kovan daha önceden hazırlanmadıgı için böyle durumlarda havasız kalmaması için bir köşesinden havalandırma oluşturdum. İlk olarak bir köşeye bir tül zımbaladım.
Sonrasında istedigim büyüklükte delik bırakarak çuvalıda zımbalıyoruz. Bu arada bir başka iş daha yaptım. Kovanın çıtalarını yeni çektiğimizden çıtalarında sabitlenmesini gene zımbayla yapıyorum. Çiviylede en dış çıta kovana çakılabilirdi. Fazla ses yapmama için çivi çakmadık. İlk olarak çuvalı dış gövdeye tutturup sonrasında çıtaları sırayla çuvala zımbaladığımızda çıtaların yolda hareketlenmeside önlenmiş olur. Bunu yapmadıgımızda çıtalar açılır yada hareket ederse anaarının ölme riski vardır. Paketimiz hazır hale geldi.
Sonrasında kaptanımız Tuncay'ın arılığında Muhteşem abi Oktay ve ben vakit geçiriyoruz. Doktorumun bu görüntüsü bana göre sakıncalı, balkon normal ölçüleri geçmiş durumda. Birde bu aç haliymiş hatırlatalım.::))
Sonrasında istedigim büyüklükte delik bırakarak çuvalıda zımbalıyoruz. Bu arada bir başka iş daha yaptım. Kovanın çıtalarını yeni çektiğimizden çıtalarında sabitlenmesini gene zımbayla yapıyorum. Çiviylede en dış çıta kovana çakılabilirdi. Fazla ses yapmama için çivi çakmadık. İlk olarak çuvalı dış gövdeye tutturup sonrasında çıtaları sırayla çuvala zımbaladığımızda çıtaların yolda hareketlenmeside önlenmiş olur. Bunu yapmadıgımızda çıtalar açılır yada hareket ederse anaarının ölme riski vardır. Paketimiz hazır hale geldi.
Sonrasında kaptanımız Tuncay'ın arılığında Muhteşem abi Oktay ve ben vakit geçiriyoruz. Doktorumun bu görüntüsü bana göre sakıncalı, balkon normal ölçüleri geçmiş durumda. Birde bu aç haliymiş hatırlatalım.::))
En son dışardan gelenlerin kesilince tam paketleme yapıldı.
Bu sene her taraf o kadar çiçek doluki sormayın.Büyük bir rampa çıktık, kovanı yere koyup dinleniyoruz. Bende iki güzel resim çekmişim.
Şahane ballıbabalar, pürenler ve dünya kadar meyve ağaçları çiçek açmış durumda. Bu ortamı gördüğümde hemen aklıma bahar balı alamadığımız geldi. Neden alamıyoruz, kovanlarımız koşa zayıf girdi ve zayıf çıkıyor, bal içinde yüksek mevcutlu kovanlara ihtiyaç var. Arı olmayınca bunca çiçek yok olup gitmektedir.
Sonrasında kavehaneye gidiyoruz ille çay ve arıcılık muhabbeti yapılmalı. Oktay ve köyün en tecrübeli arıcılarından Osman amcamız.Yaklaşık 150 kovan arısı varmış, fakat arı ortalaması 3-4 çıtada, artık bakamıyorum satacagım diyor. Tabi satabilmek içinde 8-10 çıta arı olmasını bekleyecekmiş.
Şimdi laf dolaşıp nereye geldi bir bakın. Arıcılardan sırayla gidiyorduk Nimet abiye sıra gelince osman abi dediki o arıcımı ki::))
Her sene dünya arı kovanı söndüren benim gözümde arıcı degil dedi Osman amca.Peki arıcı degilde ne dediğimizde dediki, o inşaatçı::))
Her sene dünya arı kovanı söndüren benim gözümde arıcı degil dedi Osman amca.Peki arıcı degilde ne dediğimizde dediki, o inşaatçı::))
Bu arada Muhteşem abi gözüme bakıyor yav izin bitiyor hadi kalk diye. Nerede kazak olmayanlar var beni bulmuyor mu? Sordunmuda hemde bogazlı kazagız diyor::))
Sonunda muhabbete son verdik, amcam derki lafınharmanı olmaz ne kadar konuşursan konuş.
Vedalaşmak için dışarıya çıktık Aziz kardeş arılarına kek yaptırmış ona baktık. Vedadan sonra solugu Gebze'de alıyoruz.
Hemen cebimizdeki iki anaarıyı benim şu an faal olan geçen seneki metro kovana emanet ettim. Bu kovana arı ilave etmiştim ve anaarısıda kesilmesin diye zaten kafesteydi. Haberin buraya kadar olan bölümü 27 mart 2009 tarihine ait.
28 mart cumartesi günü akşama dogru arılıga gidebildim. Metro kovandan alınan arılar verilecekleri kovana götürdüm. Hava pek musait degil, bu kovanın anaarısını bulup kafesledim. Bunun yanmında bundan daha kuvvetli bir kovanada anaarının birisi verilecek, gözüm kesip kovanı açıp anaarıyı bulmaya kalkamadım o kovan saldırgan onun için anaarısına gereken yapılacaktır. Yeterki şimdilik işine devam ede dursun. Şu an bu kovanda tek anaarı bırakıldı belkide şimdiye kadar çıkmıştır kek bölümünü açmıştım. Yandaki kovanın pazar günü anaarısını hacı abiyle kafesledik şu an o kovanda üç kafesli anaarı var.
Metrodaki anaarı kafeste iki gün durmuştu. İlk defa kafese yumurta atan anaarı gördüm.
Yalancıya kaçan kuvetli kovan anaarıyı kabul etti hep birlikte yumurtaya devam ediliyor bakalım sonuç ne olacak. Öbür kovanda dün anaarıyı göremedim tekrar bakılacak.
Bu arada bazı kovanlara boş çıta vermiştim. Erkek üretiminide başlatmış olduk. Gözlere erkek yumurtalar atılmaya başladı.
Öğleden sonra ise Zafer abi telefon etti bakanım sana geliyorum. Bende gel abi diyorum, fakat içimdende inşallah gene bir telefon gelmez diye geçirmeden edemiyorum. Hani gene Gebze sapagını geçip telefonda ben Kandıradayım derse hiç şaşırmayacağım.::)))
Zafer abi geldi bazı kovanlara birlikte şurup verdik. Yavru ve gelişme durumlarına baktık. Benim makina stop etti, bu resimi Zafer abimin siteden kopyaladım. Bu arada hacı abi piyasada yok, kendisi Bursa'ya mobilya bakmaya gitmişti. Sonrasında ayrılıp Cemil ustanın marangoz haneye geçtik.