27.09.2010

PÜREN NİHAYET AÇMAYA BAŞLADI

Püren 2010 yılında çok geçte olsa açmaya açmaya başladı. Nerdeyse geçmiş yıllara bakıldgında 1 aydan fazla fark var.
Artıcılıkta ise bir aylık süreç neredeyse iki posta yavru çıkması demektir.Yani bir aylık geç kalmış süreç hiç iyi olmadı.
Geçmiş yıllarda azda olsa ağutosta başlardı, bu sene eylül ayının ilk yarısında resim çekmeye püren yoktu.
Arıcılıkta sonbaharda püren çok önemli.

Püren bölgemizde yılgında deniyor, başka yerlerde funda biliniyor. Pürenin çeşitli renk tonları var.
Kendi arasında erken açanı, daha sonra açanları vardır yaklaşık en az bir ay açık kalır.

Kademeli bir bitkidir, ıhlamur ve kestane gibi birden açıp geçmez.
Bu resim üç gün öncesini anlatıyor.
Açan püren sayısı %10 falandı.
Ormnandaki olumsuzluklardan birisi, inşallah en az zararla bu işi bitirirler. Çalı süpürgesi diye bildiğimiz, püren kesimi var.
Orman işletmesine bir kişi müracat etmiş, işletmede püren kesimine izin vermiş. Bir ekip ormanı baştan sona tarayarak şu an kesim yapıyor.
İnşallah bu iş püreni budama yerine geçer.

Bundan sonra ormana daha rahat giderim anaarı kutularının toparlanıp birleştirilmesi bitti gibi. Anaarı kutusu ve başka yaptıklarımız bir başka paylaşımda görbilirsiniz.

Ormana Gebeze'deki işleri bitirdikten sonra akşam üzeri gittik.
Gittiğimizde zaten pembe renkleri görmek bizi mutlu etti.
Bir ay geç gelen bir mutluluktu bu.
Kovanlarıma göz atıp hemen civara göz atalım dedik.
Komşu arılıkla aramızdaki patikadan geçiyoruz.
Komşu arılıktaki sönen kovanlar, ağ kurdu üretimi hala devam ediyor.
Ben hatırlarsanız bu kovanları kapatmıştım.
Arıcımızda o kadar duyarlı ki, sönen kovanları ortalıga çırpıp boş kovanları almış.
Arıcılıktan az anlayan birisi bu işi böyle yapması mümkün degil.
Hem hastalık riski var, hemde arıları huysuslaştran bir durum ortada duruyor.
Biz hastalık varsa dagılmasın, arılar yagmaya alışmasın istiyoruz.
Bazılarıda tam tersini düşünüyormu yada hiç bir şey umurunda degilmi bilemiyorum.
Komşu arılıktan bir başka resim.
Pürenlerin ne kadar açtıgına bir örnek daha.
Geçmiş yıllara bakmak isteyenler yıllara göre blogun yanındaki arşivden ayları tıklayıp, geçmişe bakabilir.
Çok geç olmasına rağmen arıların hala pürende çalışması.
Püren bizim bölgemizdahil trakya, ve geçen sene gittiğimiz Muğla Milas'tada aynı görüntüler vardı. Bir taraf çam bir tarafta püren olan yerler mevcuttu.
Arılığımın yanındaki açan pürenler.
Aşagıda gelecek olan filim bu pürende çekildi.
Sabah erkenden ormanda olmak var, bakın o zaman nasıl çalışıyorlardır tüm arılar.
Daimi komşum olan ve kış boyu arıları ormanda kalan Bilal'in arılığına uğradım.
Yeni sehpalar yapmış.
Hem basit hemde ucuz bir sisteme arılık sehpası.
Ben burada agacı ters taktım, agaç aynı vaziyette bu taraftaki demire takılması lazımdı.
Yani kalas sehpa ayagındaki demire oturması gerekiyor.
Bir yerden başka yere nakillerdede sadece kalas taşıyormuşunuz gibi oluyor ayaklarda yer kaplamıyor.
Kurulu sehpa.
Bu sene kocayemiştede erken açan yada açmaya çalışan yok.
Kocayemişte kademeli açan bir bitki.
Nedendir bilmiyorum, bu sene hiç bir kocayemiş ağacında meyve yoktu.
Hacıda çok biliyorya, daha çiçek açmayan ağacın meyvesimi olu dedi.
Beni hasta etti, bu ağacın meyvesi ve çiçegi yan yana olur.
Ormana yeni getirilmiş yaklaşık 250 kovan arı.
Yoldan geçerken bir kaç resim almıştı, dönüşte bir göz attım.
Bu arıların hemen arkasında gene yaklaşık 200 den fazla kovan var, inşallah birbirlerinden haberleri vardı. Araları 50 metre yok.
Geçen sene zannedersem bu arıları gene başka yerde ziyaret etmiştim.
Tüm kovanlar sac kaplı ve her 5 tanede bir plaka vardı.
Arıların önündekiler inşallah yağma ölümleri degildir.
Tüm kovanların önünde böyle arı ölüleri vardı.
Bir başka olasılık yolculukta olabilir, kovan havalandırmalarımız hep derim çok yetersiz.
Bu ölümler yolda olduysa, uzaga atılan ölü arıları bir hesap eder isek çok arı kırılmış.
Biz 30 çıtalık arıları taşıyoruz nerdeyse hiç ölen olmuyor. Bir avuç arıların ölenlerine bakın
Tel altlıklar çok rahat, istersen sıcakta kovan bir hafta yolculuk etsede sorun çıkmaz.
Önümüz kış ve her arı çok gerekli, fakat bence ekipman dolayısı ile bu ölümler olmuştur.
Bu arada bu senenin yogunlugu bitmek üzere.
İşlerden kaçar hale geldim, hatta koşmaktan bıktım diyebilirim.
En fazla 1 ayda dayanmam lazım, sonra doktor kontrolünde kampa girecem::)))



püren,yilgin,funda, arıcı Ali Türk,
Yükleyen Ali_Turk. - DiÄ?er hayvan videolarına göz atın.

Filim konusunda filim işleri ögreticim, Sayın Muhteşem Turunç bey kalfa olmuşun gibi bişi dedi ama tam açıklık yok. Fakat yapmış oldugum çalışmadan menmun gözüküyor.::))
Ben hep derim zaten birisi bir işi yapamıyorsa, suçlu işi yapamayan degilde işi öğretemeyendir diye::))

21.09.2010

İSTANBUL ARICILAR BİRLİK BAŞKANI ONUR ÇİLENK

Benim açımdan 2010 yılının, anaarı için bitişi.
Yada bitişi böyle yaptık::))
Yaklaşık 1 ay öncesinden alınmış randevu bu hafta sonuna nasipmiş.

Mevsim itibari ile bizim bölgemizde bu saatten sonra anaarı işinin kalitesi ne olurki.

28/8/2010 tarihindeki notlarıma bakıyorum, kutuda anaarı var, 20/9/2010 olmuş hala yumurta yok. Bu bir kutu gözünde degil tüm kutulara yansımış durumda. Erkekler var ama yetersiz. Erkek az olunca kraliçenin çiftleşme tur sayısı artıyor ve bu turlarda anaarı kayıpları çok fazla.

Erkek çok olsa bir kaç turda işini gören kraliçe, erkekler az oldugunda defalarca çiftleşme uçuşu yapsada çiftleşemiyor.

İtü öğretim görevlisi Ali Kandemir, önceden anaarı siparişi vermişti.

Bende çoktan beri zaten noktayı koymuştum ama bitişi hocamızla yaptık.

Ali Kandemir hocamıza kutulardan anaarı vermedim, birleşecek bölünmüş arılarımın yazdan kalma analarını verip, anasız kalanları yandaki koloniyle birleştirdim gitti.

İşin garip tarafı ise bölmeleri açmışız, o kadar derin muhabbetlere girildiki.

Bir ara dedimki şu anaarıyı bulun be muhabbet nasıl olsa olur.

İstanbul arı yetiştiricileri birlik başkanımız Onur Çilenk ise arıcılık bu diyordu.

Arıyı okşuyor, arıyı sevmek lazım diyordu::))

Hacı ne kadar sakarlık yapsada güzel resimler çekmeye devam ediyor.

Biz kovanlarda anaarı arar iken, Saim Gürel arıyor ve Ali Türk'ün arılıgında maske yasak bilesiniz::))

Ali Kandemir hocamzda, zaten hepimiz maskesiz arı açıyoruz dedi.

Mevsim itibari ile nektar ve hava şartları iyi degil. Fakat arıların yayğmacılık huyları az.

Başkan diyorki başka arı ırkı olacak kovan açıp muhabbet edeceksin ha.

Elimdeki ise Muğla'lı Mehmet abiden anaarı karşılığı aldığım el demiri.

Nimet Çavuşoğlu abimiz, Muhteşem abiyi devreye sokup bu demiri araklatsada, bir yolunu bulup, el demirini arılıga getirttim. Bu mevzu derin içerik bende kalsın. Yoksa rütbe sökerim ::))

Üretmiş oldugum anaarıların hepsinin kalitesi bana göre aynıdır.

Bölme veya anaarı memesi beslettiğimiz kovanlara kutulardan hazır anaarı veririm.

İster istemezde anaarı toplarken bir yerden bazı anaarıları gözünüz daha çok tutuyor, bunu bizim ruşete, yada meme besleyen kovana verelim diye hemen anasız kovanlara veririm.

Bu ruşetteki anaarıya gene içim gitti.

Anayı kafese koydum ama içim bir türlü el vermedi.

Ya bu anaarıyı Ali hocam kabul aşamasında kestirise diye.

O zaman ne yapalım, anaarının sağlıgı açısından ruşeti geri almak kaydıyla 4 çıta arısınıda hediye ettim gitti.

Hacı abinin büyük oğluda çay hazır işiniz bitmedimi diye seslenip duruyor.

Bu günlerde hacının ilk kovanına ulaştık.
Seyithan abi ilk oğul buduğunda bu sandığa koymuş, işin en ilginç yanı arıyı koyduktan sonra üstünüde çakması.Bir ara kovana bakmayı akıl ediyor ama her taraf kapalı ve çakılı::))
İstanbul arı yetiştiricileri birlik başkanımız, Onur Çilenk ve Ali Kandemir, dünyanın her yerinde arıcılık müzesi var bizde İstanbul'da böyle bir müze düşünüyoruz dediler.
Müze oluşturuldugunda arıcılıkta geçmişten günümüze kullanılan tüm ekipmanları bir çatı altına toplanması hedefleniyor.
Hacının güzel sandıkta yolcular arasına girecek.
Ofisimize geçiyoruz.
Ofisin dili olsada bu sene yaşananları bir konuşsaydı....

Güya hemen gideceğiz bekleyenler var derken, çaylar içilip konuşma o kadar geniş alanlara yayıldı ki ve dallandiki sormayın...
Yeni başkan Onur Çilenk yeni projelerden bahsediyor.
Çok kolonili degil bilinçli arıcılık yapılmasından yana.
Köylerle ilgili düşündükleri var.
Kısa sürede bir çok konu görüşüldü.
Arıcıların tesis ihtiyaçları en önemli problem.
Benim yapmış oldugumuz anaarı kutularını konuştuk.
Yapmış oldugum kutular ve kutuların lojistik destegini sağlayan metro kovanlar.
Onur bey başka bir anaarı çiftleştirme kutusu bahsetti.
Aslında Fransa'daki anaarı üreticilerinin kopük kutuları çok güzel, her tarafı sökülüyor, kışa girerkende ballık gibi üst üste geçebiliyor, yeni modellere ihtiyaç oldugu kanaatindeyim.
Biraz yapmış oldugumuz çalışmalar ve suni tohumlama cihazından söz ettik.
Ali Kandemir hocamız ise bir işte ne kadar çalışılırsa o kadar başarılı olunur dedi.
Kovana bir havalandırma deliği açanların bunu ballandıra ballandıra anlattığı bir yerde biz suni tohumlama aleti yapmışız.
Alti yapmaklada kalmadık tabi...::))
Birde mikroskopundan baktık be aklınıza başka şeyler gelmesi....
Biz çaresizlikten bu işe girdik ve peşinden başarı geldi.
Ali hocamız, arıcılıktaki bilim adamlarımızın arıcılık yapmadıgını dile getirdi.
Zaten bir işi yapmıyorsanız okuyarak yada çeviriler yaparak bir işi ne kadar geliştirebilirsinizki.
Bazen düşünüyorum, arıcılıktaki bilim adamlarımız olsa ne olur olmasa ne olur diye.
Bilim adamınız size iki kovanı birleştirin ve böyle arıcılık yapın derse.
Bilim adamınız kendi arınızı kullanın derse.
Zaten arıcılar bilimci bunu söylemesede yapmıyormu.
O zaman bu söylemleri yapan kişinin bilimi ne işe yarayacakki?
Şiş ve kebap yanmamalı, millet uyutulmaya devam edilirse sorun yok.

Kısa sürede yeniden uzun bir süre bir arada beraber olalım söylemleri arasında ayrılıyoruz.
Başkan ve arkadaşları beni ramazanda iftara davet etti gidemedim.
Bundan sonra daha geniş ve kapsamlı birlikteliklerimiz olacak inşallah.
Arıcıların zaten konuşması bitmez, kışın bol bol laflarız.
Hocamıza ruşetteki arıyı veriyorum, altta havalandırma var, önünede havalandırma taktım zaten yarım saate kalmadan açacaklarını söylediler.
Arılıktan çıkmadan hacı bizim burdada yerimiz var diye ofisin arkasındaki malzemelik bölümü gösterdi.
Bu taraftaki anaarı kutu gözleri birleştirilip buraya alındı. Çiftleştirme kutularında kışa hazırlık devam ediyor.
Bu kutulara bu senenin son memelerini veriyorum.
15 tanede memeden çıkmış ve kafeste analar bekliyor. Hedef tüm kutuları analı kışa sokmak.

Bu kutularında üç gözü birleştirilip tek kutu haline getirildi.
Bu kutularda ise meme degil yumurtaya başlamış anaarılar var, tabi birleştirme yapılır iken anaarılar kafeslendi.
Bu anaarıların kalitesi ise tartışılır, çok kaliteli anaarıda olabilir, yakında spermleride bitebilir.
Bizim istediğimiz ise kututyu bahara taşıması.
Baharda kutudaki analareşe dosta hediye gider.
Muhteşem abideki balkon fakiride bunun gibi son bahar anasıydı süper çıktı.
Hacı ruşeti alıp sanki gelin gidecek kız sandıgına oturacak.
İstegi ise başkanımla, hocamızın arasında resim çekinmekmiş.
Allah ne verirse hayırlısını versin.
İstanbul arı yetiştiricileri birlik başkanı Onur Çilenk ve birliğin yönetim kadrosunda bulunan itü ögretim görevlisi Ali Kandemir hocamız. Çalışmalara başlamışlar, ilk olarak birliğe resmi plakalı bir araç kazandırmışlar. Türkiye'de üç ilde üç birliğin resmi aracı varmış, bu üçüncüsü.
Başkandan seçimlerde ne vaatler yapmışsa seçenler daha fazlasını isteyecektir.
İnşallah birlikler arası rekabet başlar ise ortaya bir yarış, yarış ise başarıları beraberinde getirir.



Karniyol(karniol) arısının sakinligi
Yükleyen Ali_Turk. - DiÄ�er hayvan videolarına göz atın.

17.09.2010

ARICILIK HEDİYELERİ::)) ALLAH NE VERİRSE HAYIRLISINI VERSİN.

Arıcılıkta aldığım en ilginç hediye, bunlar diyebilirim.
Baştan sona ilginçliklerle dolu.
Hoca hayret ilk defa eşege ters binmiş.
Saat ters çalışıyor.
Ters saatin 3 faydası varmış.
1-Geçen zamanı geri getirir...!
2-Ters giden işlerinşizi düzeltir...!
3-Düşünerek doğruyu bulmayı öğretir...!
Gelen paketin üstündeki adreste, Nasrettin hocalık.
Arıcı AliTürk mahallesi.::)))
Mesayi bitimi bir arkadaşımla kargoyu almaya gittim.
Arkadaş soruyor nerden ve ne yollamış, dedim bakacaz::))
Paketi kargoda açtık::))
İki çeşit şeker vardı, konya şekerini zulalayıp öteki şerkeri başta kargoculara ikram ettim.
Sonra arkadaşıma ikram edip kalanı hacının aşirete verdim.
Konya şekeri eve geldi, yumuşacık yaşlı işi::))
Saat bayagı tuafıma gitti.
Genede teşekkürler, Konya Akşehire yolum düşerse, gerçi her taraftan davet var, oradaki kapımızıda merak etmiyor degilim::))
Nasipsiz sopa bile yenmiyormuş, ya nasip.
Mektubu okurken Muhteşem abi aradı, dedim abi mektup var onu okuyorum.
Nerden ve ne yazmış deyince okudum onada, tamam belaya kaldık dedi ve acayip güldük.
Yavhu altı üstü bir anaarı hediye edildi, bunu bu kadar abartmanın ne anlamı varki. Keşke 5 kovanıyın anasınıda degiştirseydik.
En az 200 adet karniyol f1 anaarı hediye etmişimdir.
Parayla almaya kalksanız bu anaarıyı bulmanız imkansız gibi bir şey.
Bir çok kişi karniyol diyorda, kaç kuşak sonrası belli degil.
Ben böyle dedimmi sanki bulunmaz hint kumaşımı diyorlar. O zaman gösterin karniyolcular anaarılarınızın kimliğini. Damızlık olup olmadıgını o zaman anlarsınız.
Benim açımdan ,sıra saf karniyol damızlık hediyelere geliyor.
Ben ne söylemiş isem yapmışım.
Mektupta yazılan çok tuafıma gidiyor, biz aslında bu işi devamlı yapan biriyiz.
Bizim açımızdan çokta önemli şeyler degil.
Bir ülke düşünün ve şu hale bir bakın, bu ülkeyi bu hale düşüren bilimcilerden elbet bir gün bir yerede bu halk hesap soracaktır.
Lafa geldimi 5 ırk arımız var ve ortada ne safı nede ekotipi var::))
Hep proje, hep proje yılar akıp gidiyor, yazıklar olsun ne diyelim ki?
Paketteki adres::))
Bu adresle paketi aldım::))
Saatti yatak odama astım, kimsecikler görmesin.
3 madde vardı, onları bu saat sayesinde yaşamaya çalışayım, sizce hoca doğrumu sölüyordur::)))

14.09.2010

ARICILIK VE ARILARLA BAYRAMLAŞMA..



Ramazan bayramının üçüncü günü hacının yanındayım.

Hem hacıyla bayramlaştım, hem arılarla, hemde ormana gidilecek.

Beykoz bal festivalinde almış olduğum aparat.


Bu aparatın temelde 4 işlevi var.
Açık, kapalı, işçi girişli, ve tüm kullanışlara açık.


Fakat kişilere göre çok farklı kullanılabilir.

Birincisi kutuya veya ruşete musluk olarak takmış iseniz girişi tamamen kapatabilirsiniz.


Bir başka özelliği sadece havalandırma yapılabilir.

Birbaşka özelliği sadece işçi arıların giriş çıkışına izin verilir.

Bir başka özelliği çiftleşmemiş ve suni tohumlama yapılan anaların çıkışına kapalıdır.

Anaarı çıkamadıgı gibi erkek arılarında çıkmasına engeldir.


Damızlık erkek beslediğiniz koloniden erkek alacagınızda tamamen açıldıgında erkeklerde çıkış yapar.


Birde engelleri kaldırdıgınızda, işçi erkek ve kraliçe ihtiyaç varsa gidip gelebilir.




Arılıkta yaklaşık yarım saatte ormandaki arıların ihtiyacı olan formik asitleri şişeledim.
Organik asitlerin en önemli özelliği, ilaçlar gibi bu asitler varroaya bağışıklık sunmuyor.
İlaçlar belli bir süre etki etmiyor.
Asit ise siz parmagınızı ne zaman içine sokarsanız deriniz soyar, sizde bagışıklık kazanamazsınız ona göre.
Asidi buharlaştıracak karton, çantacıların kullandığı karton olacak.
Şişedeki damlalık tam temas ettiğinde karton aside doyuyor, buhar olduça bünyesine asidi çekiyor, bir nevi fitil gibi işlev yapıyor.
Kartonlarınıda kesip bir poşete doldurup ormanın yolunu tuttum, hacı gene arazi.
Toplu konut alanına kaçak cami yapıyordu::))
Fakat gitmeden ille yemek ye sonra git desede ormandaki durumu çok merak ediyorum, çoktan beri gidemedik.

Orada yersin diye azık verdi.



Arıların durumuna bir baktım olumsuzluk yok.

O zaman azıgı açıp yemek lazım, gerçi hacının vediği azıkta ne olurki, bu hacıyla doktor 2 senedir beni ortadan kaldırmak için planlar yapıyor, habirede planlar nedense erteleniyor.

Ooo azık süper, acaba diyorum ne olduda böyle bir azık hazılrladı.

Ne varsa silip süpürüyorum.
Yarabbi şükür.

Hemen yemekten sonra işe girişiyorum.

Her kovandan iki çıta çıkartıp, bir karton atıp üstüne asit şişesini bırakıyorum.

Gayet seri bir arıcıyım,Allah nazardan saklasın, Dr.İsmail abim öyle diyor.
Bu doktorlarla ilerde inşallah sorun yaşamam::))
Birisi zaten ben hobi arıcıyım diye üstündeki yükü bize yıktı.
Hobicilik neyse artık, bu yaşa geldim hala çözmüş degilim.
Ormandaki arılığımızda yok yok.
Degişken iç yapıları var.
Bazılarının ikinci katından bal almadım ama içim gitti alışık degiliz bal olacak ve bu kuluçkalık almıyorum diyeceksiniz, isterseniz bir deneyin.
Çok zor bir şey bu bahsedilen hadise.

Bir çok kovanı değişik kullanmamın nedeni bazı gözlemlerdir.
Biz kitap arıcıları degiliz.
Gerçi kitaplarda sıfır sağım diye bir hasat türüde yok onuda belirteyim.
Geçen Sadri abi Trakyada habire oğul geliyor diyordu.
Arıda biliyor gelecegi kişiyi::))
Bir çok kovan sonbahardaki kuraklıktan ve kovan içindede bal yok, kovanı terk ediyor.
Ormanda yavru faliyeti hız kesmiş durumda.
Yıllardır ilk defa yılgın,yada püren bu kadar açmamak için inat etti.
Hem yanmadı hemde açmadı.
bin tane pürenden bir tane tam açık zor bulursunuz.
İşlerimi bitirip hemen yandaki komşu arılıktayım.
Çerkeşli köyünden ve bizim Gebze Bal üreticileri birliğimizin üye ve yönetiminde olan Mitat abinin arıları var dibimde.

Aslında Mitat abi emekli birisi, bu arıları buraya bıraktıktan sonra bir daha gelmediler.
Bizim o kadar işimiz var genede 3-4 sefer geldik diyebilirim.
Birde hoca arkadaşı var, imkanlarıda iyi olmasına ragmen mallarına bakmayanlara istemesemde kızıyorum.
Malın varsa bakacaksın, yada bu işi yapmayacansın.
Resimdeki 4 kovan sönmüş durumda.
Bu kovanlar hoca efendiye ait.
Bir tanesine bu sene anaarı verilmiş.
Yeni anaarı verilen kovanların kayıtlarını tutamadıkları için, kafesleri kovandan alıp musluk üstüne çakmışlar.
Yani bu kovana bu sene anaarı verdik güya bilecekler ama birisi sönmüş durumda.
Tüm kovanların önünden geçip kontröl ettim başkalarında sorun yoktu.
Bu 4 kovan sanki kader birliği edip sönmüş durumda.
Hemde perişan olmuş vaziyette.
Bu şekilde durmaya devam ederse içerdeki ağ kurtları yakında kovan tahtasınıda yiye yiye bitirecek, çünkü kovanda o güçte ağkurdu var.
Agkurdu kolonisi 40 bin nufus yapmış durumda acil kat lazım.
10 Çıta kabarmış petek yok olmuş durumda.
Bunu 4 kovanla çarparsanız 40 çıta ediyor.
En azından 4 kilo örülmüş petek varın siz hesap edin kaça mal olmuş.
Sorun ise çok zayıf koloniye saramayacagı ve bakamayacağı kadar petekli çıta bırakmak.

Agkurtları okadar yiyorki, kovan önündeki gübreye bakın.
Ne desek ne yazsak boş, olan olmuş.
Önemli olan bunlardan hepimizin payına düşen mutlaka vardır.
Bu kovanların dördünüde kapattım ve sahiplerine durumu haber verdim.
Civardaki arılıklarda olumsuzluk olacak olsa kime ulaşacaksınki.?
Kovandaki ağ kurtlarının filimi, foruma eklendi.

http://www.aribakani.com/forum/index.php?topic=352.msg1537#msg1537

İşlerimi tamemen bitirip geri dönecegim.
Bir başka komşu arılık.
Yan yana zaten 3 arılıktık, bu sene sıgırlık mevkisi acayip olmuş.

Genelde bu noktada yıgılma var.
Bir sürü arı gelmiş, ilçe tarımna soruyorum hiç kimse izinli degil.
Burada arıcıları horlamak ve küçümsemek için yazmıyorum.
Bir iş yapılırken planlı yapılmalı.
Ormanda bir sürü boş yer varken 500 metreli bir daire çizsek, şu an itibari ile 10 tane arılık olduk.
Aklına esen kovanları atıp gidiyor ve kimin ve bunlar çalınmışmı sahiplimi belli degil.
Biz kendi bölgemizde çekiniyoruz, dışardan gelenlerin hiç bir şey umurunda degil.
Bu iş böylemi olmalı.
Sinoplu Bilal'in kovanları.
25-30 kovanı vardı bu sene 100 civarına çıkardı.
Bilal'in arılarıda bir gözlemledim olumsuzluk yok.
Yola çıktım ilerde bayrak var.
Allah Allah diyorsunuz.
Ormanda direk dikilip bayrak niçin takılır.
Bir bakayım diyorum.
Daha bayraga varmadan 50-60 metre geride yol üzerine bırakılan 70 civarında kovan var.
Resim alıyorum, birde zumlayıp resim alıyorum, plakalarda 41 yazıyor iyi bu İzmit'ten diyorum.
Arıların bitiminde bayrak var, acaba bu adammı dikti ?.

O tarafa yöneliyorum bir başka arılık bir kaç kişinin arısı oldugu belli farklı renk ve dizilim vardı.
Plakalarına bakıyorum 81 le başlıyor, he bunlarda Düzce'den ::))
Asıl mevzu eniştem beni niye öptü misali bu bayrak.
Ben belediyeci oldugum için iyi bilirim, genelde gecekondu ve kaçak Cami inşaatlarına tezelden böyle bayrak çekerler.
Yani anlayacagınız bu arılıktada bir çopanoğlu var.
Bir kaç poster ve heykelde olsa hiç fena olmaz diyorum içimden.
Duygu sömürüsü için dikilmiş oldugunu zannettiğim Bayrağımız.
Bu arıcının yaşamındaki hayatını o kadar merak ediyorumki.
Bir ara solcu bir millet vekilimiz Bursa'da atıp tutuyordu, oturmuş çay içiyorduk.
Birisi sen ne biçim solcusun demişti, biz şaşırdık bu ne biçim soru diye.
Devamında dediki kot giyinmişin ve malbora sıgarası tüttürüyon.
Millet vekilimizden tık yok.
Şimdilerde bu gibi ayrımlar bereket yok.
İnsanların söylemleriyle yaşadıkları bazen ters olur.
Burasınıda arabadan inmeden boydan boya bir dolaşıp doğru Gebze'ye::))
İçimden diyorum fazla merak iyi olmaz hadi ikile diye.

Bu sene püren bir türlü açmadı.
İşin garip tarafıda yanmadı.
Böyle agarmış yagmur bekliyordu, beklenen yagmur benim ormanı zyaretimden bir gün sonrası yani dördüncü bayram günü yagdı.
Havalar bayagı bir sogudu.
Çam bölgesinden gelen haberlerde aşırı sıcaklardan dolayı basra böceginin öldügü ve yeni yetişenlerin daha tam faal olmadıgı yönünde.
O kadar kolaçan ettim açmış o kadar az püren varki.
Fakat resimde görüldüğü gibi çok canlılar.
Bir açmış pürende çalışan bir işçi arı.
Arılarıma bakım yapar iken öğleden sonrası olmasına ragmen degişik çiçeklerden polen geliyordu.
Pürenden polen bundan sonra başlayacak.
Tam ormandan çıkar iken gördüğüm az açmış püreni es geçemezdim, bu sene gördüğüm en iyi açmaya çalışan pürendi.
Hemen arbayı geri getirip aşagıya indim.
Renk süper ve bir kaç kez açıp geçmiş tomurcuklarıda var.
Dördüncü bayram İlhami abiyi aradım abi köyde durum nedir Gebze'de yagmur var diye, dediki ben köyden yeni geldim, Gebze'dekinden çok fazla yagmur ormana yagdı dedi.
Bu habarede şükür ne diyelim.
Püren bundan sonra açacak, hava ısınırmı bilemiyorum.
Açarsada zaten birden patlayacak, geçmiş senelerdeki gibi uzun süre açık kalacağını zannetmiyorum.
Hava soğudu dedimya bu gün Gebze üzerinden geçen arı kuşu sesleri vardı.
Bir çok yeri ziyaret edecegi kesin.
Arıcılıgımıza büyük darbe vuran unsurlardan biriside bu kuşlar.
Pürenden sonra koca yemiş açar, bu sene erken açan kocayemişte göremedim.
Arıcılık ve bayramlaşma diye başlık atmamın sebebi üçüncü bayram arılıktaydıım, paylaşmadıkmı bunlar zamanı geçtimi bir anlam ifade etmiyor.
Her şey zamanında.