30.12.2010

KAFKAS ARIMIZ NE KADAR YERLİYMİŞ

Nerden çıktıysa yerli arı mevzuları vardı, şu sanal alem bir çok şeyin suyunu çıkardı. Ahkam kesenleri şimdilerde o kadar rahatsızki. Eskiden herkes her şeyi yerdi, şimdi öylemi?
Hayret bizim canımız cigerimiz Kafkas arımız Amerikan çıktı.

Amerika bize kafkas arısını uygun görüp, buraya monte edip gitmiş.
Benim merakım bu işe bizmi karar verdik, yoksa Amerika mı? bu çok önemli.

Bu yazılanları hiç bir kitap ve makalede şimdiye kadar görememiştik.

Bu bilgiler bir çok kişiyi şok etti.

Mesele bize ait olmayan şeyleri kullanmayacakmıyız, yada kulladığımız her şeyi bize ait diyemi açıklama yapılacak.

Aklı selim kişiler için, madem teknolojiyi biz kaçırmış isek, her konuda hazırını alıp kullanmaktan başka çare varmı?
Sen gene ıslah yapacam de, araba yapacam de, fakat yaya kalma.
Şu ana kadar hiç yerli arabamız yok, şimdi bizim arabamız yok diye hala ben eşege bineceğim diyen kaldımı, gerçi eşekte kalmadıya neyse...


İnekten örnek veriyorsun, inekten bahsetme.
Keçiden örnek veriyorsun, bu konuya keçi örnek olmaz, tavuktan örnek veriyoruz tavukla arının ne alakası var.
Ağaçtan örnek veriyorsun, olmuyor. O zaman biz neyi örnek vermeliyiz. Bir söz vardı, hiç kimse görmek istemeyen kadar kör degildir diyordu.


Yan yattı çamura battı diyenlerin alayı kör.
Madem körlere diyorsunuzki gelin siz gördüklerinizi bir anlatın uygulamalarınız bir ortaya koyun, dedikya kör neyi görüp uygulasın ki?


Dünyada birçok şey ya markalaşmış, bazı şeylerinde damızlıkları var.


Siz 50 yaşındaki mersedese şu an bile binseniz mersedes mersedestir. Adamlar yıllar öncesinden emek vermiş, emeklerde yıllar sonra gene fark edilir.

Adamlar yıllarca arı ıslahı ile ugraşmış, birileri hala bu işe başlayamamış ama yapılan işi küçümsüyorlar.


Sen araba üreteme, mersedese çamur at, yapılan aynen budur. Zaten çamur atanlarda nerde çapsız ve yeteneksiz var onlar, marka, etiket ve ünvanı ne olur ise olsun fark etmez.
Köre renk tarifi yapmak o kadar zorki?
Sanal ortam bir garip, adam arıcılık yapamıyor, peteklerimizi kendimiz üretelim diyor, buyur üret, hayatında anaarı üretmemişler anaarı nasıl üretilir, tarifler veriyor, şimdiye kadar ürettiklerin nerede. Arısını kışa sokamayıp söndürenler, koloni yönetimi nasıl olur onu anlatıyor. Bilimsel takılanlar, bilime karşı geliyor, geleneklere devam...
Bilim camiamızda bir çok konuda uygulama yoksunu. İşin uygulaması olmadıgın bir çok şey havada kalıyor. En çok istediğim bilimcilirimizin arıcılık yapması, ozaman daha hızlı yol alınacaktır.


Dün organik asitlere karşı çıkanlar bu gün acayip organik asit hastası oldu.
Dikkat edin organik asitler bir yerlerinizi yakmasın::))

Bunca açıklamadan sonra konuya girebilirim::))


Yıl 1983 ve arıcılık konusunda o dönemin en kapsamlı araştırması yapılmış. Şimdilerde bu kadar kapsamlı araştırma yapıldıgına ben inanmıyorum, yapılan araştırmalar tamamen eski bilim adamlarının görüşünü yansıtıyor. Yoksa sen bu gün bir araştırma yap ve deki Trakya arısının %82 si karniyol diye salla gitsin. Ben yemem, yiyenler buyursun ve afiyetler olsun derim.


Konu yıl 1983 ve araştırma yapılan yer kafkasın anavatanının sınırı.
Araştıma yapılılan koloni sayısı 3 bin koloni veya kovan.
Bu kadar kovan arıdan saf kafkas bulunamıyor.
Safa yakın 90 koloni belirlenmiş.
Ne gariptirki, bu melezlenmeye şimdiki kadar yaygın olmayan ve 1960 ile 1983 yılları arasındaki çok az gezgincilik neden olmuş.
Birde 1985 yılından bu yana olan melezlenleyi bir düşünün?
Araştırma sonuca gitmesi için çok uzun sürmesi gerekirdi. Bu tür ıslah işleri öyle basit işler degil.
Bizim araştırma ekibimiz 3 bin koloniden 90 koloni arı seçmiş, bunlar kafkas olabilir veya kafkasa yakın diye.

Aynı yıl içinde bunların araştırılık sonuçlarınında alınıp, Amerikadan anaarı istemek bence çok ama çok zor bir karar.
Islahın çok uzun süğrecegini düşünüp böyle bir karar alınabilir, fakat aynı arıyı ülkenin tamamına mahkum etmek en büyük hatadır.


Benim anladığım doğudan toparlanan arılarla bu iş olmayacagına kararına varılması. Yoksa yıllar süren bir çalışmaya başında pes edilip, direk saf kafkas teminine gidilmiş.
Yılarca uğraşıp, tekrar başa dönmekte var.


Amerika'dan 50 tane damızlık saf kafkas geliyor ve kolonilerin anaları bu analarla degiştiriliyor.

Hemen peşinden damızlık üretimine geçilip bunu Türkiye'nin tamamına giydirmişler.

Bence en önemli yanlış burada yapıldı.
Türkiye'nin tamamına bu kafkasın uymayacagını sıradan arıcılar bilir. Nasıl olduda bilimciler bunu anlayamadı, yada kimler bunları yanlış yönlendirdi?


Gezginci arıcılıgın çok az oldugu dönemde arılarımız acayip melezlenmiş.
Sonrasında saki arılarımız melezlenmekten kurtuldumu?
Tek bir ırk damızlık olarak ele alınıp, tüm ülke bu damızlıgı kullanacak demek ne demek hiç düşündünüzmü.
Bu uygulama ülkemizde ne kadar ırk ve ekotip varsa alayını yok etmektir.
Nedeni ise devamlı aynı ırk damızlık piyasaya sürülüyor.
Diğer ırkların damızlıkları yok.
Bu şuna benzer, elimizde siyah renk var, yani kafkas, diğer ırk ve okatiplarıde beyaz olarak düşünün. Beyazların damızlığı yok, fakat siyah renk ülkede damızlık ve ülkenin her tarafına 25 yıldır veriliyor.
Her sene beyaz renge habire siyah ilave edilmeye yıllarca devam edilip beyaz renk darma duman edilmiş.
Benim daha önceki melezleşmeyle alakalı şablonum melezleşmeyle alakalı anlaşılması açısından en büyük örnektir.
Hani birileri arılıgınızdaki iyi koloniden anaarı üretin dyorduya, bir anaarı en az 8 erkekle çiftleştiğinde bu melez anaarıdan 16 çeşit anaarı çıkar.

Kafkas arısının özelliklerine bakın her yerde aynısı yazar. Bu ırkta olmayan özellikleri söylemek kimin işine yarayacakki.
Bu arı zor gelişen bir arıdır, belkide dünyadaki en hantal ırk.
Nosemaya çok yakalanır.
Yavruyu o kadar az yapmasına rağmen yavru çürügü hastalıklarınada çok yakalanmakta.
Bal buldugunda gene yavru alanını bloke edip yavruyu kesiyor ve gene çok zayıf düşer.
Sıcak bölgelerde genetik olarak çok önceden yavruyu kesen bir ırk. Yavru kesilip kış gelmediğinde, kışa giremeden sönem ırk bu ırktır.
Bir çok kişinin yanıldıgı bir başka konu var, efendim az arıyla çok bal mevzusu. O zaman niye kafkas kullananlar iki kolonide çıta transferi yapıyor, yada koloni birleştiriryor.
Kafkas arısı sayesinde bal üretimimizin arttıgı yönünde açıklamalar oluyor. Acaba öylemi?
Bir başka konu daha var, oda efendim bal üretimimiz arttı denilirken, nektar akımında verilen şekeri hesaba katan varmı.
Doğuda toptan petek balın kilosu 4-ila 6,5 liradır.
İstanbul'dan bir tanıdıgım var, toptan şeker balı yapıyor. Müşterisi kar gibi beyaz olmaz ise tüccar 6,5 dan almayıp 4 liradan alıyor diyor.
Şekerle bal yapanlar için zaten ırk gelişirmiş yok gelişmezmiş fazla bir önemi yok.
Zaten kuvettli arıdan bahsedildiğinde şekerciler hemen renk verir, biz 20 çıta arıyı nasıl besleyecez. Adamlar az arı ve beslemeyle o kadar içli dışlıdır ki bakın yaz kış farketmez, arı beslemeye devam ediyorlar.
Konu kafkas arısı ve ne kadar yerliydi gene bu kafkas sayesinde girmediğimiz yer kalmadı, suç benim degil::))

26.12.2010

ARALIK AYININ ARTIK SON HAFTASIDA BİTİYOR, YIL BİTTİ.

Yusuf Şimşak 25/12/2010 yılının son ziyaretçilerinden olabilir::))
İzmitteki işlerini bitirip dönüşte buluşup hem arılık gezildi, kovan ve anaarı kutuları açıldı, Yusuf bu arının böyle direk maskesiz ve körüksüz açılmasına hasta oluyorum diyor.
8 çıta arı açıyorsunuz size bakıyor hoş geldiniz demek bile yok::))
Yerinden bir fırla, bir seferde sok be::))
Arıyı açmışız Yusuf'un yüzündeki tebessüme bakın.
Bu arılıkta bir Sadri abi kendisini kasar, bizim hain doktorda iş başı yapar ve onun o ürperen resimlerini çekip birde ifşa eder::))

Hacı abi evde yoktu, arılık işleri fazla sürmedi, konuşacak bir yer bulup hem muhabbet hemde çay kahve içip Akşamı edip ayrıldık.

Bir oltu tesbihimiz eksikti oda geldi::))
Erzurum Oltu ilçesinden bir dostumuz, telefon etti, Ali bey size hediye oltutaşı bir tesbih yolluyorum, ne olur begenmezseniz söyleyin yenisini yollayayım.
Abi o ne biçim söz öyle dedim, fakat bunu öğrenen bizim doktor abi begenme, yenisini yollasın ekibi bir tesbihlendirelim diye bana ayar vermekte, sanki zikir çekecez::))

Burdan Oltu daki dostuma ve hastane çalışanlarına selamlarımı sunuyorum, teşekürler ediyorum.

Geçen hafta kargolardan gelen hediyeleri hasat ettim::))
Yerdeki çuval Adem yamaktan gelmişti, Tel tabanlıklı ve polen tuzaklı altlık.
Koltuktaki çuval ceviz dolu::))
Tabanlıgın zaten her tarafını tanıtmıştık, meraklısı varsa Adem bey yapıyor, daha ne diyeyimki.
Kars Kağızmandan bir dostumuzda ceviz yollamış, sanki kıtlık var, bu kadar cevizi nasıl bitirecem diye kara kara düşünüyorum.
Fakat her akşam düzenli olarak 3-5 tane yerseniz koloströlü düşürüyormuş. Taze kırıp yemek lazımmış.

Kars'tan Kaz bekliyordun daha gelmedi, kısmet işte ceviz geldi.
Kars Kagızmanada buradan selamlar. Allah ne verirse hayırlısını versin, bir gün bu yiyecekler yüzünden obez olur isem şaşmayın::))

Madem ceviz var, Adaparda dibimizde bu kabaklardan bol miktarda yetişiyor.
Bol bol kabak tatlısı yapıyorum.
Bazıları başka haber bekliyordur ama biraz bekleyin, merak iyidir?
Her gün olay fotoyla kayıt altına alınıyor...
26/12/2010 İlhami abinin oğlunun düğün merasimi var, birazdan oradayız.

21.12.2010

ARICILIK VE KARNİYOL ARISIYLA ÇALIŞMAK BÖYLE OLUYORU::))


Bu gün çoktan beri düşündüğüm bir türlü bitiremediğim işi kalfam Dr. Muhteşem abim ve Cemil ustam sayesinde bitirdik::))
Çoktan beri zaman kolluyorduk bu gün tam denk geldi, Muhteşem abi bana gelirken Sadri abinin çayını içmeye gidiyorum demişti. Bende işi yoksa al gel abi, bir hışır yapalım dedim.Zaten bu gün Saim abinin gelme günüydü, geçen hafta Nimet abide vardı bu hafta Nimet abi olsaydı dahada neşeli olurduk. Çok tatlı bir gün geçirdik diyebilirim, hesabı bana yüklemeye kaltıklarını bildiğim için, dedim malum muharrem ayındayız, ben bu ayı oruçlu geçiririm dedim::))
Sadri abide hadi pazartesi, perşembe desen yerizde bu salı günü olmaz dedi. Yav herkesmi cüzdanını bir yerde unuturki???
İş bitimi Hışır abinin yerdindeydik, arılıktan çıkarken telefon ettik, içeri girdigimizde balıklar masadaydı.
Bu gün resme hışır abiyide ekledik.

Bu günde hesap ödemek nasip olmadı. Ben belli bir süreliğine izinli oldugum için işime geri döndüm, gitti künefeler yiyemedik.

Ben yapacak oldugumuz işin tahtalarını kesip montaj aşamasında bunu nasıl açılır kapnır yaparız dediğimde Cemil usta devreye girdi. Önce bir çıta akvaryum yapıp tahtaları buna bağlarsak her tarafını açabilirsin dedi.
Çıtalarda Yalova'lı Yusuf'tan, anaarı kafesi yapmıştık bu parçalardan ve son iki tane 3x10 ıhlamur kalmıştı onlarıda çıtaya biçtik.
Yusuf'a göre bunlar odun olacak malzemelerdi.

Cemil usta çalıştı ben seyrettim diyebilirm.
Bizim kalfada resimde görüldüğü gibi canla başla çalışanlar arasındaydı.

Üç adet el kadar petek girdim damacanaya. Kalburcu olarak çalışırsa nasıl geliştigini görmek daha kolay olacak.

Hazır peteklerin fazlalıklarını kesip, artan parçaları çakmakla yumuşatıp yapıştırdık.
İçerden boydan boya birde çıta geçildi. Şu an yukardan sarkan ham petekler aşagıdaki çıtaya dayandı.

Damacana kovan faliyete geçti, hadi hayırlısı.

İnvert şurupla beslemeye başladık. İnvert şurubun hmf si yüksek oldugunda ilk olarak arıları olumsuz etkileyip öldürüyormuş.
Kütük kovan ölmedi. Geçen sene karakovan ölmedi.
Bu senede damacana karakovan deniyoruz.::))
Karniyol arısıyla çalışmak böyle bir şey, bakın kovanı darma duman ettik. Tüm ballı çıtalarını aldık arı hala kuzu::))

Hiç kimsede maske yok ve gene kimse sokulmadan arılıktan çıktık.
Millete karniyol diye anaarı satanlar bunda sonra milleti nasıl kandıracak çok merak ediyorum.

Yan taraf açılıyor, arka tarafta açılıyor. Cemil usta üç tarafı açılır yapmıştı onu iptal ettik.
Bana yan yeter oradan görüntü alabilmek için delikler açtım.
Arka tarafta açılıyor, oradanda besleme yapacagız.
Hadi hayırlı traşlar::))





karniyol arısı ve arıcılık

Yükleyen Ali_Turk. - Komik hayvan videolarını izleyin.

Biz yaptıklarımızı paylaşıyoruz. Yapmış oldugumuz işlerin delilleri ortada ve bir çok kişinin önünde bu işler yapıldı. Okus pokus yok..... Aralık ayının nerdeyse sonu, arılar yavruyu kesmiş. Birileri yavru yaptırmak için kıvransın bakayım. Birde çok yazıp çizenler var, nerde bu yazıp çizenlerin uygulamaları, hiç merak etmiyormusunuz.

18.12.2010

POLEN TUZAKLI, ANTİ VARROA ALTLIK


Geçenlerde Karamürselli Adem Yamak, İstanbul'a geldi, banada bir istegin varmı demişti. Hatta iki tane sana Metro kovan yaptım dedi.Dedimki metro kovanı ne yapayım, onun icatcısı benim, bana bir tane numune polen tuzak yap, kovan altı istedim yani. Hani derlerya kör ister biz göz, Allahta iki göz verirmiş aynen öyle oldu. Benim istediğim bu degildi ama bu tuzagı çoktan beri sorup duruyorlardı, elek telli altlığa tuzak takılırmı diye::))
Üst resimde tuzagın takılı hali var, birde bu şekilde takıldıgında arkadaki ikinci girişi görünüşte gizleyen bir kontra parçası var.

Tuzagın girişi, buradan giren arı poleni bırakmak zorunda.


Polen tuzagı olmadıgında kovana giriş iki yerden oluyor biri alttan birisi üstten. Tuzak takıldıgında tuzagın önündeki küçük kontraplak üst girişi gizliyor, fakat gende üst giriş açıktır.


Geçici olarak polen tuzagını çıkartıp ters takarsanız arılar attanda üsttende tuzaga takılmadan girebiliyor.


Kovana tuzagı monte edemedim, sadece resim çekmek için benim tahtalardan birisini kovan görüntüsü versin diye tutturup resim aldım.
Şu an tuzak takılı, alttan polenli arı girerse poleni bırakır, üsten girerse polenle çıtasına gider.
Açı olarak kovanın karşısına giriş istikametine geçerseniz üst giriş gizleniyor fakat açık.


Üst ve alt girişi aynı resimde görüntülemeye çalışmak zor.
Bu resim iki girişide almış.


Polen tuzagının çıkarılmış hali.

Bu resimde kovan içinden, tabiki kovan yok sanal düşünün, sanalda zaten bir çok şey sanal...
Bie ben sanal olamadım.


Polen tuzagını çıkartıp ters takabiliyorsunuz.
Ters takılan polen tuzagı iptal edilmiş oluyor.

Anti varroa tel altlıklı kovan dipliği, acayip bir cümle oldu ama böyle, bu resimdekide dipliğin çekmecesi.


Adem beye teşekür ediyorum, numune güzel olmuş.
Olay çok basitleşti. ortaya bir şeyler üretip koyabilmek çok ama çok güzel bir şey.
Bir çok kişiye yol gösterecek bir örnek, siteyende Adem yamakın linki yazımın başında var, bloguna girip, kendisinden bu altlıktan temin edebilir.
Çok tefarruatı olmayan bir altlık olmuş. Bazı altlıklar var teffaruatında bogulursunuz.
Bize basit ve kullanışlı olanı gerekiyor.


Heralde gene numune isteyen çıkmaz bu kadar detaydan sonra, numune isteyende benden degil, bu altlıgı yapandan istesin.


Geçen sene Edirne gezimiz dönüşünde Trakyalı Şenol kardeşimden almış oldugum numune, bu sene inşallah altlıgını iade edecegim::))
Soldaki altlık Şenelun, bu sıralar aramaz oldu demekki bal satamıyor:::))
Bir kavanoz bal satsa parasını kontura yatırır::))


Sagdaki ise bizim yapmış oldugumuz altlık. Bu sistemle il kışımız bakalım neler görecegiz.

Burada üç ayrı antivarroa diplik görüyorsunuz.
Arıcılık bilgi paylaşım ve arıcılık bilgi merkezi.
Arıbakanı forumda bu konuyla alakalı şimdiye kadarki tümpaylaşılan bilgileri göreceksiniz.
http://www.aribakani.com/forum/index.php?topic=171.msg1907#new


polen tuzakli diplik, polen tuzaklı tel altlık
Yükleyen Ali_Turk. - Özgün ve yaratıcı web videolarını izle.

15.12.2010

KIŞ GEÇMİŞ SENELERE GÖRE, BU YIL ERKEN GELDİ


Bu seneki deney bu damacana'da olacaktı, daha henüz bitmedi.
Tam montaj aşamasında gripbe yakalandım. Peşindende kar yagdı ve hala Cemil ustanın dükkana ugrayıp hazır hale gelmeyi bekliyor. Dıştan bakıldıgında sadece damacananın agzını göreceksiniz, onunda kapagını yarım kesecem.

Doktorun birisinden kurtulayım derken başka birinin eline düşüyorsun. Birisi Kayseri'li, Dr.İsmail abide Rize'li.


Hacının bahçeden gözüme kestirip, atölyede altını kestiğim damacana.
Buradan besleme yapacağım. Besleme için kap filan lazım degil dökecem içine invert şurubu, atacam üztinede bir tahta, hem yüzsünler hemde, keyiflerine baksınlar.
Süngerlerde bu delik tıkanıp, dışından kapak kapanacak.
Bu sende invertle bir arıyı bahara çıkarmayı hedefliyorum. Bu havalar mutlaka açacak, fakat önce dış kap hazır olmalı.

Muhteşem abi her tarafına köpük sık dedi ama ben bunun arkası ve yanı açılır istiyorum izlemek için.
Bir kaç gün içinde marangoza gidebilirsem tüm malzeme hazır, sadec montaj ve güzel bir havaya ihtiyacım var.

10 Aralık cuma günü sulu kar başlamıştı.
11 Aralık sabah kalktıgımızda her taraf bembeyazdı.
Hala hava soguk, önümüzdeki hafta 10 derece üstüne çıkması bekleniyor.


Havalar yagmadan bir hafta önce sogumuştu. O zaman bir çok kovan kapalı yavruları söküp attı.

15 Aralık akşamı karanlıkta dolaştım bu gün yani. El feneriyle kolonilerin önlerine bir göz attım, çok güçlü ve katlı kolonilerdemn biriside yavru sökmüş.
Arı kendi haline bırakırsan böyle kendisi önlem alıyor.
Bir ay öncesinden yükleme yapıp, bloke yapmış olsaydık yavru olsa bile az olup, o yavruyu sökmezdi.
Geçen sene yavru hiç kesilmemişti.
Bu sene kış birden bastırdı, büyük ihtimal oksalik asit damlatmayı düşünüyorum, hala arılarımda varroa var.

Hava buz gibiydi, zaten 10 gündür filan bu akşam gidip bir kolacan edip çıktım.
Hacıyada bir merhaba dedik, hacıda artık evden çıkmaz oldu.

ÖZÜR

Bir yorumda, yönlendirmeyle alakalı, daha iyi anlaşılız diye "yular" kelimesi kullandım. Maksadım ise hakaret degildi, hakaret olarak algılandı. Öncelikle, Hüseyin Basri Çalışkandan özür diliyorum.

12.12.2010

ARILARDA MELEZLEŞME VE IRKLARIN BOZULMASI


Arı diğer canlılardan çok farlı bir böcek. En ilginç olan olay bana göre bu gün çiftleştiği erkek arı hemen ölür iken, ölen erkek arının spermi, kraliçe arının sperm kesesinde damızlıklar az yumurta attırılsa 5 yıl gibi uzun süre yaşıyor ve hep canlı kalıyor. Kraliçe arının sperm kesesi en az 8–10 erkek arı tarafından doldurulmakta. Burada da hayret edilecek bir karışım var. Yumurtalar anaarının kanalından geçip petek gözüne bırakılırken hiç bir zaman bir erkek arının spermi bitene kadar sonuna kadar aynı erkeğin spermine dokunmayıp, nasıl sıraya konulmuşsa 3–4 tanede bir başka erkeklerin spermine sıra geliyor ve koloni içinde birçok değişik babaya ait işçi kızlar bulunuyor. Bunların çalışması ve huyları farklı oluyor, farklılık ne kadar çoksa kolonide o kadar verimli olmakta.

Hatta sonbahar ve erken ilkbahar anaarıları verimsiz olmakta. Nedeni az erkekle çiftleştikleri için, koloni içindeki farklılıklar azalıyor, bu tür koloniler benim gözlemim yağmalanmaya daha müsaittir.

Arıcılıkta melezlenme o kadar karmaşa bir şey ki, melezlerin saflaştırılması bazı kaynaklara göre imkânsız.

Saf hatları en iyi izole bölge ve suni tohumla ile korursunuz.
Suni tohumlamanın bir başka işe daha yarar ıslah denilen, istediğiniz ırka istediğiniz ırkı monte edebiliyorsunuz. Bunlar acayip uzun zaman alan işler. Arıcılık dışardan bakıldığında kağıt kalemle çok para kazandıracak bir iş gibi olsa da, içinde bir sürü zorlukları olan bir meslek. Çokta karlı bir iş değildir. Bundan dolayı kimse ıslah işine giremiyor. Islahında nasıl yapıldığı belli değil, birçok kişi şöyle yapılır diye atıp tutması, işin icraat bölümüne hiç yansımamıştır


Islah edilmemiş ve doğal olarak çiftleşmiş en iyi kullanma melezine F1 deniliyor. Mesela Papaz arısı kullanma melezidir ama kullanma melezine gelene kadarki bölümde bir sürü işlemden geçip, hibrit arı olarak piyasaya sürülüyor.
Elinde saf arı varsa bundan anaarı üretip doğal ortamda çiftleşene üst resme göre yazıyorum, Karniol F1 deniyor.
Karniyol F1, anası elimizde saf olarak var. Çiftleştiği erkelere bakın, kendisinden bir tane akraba yok, tamamen yabancı ırklarla çiftleşmiş. Kendi akrabaları olsaydı gene F1 özelliği degişmeyecekti.
Buradaki Oranlara bakıldığında anaarının soyu karniyoldu ve %50 si karniyol, değer %50 lik bölüm ise yumurta bırakılacağı zaman hangi sperme denk gelirse o ırkın baba tarafından %50 ni oluşturacaktır.

Bu tabloya göre, anaarı yumurta atarken, sperm sırası gelenle buluşup yeni bir melez oluşturur.
Şimdi bu karniyol F1 arıdan F2 anaarı üretmeye kalktığımız da, bakın ne kadar anacından uzaklaşıyoruz.
F1 üretiminde Karniyolun %50 sine hakimdik. Bu F1 den F2 üretmeye kalktığımızda bakın ne kalıyor anaç arımızdan.
Arılar 32 kromozomlu-dur, bunun 16 kromozomu anadan, 16 kromozom u babadan oluşuyor.
Yani döllenmemiş anaarı yumurtası 16 kromozomlu olarak petek gözüne bırakılırken sırası gelen erkek arı 16 kromozomlu spermle birleşip, 32 kromozomlu olarak petek gözüne bırakıldı (daha önceleri arıların 16 kromozomlu olduğunu öğrenmiştim bu yanlışmış, ana veya baba tarafı tek başına 16 kromozomlu imiş.)






F2 üreteceğimiz larvayı seçiyoruz, anaarının kanalından petek gözüne bırakılırken sıra İtalyan arısının spermine denk gelmiş. F2 üretimde karniol ırkın %25 şi kalıyor elimizde. Diger %25 ise İtalyan erkeğine ve ırkına ait artık. Bu anaarıyı ürettiğimizde oluşan tablo resmin sol tarafıdır.
Birde bu anaarıyı izole olmayan bir ortamda çiftleştiğini var sayıyoruz. Resmin sol tarafı F1 anaarıdan kalan ve İtalyan a dönüşen kısındır. Resmin sağ tarafı ise yeni çiftleştiği erkeklerin bulunduğu yelpazedir.
İki hat sonrası karniyol arısından ne kadar uzaklaşıldı. bir düşünsenize bu işlem yıllarca devam etmiş, ne ırk belli nede soy, elimizde saf hat varken iki turda geldiğimiz nokta kabaca bu.
Ben bilim adamı değilim ama bu melezleşmenin kesinlikle izahlara ihtiyacı var. Arıcılar bu tabloları bilir ise kimse onları kekleyemez. Kimse kimseyi kandıramaz. Yoksa çok sinek gibi anaarıları isimler koyup yutturma devem edilecektir. Arıcılıktaki verim artışı olmayacak. Yüksek verim için arıcılar kesinlikle kaliteli ve bilinen anaarılarla çalışmalı.