29.08.2016

ARICILIK 2016 SEZONU BİTERKEN, VARROA MÜCADELESİ...

2016  Yılı bal Zaim abi açısından oldukça iyi geçti. Hala bal bekliyor, dedim artık bal işi bitti hafta sonu katları aldık, katlardaki yarım yamalak ballarıda aldık ve gelecek sezona kadar bal yok dedik :)
Zaim abinin en çok hoşuna giden ballı çıta üzerinden arı süpürmek bayılıyor bu işleme...
İnşallah seneye daha daha çok bal alırsın, arı sayısı arttı, ömrümüz olursa bol bol arı süpürürsün...
Zaim abini asmalar yeni olmasına rağmen bazıları üzüm vermiş.
Çilekler bu yıl bakımsız kalmasına rağmen hala çilek vermeye devam ediyor, birde bakımlı olsaydı neler olurdu neler...
En son 23/24 Temmuzda doğup, 31 temmuzda tohumlamaya giren Uludağ Kırşahinlerden yumurtaya girmeyenler var, beklemekten başka çare yok.
Aynı günkü bir başka kutudaki kontrolde bir bakıyorsunuz her taraf yumurta.
Bu yumurtalaera seviniyorsunuz ama sevinciniz kursağınızda kalabiliyor, yavrular kapandığında işçi kapatırsa sevinç katlanır, erkek kapatırsa sevinç yerine üzülürsünüz.
Toplanan ana arıları bekletmek gerektiğinde anasız bir bölmenin üzerine kafesleri dize bilirsiniz.
Ana arı bankalamak yani uzun süre kalacaklarsa kafeslerde sadece ana arı olmalı işçi arı konulursa sorun çıkar.
Kendimize ayırdığımız ana arıların bazıları müşterilerimize gitmeye devam ediyor.
Temmuz ayının ortasından itibaren ana arı işini bitirdik, yani temmuz ortasından itibaren larva transferi yapılmıyor.
Bala çalışan arıların bal hasadından sonra varroa mücadelesine geçildi.
Varroaz mücadelesinde en garanti yöntemlerden birisi flumetrin içerikli çubuklardır. Bu ilaçları biz kendimiz dozunu ayarlayabiliyoruz.
Bu zehirin etken maddesi FLUMETRİN'dir. Baytikol, ba-tick
Ülkemizde bir çok arıcı bu etken maddeleri kullanıyor ama doz konusunda acayip yanlışlıklar var. Bu konuya girmek ve yazmak istemiyordum ama yanlışları görünce işin detayının anlatılması gerekiyor.
Sonuçta varroa için kullandığımız ilaçlar zehirdir ve zehirin şakası yoktur ve dozu çok önemlidir.
Ben yıllardır fulimetril içerikli mamülleri kullanırım kendi adıma sıkıntı yaşamadım. İşin garip tarafı geçen yıl yanımda çalışan ve Rusyada 10 yıl veterinerlik yapmış birisine dozu ve doz aşıldığında zehirleme yapacağını söylememe  rağmen arılarıma verdiği yüksek doz flumetrin ile arıları yere serdi, yani zehirledi.

Flumetrin etken maddeli ilaçların(çubukların) ülkemizdeki ruhsatlarına baktığınızda 3.6 mg etken madde yazıyor.
Aynı çubukların Almanyadaki etken madde oranına bakıyorsun 4.0 mg yazıyor.
1 Gram çözelti içinde 10.0 mg etken madde var, bu oranın içinden 3.6 veya 4.0 mg oranı bir şekilde ölçüp kullanıyorum.
Kimisi diyor ki şu kadar yağ, şu kadar ilaç, çıta başına fırçayla ilaç sürüyoruz peki verdiğin ilacın miktarı nedir hangi dozu uyguladın bilmiyor. Kesinlikle verilen doz bilinmeli, kimisi aşırı derecede yüksek doz veriyor kimiside düşük doz vermekte ikiside mücadelede istenmeyen durumlar ortaya çıkartır.

Peki bu ilaçları nasıl ölçerim derseniz en iyisi insülün enjektörü ile yapılır ondan daha küçük enjektör piyasada yok.

İlaçların paketleri ve firma isimleri sizi yanıltmasın, ilacın etken maddesi FLUMETRİN olacak. En basiti keneye kullanacağım diyorum.
Veteriner arkadaş ile bu konularda sohbet ederken birisi sinek ilacının paketi kene ilacının paketine benziyormuş, raftan şu ilacı ver diyor aldığı ilaçta sinek ilacı, varroa için arıya bir veriyor kovan tertemiz, ne arı kalmış nede varroa :(


5 Gün öncesi bir doz verdiğim kovan çekmecesinde hala yeni düşen varroalar geziyor yani ölmek üzereler bir sürüde ölmüş var.
Ülkemizdeki doz bu, bir şey karıştırılmamış ilacı bu kadar çekip bir kartona emdiriyorum,şimdilerde kartonada gerek görmüyorum, gağıt havlu yada peçeteye emdiriyorum.
Almanyadaki doz ise 4.0 etken maddedir.
Bu çözeltiyi yağ ile karıştırmak gerekirse yarı yarıya yaç ve ilaç karışımı yaptık, o zaman 8.0 malzeme çekiyorum,yarısı yağ yarısı ilaçtır.
Ülkemizdeki doz ise 3.6 mg dı, bu karışımı yağlı yapacak isek çekeceğim yağlı ilaç oranı 7.2 mg olmalı.
Bunca açıklamadan sonra hala sorusu olan varsa kesinlikle soru sormayıp gidip ruhsatlı ilaç alıp kullansın.

İnsülün enjektörünü damlalık haline getirdim, el kadar peçeteye istediğim oranı damlatıyorum ve kullandığım dozuda bu sistemde biliyorum.
Enjektör pompası ile ilaç alıp vermek çok zor nedendir bilmem bir kaç kez ilaç çektiğinizde lastik silindir içinde kilitleniyor.
İğne olan yeri dibinden maket bıçağı ile kesiyorum, arkasına  eczaneden aldığım damlalık lastiklerini taktık mı ölçü hazır...

Yazı içinde soru istemediğimi yazdım ve yazdıklarımı kimseye tavsiye etmiyorum ben böyle yapıyorum diye paylaşımda bulunuyorum.

Soru olursa soru soranı sayfamdan atıp engelliyorum, ben ilk okul mezunu biriyim üniversite okuyanlar yazdıklarımı anlayamıyor ona yanarım...

Tabi bu arada engellenenler oldu, kendinizi engelletmek istiyorsanız bu paylaşımla ilgili soru sorun...
Bu paylaşımda anlaşılmayan nedir acaba...
Enjektörü bu şekilde kullanmak çok kolay ve basit bir sistem, ben buldum :)
Alttaki video meraklıların meraklarını giderecektir.

Kendi bölme arılarımın ana arıları, bir taraftan bölüyoruz bir taraftan birleştirmeye devam...
Bu hafta sonu pazar günü kendime izin verdim, av meralarında gezmeye devam...
Pazar gününü acısını 30 ağustos salı günü çıkartacağız inşallah. Sezon sonu geldi kutuların birleştirilmesi devam ediyor.

22.08.2016

ARICILIK VE İŞLER BİTMİYOR...

Bu hafta sonu Balıkesirli emekli öğretmen Sıtkı Yalçın hocam damızlık arısını aldı.
Yıllardır alışverişimiz vardı ama yüz yüze görüşme bu güne nasipmiş. Kızı yeğini oğlu ve damadı ile geldiler. Geçmiş yıllarda yaşanan bir olumsuzluğu anlattı bir gün arılara bakım yaparken damadı arı sokmuş, arılıktan uzaklaşan damat maskeyi çıkartıyor sonuç komalık olmuş. Bir kaç gün yoğun bakımda kalmış aslında arıya alerjim yoktu diyor. Boyun bölgesi sokulmaları tehlikeli, beni bir sefer şah damarına yakın yerden arı sokmuştu 3-5 saniye sonra kusmaya başlamıştım. Herkesin arıcılıkta farklı hikayeleri vardır.
Misafirler bir kaç işi bir arada yaptıklarından fazla kalamadılar. önce Sıtkı bey bir sürü işi birbirine bağlayıp bana geldi. Önce kızını Bursa'daki sınava yetiştirdi, sınav sonrası oğlu yalavadaymış onu almış sonrada Gebze de beni buldu yeğeni diyorki 11 saattir yollardayız, arıcıya uyarsan 11 saat nedir ki :))

Bizim arılara geçtikten sonra Sıtkı hoca rahalamış, ıski çılgın arılardan herkes bıkmıştı diyoru :)
Balıkesir şivvesini tam anlayamadım ne eğeye nede Bursa'ya benzemekte.
Bizim oralara gelirsen baharda keçi değilde süt oğlağı meşhurdur dedi birden yağlarım eridi ba...
Baharda süt oğlağını kaçırırsak birde kuzu mevzusu yaptı mest oldum :))
Sıtkı hoca ile anlaşamadığımız nokta önceden bir damızlık üzerine anlaşmıştık, gelmişken iki alayım diye tutturması oldu. Ne günlere geldik 50 kovan arısı olanları artık tek damızlık kesmiyor. Bence bir damızlık bir ilçeye yeter, çok damızlık olduğunda ne olacaksa. Benim açımdan çok damızlık önemli, üretim yaparken tüm damızlıkları kullanmaya çalışırım benden ana arı alanlara gelen damızlıklar genelde birbirinin kardeşleri değildir veya bir kaçı kardeş olsa bile farklılık çoktur bunun nedeni ise daha öncede yazdım bazı kişiler ana arı üretip satsalar bile bir iki damızlığı vardır biz ise damızlık üretebildiğimiz için sürüyle damızlığa sahibiz.
A Lisanslı kızın kızına geçen yılki B Lisanslı kızımızın kızının erkekleri verildi, Allah hayırlı uğurlu etsin. Geçen yılki B lisanslı Kırşahinleri kullananlar bal tutmasını çok beğendiler, bakalım A ile B birleşince neler olacak bende merak ediyorum.
Balıkesir'in meşhur tatlısı höşmerim, hem inek sütlü hemde koyun sütünden yapılmış, afiyetle götürdük :))
Cumartesi acayip bir hava vardı, arı bölecektim Sıtkı hocanın ziyareti araya girince bir karmaşa oldu. Durup dururken sağ bademciğim şişti diyorum bademcik durup dururken şişmez diyorlar :))
Cumartesi Sıtkı hocanın işini saymazsak tamamen yatışla geçti diyebilirim. Acayip bir halsizlik, yatıyorum olmuyor, arılara gidiyorum ortalık yanıyor böyle böyle akşam oldu.
Hafta için son çalışma Yasminin kızlarıyla bitirildi.
Aslında bal hasadı sırasında bir çıta kapalı erkek yakalamıştım,  saydım 200 den fazla doğmamış erkek vardı, hemen arıyı bölüp Gebze'ye getirdim anasız olmasına rağmen erkek yavruların büyük bölümünü söktüler manyak arılar. Anasız arı genelde erkeklere dokunmaz ama bunlar doğacak erkekleri doğmadan söktüler. Şu an doğmuş çok az erkek arı var yeterli sayı olursa suni tohumlamada kullanabilirim. Spermi alındığında larva transferi yapsan ana arı tohumlanmaya hazır olana kadar sperme bir şey olmuyor.
Arıcılıkta suni tohumlama bilenler için basit, bilmeyenlere çok zor ama bu işe başlar başlamaz başarı gelmiyor. Her yıl tecrübe ve başarınız artmakta. Tecrübe önemli, Avusturyada bir ana arının konuşması var adam diyorki suni tohumlamada ölçüyoruz biçiyoruz kurallara uymaya o kadar dikkat ediyoruz başarı düşük. İşi bilen bir yağlı arıcı geliyormuş ölçü tartı yok işe girişiyor ve bitirip gidiyormuş başarı tavan yapmakta.
5-6 Sene ülkemizde bu iş hiç bilinmezken şu an bayağı bir kitleyi bu işlere sürükledik zamanla başarı ve bu işe gönül verenlerin sayısı katlanacaktır.
20 Yıllık zımbayı kaybettim yada birisi aldı. Arıcılıkta benim acayip işime yarar, bir sürü yerde kullanırım. Ana arı yavrulu çıtaları standart çıtaya zımbalayıp kutuları birleştirmekte süper işe yarar. Rapit R23 modeli oldukça sağlam ve kullanışlı bir alettir, 13/8 mm çiviyi ağaca çakar.
Dün ruşetin birisi yandan patladı, resmen elin içine girer, önce bir naylon zımbaladım üzerinede karton delik kapandı ve bu ruşete bölme yapılabilir.
Bölmeler geçiktikçe elimizdeki hazır analar uçmaya devam ediyor. Genelde eski müşterilerimizin sorunlarını gidermeye çalışmaktayım. Yeni müşteriler riskli bizim arıyla çalışmayana yılların arıcısı da olsa bazı şeyleri anlatamıyoruz.
Balkondaki hünnap.
Bir ay sonra hünnaplar olmaya başlar, balkonda az meyve veriyor saksıda bu kadar. Balkondan alıp Zaim abinin bahçeye götürmeyi düşünmekteyim. Güzelim ağaç istediği şeyi saksıda bulamıyor.
Cumartesi hava bunaltıcı demiştim, bunaltıcı olduğunda arılarda kutusunda duramıyor. 2-3 Kutu terki vardı, kutulardaki analar yumurtaya girdiğinde kanadın birini kesiyorum fazla uzağa uçamıyor.
Olumsuzluklar bununla sınırlı değil, meme beslettiğimiz bölmelerde işleme son verilip ana arı kabul ettirdiğimizde ana arı yumurtaya girdiğinde bir kapalı yavru girerim.
Kapalı yavru almaya gitmek için yola çıkmışım ama zannedersem en az 1 aydan beri bu ruşete bir daha gelmemişim :(
İş çok olunca arada kaynayan kaynayana, ufalmam lazım diyorum bir türlü başaramıyorum.
Bu bölme meme beslediği için yiyecek sorunuda yoktur tüm çıtakar şurup blokesidir, dolayısı ile bu ruşetle işim olmaz demişim bir daha açmamışız...
Arı dalağı indirmiş, yavruyu basmış, bir tür yavru sökülmüş ikinci tur yavru kapatırken sıradan kontrolde karşımıza çıktı.
Çıtalar arasından dalağı alıp kenara koydum, oradac  kalırsa dert devam edecek, böylelikle en azından neşter vuruyorsun açık balları öbür çıtalara çekeceklerdir.
Terklerde anaları yumak olmadan yakalayıp aldım, arıları da dışarıya silkeledim, girin kardeş kardeş nasılsa anasız kaldınız.
Bu iş Zaim abilik oldu, hakim abim artık olay yeri keşfimi yapar bilemem, işin ucunda kara kovan balı var.
Geçen yıl birisine arı sattık, arıları sezon sonuna söndürdü, kovanları alıp yeniden arı koydum arılar bahara çıktılar.
Adamı aradım arılarını gel al arıların ovacıkta. Bizim müşteri alem, ben bir ay Gebzede olamayacağım sen onları besle şurupla filan. Dedimki ben kendi arılarıma gidemiyorum arılarını al...
Bir telefon görüşmemiz var seni esir alır, en son telefonu engelledim, arıcılığı bilmiyorsan yapmayacaksın, soru ile arıcılık yapılmaz. Ben yola çıkacağım şoförlük bilmiyorum, bilen birisini telefonla esir alıp marş nerede nasıl vitese takayım gaz nerede demek gibi bir şey yaşadıklarımız. Dediğim gibi bu konuşmadan 1,5 ay sonra gidebilmiştim Ovacıktaki arılara...
Hala arılarını almamılştı, bir ara bizim arkadaş dediki benim katlı arıyı senmi aldın dedim ben almadım ama alanı tahmin ediyorum, adam 4 kovan arısını almıyor arılıktaki tek katlı arıyı alıp gitmiş.

Sonuç olarak adama ben arı sözü vermişim, arılar duruyor ama bal benim olması lazım. Bizim arkadaş ise ballar benim diyor çünkü katlı arısı gitmiş. Bende diyorumki benimle senin sorunun yok, sorun senin arıyı alanla anlaşacaksın :)
Zaim abi yetiş kara kovan balları gidecek :))
Arıyı bahardan beri ilk defa açtım acayip olmuş, kovana el vurulacak gibi deil, boş bir kovana aktarıp dalakları almak lazım hepsi sırlı.
Köpük kapak nasıl kırıldı başına ne geldi bilmem, ilhami abi hafta sonu ruşetlerı çıkışa getirmişti aralarında bu kapakta var :(
Bu yapıştırıcı ile köpükler kırıldığında yapıştırıyorum acayip sağlam oluyor.
Cumartesi yattık pazar ise acısını çıkartma günü, sabah 7:30 Darıcadayım...
40 Bölme yapmak için malzemeleri doldurdum ve bölmeleri yapabilmek için kendime 2 saat verdim :)
Bu yıl 13 bölme yapmıştım yarım saat sürmemişti.
Ovacıktaki arılar eşek arıları tarafından taciz edilmeye devam ediliyor.
Eşek arısı taciz sırasında işçi arılardan birisini yakalayıp kaçıyor sonrada ağaca konup yiyiyor.
Eşek arısı arı kapmada başarısız olursa bizimkiler eşek arısını yakalayıp yumak yapıp öldürüyorlar. Arılar felaket asabileşmişler, bölme işleminde maskeli çalışmak zorunda kaldım.
Malzemeleri sıralamak bile dünya zaman aldı. Köpüklere bölme yapamadım pes ettim inşallah bu akşama Pazartesi mesai bitimie bırakıldılar.
Ağaç ruşetlerin bölmesi köpüğe göre zor oluyor örtü ve zımba yapmaz isen bir yerlerden kaçak oluyor bölme de arı kalmamakta. Ortaya serdiğim bu ruşetler 4 saat sürdü, iki üç seferde mola verdim.Hava bulutlu ve gölge acayip ter fışkırıyor, iki saat direksiyonda oturduk altımız pişik olmuş, birde kilolu biri filan olsak altımıza bez bağlamak gerekecek...
4 Saat sonra 25 bölme yapmışım ve kalan 15 taneyi bıraktım, yanlız başına bu kadar...
Bu sırada saat 4 olmuş, yolda plan yapıyorum inşallah İlhami abi bahçede olur yoksa 25 ruşete 25 tur atmak gerekecek yoldan içeriye 100 metre git ve gel, 5 km yapar.
Aradım İlhami abiyi bahçedeyim çıkıyorum pendikte bir cemiyet varmış abi cemiyet kaçmaz az bekle yarım saate oradayım.
İşin aceleyse Gökhan'ıda çağır çabuk bitsin iş dedim :))
İlhami abi komşunun el arabasını almış dedim bu iş nasıl olacak bir baktım ufak bir merdiven vardı üzerine koydu gene dedim bu iş yaş...
Ben yandan yardım ettim gökan arabayı çekemedi, dedim gel buraya araba devrilmesin...
Bu kadar kolay arı taşımamıştım, İlhami abim fikrine ellerine sağlık teşekürler.

16.08.2016

ARICILIK AĞUSTOS AYINI YARILADIK, SEZON HIZLA TÜKENİYOR...

2016 Arıcılık sezonu bölgemizde bitti denilebilir. Ramazan bayramı sonrasında Bursa'dan getirdiğim A Lisanslı Kırşahinlerden sonra ana arı üretimi için larva transferi yapılmadı.
Bu hafta sonunu cumartesi ilk işim Gebze'de erkek üretiminde kullandığımız arıların ballarını aldım. Bu arılar, genel olarak kek ile beslendiler.
Kestaneye giden oradan Trakya'ya giden arıları görme fırsatımız bile olmadı. Bal sahalarına bırakıldı sonrasında ancak ballarını alırken görebildik.
Bahardan beri şehir içinde ne çiçek açmış ise bu ballarda vardır. Akasya ile yabani ceviz kokusu(osuruk ağacı) biraz daha öne çıkıyor.
Gebze'de genelde sabit arıcılık yapanlar iki kovandan en az 15 çıta bal alıyorlar. Dr.İsmail abi ile Zaim abimin bal hasatları bunu göstermekte..
Gebze'deki arıların sayısını biraz daha artırsam iyi olacak.
Yukarıda belirttiğim gibi ana arı işininde son aşamasındayız.
Geçen yıl ve bu yıl gelen raporlar, kırşahinlerin daha balcı oldukları yönünde, bizimde gözlemlerimiz o yöndeydi.
Ülkemizde karniol salgını var bu salgın nasıl oldu anlamak imkansız :))
O kadarda karşı çıkanlar vardı, o karşı çıkanlarda yok olup gittiler :)
Cemal Özcan İzmitli mali müşavir, ve büyük ceviz bahçeleri varmış, elbet cevizlerin de bir gün tadına bakarız. Hobi olarak arıcılık yapıyor, daha önceden 10 adet f1 vermiştim, geçtiğimiz hafta gene 10 adet ana arı aldı, bu gidişle hobilikten çıkacak gibi görünüyor.

Cemal beye başarılar diliyorum, alt yapı var geçmişte arıcılık yapmış.
Bahçede durumlar iyi, tek sıkıntı çobandan birisi koyun almaya gelmiş. Tohumluğa ayırdığımız koparmaya kıyamadığımız en iri domatesleri adam toplayıp gitmiş. Bir insan bu kadar görgüsüz olabilir mi oluyormuş...
Merhaba dediğin adamın bahçesine gir en güzel ürünleri topla git...
Kuraklarda incir sarardı yaprakları dökmeye başlamadan günlük bir kaç kova su vermiştim, incirler patlamaya başladı. Birde kuraklıktan mıdır nedir sanki erken oldular.
İncirinde ayarını bozduk...
Baharda kalem aşısı yaptığım kalemlerin alt kalan parçalarını tenekeye ekmiştim, 6-7 tanesi filizlendi biri şahlandı. Bu incir aylarca yemiş veriyor.
Bu ayda kalem aşısı olumu bilmiyorum ama yaptım. Güzel bir mürdüm eriği vardı, ormanda bir sürü gövem eriği var. Mürdüm eriği meyvelerini topladık ağaç yaprakları döktü, bende üç ayrı yabani gövem eriğine yarma kalem aşısı yaptık, sonucu merak ediyorum. Bazıları çakal eriği diyor, olmuşu bile acayip ağzınızı burar.
Arıların propol,is diye asfalt taşıması sonucu metro kovana getirilen zift çıtalardan bir türlü çıkmıyor. Arılar ördükleri peteğe asfaltı karıştırmakta.
Darıcadaki bahçenin önünde yol çalışması olmuştu, bizim arılar yol çalışmasında, yol yardıma gitmiş.

Avcılık eskisi gibi değil. Av yapabilmek için önce sağlık raporu sonra  tüfek alıyorsunuz, emniyetten tüfeğinize ruhsat veriliyor. 5 Yılık tüfek bulundurma harcınız 29 lira.
Sonra avcılık kursuna gidiliyor, sertifikanızı aldınız maliye bakanlığına 170 lira civarında bir avlanma harcını yatırıp makbuz ile av kulübüne gidiyorsunuz. Üyelik falan filan derken kulüp size orman bakanlığının kırmızı avlanma defterini çıkartıyor. Artık av yapabilirsiniz. Derken istediğin yere dalamıyorsunuz, avbis diye Orman ve Su işleri bakanlığının sitesine girip, gideceğiniz av alanını seçip avlayacağınız avları işaretleyip çıktı alıyorsunuz. Bir avlağa 20 kez girme hakkınız var.
Yeni bir avcı evraklar için 500 lira harcamalı, tüfekte bütçenize göre gerisi size kalmış, 500-600 liradan başlayıp 15-20 bine kadar giden tüfekler var.
Av sezonu açılışına iştirak ettik. Avlamak için limit aldığımız bıldırcını ben hiç görmedim, bir arkadaş bir tane vurdu. Her avcının 10 bıldırcın 8 üveyik vurma hakkı vardı, toplamda gördüğümüz üveyik sayısı 10 bile değildi çok yüksekten geçiş yapıyorlardı atış bile yapamadık.
Bu yılın en serin yaz günü olmasına rağmen köpekler yandı. Drahtar Wilma artık avı öğrendi hiç durmadan av arıyordu, kızı Beti ile oğlu Barni lay lay lom, seneye iş yaparlar bu sezonu böyle bitirecekler.
Biz çocukluktan avcı olduğumuzdan av etine ne zaman güvenmiş isek hep kuru ekmek yemişimdir. Tecrübeli olduğumuzdan yiyeceklerimizi kendimiz götürdük. Siz siz olun kuru ekmek alıp nasılsa av vurur yeriz diye yola çıkmayın.
A Lisanslı Uludağ Kırşahini.
Hala tohumlandıktan sonra yumurtaya girmeyenler var.
Ana arılar 23 temmuzda doğmuş, 31 temmuzda nikah işlemi yapılmış, nikahta B lisanslı kırşahinin erkekleri verilmiş. İlk kontrolü 6 gün sonra yapmışım, yani 5 ağustosta kontrol yazılmamış ama sıradan hepsine baktığımı hatırlıyorum.
iki gün sonra ayın 8 de kontrol ana var yumurta yok.
ertesi gün gene bakılmış gene ana var yumurta yok.
Ayın 13 de kontrol hala yumurta yok.
En son 15 ağustosta kontrol ettim ana arı var hala yumurta yok, ilk yumurtaya girenler yavru kapadı. 10 Gün içinde yumurtaya girmeyenler tekrar bayıldılar. İlk bayıltılma tohumlanmadan bir gün öncesi, ikinci bayıltılma tohumlamada, 10 gün geçmiş ve yumurta atmıyorsa tekrar 4 dakika bayıltıyoruz.
15 ağustostaki kontrolde yumurtaya girmiş bir uludağ kırşahini...
Görüntü güzel ama işin başarılı olup olmadığını yavru kapadığında göreceğiz nadirde olsa erkek kaparsa istenilen miktarda sperm spermakte kesesine dolmamış olabiliyor.

evsim sonu olmasına rağmen hala damızlık almak isteyenler var, damızlık satışımız bitti, iki kişiye sözüm var onları da verip artık önümüzdeki seneyi bekleyeceğiz.
Bu ana arılar anlayanlar için kıymeti çok büyük. Anası belli 500 avro üzerine alınmıştı, kullanılan erkeklerin annesinin fiyatı 400 avro üzerine gelmişti.
Anasının ve babasının yedi sülalesi kayıt altında, bizim bilimciler gibi arılıktaki en iyiden üret demekle olmuyor bu işler. Ülkemize bu damızlıkları kazandıran Mirili Fatih'ten Allah razı olsun.
15 Ağustos pazartesi mesaiden sonra acilen böldüğüm arılara ana arı toplamam gerekiyordu.
A Lisanslı kırşahinlerin F1 re bırakılanlarının bir kısmını kendime kullanacağım. Bazı eş dostlarımıza da birer ikişer verdim. Sonuçta eşler dostlardan istediğimde verdiğim damızlıkları gerekirse bir süreliğine alabilirim, her şeyi kendi bünyemizde tutmamız oldukça zorlaştı.
Elimizde öyle bir yelpaze oldu. Bir sürü hat ve ayrı ayrı damızlıklar var. Bunların çaprazlamaları var.
Anlamayana ise bu işler hikaye gelir arımı arı işte...
Son turdaki A Lisanslı ana arılar yumurtaya girdiğinde kanatlarının büyük olanını kestim mevsim olarak terkler oluyor, kanat kesikse çok az uçuyorlar ve uzağa gitme şansları yok. Kontrollerde yumurtaya girmiş tüm f1 ana arıların bir kanadı kesiyorum.
Enstitüsününde nasıl bir harman yapılıyorsa üretilen ana arılardan farklı renklerde ana arılar çıkıyor, bu ana arıda yavru kapadı ama bayağı siyan, üst ekiyle yan yana koy kardeş demezsiniz.
A Lisanlı F1 leri dün akşam hafta içi yaptığım bölmelere verdim.
Hafta için bir mail geldi, abi benim analar ne zaman gelecek diye. Allah Allah kimseye borcumuz kalmadı diyordum, bir inceledim. 2015 Yılının 12. ayın 25 de sipariş vermiş ve ağustos ayına istemiş. Dün akşam iki tanede Trabzon'a kafesledik.
Geçenlerde bir müşterimden her gün mesaj gelmeye başladı, artık gelen maili okumadan silmeye başladım, en son mesaj kesildi.
Gelen mesajın başlığı hasta ana arı. Ana arı kabul edildi dolaşıyor yumurta yok. Ertesi gün gene aynı mesaj, ertesi gün gene aynı, ertesi gün okumaya gerek kalmıyor. İçimden diyorum bu kişi acaba arılarlamı yatıp kalkıyor, arı bu kadar rahatsız edilirse ana arı kesme ihtimali bile var. Neyse silinen son mesajı bulup okudum son mesaj analar yumurtaya başladı sağ ol yazıyormuş :)
Ana arı üretimi uzun süredir durmuştu elimizdeki hazırla olanlardan kendimize ve isteyenlere veriyorum.
Günler kısalmaya akşamlar serin olmaya başladı bir an önce bölmeleri bitirip, kutuları birleştirip sadece besleme işine bakmalıyım. Ana arı üretimi çok yıpratıcı bir iş. Aynı işi defalarca yapıp duruyorsun ve yerde çalışmak zor.
İnşallah bu ay çıkana kadar kutuları birleştirip ortadan kaldırırsam iyi bir sonbahar tatili yaparım :))