26.10.2011

ARICILIK VE SUNİ TOHUMLAMA ALETİ




Arı ıslahı ve safların korunması için gerekli alet, bir başka deyişle ana arı dölleme cihazı.

Bu cihaz tamamen yerli yani Türk malı.

Yurt dışından binlerce dolar verilip, Üniversitelerimizde yatanları çok var. Aslında yatan aletler degil, aletin ne işe yaradıgını bilmeyen etiket sahiplerine neden hiç kimse bu aletlerle şimdiye kadar ne yaptınız diye sormaz. Arıcılık ve arı ıslahında bu alet çok gerekli.




Arıcılık ve suni tohumlama cihazı. Aletin yapımına ben sebep oldum, benim girişimimle başlayan bu iş çok şükür sonuca ulaştı. Aleti Sadri Demircioğlu, yapıp son şeklini verdi.




Bundan sonra degişikliğe uğrayacagını sanmıyorum. Yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştı ve son şekli bu.




Bu alet kullanıldığında işe yarar, bunu kullanacak kişilerin hedefleri olmalı. Ben saf karniol üretecegim diye bu aletin peşine düşmüştüm. Hem alet yapıldı hemde saf ana arıları ürettik. Başkaları istediği kadar yapamazsınız desin, istedikleri kadar bizleri küçümsesin biz buyuz, yaptıklarımızda ortadadır. Bilgi paylaşımı adı altında geyiklik yapmayıp iş yapıyoruz::))




Üç sene öncesine gidildiginde bu iş hayaldi. Ne alet var, nede bilgilerimiz. Bu gün hem alet, hemde aletin kullanılmasıyla alakalı tüm bilgiler ve başarılar bizimle birlikte. Mücadele azmimiz bizi başarıya ulaştırdı. Sıradan arıcılar, Ali Türk, Dr.Muhteşem Turunç ve Sadri Demircioğlu kafa, kafaya verip işi buraya kadar getirdiler. Her birimiz bu işin eğitimini verebilecek bilgi ve deneyime sahibiz artık. Dostlarımızda düşmanlarımızda bizim neler yapabildiğimizi çok iyi biliyorlar, benim için de zaten burası lazım.




Sadri abi aletlere son şeklini verip, resimleyip bana attı. Bende paylaşıyorum.

Yeniden Ülkemize hayırlı olsun, ben bu işten gurur duyuyorum, eminimki bu işi başardığımız için üzülüp kahrolanlar var. Malisef onlar için yapacak bir şey yok::))

22.10.2011

ARICILIK VE KÜLTÜR GEZİSİ




Arıcılık bana çok dost kazandırdı, bunlardan biriside Ali Şekerli abimdir.

Beni şu an evinde misafir edip, artık uğurluyorlar. Şekerli abimin evinde yaklaşık 4 saat kalmışım. Artık akşam oluyor bizim otobüsleri bulalım diye yola çıktık, otobüsler önümüze çıktı ve hemen ayrılmak zorunda kaldık, resimdeki diğer kişi ise Aykut Şekerli.

Enteresan gezilerimden birisi diyebilirim. Belediyemiz Edirne'ye Kültür gezisi düzenledi bana soruyorlar, gidecek misin? diye, beni en başa yazın dedim::))

Gezi bir hafta ertelendi ben gene gideceğimi beyan ettim. Edirneyi defalarca gezmişim zaten insan doyamıyor demek ki::))

Otobüslerden indiğimizde Ali abi karşıladı beni. Bir dolaşalım diye kafileden ayrılıp kayboluyorum, bilmediğin yerde bilmediğin kişiyle dolaşırsan tabi kaybolursun....


Yolumuz üzerinde Pehlivan mezarlığı varmış, ben ilk defa gördüm. Uzaktan diyorum yav bu nasıl reklam, mezar taşında pantolonun ne işi var çözemiyorum. Yaklaşınca uyandım, bunlar yağlı güreşlerde giyilen kısbet.

Mezardakiler Kara Emin ve Adali Halil, dünya pehlivanları.


Ali abinin evinde sohbet ederken, arkadaşlardan bahsettik, o sırada Trakyalı Şenol aklımıza geldi. Yaklaşık 10 gündür aramıyor, demekki bal satamadı, diyecem taa Erzincan'ı arıyor ama....

Dur bir arayalım dedik. Oda bizim kalfaya takmış, o pinti hoca paraları mezara mı götürecek, beni hiç aramıyor diye sızlanıp durdu.

Bu sırada Askerden yeni gelen Ali abinin oğlu Aykut odaya girdi, magazine son dedim, işimiz var.


Suni tohumlama konusunda hemen hemen hiç sorunum kalmadı. Ben çok meraklı birisiyim, kraliçe dölleme videolarında neler konuşuluyor, hep merak ediyordum. Tüm videoları defalarca izledim ve zaten filmleri bilgisayarıma indirip, genelde ara sıra izlerim. Bilgisayardaki videoları flaş diske alıp yanımda götürmüştüm. Videoları sıradan izleyip, bazı noktalarda müdahale ettim, Aykut o noktalara bir şey yapıyor program sonra arattığınızda oraları size yeniden izletiyor.


Bu resimleri Ali abi arkamızdan çekmiş, bana attığında resim çektiğini öğrendim. demek ki kendimi iyice kaptırmışım. Ana arı dölleme konusunda ne kadar önemli video varsa onları izleyip tercüme ettirdim. Önemli noktalar vardı, Ali abi not al diyor, nota gerek yok zaten uygulamalarda sorunlar karşımıza çıkıyordu. Bir örnek vereyim erkek arıyı sıkıyorsunuz sperm kesesi bile patlıyor, biz bunu bazı erkeklere buluyorduk, videoda diyor ki, eliniz hassas olmaz ise sperm kesesini patlatırsınız::))

Aykut çok ileri derecede İngilizce biliyor, bazı kelimelerde zorlandı, ben bu kelimeyi burada duyuyorum diyor, sözlüğe bakıyor, gene tam karşılıkları yok, ben yaklaşık bir açıklama duyduğumda ne denmek istendiğini anlıyorum.

Dil bilmek bazı konularda yetmiyor, mesleki terimler, her mesleğe özgü ve o meslektekiler tam karşılıklarını bilebilir.


4 Saat nasıl geçmiş anlayamadık, bu arada yanımıza Ali abinin, kardeşi Ersin gelip gitti.

Bu arada Ali abide bu işi bana öğretecen diye söz aldı.

Biz bu videoları bir sene öncesi bulsaydık, bir sene kaybetmezdik. Bu videolar 2011 in mayısında yayınlandı, ve ben buldugumda 16 kez izlenmişti. Schley in ise yeni videolarını yayınlanmadan öğrenmiştik. Bir kaç dilde alt yazılı olacak, Türkçe si çıkacak mı bilmiyorum, Mehmet Yüksele yazılarını sen hazırla diye teklif etmiş.

Bilgiler de sorun var, Prof Schley, ana arıya 1 mm girip zikzak yapılacak derken, Suzan Cobeyy 0.5 mm girip zikzak yapın diyor.

Bence ikisindede oluyor, zaten ölçüm yapamıyorsun ki, 1 mm neresini ölçeceksin, göz kararı, zaten 1 mm 20x olduğunda 2 cm oluyor mikroskop altında.

Bir başkası ise ne var bende yaparım bu işi demiş, kim dersiniz, Trakyalı Şenol. Yapılamayacak bir iş zaten değilde, bir çok unsuru bir araya getirmek gerekiyor. Bunları başlıca sıralamak gerekirse, hijyen, olgun erkek, ergin kraliçe, tohumlama cihazı ve sizin yeteneğiniz. Arkasında ana arı üretilen bir yeri olmayan bu işi beceremez, çünkü defalarca deney gerekli. Ben bu işi yaptım oldu, belgesi olanlar bile diyemez.

Arıcılık ve suni tohumlama, denildiğinde bu işin bilimsel olanı demektir. Yani ıslah yapabilirsiniz tabi genetikçi ve arıcı bilim adamlarından oluşan bir ekiple, saf arıları koruyacaksınız.

Ben bu işin saf tarafındayım ve yerli üretilmiş saf karniol arılarım var. Hemde öyle bir yerli ki, bu konuda bu ülkede benimle kimse boy ölçüşemez.

Ürettiğim ana arıyı koyduğum kafes bana ait, ürettiğim ana arı çiftleştirme kutusu bana ait, kovanlar bana ait, üretmiş olduğum saf yerli karniolu dölleyen alette bana ait. Memlekette yerlici hastaları var, benden daha yerlicisi yok, ben laf değil iş ve icraat yapıyorum......

Güzel bir kültür gezisinin sonuna gelmişiz. Ali abi ve Aykut beni son derece mutlu ettiler, kendilerine teşekür ediyorum. Allah razı olsun.


Ben Edirne'den ayrıldıktan sonraki gün ise her taraf kar olmuş, bu resimde Ali abiden geldi, bir gün sonrası öbür resimlerin içinde attı. Doktor şimdi diyecektir, gittiğin yerde ot mu biter diye ama bence bu bereket be::))

15.10.2011

ARICILIK VE KIŞ GELİYOR




Bu resimler 2 ekim günü çekilmişti. 2 Ekim günü Yusuf Şimşak ı ziyaret etmiştik. Ziyarete gitmeden bazı yerleri ziyaret etmem gerekiyordu. Bahçede altın çilek varmış.


Büyük saksıda yetişebiliyor ve bir insan boyu yükselip bir sürüde meyvesi vardı, tohum alıp seneye balkonda bende yetiştirmek istiyorum.



Bir yerde çiçek açarken bir yerde olmuş altın çileklere rastlamak mümkün. Yaz boyu sürekli meyveli kalıyor ve haberlerde okuduğuma göre Mersin civarında seralarda deneme ekimleri yapılmaya başlamış. Diğer sera ürünlerine göre daha karlı olduğunu söylüyordu üretici.


Olgun altın çilekler.


Bu bahçede her şey var. tavuklar horozlar, ördekler kazlar, tabi bir kaç tanede kangal var. Yeni doğmuş civ civler ve annesi::))


Uzaklardan gelen taze fıstıkların nasıl yenileceğini çözdük. Dış kabuklarıyla haşladık ve içini çıkartık biraz daha tuzlayıp kavurduk.


Arıcılık sezonu bitiyor. Her ne kadar işler azaldı desek te faaliyetlere zaman yetmemekte. Hafta içi İlhami abinin ormandaki arıları bir araya topladık. Taşıma işini ikimiz yaptık.


Ormanda havalar hele geceleri çok soğudu. Darıcadaki arılarla, ormandaki arılar arasında acayip yavru farkı var. ormandaki arılar yavruyu iyice azalttılar. Bu yıl İlhami abiye teknik ve lojistik destek veriyorum. Yani işlerinin planlaması bana ait. Teknik adam olmak ise çok zor.


Varroa mücadelesi yapıldıktan sonra düşen varroaları dökmedik, arıları taşırken polen çekmecelerini çıkardık ve sonuçlar bunlar.

Bazıları bizde varroa yok demekte, bu kesinlikle yanlış yada başka işler vardır işin içinde.

Biz yaz boyu bu kolonilerde varroa mücadelesi yapmadık.

Aklına estikçe mücadele yapıp, benim kolonilerimde varroa yok diyenleri de bilirim. Birde varroa varken yaptığı mücadele yetersiz gelip, varroa yok diyenler var.


Sonuçlar süper ve polen tuzağından aşağıya dökülen varroa bu, birde kovan içine döküleni düşünün.


10 Koloni benim minibüsün dişinin kovuğuna yetmedi. Desteklemeler için görevliler gerekli tespitleri yaptılar, bende tespitlerimi yaptırdım.


Ormandaki durum hala pürenler açamadı ve üzerilerine kar yağacak.


Hafta içi Zaim abim balık tutup bana gel balık vereyim dedi. Hemen bir koşu gidip balıkları alıp geldim, akşam yemeğini yememe rağmen, bir postada balık yiyip sonra, doktorumu aradım abi beyaz etten zarar gelmez ye dedi, önceki yemekten haberi yok.


Meşhur invert şurup, bir çok kişiyi şapa oturttu, şimdilerde gıkları çıkmıyor. Benim kızdığım ise, bu işe karşıyım diyen bilimci niye başkalarını satışa getiriyor. Hocamız böyle dedi diye öne çıkanları neden bu hocaları sattı, bunun başka izahı yok. Normal şartlarda benim invert şurupla pek işim olmaz. Bu şurupları ana arı çiftleştirme kutuların yüklemesine kullanıyorum. Geçmişte, kütük, kara kovan ve damacana kovanı da invert şurupla besledim. Hayret bu kadar zararlı şurup, arıları niye öldürmüyor::))


Kullanamadığımız zaman kenarda dursun bozulmuyor. Çalışanlar için ideal bir şurup. Aynı zamanda bilimsel.


Ana arı kutularının beslemesine genelde bardak kullanıyorum.


Facedeki arı bakanı sayfamızı, resimde görüldüğü gibi sayfamızın sağ tarafına getirdim.


Bu işi de ilk ben yapıyorum ha::))


Yarası olan gocunsun.


Yogun bir haftayı geride bırakıyoruz. Bakalım kısmette neler var göreceğiz.

11.10.2011

ARICILIK VE SONBAHAR, KIŞA DOĞRU GİDİYORUZ


Hafta arası bir arıcıyı daveti üzerine ziyaret ettim.Yaklaşık 3 ay öncesi benden 5 çıta arı almıştı, son zamanlarda kovana sarıca arılar girmeye başladı, birde kanatsız arılar varmış yerlerde. Bir gittim kovanda kat var, hayret dedim demek ki koloniye çok iyi bakmış. Katı açtım arı yok, alt kata baktım arı yok.

Bu kişi güya geçmişte arıcılıkta yapmışmış.

Benden aldığı 5 çıta arının her çıtasını ayırıp, aralara ham çıta girmiş, buda yetmiyor gibi kovana birde kat atmış ve kovana böyle bakmış. Arı iki çıtada can çekişiyordu. Demek arılar böyle gelişiyor.

Koloni o kadar çaresiz kalmış, ana arının tepesinde bile varroa bekçilik yapıyor.



Genelde tüm işçilerde varroa vardı, bazılarında ise çift varroa var.

Hemen katı aldım. Aralardan ham çıtaları alıp, bu işler yapılırken evden şurup yapmalarını istedim. arıyı sıkıştırıp şurubunu doldurup, yeniden şurup vermesini söyleyip ayrıldım. Birde acil olarak git malzemeciden ilaç al ve tarifine göre uygula dedim ve aradan bir hafta geçti hala gidip bir daha bakamadım sonucu görmek istiyorum.



Bu resimde birde kanatsız arı var, kanatlar tam değil.
Kişilerin konuşmasına baktığınızda arıcılıkta bu konuşmalar sizi çok yanıltıyor. Arıcılıkta laflara degil işlere bakılmalı. Bu koloni direkten döndü. Halada sıkıntısı olabilir, hafta sonu bir ziyaret daha yapmam gerekiyor.
Ben gidip bakmasaydım bu koloninin yaşama şansı kalmamıştı. 2 Çıta arı, 20 çıtalık alan, yiyecek uzak çıtalarda bile olsa artık uzanamayacağı durumlar başlamış, kovan girşi sonuna kadar açık. Birde koloniyi varroa istila etmiş. Bu kişi babadan arıcı. Memleketinide yazmayayım.




Hafta sonu ormandaydık. Bu sene püren bir türlü pespembe olamadı gitti. Tam açması düzelirken hafta sonundan beri yağış devam ediyor ve havalar geceleri 7 derecelere kadar düşüyor, bazı kolonilerde hiç yavru yoktu. Soğuklar ve olumsuz şartlar analara yavruyu kestirmiş. Kuvvetli kolonilerde katlara bal geliyor, zayıf koloniler ise tırmalıyor, bir kaç koloniye ballı çıta takviyesi geçildi. Bu sene püren her senekinden berbat oldu şimdiye kadarki sürede.




Pazar günü ise elimizin altındaki ana arılarının bakımları vardı. Bu resimde gördüğünüz Gebze karniolu, saf ve yerli. Muhteşem abiyle bir ara dedikki tüm kutuları bile saf kışlatalım. Saf çok olunca istediğin yerde kışla. Bu resimde flaşlı çekim alt resimle aynı aradaki renk farkına bakın.




Saf işi bizim için artık çocuk oyuncağı denilir ya aynen öyle oldu. Mutlu sona eriştikten sonra, bu işi her yerde yapabilirsiniz. Biz ilk dönerci dükkanında bu işin temellerini atmıştık, şimdi ise arabada, piknikte, eviyin odasında, yarım saatte bir saf arı tohumlayıp kenara koyabilirim. Sperm toplandıktan sonraki uygulama süresini 5 dakika altına indirdim. Özgürlük gibisi yok, kimseye bağımlı olmadan yerli saf damızıklarımı üretiyorum::))




Bir başka Gebze yerlisi, saf beya::))




Ana arı kutularının keklenmesini kesip, invert şurup yükleme yapmaya başlandı. Bu sene soğuklar erken geldi sanki.




Bazı kutuların stokları çok az ve duble yol veriyoruz. Kaç senedir invert şurupla ağız tadıyla bir arı öldüremedik::))




Bazı gözlerde birleştirme yapılınca, ana arıyı kafese alıyorum.Sadri abinin yapmış oldugu kafesler harika, ana arı keki bitirip kafesten çıkarttığında kafesi haftalarca almasanız da bir olumsuzluk yok, çünkü çıtalar birbirine bitişik oluyor.




Bazı ruşetlere yemlik girmiyor, onlara bardakları sıralıyorum. Bardakları uzun süre burada tutarsanız delip parçalıyorlar. Yemliğiniz yoksa bu sistem uygulanabiliryor. Poşetle üç çıta arıya poşetlede şurup verilemez çünkü poşeti üç çıta üzerinde tutmak çok zor.




Koloni gücüne göre şurup çekiyor. İki çıta arı bir saatte 1 litre şurubu çok rahat petek gözlerine depo eder.




Hafta sonu arkadaşlarımdan birisi sana paket yolladım gelmedi mi? diye aradı, dedim gelmedi. Bu gün kargoya gittim, dedim bana paket yollanmış, evet abi sana ulaşamadık, telefonun meşguldü::(

Koliyi kaldırmaya çalıştım o ne be kalkmıyor.

Kantara koydum 30 kilo üstü bir paket, sanki hediye değil, yardım paketi mübarek.

Eve getirip açtım koliyi, bu yer fıstığı imiş taze. Nasıl yenilecek onu bile bilemedik, aradık bu ne olacak diye tuzlu suda haşlanıp yenilecekmiş.







Kolide yok yok::))





Arkadaşımın kendi ürünleriymiş.





Salça, harnup pekmezi, badem, yer fıstığı, pul biber, limon, keçiboynuzu, zeytin, nohut.





Kışı kapıya koyduk:::))




Allah razı olsun, ne diyeyim, ne biçim dost ve arkadaşlarım var::))





Memleketin her tarafından ne yiyecekler ne hediyeler aldım. Neydi bir kitap vardı, ona gire bilir miyim acep::)))

4.10.2011

ARICILIK VE SONBAHAR


Arıcılık ve son bahar.


Arıcılıkta son bahar artık temponun düştüğü, sezonun yavaş yavaş bittiğinin adıdır.


İşlerim gereği Yusuf Şimşak'gı ziyaret etmem gerekiyordu. Bunu duyan Zaim abi babam Yusuf'ların ilerisindeki köyden dedi::)) Babamıda alıp bende geleyim, tamam dedim ama ertesi gün hacı amca benim dizim ağrıyor gelemem demiş. Bizde İlhami abiye haber verip 3 kişi gittik.

İşleri bitirdiniz ise artık gezebilirsiniz anlamı çıkar. Nede olsa hobi arıcısıyım::))







İstanbul'dan başlayalım bari diyoruz gezilere. Çoktan beri bu bahçe kafamda geçtiğimiz sene sıfır çekmiştim. Bu sene bari aynı duruma düşmeden meyvelere çok şükür yetişmişim.




Aç karna olmaz filan dense de meyveleri bir ziyaret ettim. Hünnap süper olmuşlar.







Hindilerin senfonisi, kabarıp durdular, havanız kime erkekler.




Bahçenin maşallahı var, sanki Nuh'un gemisi. Ağaçlar yere yatıp tavuklara incir ikram ediyor.




Ağacın maşallahı var, o kadar yedik, zulaladım, hala dop doluydu maşallah, doktorum görmesin. İnşallah seneye de nasip olur, bu senelik yeter.




Kangal köpeği.Bu resmi İlhami abim çekmiş. Bir ara köpekten korkma takliti yapmıştım herkes yemiş.



Ben geçmişte koyunda gütmüştüm. Güzel köpeklerimiz vardı. Çobanın en değerli şeyi köpeğidir, hiç bir zaman köpeğine paha biçemez. Ama köpek olmalı, itle köpeği karıştırmamak gerekli.



İt iyiye de kötüye de havlar işi budur, adı üstünde, it. İtler hep dört ayaklı olmaz. Ata sözünde belirtildiği gibi it ürür, kervan yürürmüş. İt dün ürerdi, bugün gene ürüyor, yarın gene ürecek, başka işi yoktur, yalaka itlerin...



Köpek ise hiç boşa havlamaz, havlamış ise mutlaka bir şey vardır.



Kangal köpekleri ise dünyaca ünlü, sürüyü kendi başlarına güdenleri bile vardır.



Meyve faslı bitiyor, ızgaralar hazır deniliyor.




Yav kim yiyecek bu kadar eti. Kalabalık olduğumuz için yer sofrası yapılıyor iki yere. Aslında bu iş biraz baskın gibi olmuş, çünkü gittiğimizde Asım abide Yusuf'taydı, demekki çalışacaklardı, biz çalışmalarına takoz koyduk:)




Dr.Muhteşem abim olmayınca boğazımdan yemek bile geçmedi. Yutkunup durduk, ah be abim neredesin.








Hünnap ve altın çilek.




Bu resmi evde çekmiştim. Buraya karışmış::))




Bu esnada Yusuf'a gitmeden başka bir yeri daha ziyaret etmiştim. Orada ise altın çilek yetiştiren vardı. Onlardan da vermişlerdi bunları yürütmedim::))







Bir ara bir baktım Yusuf elinde kavanoz meşur bal kazanına bal doldurmaya gitti. Bal bekleyenler varmış.




Yusuf'un kızı bağırdı arkasından, babaa, bunları da doldur sabahtan beri bal bekliyorlar diye. Burada işler tıkırında, şuraya bakın, bal müşterisine bu kadar eziyet edilirmi yav. Buralarda bir yerde tezgah açmalı ama nasıl?::))




Sonra çay faslına geçiliyor, semaverde çay. Sohbet o biçim.




Yusuf'un çok amaçlı havuzu, çocukların yüzmesi ve akvaryum görevi yapıyor.




Zaim abi ise keşke oltayı getirseydik diye üzülüyor. Bir yandanda bu kadar havuz, kaça patlar, neleri var hesap çıkartılıyor. Bir ara balıklardan birisinin fiyatını sordu, Yusuf'ta o balık 70-80 lira filan dedi::((



Bende içimden ne ızgarası olur filan düşünüyordum, yazık be bir balık 80 lira, yenir mi?



Geçiyoruz arılığa.




Yusuf tamamen elek teliyle kaplı raflar yapmış, örülmüş petekler için.




Şimdilik malzemelikte sorunlar var, zaman içinde hepsi halledilir.




Kovan açıp arılara bakılacak. Yusuf'un arıları bayağı bir kemer yapıp yavruyu azaltmış. Yavruyu devam ettirip kış arısı oluşturmak için arılara şu an kek verilmiş durumdaydı. Zaim abi ise sanki yılların arıcısı, yaklaş bari bir sefer soksun biraz olaylardan uzak dur. Yok illa girecek arının içine.




Gel o zaman sana kolye gibi bir poz çekilsin. Yav nazar değecek Hakim abime::))



Hayret ne yaptım sa kimseyi arılara sokturamadım, Dr.Muhteşem abim olsaydı birde tekme atardı kovana::))




Ve zaman bitti, artık ayrılma zamanı. Yusuf bu senenin ballarından hepimize hediye etti. Resim çekilirken Zaim abim 333, patates deyin, fotojenik pozlar öyle alınır diye tecrübelerini bizimle paylaştı.




Nihayet bir gezi daha bitti, yenisine Allah kerim, diyorum. Herkese teşekür ediyorum.