25.09.2011

ARICILIK VE SONBAHAR HAZIRLIKLARI

Artık sonbahar geliyor işler yavaş yavaş durma aşamasına gelmek üzere. Bu hafta sonu hakim Zaim abi, İlhami abi, hacı ve ben ormana gittik. Güzel yağmur yağmış. Sıradan bir arılara bakıp, birde yazlıkta yemek yeyip gelinecekti. İşler umduğumuz gibi olmadı, yazlıktaki süzülmüş peteklerde sorun çıktı, o serin ortamda ağ kurtları faaliyete geçmiş, bizde hemen arılara petekleri yalatmak için plan değişikliğine gittik. İşler uzadı ve İlhami abi benim saat 16:00 da işte olmam gerekmekte deyince her şey karıştı. İşte olmasına 1 saat kalmış biz mangal yakmıştık, hemen mangalı söndürüp, aç aç geri dönmek zorunda kaldık, hacı açlıktan kahroldu. Ormanda işlerde tam bitmemişti ama pazar günüde düğünler filan vardı. Pazar gününü ilk İlhami abiyi denetleyerek geçirmeye karar verdim. Sonra düğünlere gittim. Bu resim İlhami abinin gelecek seneye hazırladığı bölmelerden.

Aman örülmüş peteklerinizi kontrol edin, benim 15-20 petek gümledi.


Bu resim ise bir yerlerden aşırıldı::) Fatihin dayısı,Eren Yakar.

Mirili Fatihle dayı yeğen oluyorlar. Miriliye bu sene baharda 5 çıtalık 5 kovan vermiştik yanlış hatırlamıyorsam. Mirili bu arılarla bu sene 3 kez bal hasadı yaptı ve son bahara gelindi. Dayı da olayları izleyip bende arıcı olacağım diye tutturup koloniler açılıyor çıtalarla pozlar filan::))

Tek sorun Ümraniye'de arıların çalışacakları alan, yani yer sorunu var. Eren Allah kalbine göre versin dedim gitti.


Hafta arası kargodan aradılar paketiniz var. Düşünüyorum acaba ne geldi ve nerden. Kimden dedim Adem yamak dediler, o zaman yiyecek değil hiç tahmin etmeye çalışma deyip akşam mesai çıkışı gidip paketi aldım.

Pakette 2 adet tel diplikmi dersiniz, polen tuzaklı altlıkmı dersiniz, anti varroa altlık, hemde polen tuzaklısı bak bu iyi oldu.

Birisi bizim kalfaya. Alıcı Ali Türk ve Muhteşem Turunç yazmış::))


Bu altlıklar harika, 30 çıtalık arıyı bir gün yol götür. İndir yere aç koloniyi arıda hiç bunalma diye bir şey olmuyor

Kovanı açıyorsun sanki bir kaç gün oradaymış gibi çıkış oluyor.


Polen çekmecesi ahşap, isteğe göre sac da yapılabiliyor. Zannedersem sac pahalı oluyor.


Gelelim İlhami abinin denetlenmesine, zaten dünden kafayı takmışım, bizi aç aç ormandan geri getirdi. Koloni merkezlerinde yavru durumu çok güzel, her iki taraftan neredeyse ikişer çıta sırlanmış stok vardı. Genel bir koloni kontrolü yapıldı.

Bu kolonileri iki ay öncesi üçer çıta bölüp hazır ana arı verdik.


Yavru durumları sürsün istiyorum ve bundan sonra en az 1 ay bu kolonilere şurup ve kek vermemesini söyledim. Çünkü bazı kolonilerde yavru alanı bayağı bir azalmış.


Koloni merkezindeki yavru durumları genelde iyi.


Bloke olmuş bir kovan vardı. Bu koloniden bazı ballı çıtaları alıp, yavru bitimlerine esmer petek girdim yavru alanı açabilmek için. Yavru bitimine konan esmer peteklere arı civardaki açık balları kemer yapar, hemde altına yavru atılır. Bu arada açık balların boşaltığı yerlere de gene yavru basılır. Bloke olmuş çıta resmi.


İlhami abi seneye fırtına gibi girecek görünüyor. İnşallah hep birlikte nasip olursa durumları paylaşacağız.


Bahçede biberden polen ve nektar toplayan bir işçi arı. Koloniler acayip polen çekiyordu. Polen varsa, nektarda geliyordur.


Sonuç bölümünde ise ikramlar vardı. Bahçede ne varsa poşete doldurmaya başladı, İlhami abi boşuna uğraşma torpil yok, arıları fazla beslemişsin notunu kırıyorum::)))

21.09.2011

ARICILIK VE DOSTLUK





Mehmet Yüksel 'i ziyaret ettik. Yazın köyüne gelecegiz diye söz vermiştik. Mehmet Bizi karşılayıp misafir etti kendisine ve ailesine teşekür ediyorum.










Geçtiğimiz sene Edirne gezimiz, Ali Şekerli abimizin tohularını paylaşmıştık, taa buralara kadar gelmiş, çerezlik kabak ve çekirdekleri içinde.







Muhteşem abim benim::)







Ne bakarsın öyle derin derin.








Kavaltı bitti sohbet devam ederken alınan resimler. Furkan Emre bu geziyi çok begendi bundan sonraki gezilerde kameraman olmayı hak etmiş gibi:))








Degişik açılardan resimler almış, Mehmet ve babası Sadık amca.









Kavaltı sonrası dolaşmaya çıkıyoruz, Mehmetlerin köyün manzarası çok güzel.

40 Yaşından sonra, internet teknolojisiyle tanışıp, böyle dostluklar kurduk. Bizi bir araya getiren arı ve arıcılık. Kareye bakın,Mehmet Bolu, Muhteşem abi, nereli belli degilde ben en garantisini yazayım ablam Malatya'dan, buda Malatya'lıdır zaten, Yusuf Trabzon, hacı Seyithan Agrı, ben Niğde ve herkesin işi ve görüşleri farklı, ortak noktamız ise arıcılık ve arı. 5 sene öncesi buradakilerin hiç birisi birbirini tanımazdı.








Köyde birisinin avlusu dikkatimizi çekti, sanki güzel sanatlar galerisimi ne oradayız::))





Ziya amca ormanda buldugu şekilli agaçları sırtlayıp eve getirip sergiliyor.




Ziya amcamız, bizi bırakmadı, ağırlayıp hemen çay yapıp ikram etti.










Büyük ozan Yunus Emre odunun düzünü arar, Ziya amcada yamuklarına hasta. Avladıgı domuzların dişlerinden koleksiyonda yapmış.










Furkan Emre, sanat galerisinki uçak savarın başında.









Ziya amca yaptıklarını anlatıyor. Anlatırken bile şekilden şekile girip konsanytire oldugunu görüyorsunuz, bu abimizde bundan zevk alıyor. Başkalarına göre odun, onun gözünde kim bilir nedir?








Bizim hacıda güzel sanattan anlıyor, içinden kesin geçiriyordur, bu sobada ne yanar, üstünede bir gügüm su koy ohh...





Köyü gezmeyi bitirip ormanda tura çıktık.









Bir meşe agacı kovugunda eşek arısı kolonisi. Kovugu öyle güzel kapatmışki, tam kamufule ama benden kaçmaz.










Orman gezisinide sonlandırmak lazım daha yenecek bir sürü şeyler var::))








Ateşi yakıyoruz, bir an önce köz olmalı. Ateşin yönetmeni Furkan Emre, yerinde duramıyorki.










Muhteşem abi yerinde duramadı, etler yanmasın diye, ikide bir bakınıp durdu, merak işte, yanmaz yanmaz git otur sen::))













İlk defa terbiye edilen et yedik. Tadı döner gibiydi, Sadık amca geçmişte döner bağlama işi yapıyormuş. Bu etide biz gelmeden bir gün önce terbiye etmiş.







Nasıl yaptıgını sorduk, soganı rendeleyip suyunu alıyor, sonra eti yogurtla bu suyun içine yatırıyor, az kırmızı biber ve tuzla karıştırdıktan sonra bir gün bekletiliyormuş, et yumuşacık oluyor. Tarifte eksiklik varmı bilmiyorum.













Nefis köfteler.

O kadarda tembih ettik ama hazırlık filan yapmayın diye. Arıcıya çay olsun yeter beya. Bu kadar yiyecek oldumu başına bela ye ye bitmiyor.











Yemege geçiliyor bana yasak yokta, ayıp olmasın diye ben yemedim::))




Sizde yediniz tabi::))













Adam masayı seyrederken bir acayip doyuyor. Izgara et, haşlanmış bir horoz ve köfte. Sadece bunlarmı yöresel ekmek çeşitleri, çif köfte, baklava ve kadayıfla noktayı koyduk bune be::))







Mehmet kardeşim kesene bereket. Sana ve ailene teşekür ediyorum.













Bir kovayı merak ettim içinde minicik sarımsak vardı. Dedim bunlar niye gelişmeyip böyle sıska kaldılar. Sadık amca dediki onlar sarımsak tohumu. Ben sarımsagın tohumu olmaz biliyordum, osmanlıdan beri üretilen sarımsagın devamıymış.







Tohumlardan hemen araklama yapıldı. Hatta Hakim abimin yazlığa bu hafta sonu ekimini bile yaptım.







Bir kısmını sakladım, bir kaç yerede yollayacağım.












Soganda tohum olur, bu sarımsakta aynı sogan gibi ayrı sürgün verip tepesinde böyle tohum olan sarımsaklar veriyor, ben bu güne kadar hiç rastlamadımdı. Sarımsak tohumlarının büyüklügü patlatmalık mısır kadar, minik sarımsaklar yani.
















Mehmetin Almanya'dan getirdigi hediye bitki tohumları, bunların içinde çeşit çeşit çiçek tohumları ve degişik marul çeşitleride var.







Bizim hacıda çiçek ekecek her şeye maydonoz olur, çiçek senin neyine yenecek bir şey ek, ara sıra tadına bakam::))








Nihayet akşam oldu ama bir türlü ayrılamıyoruz, sonuçta ayrılmalıyız::)

Vedalaşıp geri dönüşe geçiyoruz.

Dönüşte araba bana düştü, keşke giderken ben kullansaydım, dönüşte tok karınla ne uyunurdu arkada.

Saat 22:30 da gebzeye varıldı, herkes kendi arabasına geçip evinin yolunu tuttu. Yusuf Şimşak ise o gece bal sağma işine girişmiş::))

Bizlere katılıp yanımızda olmak isteyen çok dostlarımız vardı ama vakit dar, yol uzun onun için kimseye haber vermedik diyebilirim, çok zor organize olunacaktı, birde bunun geri dönüşleri var, Trakyalının zaten içi gitti orada oldugumuzu öğrenince.

16.09.2011

ARICILIK VE EYLÜL AYI ORTASI


Arıcılıkta sezonun sonunun geldiğini anlamanın en iyi belirtisi erkek arılardır. Erkekler dışlanır, hatta tüm beslemelere rağmen erkek yumurtası attıramazsınız, hadi attırdınız anasız koloniye veriyorsunuz yav sizin bunlara ihtiyacınız var, onlar bile söküp atıyorlar.

En iyi yöntem ise yeni doğmuş bir kaç kraliçeyi tabi ihtiyaca göre bir kovanda kafesleyip, 3 gün arayla 3 sefer 5 dakika Co2 ile bayıltıgınızda, artık ana arı yumurtaya başlıyor ve dölsüz sadece erkek yumurta atmaya başlıyor.



Bu koloniye dışarıdan mümkünse hiç yumurta ve larva olmayan kapalı yavru veriyorsunuz. İşçi arılar verilen yumurta veya larvadan ana arıyı değiştirmeye kalkmasınlar.



Mevsim bayağı geçti ama bizim özel kovanlarda hala acayip erkek var. Bunu başarmak ise çok zor oldu. Her işin ayrı püf noktaları ve incelikleri var. Şu an bu işin tüm inceliklerini verdim.

Birde kolonileri yalancıya kaçırarak erkek üretimi yapılabilir.

Resim bir kaç gün öncesinin hala doğmakta olan erkekler var, erkeklerin ömrü ise en az 1 ay. Her şey zamanında güzel, zorlamayla güzellik olmuyor desem yeridir.


Belediyemizin bahçesinde sabah arabayı park ettiğimde gördüğüm biberiye bitkisi. Dünya çiçek var, öğlen saatlerinde acayip arılar tarafından ziyaret ediliryor. Süs bitkilerinin bile seçilerek ekilmesinde faydalar var, bu mevsimde çiçeğe bakın.


Bu günlerde arılıkta yabani tavşanlar görmeye başladım. Hazır av sezonuda açılmış durumda, bir tüfek ayarlayıp, bunun işini bitirmek lazım. Hazır kızmızı etede alışmışken, ne gider biliyormusunuz.


Bu günlerde ota çöpe düştük, Allah rızası için bir ziyafet filanda veren yok.




Kışın Edirne gezimizde bamya tohumu vermişti Ali şekerli abim. Bir türlü bamya işini bu sene çözemedik. Gün aşırı toplamak gerekiyormuş, topluyorum bir günde topladıgım 6-7 tane bilemedin 10 tane olmuyor. Bazen bir kaç gün gitmiyorum sanki beni bekliyor bunlar, hemen coşuyorlar.



Bamyanın küçüklerinde sorun yok, büyüklerden dolma yapmayı düşünüyorum, bu güne kadar böyle deneyimi olan yok, olmaz diye tutturdu doktor, sanki bamya dolması denedin ve olmadı yani, neden olmasın ki? Bence bal gibi olur, şimdide derdimiz içine ne dolduracakmışız o kaldı::)))


Maşallah, ben toplamaya gittiğimde gözükmeyen bamyaların beni görmediklerinde ki durumları::((

Dolmalık bamyalar.


Hayatımda vaz geçemediğim yiyeceklerden birisi daha. Ekmek ve süt bayılırım, hele sütün soguduktan sonraki kaymagıda katmerlendiğinde ne gidiyor....

Geçenlerde bir blokta bir kız gördüm resimde, keçiyi emiyordu. Yorum yazdım gitmedi tabi beni o resim taaa 6-7 yaşlarıma götürdü.

Amca kızıyla yaylada az bir tuzla alıştırdığımız bir keçimiz vardı, tuzu yalamaya geldiğinde keçiyi yakalayıp sırayla memesini ve dolayısı ile sütünü emerdik. Ne keyif alırdık be. Hele rahmetli baba annemin süzme yoğurt keselerin halini bir görseydiniz, duvarda suyu süzülsün diye asılıyken::))

Taa 40 yıl öncesi, para pulun geçmediği yaylalar, az bir tuza keçiyle süt trampası::))


Evet kaynamış ve buzdolabında soğumuş buz gibi kaymaklı sütü hiç bir yemege degişmem. Tasa bayat ekmekleri doğra, üzerine sütü dök, peşinden kaymakları koy ve üzerine süzma bal damlat::))



Edirne gezimizde kabak tatlısı yemiştik, şekerli abim süper yaptırmıştı tatlıyı. Peşinden kabak yarışları başladı, hacının kabaklar nedendir bir türlü tutmadı. Bir ay filan önce birisi nihayet tuttu, yanındakiler bir sürü tutar gibi yapıp sararıyor ve kopuyor, bende bu durumu izledim kabaklar habire ziyan ediyor kendisini, onların sararmasına fırsat vermiyorum, bir kaç gün arayla körpe kabak aşırmaya devam ediyorum::))


Bu esnada hiç hesapta olmayan hacı kabak yarışına dış kulvardan atak yaparak katılmış durumda ve hala bizim kabak yemyeşil ve büyümeye devam ediyor.






arıcılık videoları yedeklenen ana arı Ali_Turk

Arılıkta bir kovanda ayağı sakat bir ana arım vardı. Bir ara kontrollerde dikkatimi çekti bir çıtanın en üstüne bir tek meme yapmışlardı, hiç dokunmadım ne olacak diye. Bu gün baktım iki ana arı aynı çıtada dolaşıyor, eski ana arı hala yumurtaya devam ediyor, yenisi henüz çiftleşmedi mi bilemiyorum. Bu gibi durumlarda her türlü ihtimal olabilir, bir çok kez eski ana arıyla kovan yoluna devam ettiği gibi bahara çift anayla çıkan analarda oldu. Bazende yeni ana arı yumurtaya başladığında sakat ana arı yolcu olmakta. Hiç dokunmadım bakalım ne olacak.

10.09.2011

ARICILIK VE BAL HASADI 2011 YILI




2011 Yılı Trakya bal hasadına devam edildi. Geçen hafta benim balları hasat etmiştik, bu hafta İlhami abimin kovanlarının balları hasat edildi. Geçtiğimiz haftaya göre arıların çalışması rahatlamış ve ekip olarakta 4 kişiydik, Hakim abimiz bu gün kameremanlık yaptı. Güzel resim ve filim çekmiş. Bal hasadında az kişi oldugunda bazı işler aksıyordu, işin magazin ve eğitim bölümüne görsellere zaman ayıramıyorduk, bu sene ilk defa vizyona bir çıkayım dedim::))

Haberin sonunda bal hadı videosu gelecek.


Kolonilerdeki yavru durumları, hiç bir teşvik yapılmamasına rağmen çok güzel.

Bu kolonileri Trakya ya bir bıraktık, birde almaya gittik nasıl gezginci arıcılık sa bu::))



Arılarımız açan pürenlerde cirit atmaya devam ediyorlar, polen geliyordu, artık nektarda başlamış.



Balın geldiğini katlardaki açık ballardan anlıyorum, geçen hafta katlarda açık bal bulunmuyordu.


Bal alımı bitti, ve Zaim abinin yazlıga geçiliyor.



Bu sıra doktor kontrolünden çıkmış durumdayım, beyaz et filanda almayayım lütfen. Dolapta balık vardı ama ben oyumu sucuktan yana kullandım, kırmızıya devam yani::))


Zaim abimiz güzelce sucukları pişirdi ve masaya dizildik.



Yemekten sonra semaver çayı süper gidiyor. Ben çay isteyenlere çay dolduruverdim. Bu arada çay ne zaman bitti anlamadım başkasınada vermediğim halde.



Zaim abi kestiriyor, kalktıgında çay bulamazsa ayıp olur diye bir çay daha demlersin.


Süper bir gün süper bir bal hasadı oldu diyebilirim.


Keşke her bal hasadında böyle rahat ve geniş zamanımız olabilseydi.







Bu sene hiç vizyona çıkamadık, başka arkadaşların heveslerini kırmayalım dedik::))
Sonunda dayanamayıp vizyona çıkmaya karar verdim, kameramanımız hakim abim, kendisi sağ olsun.Bu imkanı bize sunan Zaim abiye sonsuz teşekür ediyorum. Bal hasadımız sanki bir gezi veya piknik havasına dönüştü, bol sohbet ve espirilerle doluydu.