24.01.2016

ARICILIK VE GEZİLER

 Arıcı boş duramaz boş kalırsa kendine başka iş bulur :)
Yeterki iş aramayı kafaya koymayalım...
Efraim hocamız umreden geldikten sonra ben izine çıktım 10 gün zaten yoktum. Sonrasında kar kış haberleri üç gün sonra beş gün sonra habire erteledik, en son Fatih ben bir Antalya yapıp geleyim o zaman gidelim, yılan hikayesine dönen ziyaret nihayet gerçekleşti.
Güzel bir akşamdı, dostlara teşekürler...
Güzel sohbet oldu, tecrübeler ve anılar ilginç olaylar peşi peşine aktarıldı.
 Bu resim nasıl araya girdi anlayamadım, gelemeyenler resimler arasında olsun bari, kaldıracaktım son anda vaz geçtim...
 Herkes halinden memnun, sohbet uzadı gitti...
Serdar bu sıra bize iyi ayak uyduruyor, biz nerede o yanımızda....
Efraim abime Arabistan yaramış, maşallah çıta gibi olmuş bayağı zayıflamış gördüm kendisini...
 Hep senden ötürü bu kadar uzadı ziyaret eyaw...
Bereket hala Zemzem, hurma, tesbih ve gümüş yüksükler bitmemiş...
 Bir ara mutfağı doldurduk, az diyorsun tabaklar tepeleme geliyor...
Efraim abim Allah kabul etsin, yedik içtik Allah bereket versin deyip gece ayrıldık, sanki gittiğimiz yerde yatıya kalmışız gibi bazıları yatıya mı? gittiniz mesajları attı :(

Dönüşü feribot ile yaptık, ilhami abi arabada kestirirken biz Engin abi ile Salep içtik...
Engin abi önce İlhami abiyi Darıcaya sonra beni Gebze'ye bırakıp evine gitti...
Tüm dostlarıma sonsuz teşekürler iyiki varsınız...

 Pazar günü ise gene iş yok arıları bir dolaşayım dedim. Gebze de çok az kar vardı 2-3 cm filan.
Pelitliye gittim bayağı kar vardı. Sıranın başındaki ruşet öne doğru devrilmiş gördüm.
 Burnunun üstüne dikilmiş derler, aynen öyle...
Secdeye gitmiş geri gelememiş :)
 Tekrar yerine koydum, bu sefer üzerine bayağı bir ağırlık koydum...
Bunu atlamışız ağırlık olsaydı devrilmezdi...
Fırtına tek yönden esmemiş sürekli yön değiştirmiş ve hiç esmeyeceği yerden esmiş.
Burada rüzgar, güney ve kuzeyden eser, son rüzgar batıdan esmiş, geride bıraktığı izler o yönde...
 Bayağıda kar vardı...
 Kovanların önü güneyde, arkası ise kuzey, karın duruşuna bakılırsa batıdan rüzgar esmiş...
 Güzel görüntüler vardı Pelitli de...
 Görüntüler güzel....
 Bir kaç gün sonra Gebze 12 derecelere çıkacak, hava raporları öyle tahmin yayınlıyor, perşembeye ne kaldı...
 Kar dün erimiş galiba gece akan sular buz tutmuş...
 Etrafı gezerken bu kutuya kafam takıldı, nasıl bir ortam denk geldi, kutuyu dıştan ağ kurdu sardı onu düşünüyorum....
 Bazı ruşetlere kutudaki arılrı birleştirirken, kutuyu ruşetin içine bıraktığım oluyordu, uzun süre kutu alınmayınca bu iş olmuş, başka bir şey bulamadım...
 Her şey kar altında....
 sonbaharda kutuları  zaman zaman toparlamaya çalıştım, resmin solundaki kutularda ballı çıtalar var.
 Baharda ilk olarak bu ballı çıta olanlar kullanılır, her kutuda 4 ballı çıta var, baharda her kutuya birer tane dağıttık mı ziyan olmazlar...
Pelitli tamamdır istikamet, Darıca...

Yolda İlhami abiye rastladım, bahçeye gidiyor.
Birlikte arıların yanına girdik.
Yeni bir balta almış süper...
Bu arada burada kar yok diyebiliriz...
Pelitli ile burası 15 Km, aradaki fark resimlerde...

 İlhami abinin en büyük zevklerinden biride enginar üretmek ve enginar fidesi dağıtmaktır...
Bu ilgiden enginarlar memnun ki, kışın bile meyveye durmuşlar...
 İlhami abi yayılmacı bir enginar cı, yeni yerler oluşturuyor, enginar fidelerine...

Darıca da bitti hedefim Gebze...
Birazda Gebze de uğranacak yerlere uğrayıp evin yolunu tuttum...
 Gebze de bizim cila hane önündeki bahçede yer elması vardı, bir türlü sökmediler, karın altında kaldılar...
Kazmayı alıp biraz çalışasım geldi, biraz yer elması söktüm...
Üç tur yıkamada ancak temizlendiler genede suya ısladım, bir tur daha geçmek lazım...

Hiç bir yere yıkılamadık, mecbur evdeki zulaları patlatılacak... :(


Dolaptan iki çulluk çıkartım daha önceden tüyleri yolunmuştu sadece parçala yıka tencereye...
Bizim yörede soğanlı av etinden yapılan yemeğe papara denir...
Buralarda yahni diyorlar...
Yemek yapma konusunda iyiyimdir...

 İri bir soğanı doğradım yağda çevirdik, buralarda kavurduk denir...
Soğan pembeleşince, içine salça atılıyor...
 salçayla'da çevrilen soğan eti beklemekte...
 Sonra eti atıyoruz, et kendi suyunu salana kadar 3-5 dakika ara ara karıştırıyoruz. Malzeme sulandığında yemeğin suyu konur, aşırı su yemeğin lezzetini bozar, malzemeyi biraz geçsin yeterli kısık ateşte yarım saat pişer ve soğuduğunda servis başlar...

Yanlışlıkla çok su katılırsa malzemeler görünene kadar kaynayıp suyun uçması beklenmeli...
Papara'mız hazır...
Yani çulluk yahnisi...
Bu arada ocak ayının son haftasına giriyoruz bahara bir şey kalmadı...

2 yorum:

miriliburak dedi ki...

Abi selamlar;

Efraim abiye umre hatıralarını anlattıramadık.
Konuyu bir kaç kez başa aldım ama nasıl oldu da her defasında yeniden arıya döndük anlayamadım. Güzel bir gündü hele kuru fasulye epey lezzetliydi bıraksak tencereyle götürecektin :))

Hayırlı günler...

yusuf şimşak dedi ki...

SLM...

Sayın Bakanım.

Güzel bir iş yaptınız .Hem dost , hem de dini bir ziyaret oldu.Gelememiş olsam da çok keyif aldığınıza eminim.

Efraim Abi , ise paylaşmayı ve yedirmeyi seven bir arıcı dostumuz.Allah sayılarını artırsın diyecem daha ne diyeyim.

Efraim abiye borcum var , bir fırsat onu da ağırlamalıyız , bahar gelmeden.

Görünen o ki mutfakta elin maharetli.....

Bizim buralarda erkek adam mutfağa sadece yemek yemek için girer:::)))

SLM ve Muhabbetle...