30.01.2016

DAMIZLIK SAF KARNİOL ÜRETİM ÇALIŞMALARIM...




Yıl 2008, aylardan haziran, Şile Kızılca köyde kestane balına gidildi. 

Yani tüm arılarımız Kızılca köydeydi, ilk defa gördüğümüz karniol ana arılarımız gelmiş, bizde ana arıları arılığa götürmüştük. Yazın sıcakta uzun süre yollarda kalan kafeslerde kekler erimiş, analar ve işçiler yapış yapış olmuş hareket edemiyordu. Kafeslerden birindeki ana arıda ölmüştü. Acilen bir kapağa acemi arı silkeleyip, yapış yapış olan ana arıları yalatmıştık...
Arıcılık bilgimiz ve o zamanki bize öğretilenlerin ne kadar yanlış olduğunu zaman içinde anladık.
Ülkemizde damızlık sorunu var, bizim bilimcilerimize göre böyle bir sorun yok aman arılarınıza sahip çıkın denildi yıllarca...
Bunu diyenler ise kelli felli, konuştuğu zaman benim üstüme ülkede bilim adamı tanımam diyen ve bu işin duayeni kabul edilenler....
Ortada bir yanlış vardı, ya bizim bilim adamlarımız yanlış yapıyordu yada arıcılıkta gelişmiş ülkelerin bilim adamları yanlış yapıyordu...
 ???
2008 Yılında gelen ana arıların üzerinde numara var, birde bu numaraya kimlik düzenlenmiş...
Biz ise arımı arı işte havasındayız.
Sonradan öğrendik bu gelenler F1 karniolmuş.
Damızlıkları na ise F0 deniliyormuş...
Damızlıkların yedi sülalesi kayıt altında, ana, anasının anası, onun anasının anası hep soy kütüğü var, bu yabancı bilimcilerde hiç akıl yok, sineğin soy kütüğümü olur diyorsunuz, yahu sonuçta bu arı değil mi?
Adamlar işini ciddi yapıyor, saf hatlarını oluşturmuş kayıtlarını tutmuşlar sistem oturmuş, Bizim bilimcimiz ise aman arına sahip ol demekten başka bir şey yapmaması insanın zoruna gidiyor. Demek ki böyük hocalık böyle oluyor...
Arıcı arısına sahip olacaksa sayın böyük hocam sizin bu ülkedeki göreviniz nedir?
Buluşlarınız nelerdir, uluslar arası yayınlanan makaleleriniz nelerdir, hangi arıları ıslah ettiniz diye bir sorun bakalım ne cevaplar verecekler...

Evet adamlar arıyı kayıt altında tutup soyunu sopunu size kimlikle verebiliyor. İşin ne kadar ciddi yapıldığı bu kayıtlardan anlaşılmakta.

Ülkemizde ana arı üretim resimleri görmekteyim, binlerce kutu başında bir iki kişi olur.
Nasıl çalıştıklarını hep merak etmişimdir bu kadar kutunun kaydı nasıl tutulur diye...

İmdadıma ünlü birinin ana arı üretimi için yazdıkları olayı çözmemi sağladı...
Ana arı üretim kutusunu başlatın, siz ana arıları aldıkça, kutu kendi anasını yapar yazıyordu...

Gene nerelere daldın yavrum, bırak böyle şeyleri derim kendi kendime ama girmeden olmuyor, olmuyorrrrr....

Gelen ana arılın 3 tanesi bende kaldı, 2 tanesi ise Muhteşem abimde kalmıştı, kısa keseyim, bahara ana arı üreteceğim, benimkiler bahara çıkmadı, Muhteşem abim bendekini kullanırsın dedi, hafta sonu oradan gelen haberde olumsuzdu ana arı kovan önünde ölü yatıyor olmuştu.

Ertesi sene gene ana arı siparişi verdik bu sefer saf olsun dedik, kaç para denirse kıştan ödeme yapıp haziranda ana arılar geliyordu...
Ertesi sene gelenlerin bir kaçı gene gümledi ama önceki sene gibi bahara anasız çıkmadık ama bu çok sıkıcı olmaya başlamıştı...
Bu iş çözülmeliydi...
Dışa bağımlılık çok kötüydü, paranla ana arı alsan bile eline ertesi sene geçiyordu...
Neler yapılabilir düşündük...
İzole yerler aradık adaları araştırdık hiç biri istediğimiz gibi değildi...
Son seçenek suni tohumlama yapılmalıydı.

Suni tohumlamayı kafaya koyduk, suni tohumlama sadece duyuyoruz nasıl bir şey bilmiyoruz...
Aksi gibi o zamanlar youtube de yasaklandı videoları da göremediğimiz dönemdi...
Yutuptaki yasak kalktığında ilk işin suni tohumala videolarını indirip arşivlemek oldu.
Suni tohumlama bilsek bile aletimiz yoktu.
Alet olsa bu iş nasıl yapılır onuda bilmiyoruz...

Önce bir mikroskop bulduk, sağ olsun Muhteşem abi 16 kat büyüten bir mikroskop getirdi...
Bu arada bu yazdıklarım 2009 yılında oluyor...

Kışın ölü işçileri incelemeye başladım, mikroskoptan mikro resim almaya başladım...
Derken yıl bitti, 2010 yılına girdik.

Suni tohumlama için yerimizde yok, kebapçı bir arkadaşım vardı gece kapalı. Kebapçının yedek anahtarı aldım ve ilk ana arı tohumlama düzeneklerimizle ilk çalışma başlatıldı.
Bu iş sadece masada olmuyor, bu masanın birde arka planda yapılanları var onlara girmeyelim. Erkek yetiştirmek, kraliçeleri tohumlanacağı güne kadar bölmesinde hapiste tutmak gibi...
Bilimcilerimize göre bu işi sıradan arıcılar kesinlikle yapamazlar...
Biz ise daha işe başlamadan açıklama yapıp bu işi yapacağız diye yayın yapmışız...

Yüz ifademde bu işin böyle düzenekler ile olmasının imkansız olduğunu görmekteyim.
Bu aparatlar ile suni tohumlama yapamayacağımıza kanaat getirip alet yaptıracak kişi veya yer aradık.
Zafer Anlayışlı abimizin tornacı arkadaşı Nazmi abi ben yaparım  dedi bir sene alet yapılmasını bekledik, istediğimiz gibi alet yapılamadı.
Daha sonra Sadri abi devreye girdi yarım aletin eksik parçalarını bir ayda tamamlayıp getirdi.
Alet defalarca revizyona girip çıktı.

Bu arada damızlıksız kalmamak için sürekli damızlık alıyorduk...
Ülkemizde yapılan ilk ana arı tohumlama cihazı budur. Her şeyi ile ayrı ayrı uğraşılmıştır, şırıngasını Almanya'dan getirtmiştim, mikroskobunu bir sürü yer gezip kara köyden almıştık, led lambasını Gebze'deki bir elektirikçide bulmuştum.
Cımbız ve tutucusu ve hareket edebilen aparatlar Sadri abi tarafından yapıldı.
Aletin bu kadar büyük ve kaba olmasının nedeni, bu işe giriştiğimizde orijinal aleti görmediğimizden kaynaklandı, ortada bir numune olsa böyle olmazdı.

Sadri abinin şimdi yaptığı aletler, dünyadaki aletlerden eksiğini geçin fazlalıkları bile var.
2015 Yılında Sadri abi bana son yaptığı aletlerden birisini hediye etti.

Bu arada 2009 yılında bu işe girişilmişti, 2011 yılının ağustos ayında 10 ana arıyı tohumlamaya soktuk.
Daha önceki çalışmalarda defalarca başarısız olduk.
Bir hafta sonra kontrolde 10 ana arıdan 8 tanesi yumurtaya başlamıştı...
Bu müthiş bir olaydı bizim açımızdan...
Bazıları kışın açlıktan öldü, bazıları yağmalandı, bir kaçı bahara çıkmıştı. 
Bu ilk tohumladığımız 10 ana arıdan biridir... Saf karniol üretmiştik ama yeşillik olsun diye birazda kafa bulalım dedimdi...
Anadolu arısı diye resimler yayınlamıştım, aslında anadolu arısı diye yapılan yayındaki resimler saf karnioldu.
Ne garip bir ülkede yaşıyoruzki, bir gün bir yayına denk geldim ve şöyle bir cümle yazıyordu, Anadolu arısı üzerinde Ali Türk'ün büyük çalışmaları var yazıyordu. 
Ne günlere kaldık...
Bir başka hadise benim bu resimlerimi kullanıp hala Anadolu arısı satanlar var...
İnsanlar ne kadar adileşti, bir şey satabilmek için başkasının resmini çalıp, ondan para kazanıyor...
Yapmış olduğumuz iş bizce çok büyüktü, çoğu kişide yapılanlara inanmamıştı...
2012 Yılı ise oğlum Enes Emin çalışmalarda antrenman olsun diye varroa mağduru ana arı tohumladı, ana arı yumurtaya başladı :)
Normalde olumsuz bir şey, bize acayip avantaj sağladı.
Kanatsız ana arı çiftleşmek için uçamaz, uçamıyorsa bu nasıl döllendi, tohumlanarak, bizim yaptıklarımıza kanıt oldu.
Hala ileri geri konuşmalar bitmemişti, efendim bu iş ancak laboratuvarda olur, başka yerde olmaz diye tutturanlar vardı.
En son bir yayınımda onlara bir soru sordum cevap veremediler ama itirazlar bitti :)
Soru bu iş, laboratuvarda olur diyenlere, sizi ananız babanız laboratuvar damı yaptı diye sormuştum...
2013 Yılında çalışma dahada ilerledi, karniol ana arıya Kafkas baba verdik, resimdeki ana arının kızlarının anası karniol babası ise kafkastı...
2013 Yılı içinde Girit'ten suni tohumlama öğrenmeye gelen Manosun döllediği 31 numaralı saf karniol...

Daha sonraki çalışmalarımızda beklemiş sperm kullandık. 16 Gün beklemiş sperm kullandığım oldu. Bu günlerde bulduğum yayınlarda ise 14 derecede 4 hafta sperm bekleyebilir demekte. Daha önce 17 derecede 3 hafta bekler deniliyordu.
Arada o kadar şey atladık hemde sayısız. 8 Yılda başımızdan ne anılar ne çalışmalar geçti. İlk başladığımız zaman ile şimdi arasında felaket bir tecrübe farkı var. Tecrübe çalışma ile oluşuyor. En basiti bir doz sperm almak için belki bir saat uğraştığımız olmuştur. Şimdi bir doz depolamak 3-4 dakika sürmez...
Tecrübeyle bile dalga geçen adiler oldu.
Onlar dalgalarını geçsinler bakalım...
Yapılan çalışmalar sırasında mikroskoptan aldığımız resimlerden birisi...
Ülkemizde suni tohumlama ile ilgili ne bir resim ne bir çalışma vardı kimse bunların hayalini bile kuramazdı.
Şimdi ise bize kafa tutanlar türedi hemde bu konularda :))
İlk aleti yapan biz, ülkede suni tohumlama aletinin üretimini sağlayan biz, karniol ile çalışıp, bunu başkalarına tanıtan biz ve bizden kötüsü yok :))
Bizi kötüleyip karalayanları izlerken acayip keyif alırım, bizim yaptıklarımız ortada, başkalarının yaptıkları ise sadece karalamaktan ibaret, bunca olumsuzluk içinde Allah bize acayip yardım etti. Bunun başka izahını bulamıyorum.
Geçmişte depolanan spermlerin saklanması ve kayıtları.
Yıllar nasılda geçmiş, baştan sona bu işleri tararken dedim ya arada kaynayan çok şey var ama hepsini buraya almak ise çok zor.

Bu yapılanları bir bilim camiası yapsaydı, neler olurdu neler...



Kimisi yayın yapacakken delil bulamaz biz ise en iyisi hangisi onu seçmeye çalışıyoruz.

Tecrübe çeşme değil, bidonu eline al, çeşmeyi aç doldur gitsin...

Bu çalışmalar yıllarımızı aldı, yapılan işlerin testleri acayip zaman alıyor. Yaptım oldu diyemiyorsunuz.
Bu tür çalışmaların ürünü olan, özel iki çıtalık bölmesiyle karniol arısı temin etmek isteyenler, aribakani@gmail.com adresine mesaj atabilir.
Damızlık aldığınızda kabul ettiremedim, kabul ettirdim yumurta atmadı, yok efendim erkek attı derdine son.
Bölmesiyle aldığınız özel arınızdan ertesi gün hemen ana arı üretimi yapabileceksiniz.
Karniol damızlık yayınlarımı bu blokta paylaşacağım.
.

3 yorum:

metin şahin dedi ki...

Sayın TÜRK, Uzun yıllardır arıcılıkla haşır neşirim. 2008 yılı içinde internetle tanıştık. Bloklar, siteler hiç durmadan okudum. Halada okuyorum. Arıcılıkla ilgili ne kadar az şey bildiğimi anladım. Yaptığı işi herkesle paylaşan üçbeş kişiden biride sizsiniz. Böyle devam edin. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Herşey gönlünüzce olsun.

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Unknown dedi ki...

Öğretmenim ve uç kovan(cik) arım var. Şimdilik hobi asamasindayim. Ama blogunuzu sürekli takip ediyoeum, bu gün acaba ali bey ne yayınladı diye. Başarılarınızin devamını dilerim...